275 research outputs found

    Matematik öğretmen adaylarının örüntü genellemesi bilgilerini kullanarak yaptıkları etkinlik değişiklikleri

    Get PDF
    The purpose of the study is to evaluate how prospective mathematics teachers (PMTs) modify tasks to facilitate students’ learning of pattern generalization through the use of their mathematical knowledge for teaching. Case study, which is a type of qualitative research method, was used to determine the mathematical characteristics that PMTs use when modifying a mathematical task. The knowledge from which PMTs draw to modify the task has also been outlined. Accordingly, data were collected from PMTs’ task modifications and reflection reports. When PMTs worked on two or more forms of modification, as compared to just using one type of modification, they modified tasks more effectively and comprehensively. The PMTs who make condition modifications need to utilize specialized content knowledge through the use of models or tables. They aimed to help middle school students understand using these modifications, and thus they also utilized their knowledge of content and students. They also used their knowledge of content and teaching, especially while making modifications to questions and context. Task modification activities can be used to help prospective teachers notice the mathematical and pedagogical affordances and limitations offered by tasks.Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin örüntü genellemelerine yardımcı olmak için matematik öğretmen adaylarının matematik öğretimi bilgilerini kullanarak yaptıkları etkinlik değişikliklerini değerlendirmektir. Öğretmen adaylarının matematiksel bir etkinliği değiştirirken kullandıkları matematiksel özellikleri belirlemek için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının etkinliği değiştirirken kullandıkları bilgileri belirlenmiştir. Veriler, öğretmen adaylarının değiştirdiği etkinliklerden ve yansıtma raporlarından toplanmıştır. Öğretmen adayları, etkinlik üzerinde yalnızca bir tür değişiklik yapmaya kıyasla iki veya daha fazla değişiklik türünü birlikte yaptıklarında, etkinliklerini daha anlamlı ve kapsamlı bir şekilde değiştirmişlerdir. Koşul değişiklikleri yapanlar, model veya tablo ekleyerek uzmanlık alan bilgilerini kullanmıştır. Bu değişiklikleri öğrencilerin anlamasına yardımcı olmak amacıyla da yapmışlar ve böylece öğrenci ve alan bilgilerini de kullanmışlardır. Ayrıca öğretmen adayları, alan ve öğretme bilgilerinden özellikle soru ve bağlam değişikliği yaparken yararlanmıştır. Etkinlik değiştirme çalışmaları, öğretmen adaylarının etkinliklerin sunduğu matematiksel ve pedagojik olanakları ve sınırlılıkları fark etmelerine yardımcı olmak için kullanılabilir

    Gaspıralı’yı anlamak

    Get PDF
    İsmail Gaspıralı, 20. Yüzyılın başlarına damgasını vuran, çağdaş Türk ve İslam dünyasının yetiştirdiği en büyük düşünür ve siyaset adamlarından biridir. Genç yaşında hayatını Türk ve İslam dünyasına adamış ve bu uğurda çok önemli faaliyetlerde bulunmuştur

    NiO Modifiye Karbon Pasta Sensör Yüzeyinde Bakır ve Kadmiyum’un Anodik Sıyırma Voltametrisi ile Tayini

    Get PDF
    Bu çalışmada NiO nanopartiküllerine dayanan, hızlı, duyarlı, düşük maliyetli yeni bir karbon pasta elektrot geliştirilmesi ve bu elektrodun differansiyel puls anodik sıyırma voltametrisi (DPASV) yöntemiyle musluk suyunda bulunan Cu2+ ve Cd2+’un analizinde kullanılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, çıplak karbon pasta elektrot (KPE) ve NiO nanopartikülleriyle modifiye edilmiş olan karbon pasta elektrot (NiO/KPE) yüzeyleri EIS ve CV yöntemiyle yapılan karakterizasyon yöntemleri ile karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, NiO/KPE’un elektroaktif türlere karşı elektrokatalitik etkisinin olduğunu göstermiş ve NiO/KPE, Cu2+ ve Cd2+’un voltametrik analizinde çalışma elektrodu olarak kullanılmıştır. Çalışma elektrodunun belirlenmesinin ardından, bazı analitik ve yöntem parametrelerinin optimizasyonu yapılmış olup, her iki katyon için; optimum NiO bileşimi 3,0 mg NiO/30 mg pasta, optimum pH BR tampon ortamında 3,0, optimum biriktirme potansiyeli -1,5 V ve optimum biriktirme süresi ise 180,0 s olarak belirlenmiştir. Belirlenmiş olan optimum koşullarda, bir katyonun derişimi sabit tutulup, diğerinin derişimi arttırılarak ve her iki katyonun da derişimi arttırılarak kalibrasyon eğrileri oluşturulmuştur. Kalibrasyon eğrilerinden elde edilen veriler yardımıyla bulunan alt tayin sınırı ve doğrusal çalışma aralıkları her bir katyon için hesaplanmıştır. Yöntemin uygulanabilirliğinin test edilmesi amacıyla, musluk suyu içeren ortamda da Cu2+ ve Cd2+’un analizi yeni geliştirilmiş olan DPASV yöntemiyle yapılmış ve geri kazanı değerleri %100 civarında bulunmuştur

    Strain relatedness in gram-negative bacteremia: Cause or contamination?

