3 research outputs found
Maternal and Neonatal Outcomes of Women with Preeclampsia and Eclampsia at a Tertiary Care Center
Aim: Preeclampsia is a multisystem disorder of unknown etiology
and one of the leading causes of maternal, fetal and neonatal
mortality and morbidity. Adverse outcomes can be improved by
early identification of the disease and timely referral to a tertiary
center. The aims of this study were to evaluate the outcomes
of preeclampsia-eclampsia cases and share our experiences in a
tertiary center.
Methods: The study conducted by retrospectively analyzing the
data of 350 women who gave birth between 2008 and 2013 at a
tertiary care center.
Results: The mean age of the enrolled women was 35 years,
the mean gestational age at delivery-36 weeks, the mean birth
weight-2.73 kg, and the mean platelet count was 204.000/
mm3. The incidence of preterm deliveries was 66.6%. Severe
preeclampsia was noted in 29.4% of cases. Neonatal intensive
care unit admissions were seen in 10.6% of cases. A total of
22.9% of these women had vaginal deliveries, while the other
77.1% underwent cesarean section. High systolic blood pressure
and elevated serum alanine and aspartate aminotransferase values
had significant independent effects of differentiating between
mild and severe preeclampsia.
Conclusion: Fetomaternal morbidity and mortality rates associated
with hypertensive disorders are alarming, especially in developing
countries. As such, the high-risk obstetric population should be
screened earlier in pregnancy. A system allowing early referral in
these cases should be created. (The Medical Bulletin of Haseki
2015; 53:143-6
Çeşitli sistemik hastalıklarda plasenta ve göbek kordonu damar endotellerinde hücre adezyon molekülleri
AMAÇ: Normalde, ve venöz ve/veya arteriyel trombusların görüldüğü preeklampsi, herediter anti-trombojenik faktörler tarafından oluşturulan hastalıklar ve otoimmun bozukluklarda (antifosfolipid sendromu) plasental ve göbek kordonu damar endotellerinde hücre adezyon moleküllerinin dağılımım saptamak, normalle karşılaştırarak değişiklik olanları belirlemek ve bu değişiklikler ile hastalıkların etyopatogenezinin açıklamasına moleküler düzeyde katkıda bulunmaya çalışmaktır. Literatürde benzer bir çalışma bulunmamaktadır. GEREÇ VE YÖNTEM: Normal ve patolojik plasenta ve göbek kordonlarından alınan doku örnekleri sıvı azotta donduruldular. Alınan kesitler çeşitli endotel adezyon molekülleri ile indirekt immunperoksidaz yöntemi ile boyanıp ışık mikroskobu ile incelendiler. BULGULAR: Endotel adezyon moleküllerinin normal ve patolojik plasenta ve göbek kordonu damarlarındaki dağılımları saptandı ve karşılaştırıldı. Patolojik dokuların hepsinde değişen oranda birden fazla adezyon molekülünün ekspresyonu görüldü. SONUÇ: İncelediğimiz patolojilerin hepsinde endotelin ekprese ettiği adezyon moleküllerinde önemli değişiklikler olmuştur. Bu da endotelin kan ile doku arasındaki geçişi kontrol ettiği mekanizmaların değiştiğini / bozulduğunu göstermektedir. Bu değişiklikler hastalığın etyopatogenezinin altında yatan moleküler mekanizmanın parçası olabilecekleri gibi, hastalığın sonucu da olabilirler. Endotel uyarımmdaki etkili faktörlerin daha başka çalışmalarla ortaya konmasından sonra bu moleküller tedavi amaçlı olarak da kullanılabileceklerdir