7 research outputs found

    Hematolojik malignite büyük aksiller kitle ve masif assit ile taklit eden metastatik malign melanom olgusu

    No full text
    İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma HastanesiMalignant melanoma is not only a type of skin cancer but also characterized with a wide spectrum of clinical signs and symptoms. In this article we report a 32-year-old male case who was admitted to internal medicine clinic for his large axillary mass and massive ascites that was initially thought to be due to hematologic malignancy. During our clinical follow-up an ulcerated skin lesion was noticed. Both the pathological evaluations of axillary mass and skin lesion revealed metastatic malignant melanoma.Malign melanom yalnızca bir deri kanseri türü değil, aynı zamanda geniş bir klinik belirti ve bulgular yelpazesinde tanımlanmaktadır. Bu yazıda, büyük aksiller kitle ve masif assit nedeniyle dahiliye kliniğine başvuran ve başlangıçta hematolojik malignite olduğu düşünülen 32 yaşında bir erkek olgu sunuldu. Klinik takip sırasında ülserli deri lezyonu dikkati çekti. Hem aksiller kitle hem de cilt lezyonunun patolojik değerlendirmesinde metastatik malign melanom ortaya konuldu

    Meslek lisesi öğrencilerinin madde bağımlılığı ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkındaki bilgi düzeyleri

    Get PDF
    Introduction: This study was carried out to determine the knowledge levels of vocational high school students about substance addiction and sexually transmitted diseases (STDs). Materials and Methods: 20691 students from 22 vocational high schools were included in this study, and it was conducted with a total of 1929 students selected with stratified sampling. The data obtained in this study was collected using a questionnaire form. Results: The mean age of the students was 16.58±1.17, of which 54.1% were male, and 57.4% were high school 9-10th grade. It was determined that most of the students (95.9%) lived with their families and 25.2% of them came with migration. 95.5% of the students stated that they had information about the health hazards of cigarettes, alcohol and other substances. While 60.9% of students stated knowing HIV/AIDS, 55.7% hepatitis B and 45.2% hepatitis C from STDs, 70.1% stated not knowing genital wart, 76.3% gonorrhea, 76.7% syphilis, 86.7% chlamydia, and 87.6% trichomonas. More than half of students stated knowing that STDs have symptoms like vaginal discharge odor (56%), inguinal pain (52.8%), itch (52.1%), and wart and blister (54.3%) in sexual organs. It was determined that more than half of the students do not know complications of STDs, and 41.5% of students stated that condom usage in every intercourse was necessary. 68.8% of the students did not receive any education about STD. Conclusions: It was determined that the vocational high school students did not have enough information about STD and substance abuse and peer-based education were planned for the studentsGiriş: Bu çalışma meslek lisesi öğrencilerinin madde bağımlılığı ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) hakkındaki bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 22 meslek lisesinden 20691 öğrenci dahil edilmiş ve tabakalı örneklemle seçilen toplam 1929 öğrenci ile çalışma yürütülmüştür. Çalışmada elde edilen veriler anket formu kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 16,58±1,17 olup, bunların %54,1’i erkek, %57,4’ü lise 9-10. sınıfta okumaktadır. Öğrencilerin çoğunun (%95,9) aileleri ile yaşadığı ve %25,2’sinin göç ile geldiği belirlenmiştir. Öğrencilerin %95,5’i sigara, alkol ve diğer maddelerin sağlığa zararları hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin %60,9’u CYBH’dan HIV/AIDS’i, %55,7’si hepatit B ve %45,2’si hepatit C’yi bildiğini belirtirken, %70,1’i genital siğil, %76,3’ü gonore, %76,7’si sifiliz, %86,7’si klamidya ve %87,6’sı trikomonazı bilmediğini belirtmiştir. Öğrencilerin yarısından fazlası kötü kokulu akıntı (%56), kasıklarda ağrı (%52,8), kaşıntı (%52,1) ve cinsel organlarda siğil ve uçuk (%54,3) gibi CYBH’ın belirtileri olduğunu ifade etmiştir. Öğrencilerin yarıdan fazlasının CYBH’ın komplikasyonlarını bilmediği saptanmış ve CYBH’dan korunmada %41,5’i her ilişkide kondom kullanılması gerektiğini belirtmiştir. Öğrencilerin %68,8’i CYBH hakkında herhangi bir eğitim almamıştır. Sonuç: Meslek lisesi öğrencilerinin cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve madde bağımlılığı konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları saptanmış ve öğrenciler için akran temelli eğitimler planlanmıştır

    Gastrostomy in hospitalized patients with acute stroke: "NoroTek" Turkey point prevalence study subgroup analysis

