THE EFFECTS OF COVID-19 PHOBIA ON ABUSE OF CHILDREN BY PARENTS

Background: This study aims to determine the effect of parents\u27 levels of COVID-19 phobia on the risk of abuse and neglect towards their children. Subjects and methods: A total of 472 parents, who have children between the ages of 0-18, who use social media and volunteer to participate in the research, were included in the study. The sociodemographic information form, Corona Virus 19 Phobia Scale (C19P-S), and Abuse Awareness Scale-Parent Form were used to collect the study\u27s data. Results: 57.9% of the parents participating in the study were female, and the mean age was 42.08±10.33. It was found that 55.9% of the participants continued to go to the workplace during the COVID-19 pandemic. While 12% of the parents were treated for COVID-19, 21.4% were quarantined. The average C19P-S score of the parents was found to be 50.2. The mean score of the subdimensions of the scale varies between 8.4 and 18.5. The average score of the parents from the Abuse Awareness Scale-Parent Form was 55.4. A positive correlation was found between the Abuse Awareness Scale-Parent Form and the C19P-S score averages. Conclusion: The findings have shown that the family\u27s risk of children being exposed to abuse and neglect increases due to the negativities experienced during the pandemic period

Knowledge levels of pulse oximetry usage among pediatricward nurses' and physicians'

Oksijen saturasyonunun sürekli izlenmesi hastanındegerlendirilmesi üzerine önemli etkiler yapmaktadır. Pulse oksimetre ile ilgili bilgi eksikligi saglık profesyonellerinin hasta bakımındaki kararlarını etkileyebilir, yanlıs kararların verilmesine neden olabilir. Bu arastırma, pediatri kliniklerinde çalısan hemsire ve doktorların pulse oksimetre kullanımı ile ilgili bilgi düzeyini belirlemek amacıyla yürütülmüstür. Tanımlayıcı tipteki arastırma, Denizli Devlet Hastanesi, Servergazi Devlet Hastanesi ve Pamukkale ÜniversitesiArastırma ve Uygulama Hastanelerinin pulse oksimetre kullanılan pediatri kliniklerinde yürütülmüstür. Arastırmanın evrenini bu kliniklerde çalısan 61 hemsire ve doktor olusturmustur. Arastırmaya katılmayı kabul eden 48 katılımcı örneklemi olusturmustur. Verilerin toplanmasında arastırmacılar tarafından gelistirilen anket formu kullanılmıstır.Verilerin analizi SPSS 11.0 istatistik programında, sayı-yüzde dagılımları ve testi kullanılarak yapılmıstır. Katılımcıların %75'ini doktorlar, %25'ini hemsireler olusturmustur. Arastırmaya katılan hemsire ve doktorların %29.2'si yenidogan yogunbakım ünitesinde çalısmaktadır. Katılımcıların %60.4'ü pulse oksimetre ile ilgili bir egitim almamıs, bilgileri klinik çalısma sırasında informal egitimle elde ettigini belirtmistir. Pulse oksimetre neyi ölçer sorusuna katılımcıların %85.4'ü dogru cevap vermistir. Pulse oksimetre degerini etkileyen bazı faktörlerle ilgili sorular degerlendirildiginde, katılımcıların %41.7'si tırnak cilasının, %18.8'i aneminin, %22.9'u parlak ısıgın etkisini dogru cevaplamıstır. Katılımcıların %8.3'ü karbonmonoksit zehirlenmesi, %22.9'u kardiyak disritmi durumunda pulse oksimetre degerindeki degisimi dogru cevaplamıstır. Çalısma sonucunda, pediatri kliniklerinde pulse oksimetre ile çalısan hemsire ve doktorların, pulse oksimetre kullanımına ve degerlendirilmesine iliskin ilgi düzeyleri yeterli bulunmamıstır.Continuous monitoring of oxygen saturation has a significant effect on patient assessment. Health care professionals' knowledge deficits on pulse oximetry can affect decisions involving patient care and may cause incorrect decisions. This study was conducted for the purpose of determining the knowledge level about pulse oximetry use of nurses and physicians who work in pediatric wards. This descriptive study was conducted on pediatric wards of Denizli State Hospital, Servergazi State Hospital and Pamukkale University Research and Training Hospital which use pulse oximetry. The research population consisted of 61 nurses and physicians who work on these wards. The study sample was 48 of these who agreed to participate.Aquestionnaire developed by the researchers was used for data collection. Number-percentage distribution and Chi square test were used in the data analysis with the SPSS 11.0 statistical program. Of the participants 75% were physicians and 25% nurses; 29.2% of the participating nurses and physicians worked in newborn intensive care units. The majority (60.4%) of the participants had not received any formal education about the use of pulse oximetry but had been informally trained on its use during clinical practice.To the question about what pulse oximetry is measuring, 85.4% of the participants answered correctly. In the analysis of questions about some factors that can affect pulse oximetry values it was determined that 41.7% correctly answered nail polish, 18.8% anemia, and 22.9% bright light. For conditions which change pulse oximetry values 8.3% correctly answered carbon monoxide poisoning and 22.9% cardiac dysrhythmia. The knowledge level of nurses and physicians working on pediatric wards about the use and evaluation of pulse oximetry is inadequate

