10 research outputs found

    Sociodemographic characteristics and diagnoses of individuals referred to a child and adolescent psychiatry outpatient clinic of a university hospital

    Get PDF
    AMAÇ: Çalışmamızda çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine başvuran olguların sosyodemografik özelliklerinin, geliş şikayetlerinin ve aldıkları tanılarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEMLER: Adnan Menderes Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi polikliniğine 01 Şubat-31 Temmuz 2014 tarihleri arasında başvuran olguların dosya verileri geriye dönük olarak incelenmiştir. BULGULAR: Çocuk psikiyatrisi polikliniğine altı aylık zaman diliminde başvuran toplam 832 olgunun %41,8’i kız, %58,2’si erkekti. Kızların ve erkeklerin yaş ortalaması sırasıyla 10,8±4,9 ve 8,5±4,7 iken, en sık başvuru 12-18 yaş aralığında idi. Olguların annesi ve babası birlikte olanlar %81,1 iken, yetiştirme yurdundan gelenler %0,8 oranındaydı. Akraba evliliği oranı %13,7 olarak saptandı. Anne ve baba eğitim seviyesi en sık ilkokul mezunu idi (sırası ile %47, %45,6). Annelerin %15,6’sında, babaların %7,6’sında psikiyatrik öykü mevcuttu. Polikliniğe başvuru nedenleri incelendiğinde %21,9’unun sağlık kurulu, %13,8’inin adli değerlendirme ve %11,2’sinin konsültasyon amaçlı başvurduğu, kalan %52,9 olgunun genel poliklinik değerlendirmesi için başvurduğu saptandı. Genel polikliniğe en sık sinirlilik (%15,7), dikkat eksikliği/hareketlilik (%14,8), konuşmada gecikme (%10,5), korkular/kaygılar (%5,9) ve ders başarısızlığı (%5,7) şikayetleri ile başvuruların yapıldığı belirlendi. Hastaların aldıkları tanılar ise en sık olarak dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) (%20,6), diğer yıkıcı davranış bozuklukları (%12,4) ve anksiyete bozukluğu (%10,2) olarak saptandı. SONUÇ: Çalışmamızda en sık başvuru şikayetinin sinirlilik, en sık alınan tanının ise DEHB olması bu alanda yapılan diğer çalışmalarla benzer niteliktedir. Sonuçlarımıza göre, çocuk psikiyatrisine başvuran ailelerde ebeveynlerde düşük eğitim seviyesi ve yüksek psikiyatrik hastalık yükü mevcuttur. Bu veriler koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi için risk faktörleri olarak değerlendirilebilir.OBJECTIVE: The aim of this study is to evaluate the sociodemographic characteristics, complaints, and diagnoses of individuals who were admitted to a child and adolescent psychiatry outpatient clinic. MATERIALS AND METHODS: Medical charts of the patients who were admitted to the child and adolescent psychiatry unit of Adnan Menderes University between February 1st and July 31st, 2014 were retrospectively studied. RESULTS: The rate of girls and boys from a total of 832 cases who were referred to the child and adolescent psychiatry outpatient clinic in the six month period was 41.8% and 58.2%, respectively. The mean age of the girls and boys was 10.8±4.9 and 8.5±4.7 years, respectively. The most common age range was between 12 and 18 years. The proportion of patients who lived with both parents was 81.1%; however, the proportion of individuals brought in by institutional caregivers was 0.8%. The proportion of consanguineous marriages was 13.7%. The education level of mothers and fathers was mostly a primary school degree (47% and 45.6%, respectively). A positive psychiatric history was present in 13.7% of the mothers and 7.6% of the fathers. Reasons for child psychiatric assessments were as follows: 21.9% for disability report, 13.8% for forensic evaluation, 11.2% for consultation, and 52.9% for general psychiatric evaluation. Referral complaints were irritability/anger (15.7%), attention deficit/hyperactivity (14.8%), delay in speech (10.5%), fear/anxiety (5.9%), and poor school performance (5.7%). The diagnoses were as follows: attention deficit hyperactivity disorder (ADHD) (20.6%), other disruptive behaviors (12.4%), and anxiety disorder (10.2%). CONCLUSION: We revealed that the most common referring complaint was irritability/ anger and that the most common diagnosis was ADHD in our patient group, which was similar to previous studies. Our results showed that a low parental educational level and a positive history for parental psychopathology were common in child psychiatry referrals. These data may be considered as risk factors for developing protective mental health service

    Evaluation of effect of fluoxetine and allopurinol in behavioral model of depression in rats