    No full text
    Objective: Nutritional status assessment, dysphagia evaluation and enteral feeding decision are important determinants of prognosis in acute neurovascular diseases. Materials and Methods: NöroTek is a point prevalence study conducted with the participation of 87 hospitals spread across all health sub regions of Turkey conducted on 10-May-2018 (World Stroke Awareness Day). A total of 972 hospitalized neurovascular patients [female: 53%, age: 69±14; acute ischemic stroke in 845; intracerebral hematoma (ICH) in 119 and post-resuscitation encephalopathy (PRE) in 8] with complete data were included in this sub-study. Results: Gastrostomy was inserted in 10.7% of the patients with ischemic stroke, 10.1% of the patients with ICH and in 50% of the patients with PRE. Independent predictors of percutaneous endoscopic gastrostomy (PEG) administration were The National Institutes of Health Stroke Scale score at admission [exp (β): 1.09 95% confidence interval (CI): 1.05-1.14, per point] in ischemic stroke; and mechanical ventilation in ischemic [exp (β): 6.18 (95% CI: 3.16-12.09)] and hemorrhagic strokes [exp (β): 26.48 (95% CI: 1.36-515.8)]. PEG was found to be a significant negative indicator of favorable (modified Rankin’s scale score 0-2) functional outcome [exp (β): 0.032 (95% CI: 0.004-0.251)] but not of in-hospital mortality [exp (β): 1.731 (95% CI: 0.785-3.829)]. Nutritional and swallowing assessments were performed in approximately two-thirds of patients. Of the nutritional assessments 69% and 76% of dysphagia assessments were completed within the first 2 days. Tube feeding was performed in 39% of the patients. In 83.5% of them, tube was inserted in the first 2 days; 28% of the patients with feeding tube had PEG later. Conclusion: The NöroTek study provided the first reliable and large-scale data on key quality metrics of nutrition practice in acute stroke in Turkey. In terms of being economical and accurate it makes sense to use the point prevalence method.Amaç: Akut nörovasküler hastalıklarda nütrisyonel durum ve disfaji değerlendirmesi ve enteral beslenme kararı önemli prognoz belirleyicilerindendir. Gereç ve Yöntem: NöroTek, 10 Mayıs 2018’de (Dünya İnme Farkındalık Günü) Türkiye’nin tüm sağlık alt bölgelerine yayılmış 87 hastanenin katılımıyla gerçekleştirilen bir nokta prevalans çalışmasıdır. Hastanede yatan ve bu alt çalışma için toplanan verisi tam olan toplam 972 nörovasküler hasta (kadın: %53, yaş: 69±14 yıl; 845’i akut iskemik inme; 119’u intraserebral hematom ve 8’i post-resüsitasyon ensefalopatisi) analiz edildi. Bulgular: Gastrostomi iskemik inmeli hastaların %10,7, intraserebral kanamalıların %10,1 ve post-resusitasyon ensefalopatisi olanların %50’sine uygulanmıştır. Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) gereksiniminin bağımsız belirleyicileri, iskemik inme grubunda kabul NIHSS [exp (β): 1,09, %95 güven aralığı (GA): 1,05-1,14, puan başına] ile hem iskemik hem de hemorajik inmelerde mekanik ventilasyon uygulanmış olmasıdır [iskemik için: exp (β): 6,18, %95 GA: 3,16- 12,09] ve hemorajik inme için: [exp (β): 26,48, 95% GA: 1,36-515,8]. İnme olgularında PEG uygulaması hastane içi mortalite için bağımsız belirleyici değildi [exp (β): 1,731, 95% GA: 0,785-3,829]. Ancak, PEG uygulanmış olması taburculuk esnasında iyi prognoza (modifiye Rankin skoru 0-2) sahip olabilme için anlamlı bir negatif etmen olarak bulundu [exp (β): 0,032, %95 GA: 0,004-0,251]. Hastanede yatan nörovasküler hastaların yaklaşık üçte ikisinde malnütrisyon ve yutma bozukluğu açısından değerlendirme yapılmıştı. Nutrisyonel status değerlendirmesinin %69’u ve disfaji değerlendirmesinin %76’sı ilk 48 saat içinde gerçekleştirilmişti. Tüple enteral nütrisyon uygulama oranı %39’du. Beslenme tüplerinin %83,5’i ilk 2 gün içinde yerleştirilirken beslenme tüpü olan hastaların %28’ine daha sonra PEG açılmıştı. Sonuç: NöroTek çalışması ile Türkiye’de hastanede yatan akut inme hastalarında nutrisyonel uygulamaların temel kalite ölçütlerine ilişkin ilk güvenilir ve büyük ölçekli veri sağlanmıştır. Ekonomik olması ve doğruluğu açısından nokta yaygınlık yönteminin bu tip verilerin temini için daha fazla kullanılması mantıklıdır

    Türkiye'de inme hastalarında atrial fibrilasyon ve yönetimi: Nörotek Çalışması gerçek hayat verileri (S-011)

    No full text

    TÜRKİYE’DE AKUT İNME YÖNETİMİ: IV TPA VE TROMBEKTOMİ NÖROTEK: TÜRKİYE NÖROLOJİ TEK GÜN ÇALIŞMASI

    No full text

    Nöroloji klinik pratiğinde PEG: Nörotek Türkiye planlı subgrup analizi (S-012)

    No full text

    Türkiye’de inme hastalarında atrial fibrilasyon ve yönetimi: NÖROTEK çalışması gerçek hayat verileri

    No full text
    corecore