Sarmalama ve silme yöntemi ile yaptırılan prematüre bebek banyosunun stres-ağrı belirteçlerine etkisi

Bebek banyosu, hijyenik, estetik, sosyo-kültürel, bireysel yararları yönünden önemli bir hemşirelik girişimidir. Günümüzde yenidoğanın banyo zamanı ve yöntemi hala tartışılan konular arasındadır. Bebek banyosunda yapılan zamansal ve yöntemsel hatalar bebeğin fizyolojik belirtilerini olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca bebek banyosu stres ve ağrıya neden olabilmektedir. Araştırmanın amacı; prematüre bebeklerde silme ve sarmalama banyonun yaşam bulgularına, oksijen saturasyon düzeylerine, ağlama sürelerine, ağrı ve stres düzeyine, kendi kendini sakinleştirebilme becerisine etkisini belirlemektir. . Araştırma randomize, çapraz kontrollü klinik bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Araştırmaya; 33-37 gestasyon haftasında doğan ve örneklem kriterlerine uygun 35 prematüre bebek alınmıştır. Araştırma verileri, Prematüre Yenidoğanın Tanıtıcı Özellikler Formu, Prematüre Yenidoğanı Takip Formu, Yenidoğan Stres Ölçeği, ALPS-Neo Yenidoğan Ağrı ve Stres değerlendirme ölçeği, Prematüre Bebekte Kendi Kendini Düzenleme Davranışlarını Tanılama Formu ile toplanmıştır. Her bebek üç gün ara vererek iki banyo yöntemiyle de yıkanmıştır. Bebeklerin fizyolojik ölçümleri banyo öncesi, banyodan 1, 5, 15, 30 dakika sonra yapılmıştır. Bebek banyoları ağrı ve stres ve kendi kendini düzenleme davranışlarını değerlendirmek için videoya kaydedilmiştir. Bebeklerin ağrı, stres, kendi kendini düzenleme davranışları bağımsız gözlemciler tarafından değerlendirilmiştir. Etik kurul, kurum ve ailelerden yazılı izin alınmıştır. Araştırma verileri, PASSW 18.0 (Statsistical Package For Social Sciences) paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda bebeklerin yaşam bulgularının banyo yöntemine ve zamana göre değerlendirilmesinde istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu belirlenmiştir (p0,05). Ağlama süreleri ile banyo yöntemleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır (p0,05). Bebeklerin banyo türüne göre stres ve ağrı düzeyinin silme banyoda anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur (p0.05). Bebekler kendi kendini düzenleme davranışlarını sarmalama banyoda daha iyi kullanmaktadırlar (p0.05). Sonuç olarak; Sarmalama banyo bebeğin fizyolojik ölçümlerini, ağlama süresini, kendi kendini düzenleme davranışlarını kullanma becerisini, stres ve ağrı düzeyini silme banyoya göre olumlu etkilemektedir. Sarmalama banyo silme banyoya göre zararsız ve güvenilir bir hemşirelik uygulamasıdır.Infant bathing is an important nursing interventions in terms of hygienic, aesthetic, socio-cultural and personal benefits. Today newborn bath time and method are being discussed. The temporal and procedural mistakes in infant bathing may adversely affect newborns' physiological signs. In addition, infant bath may cause stress and pain. The aim of the study was to determine the effects of sponge bath and swaddle bath in premature infants on the physiological signs, oxygen saturation levels, crying times, pain and stress level, and self-regulation ability. The study was designed as a randomized cross-control clinical study. A total of 35 premature infants who were born at 33-37 gestation week and met the sampling criteria were included in the study. The study data were collected with "Descriptive Properties Form of Premature Newborn", Premature Newborn Follow-up Form", "Newborn Stress Scale", "ALPS-Neo Newborn Pain and Stress Assessment Scale", "Self-Regulating Behavior Diagnosis Form in Premature Infants". Every baby was washed in two baths method by taking three days off. Physiologic measurements were taken before, immediately after 1, 5, 15 , 30 minutes after the bathing method. Baby baths were recorded video to assess pain and stress and self-regulation behaviors. The pain, stress, self-regulation behaviors of infants were evaluated by independent observers. The written consents were taken from ethics committee, institution and the parents. Obtained data were analyzed with Statistical Package For Social Sciences (PASSW 18.0). As a result of the study, it was determined that the vital signs of the infants were statistically significant when evaluated according to the bathing method and time (p0,05). There was a statistically significant difference between bathing methods and duration of crying times (p0,05). It was found that the level of stress and pain according to the bathing type of babies was significantly higher in the sponge bath (p0.05). Babies are better at using self-regulation behavior in the swaddle bath (p0.05). In conlusion, the swaddle bath has a positive effect on the baby's physiological measurements, crying time, the ability to use self-regulation behaviors, the level of stress and pain compared to the sponge bath. The swaddle bath is a harmless and safe nursing practice compared to the sponge bath