    Get PDF
    Aim: Bloodstream infections are a major cause of mortality, 25% of which are associated with gram-negative bacteremia. To avoid the inappropriate use of antibiotics, it is important to differentiate the bacteremia from contamination. In general, gram-positive bacteria were more likely to be contaminants than gram-negative-bacteria. There is little information in the literature concerning the epidemiology of gram-negative bacteria isolated from sequential blood cultures. Therefore, we aimed to examine the molecular epidemiology of gram-negative bacteria isolated from sequential blood cultures. Material and Methods: A total of 56 patients (112 samples and strains) with two or more sequential positive blood cultures for gram-negative bacteria with the same antibiogram were included in the study. Pulsed-field gel electrophoresis (PFGE) and arbitrarily primed PCR (AP-PCR) were performed for the determination of strain relatedness. Results: While PFGE analysis demonstrated relatedness in 6 isolates, AP-PCR demonstrated 9 relatedness in 112 isolates. Discussion: The results of our study suggest that, although the possibility of contamination is very low in gram-negative bacteremia, this can still take place, as shown in sequential blood cultures with the same antibiogra

    Polyclonal outbreak of bacteremia caused by Burkholderia cepacia in the intensive care unit

    Get PDF
    Aim: Burkholderia cepacia is a multidrug-resistant, opportunistic pathogen of humans and outbreaks of infection in hospitals have been described. In this study, we aimed to report an outbreak in patients without cystic fibrosis or chronic granulomatous disease involving different species of Burkholderia cepacia. Material and Methods: A small outbreak of nosocomial Burkholderia cepacia complex occurred in a 6-bed intensive care unit. We isolated Burkholderia cepacia from blood cultures of the patients admitted to our intensive care unit. All isolates from patients and the environment were identified by standard microbiological techniques and VITEK system. Antibiotic susceptibility testing was performed using Kirby Bauer's disk diffusion method and the VITEK system Results: All isolates exhibited identical patterns of antibiotic susceptibility and all isolates were sensitive to trimethoprim-sulfamethoxazole, ceftazidime and meropenem. The isolates were typed using pulsed-field gel electrophoresis using the restriction enzymes XbaI and SpeI. Accordingly, while 4 strains were similar, one was different. Discussion: The experience from this outbreak reminded us of the importance of outbreak investigation in such small outbreaks and keeping the health care workers educated and constant attention on this issue. The results of this study emphasized once again the necessity to maintain our sensitivity to the basic principles of sanitation and to raise our awareness of such outbreaks

    Investigation of MEFV gene polymorphisms (G138G and A165A) in adult patients with familial Mediterranean fever

    Get PDF
    AbstractAimVarious mutations have been identified in the Mediterranean fever (MEFV) gene which is reported to be responsible from Familial Mediterranean fever (FMF). In our study, we aimed to determine the frequency of the MEFV mutations in our region and to investigate the impact of G138G (rs224224, c.414A>G) and A165A (rs224223, c.495C>A) gene polymorphisms on the clinical findings of the disease.MethodsOne hundred and sixteen patients diagnosed with FMF and 95 control subjects were included in this study. We used the DNA sequence analysis method to identify the most prevailing 10 mutations located in exon 2 and 10 of MEFV gene.ResultsAs a result of the MEFV mutation analysis, the most common mutation was the M694V mutation allele with a frequency rate of 41.8%. When the patients group and control group were compared in terms of frequency of both polymorphic alleles (G polymorphic allele, observed in G138G and the A polymorphic allele, observed in A165A), the variation was observed to be statistically significant (p<0.001). It was found that the MEFV mutation types have no relation with clinical findings and amyloidosis (p>0.05).ConclusionsTo our knowledge, our study is the first study in the Southern Marmara region that reports the frequency of MEFV mutations. Our findings imply that the polymorphisms of G138G and A165A may have an impact on progress of the disease. We think that more studies, having higher number of cases and investigating the polymorphisms of MEFV gene, are needed

    Distribution and antimicrobial susceptibilities of stenotrophomonas maltophilia strains ısolated from various clinical samples: an 8-year study