    No full text
    Depresyon dünyada sık görülen bir ruhsal bozukluktur. Kronik hastalıklara da depresyon sıklıkla eşlik etmektedir. Eş tanılı hastaların tedavileri düzenlenirken ilaç etkileşimlerinin değerlendirilmesi gündeme gelmektedir. Bu çalışmada ilaçların antidepresan etkisini araştırmada yaygın olarak kullanılan bir davranışsal depresyon modeli olan zorlu yüzme testi kullanıldı. Kronik gut artritinde kullanılan allopürinolün antidepresan etkisi araştırıldı. Seçici serotonin geri alım inhibitörü antidepresan olan fluoksetin ile allopürinolün birlikte kullanımının antidepresan etkisi de değerlendirildi. Otuz iki adet Wistar Albino erkek sıçan 4 gruba (kontrol, fluoksetin 10 mg/kg, allopürinol 50 mg/kg, allopürinol 50 mg/kg + fluoksetin 10 mg/kg grubu, n=8) ayrıldı ve ilaç uygulama öncesi ve 14 gün boyunca ilaç uygulama sonrası zorlu yüzme testi uygulandı. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre allopürinolün sıçanlarda hareketsiz kalma süresini azalttığı ve yüzme süresini artırdığı için fluoksetine benzer antidepresan etki gösterdiği saptandı. Fakat fluoksetin ile allopürinolün birlikte kullanılmasının ayrı ayrı kullanılması ile karşılaştırıldığında zorlu yüzme testinde antidepresan benzeri etki açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Bu çalışma allopürinol ile fluoksetinin birlikte kullanılmasının antidepresan benzeri etkisini araştıran ilk deneysel çalışmadır. İlaç uygulama sonrası plazma ve beyin omurilik sıvısındaki serotonin ve 5 hidroksi indol asetik asit düzeylerinin saptanmamış olması ve farklı ilaç dozlarının uygulanmamış olması bu çalışmanın sınırlılıklarındandır. Fluoksetin ve allopürinolün birlikte kullanılması durumunda ilaç etkileşiminin mekanizmasının aydınlatılacağı ve farklı dozlarda birlikte kullanımlarının etkisinin gösterileceği yeni çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Depression is a common mental illness worldwide. Chronic diseases can lead to depression. Assessment of drug interactions comes to the fore when managing treatment of patients with comorbid disease. In this study forced swimming test which is one of the most commonly used behavioral tests for antidepressants in rodents was used. Antidepressant effect of allopurinol, used in chronic gouty arthritis, was assessed. Antideprressant effect of fluoxetine, a selective serotonin reuptake inhibitor, and allopurinol combination was also assessed. Thirty two Wistar Albino male rats were divided into four groups (control, fluoxetine 10 mg/kg, allopurinol 50 mg/kg, allopürinol 50 mg/kg + fluoksetin 10 mg/kg, n=8 per group) and forced swimming test was performed before and after 14 days drug administration. Antidepressant activity of allopurinol was found to be similar to fluoxetine such decrease in immobility and increase in swimming time. However, in this experimental study, we found no statistically significant difference in antidepressant effects between combined therapy and single drug therapy. This is the first experimental study to investigate antidepressant-like effect of combination of fluoxetine and allopurinol. Unmeasured of plasma and cerebrospinal fluid levels of serotonin and 5-hydroxyindole acetic acid and implementation of fixed drug dose are the limitations of this study. Further studies are needed to show elucidation of the mechanism of drug interaction between fluoxetine and allopurinol and the effect of combined use of different doses

    Solunum yolu allerjik hastalığı olan ergenlerin ve ailelerinin psikolojik durumları

    Get PDF
    Amaç: Çalışmanın amacı solunum yolu allerjileri olan adölesanların ve ailelerinin psikolojik durumlarının değerlendirilmesidir.Gereç ve Yöntemler: Çocuk ve adölesan psikiyatristleri adölesanların psikiyatrik durumlarını Çocuklar için Depresyon Ölçeği (CDI) ve Çocuk ve Ergenlerde Anksiyete ve İlgili Bozukluklar için Tarama ve Değerlendirme Ölçeği (SCARED) ile değerlendirdi. Psikiyatristler ailelerin psikolojik durumlarını Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HAM-D) ve Hamilton Aksiyete Değerlendirme Ölçeği (HAM-A) ile değerlendirdi. Bulgular: Anksiyete semptomları hastaların 63'ünden 21'inde saptandı. CDI skorları kontrollerde hastalara göre yüksekti (p=0,03). HAM-D skorları allerjik rinit ve eşlik eden astımı olan adölesanların ailelerinde kontrollere göre yüksekti (p=0,025). Hiçbir skor astım ve allerjik rinitin ağırlığından, astım kontrol düzeyinden, son bir yıl içindeki astım atak varlığından ve akciğer fonksiyon testlerinden etkilenmedi (p>0,05). SCARED ve CDI arasında orta düzeyde (r=0,644, p<0,001), HAM-A ve HAM-D skorları arasında yüksek düzeyde pozitif korelasyon saptandı (r=0,860, p<0,001).Sonuç: Aksiyete semptomların hastaların üçte birinde görüldü. HAM-D skorları allerjik rinit ve eşlik eden astımı olan adölesanların ailelerinde kontrollere göre yüksekti.Objective: The aim of the study was to evaluate the psychological status of adolescents with respiratory allergies and their caregivers.Materials and Methods: Child and adolescent psychiatrists evaluated the adolescents' psychological status using the Children's Depression Inventory (CDI) and Screen for Child Anxiety-Related Emotional Disorders (SCARED). Psychiatrist evaluated the psychological status of their caregivers using the Hamilton Depression Scale (HAM-D) and the Hamilton Anxiety Scale (HAM-A).Results: Anxiety symptoms were found in 21 of 63 patients. CDI scores were higher in controls than in patients (p=0.03). HAM-D scores were higher in the caregivers of adolescents with allergic rhinitis and comorbid asthma than in those of controls (p=0.025). None of the scores were affected by the severity of asthma and allergic rhinitis, asthma control levels, presence of an asthma attack in the preceding year as well as by pulmonary function tests (p&gt;0.05). Moderate and strong positive correlations were found between SCARED and CDI (r=0.644, p&lt;0.001) and HAM-A and HAM-D scores (r=0.860, p&lt;0.001).Conclusion: Anxiety symptoms were found in one-third of the patients. HAM-D scores were higher in the caregivers of adolescents with allergic rhinitis and comorbid asthma than in those of controls
    corecore