Yenidoğan Stres Ölçeği'nin Psikometrik Özelliklerinin İncelenmesi

Amaç: Araştırmanın amacı yenidoğanın stresini değerlendirmede araştırmacıların ve klinisyenlerin kullanabilece- ği pratik bir ölçme aracı geliştirmektir. Çalışma Planı: Çalışma metodolojik bir araştırmadır. Araştırmaya yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi ve bakım alan 212 yenidoğan alınmıştır. Araştırma verileri Yenidoğan tanıtım formu, Yenidoğan Stres Ölçeği ve Yenido- ğan Konfor Davranış Ölçeği (COMFORTneo) kullanılarak toplanmıştır. Ölçek; kapsam geçerliği, eş zaman geçerliği, iç tutarlık, gözlemciler arası güvenirlik açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Ölçeğin kapsam geçerlik indeksi 0.90 ile 1.00 arasındadır. Cronbach alfa katsayısı 0.65-0.81 arasında olan Yenidoğan Stres Ölçeği oldukça güvenilirdir. Madde analizi sonuçlarına göre madde-toplam korelasyonları (r=0.20-0.66) yeterli düzeyde yüksek bulunmuştur. Eş zaman geçerliği için yapılan incelemede Yenidoğan Stres Ölçeği ve COMFORTneo puanları arasında pozitif yönde güçlü bir ilişki vardır (r=0.58-0.84; p<0.01). Kappa analizi (0.83-1.00) ve sınıf içi korelasyon (r=0.83-1.00) sonuçlarına göre gözlemciler arası uyum olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Yenidoğan Stres Ölçeği’nin yenidoğanın stresini geçerli ve güvenilir bir şekilde ölçtüğü belirlenmiştir

Stress levels of nursing students: First clinical experience in pediatric units

Statement of the Problem: Clinical experiences are source of stress for students. In pediatric clinical practice, patients are perceived as more fragile, and therefore students are experiencing more stress. Learning may be inhibited by the stressful clinical experiences. Identifying stressful situations is necessary for the development of strategies to prevent them. For this reason, this study was conducted to determine the stress levels and stressful situations of the students who participated in the clinical practice for the first time in Pediatrics Units. Methodology & Theoretical Orientation: 152 third-year nursing students completed “Turkish version of clinical stress questionnaire” and “students defining characteristics data form” in the decriptive-type study. Data were analyzed using descriptive statistics and independent samples t test. Findings: The students who gave care to the pediatric patients had the most stress related to "fear of harming the child" and "performing invasive procedure". There was a significant relationship between the stress score of the students and the performing invasive procedure. Performing invasive procedure increased stress level in students. There was a significant relationship between the stress score and asking for support from the instructor. Because of the high level of stress, the students requested support from the instructor. Conclusion & Significance: Practices in pediatric clinics cause stress in nursing students. It is suggested to make the clinical education environment positive by identifying stressful situations