    Get PDF
    Amaç: Hastane enfeksiyonları ve buna bağlı mortalitenin artması çoklu ilaç direncine sahip fırsatçı patojenleri her zamankinden daha fazla gündeme getirmiştir. Bunlar arasında yer alan stenotrophomonas maltophilia önemi giderek artan fırsatçı bir patojendir. Bu çalışmanın amacı,sekiz yıllık süre boyunca hastanemizde çeşitli klinik örneklerden izole edilmiş S. maltophilia izolatlarının dağılımını ve antimikrobiyal duyarlılıklarını araştırmaktır. Yöntemler: Ocak 2011-Aralık 2019 tarihleri arasında çeşitli klinik örneklerden izole edilen toplam 149 S. maltophilia suşunun antimikrobiyallere direnç oranları araştırıldı. Bakteri identifikasyonu ve antibiyotik duyarlılığı rutin konvansiyonel mikrobiyolojik yöntemler ve VİTEK 2 kompakt otomatize sistem (BioMerieux, France) ile yapılmıştır. Bulgular: S. maltophilia en sık yoğun bakım ünitelerinde izole edilirken 50 (%33,5), en az 1 örnekle ( %0,6) Kardiyovasküler cerrahi servisi, Pediatri servisinden izolasyon gerçekleşmiştir. Örneklerin 85’i (%57,) solunum yolu izolatları olurken (trakeal aspirat, lavaj, balgam), en az 1 örnek ( %0,6) ile plevra ve eklem sıvısı olmuştur. Karbapenemlere doğal direnç gösteren S. maltophilia’da levofloksasin direnci % 6 iken, trimetoprim/sulfametoksazol’de %12, seftazidim’de %45 olarak tespit edilmiştir. Tartışma ve Sonuç: Çalışmada saptanan yüksek direnç oranları nedeniyle, S. maltophilia suşlarının etken olduğu nozokomiyal enfeksiyonların tedavisinde mümkün olduğunca in vitro duyarlılık testlerinin yapılması gerekir. Bunun yapılamadığı durumlarda ise tedavi planlamasında trimetoprim-sulfametoksazol ve levofloksasin iyi birer tedavi seçeneğidir. Ayrıca tedaviye başlamadan önce kolonizasyon - etken ayrımı klinik bulgularda göz önünde tutularak birlikte karar verilmelidirObjective: Hospital infections which associated with increased mortality have brought opportunistic pathogens like Stenotrophomonas maltophilia, with multiple drug resistance into focus. The aim of this study was to investigate the distribution and antimicrobial susceptibility of S. maltophilia isolates obtained from various clinical samples in our hospital for a period of eight years. Method: Antimicrobial resistance rates of 149 strains of S. maltophilia isolated from various clinical samples between January 2011 and December2019 were investigated. Bacterial identification and antibiotic susceptibility were performed with routine conventional microbiological methods and the VITEK 2 compact automated system (BioMerieux, France). Results: While S. maltophilia was most frequently isolated in intensive care units, from a total of 50 samples (33.5%), the rate was 0.6% (1 sample) the cardio vascular surgery service and pediatrics services. 85 (57%) of the samples were respiratory tract isolates (tracheal aspirate, lavage, sputum) with at least 1 (0.6%) pleural and joint fluid. Among these isolates of S maltophilia, which shows natural resistance to carbapenems, resistance for levofloxacin was 6% and for trimethoprim/ sulfamethoxazole was 12%. Conclusion: Due to the high resistance rates observed in the study, in vitro susceptibility tests should be used as much as possible in the treatment of nosocomial infections caused by S. maltophilia strains. In cases where this is not possible and empirical treatment is required, trimethoprim-sulfamethoxazole and levofloxacin are reasonable treatment options. Also, before starting treatment, the separation between colonization and agent should be decided in accordance with the clinical findings

    A patient presented with genital eruptions: The second case of monkeypox from Turkiye

    Get PDF
    İnsan maymun çiçeği (MPX) hastalığı, vaccinia ve variola gibi “poxviridae” ailesine ait maymun çiçeği virüsünün neden olduğu, yeniden önem kazanan zoonotik bir hastalıktır. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi [European Center for Disease Prevention and Control (ECDC)] tarafından Avrupa’da olağandışı bulaşma yollarına sahip bir MPX salgını bildirilmiştir. Bu raporda, erkekten erkeğe cinsel ilişki ilk kez insandan insana yakın bir temas yolu olarak tanımlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de MPX virüsü polimeraz zincir reaksiyonu [polymerase chain reaction (PCR)] ile doğrulanmış ilk olgunun 30 Haziran 2022’de bir hastanede kabul edildiğini ve izole edildiğini sosyal medya paylaşımı ile bildirmiştir. Bu bildiriden dört gün sonra merkezimize başvuran yirmi dört yaşında Türk erkek hasta lokal cerrahi işlem sonrası peniste ve skrotumda ortaya çıkan bakteriyel yumuşak doku enfeksiyonu ile kliniğimize yatırılmıştır. Öyküsünde bir hafta önce ortaya çıkan siğil benzeri lezyonlar nedeni ile dış merkezde lokal radyofrekans ablasyon tedavisi yapıldığını belirtmiştir. Yatışından bir gün sonra yüzünde, burun ucunda, vücudunda, kollarında ve parmaklarında giderek belirginleşen farklı evrelerde cilt lezyonları (makül, papül, göbekli papül) ve birkaç erüpsiyon gözlenen hasta, risk faktörleri değerlendirilerek MPX hastalığı açısından izole edilmiş ve Sağlık Bakanlığı rehberine göre MPX virüsü aranmak üzere örnekleri referans laboratuvara gönderilmiştir. Alınan örneklerde PCR ile MPX nükleik asidi saptanmıştır. Hastanın sekonder bakteriyel enfeksiyon tedavisi ve 21 günlük izolasyon süresi tamamlanarak taburcu edilmiştir. Bu olgu raporunda daha önce Türkiye’den bildirilmemiş olan MPX hastalığı, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) ayırıcı tanısının ve tarama testlerinin önemi ve MPX hastalığı olgusuna uygulanan lokal ablasyon tedavisi sonrası gelişen yumuşak doku enfeksiyonu sunulmuştur. Yeni ve yeniden önem kazanan enfeksiyon hastalıklarına hazırlıklı olmak için güncel epidemiyolojik verilere dayalı iyi kurgulanmış sürekli eğitimin gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Son zamanlarda, cinsel temas, MPX hastalığının yeni bulaşma yolu olarak tanımlanmaktadır ve semptom ve bulgular, “molluscum contagiousum” veya sifilis gibi diğer ülseratif cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları (CYBE) taklit edebilir. Türkiye için ORF hastalığı da MPX hastalığı ayırıcı tanısı içindedir. Ayrıca bildirimi zorunlu olmayan CYBE ile başvuran hastalar, diğer tarama testleri yapılmadan sağlık hizmeti alabilmektedir. Kolay ulaşılabilen tanısal yeterliliği yüksek CYBE tarama merkezlerinin yaygınlaşması ile bu hastalıkların kontrol altına alınması sağlanabilir.Human monkeypox (MPX) disease is a re-emerging zoonotic infection caused by the monkeypox virus belonging to the same family as vaccinia and variola. The European Center for Disease Prevention and Control (ECDC) has documented an outbreak of MPX with atypical transmission paths throughout Europe. In this report, male-to-male sexual intercourse was first defined as a means of close human -to-human contact. The Ministry of Health of the Republic of Turkey announced via social media on June 30, 2022 that the first case confirmed by polymerase chain reaction (PCR) for the MPX virus in Turkey was admitted and isolated in a hospital. Four days after this statement, a 24-year-old Turkish man was hospitalized in our clinic with a bacterial infection of the penis and scrotum following local radiofrequency ablation therapy. A week ago, lesions resembling warts were noted in his medical history, for which a local radiofrequency ablation procedure was conducted at an external center. One day after his hospitalization, skin lesions of different stages (from macules, papules to umbilical papules) and several eruptions were detected on his face, nose tip, body, arms, and fingers, which gradually became more evident. After evaluating the risk factors, the patient was isolated with a preliminary diagnosis of MPX disease and samples were collected and sent for MPX virus detection to the reference laboratory according to the Ministry of Health guidelines. MPX virus nucleic acid was detected by PCR in samples taken from the lesion. The patient was discharged after 21 days of isolation and treatment for a secondary bacterial infection. In this case report the significance of differential diagnosis and screening tests for sexually transmitted infections (STI), a previously unreported case of MPX disease in Turkey, and a soft tissue infection that developed after local ablation treatment which was administered to a patient with MPX disease were presented. To be prepared for new and re-emerging infectious diseases, it was emphasized that well-structured continuing education based on current epidemiological data is required. Sexual contact has recently been identified as a new mode of transmission for MPX disease, and symptoms and signs may resemble those of other ulcerative sexually transmitted infections (STIs), such as "molluscum contagiousum" or syphilis. ORF disease is also in the differential diagnosis of MPX disease in Turkey. In addition, patients admitted with unreported STIs are permitted to receive health services without additional screenings. For this reason, easily accessible sexually transmitted disease centers with a high diagnostic efficiency can provide greater control over these diseases
    corecore