Evaluation of the effectiveness of two different methods for the prevention of microbial colonization in nebulizers: Randomised controlled trial

Objective: In this study two different methods were used to prevent microbial colonisation of nebulizer elements and the results were evaluated. Methods: The study was conducted as a randomized controlled semi-experimental study. The data were collected at the pediatrics department of a hospital in the city in western Turkey. A total of 120 pediatric patient using nebulizer treatment at least twice daily and their mothers were included in the study. The pediatric patients were divided into 3 groups. In one group no intervention was made (control group). In another group, nebulizer masks and sets were changed once every 24 hours. In the third group, masks were washed once daily in soap and water. In all groups swab samples were taken every 24 hours and examined under laboratory conditions. Results: Results showed that there was 10.8% microbial growth in the control group and 2.5% microbial growth in the 24-hour change group. No growth was detected in the wash group. Conclusion: As a result of this study, it is recommended that nebulizer elements are washed once daily with soap and water and dried on a clean towel in order to prevent contamination

Prevention of infections caused by nebulizer masks and sets in children receiving aerosol treatment by nebulizer

Solunum yolu hastalıklarının tedavisinde inhalasyon tedavisi sık kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan nebulizatörlerin dezenfeksiyonu/değişimi uygun prosedürde yapılmadığında alt solunum yolları enfeksiyonlarına neden olabilmektedirler. Bu çalışmada nebulizatör parçalarında mikrobiyal kolonizasyonu önlemek için iki farklı yöntem uygulanmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamına 120 bronşitli ve bronşiyolitli, günde en az 2 kez nebul tedavisi alan çocuk ve anneleri dahil edilmiştir. Araştırma kapsamına alınan çocuklar 3 gruba ayrılmıştır. Bir gruba girişim uygulanmamıştır (kontrol grubu). Bir grubun nebul maskeleri ve setleri 24 saatte bir değiştirilmiştir. Bir grubun maskeleri ise günde bir kez su ve sabunla yıkanmıştır. Tüm grupların maske ve setlerinden 24 saatte bir sürüntü örneği alınıp laboratuvar ortamında değerlendirilmiştir. Verilerin analizi SPSS paket programı ile yapılmıştır. Frekans ve yüzdeler, ki-kare analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda kontrol grubunda %10.8, 24 saatte bir değişim yapılan grupta %2.5 oranında mikrobiyal üreme saptanmıştır. Yıkama grubunda ise hiç üreme saptanmamıştır. Sonuç olarak kontaminasyonu önlemek için nebulizatör parçaların günde bir kez sabun ve suyla yıkanması ve temiz bir havlu üzerinde kurutulması önerilmektedir.Inhalation treatment is frequently used in the treatment of respiratory tract diseases. Incorrect disinfecting/changing procedures for nebulizers used in this treatment can cause infections of the lower respiratory tract. In this study two different methods were used to prevent microbial colonisation of nebulizer elements and the results were evaluated. A total of 120 mother and children with bronchitis and bronchiolitis using nebulizer treatment at least twice daily were included in the study. The children were divided into 3 groups. In one group no intervention was made (control group). In another group, nebulizer masks and sets were changed once every 24 hours. In the third group, masks were washed once daily in soap and water. In all groups swab samples were taken every 24 hours and examined under laboratory conditions. The data were analysed using the SPSS packet program. Frequency and percentage and chi square analysis were used. Results showed that there was 10.8% microbial growth in the control group and 2.5% microbial growth in the 24-hour change group. No growth was detected in the wash group. As a result of this study, it is recommended that nebulizer elements are washed once daily with soap and water and dried with a clean towel in order to prevent contamination