54 research outputs found

    Bitki Büyüme Düzenleyici Uygulamalarının Golden Delicious

    Get PDF
    Pas ve acı benek oluşumu elmalarda ciddi kalite kaybına ve meyvenin ticari değerinin azalmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada, M9 anacına aşılı Golden Delicious çeşidinde GA4+7, GA3, ProCa ve etefon uygulamalarının pas ve acı benek oluşumu üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmada, 2010 ile 2012 yılları arasında üç yıl süreyle her yıl aynı uygulamalar yapılmış ve hasattan sonra meyvelerdeki pas ve acı benek oluşumu hem skala değerlerine göre hem de yüzde olarak hesaplanmıştır. GA4+7’nin pas oluşumunun kontrolünde çok etkili olduğu, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında pas oluşumunun minimum seviyede kaldığı ve skala değerlerinin sırasıyla 1.07, 1.11 ve 1.11 olduğu belirlenmiştir. Hasat zamanındaki paslı meyve oranı GA4+7 uygulamasında % 6.7-11.1 arasında ve kontrolde ise % 44.4-93.3 arasında değişmiştir. Pas oluşumunun azaltılmasında GA3 uygulaması GA4+7’ye benzer başarılı sonuçlar sağlamıştır. Bununla birlikte yüksek GA4+7 dozlarının özellikle meyvenin daha az olduğu yıllarda acı benek oluşumunu artırabileceği görülmüştür. ProCa ve etefon uygulamalarının pas ve acı benek üzerine herhangi bir etkisi bulunmamıştır

    A new network flow model for determining the assortment of roll types in packaging industry

    Get PDF
    This paper reports work motivated by a real world assortment problem in packaging industry. A novel network flow model has been developed to solve the problem of selecting the optimal set of roll types for use in production. The model can incorporate fixed costs that depend on the number of elements in the assortment as well as the selected roll types. While the tradeoff between inventory cost and cost of waste is resolved optimally through the model, graphical understanding of the trade-off can bring insights into the decision making process. This graphical analysis has been demonstrated on a computational example

    Seramik restorasyonların mikrosızıntısı üzerine yüksek yoğunluklu LED işık kaynağı mesafesinin değerlendirilmesi

    Get PDF
    Amaç: Rezin simanla yapıştırılmış IPS e.max Press slot kavite restorasyonlarının; iki farklı yüksek yoğunluklu LED ışık kaynağı ile ve 0 ve 9 mm uzaklıktan mikrosızıntılarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 48 adet çekilmiş insan premoları kullanılmıştır. Dişlerin aproksimal yüzeylerinde inley preparasyon seti (Komet, Germany) kullanılarak slot kaviteler oluşturulmuştur. IPS e.max Press (Ivoclar Vivadent AG, Liechtenstein) seramik inley restorasyonlar hazırlanmıştır. İki farklı LED ışık kaynağı yüksek güç yoğunluklu LED (HPIL; Demi Ultra) ve yüksek yoğunluklu LED (HIL; Valo Cordless) dual cure rezin simanı polimerize etmek için kullanılmıştır (NX3 Nexus, Kerr). Işık kaynağının ucu ile restorasyon arasındaki mesafe 0 ve 9 mm olarak ayarlanıp ve plastik halka kullanılarak kontrol edilmiştir. Dişler rastgele olarak 4 gruba ayrılmıştır. Grup 1: HPIL ışık kaynağı ile restorasyon arasında mesafe yok, Grup 2: HIL ışık kaynağı ile restorasyon arasında mesafe yok, Grup 3: HPIL şık kaynağı ile restorasyon arasında 9 mm mesafe bulunmakta, Grup 4: HIL ışık kaynağı ile restorasyon arasında 9 mm mesafe bulunmaktadır. Polimerizasyon işleminden sonra, örnekler 5 ve 55 ˚C arasında, her bir haznede 30 s kalacak şekilde 5000 termal siklusa tabi tutulmuştur. Örnekler tırnak cilasi ile kaplanmış, % 0.5’lik bazik fuksinde 24 saat bekletilmiş, dişler ikiye bölünmüş, stereomikroskop altında incelenmiş ve gingival marjindeki mikrosızıntı skorlanmıştır. Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U-tests kullanılarak istatistiksel analiz yapılmıştır. Bulgular: Çalışmanın sonucunda grup 1, 2 ve 3 arasında istatiksel bir fark gözlenmezken (p > 0.05), grup 4’ün mikrosızıntı değeri diğer tüm gruplardan daha yüksek bir değer göstermiştir (p < 0.05). Sonuçlar: Restorasyon yüzeyinden, HIL ışık kaynağının mesafesinin artması diş ve restorasyon arasında mikrosızıntının artmasıyla sonuçlanmıştır

    Short foot exercises have additional effects on knee pain, foot biomechanics, and lower extremity muscle strength in patients with patellofemoral pain.

    Get PDF
    BACKGROUND: Patellofemoral pain (PFP) is a common knee problem. The foot posture in a relaxed stance is reported as a distal factor of PFP. However, the effects of short foot exercise (SFE) on the knee and functional factors have not yet been investigated in patients with PFP. OBJECTIVE: This study aimed to investigate the additional effects of SFE on knee pain, foot biomechanics, and lower extremity muscle strength in patients with PFP following a standard exercise program. METHODS: Thirty patients with a ‘weak and pronated’ foot subgroup of PFP were randomized into a control group (ConG, n= 15) and a short foot exercise group (SFEG, n= 15) with concealed allocation and blinded to the group assignment. The program of ConG consisted of hip and knee strengthening and stretching exercises. SFEG program consisted of additional SFE. Both groups performed the supervised training protocol two times per week for 6 weeks. Assessment measures were pain visual analog scale (pVAS), Kujala Patellofemoral Score (KPS), navicular drop test (NDT), rearfoot angle (RA), foot posture index (FPI), and strength tests of the lower extremity muscles. RESULTS: Both groups displayed decreases in pVAS scores, but it was only significant in favor of SFEG. NDT, RA, and FPI scores decreased in SFEG whereas they increased in ConG. There was a significant group-by-time interaction effect in hip extensor strength and between-group difference was found to be significantly in favor of SFEG. CONCLUSIONS: An intervention program consisting of additional SFE had positive effects on knee pain, navicular position, and rearfoot posture. An increase in the strength of the hip extensors may also be associated with improved stabilization by SFE

    Farklı yumuşak ve sert protez astar materyallerinin sitotoksisitelerinin ve mekanik özelliklerinin değerlendirilmesi

    No full text
    Diş hekimlerine klinik kullanımda büyük kolaylık sağlayan yumuşak ve sert astar materyallerinin hastaya uzun dönemde faydalı olabilmesi için protez kaide plağına bağlantısının ve mekanik özelliklerinin yeterli olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra doku ile temasta olan bu materyallerin sitotoksik etkiye yol açmamaları yani biyouyumlu olmaları klinik açıdan önem taşıyan baslıca koşuldur. Yaptığımız in vitro çalışmada astar materyallerinin protez kaide plağına bağlanma dayanımları, sertlik değişimleri ve sitotoksisiteleri incelenip, değerlendirilmiştir. Çalışmamızda yumuşak astar materyali olarak bir adet ısı ile polimerize silikon esaslı (Molloplast B), iki adet oda sıcaklığında polimerize silikon esaslı (Ufi Gel SC, Mollosil Plus) ve iki adet oda sıcaklığında polimerize akrilik esaslı (GC Tissue Conditioner, Visco-gel) yumuşak astar materyali, sert astar materyali olarak da iki adet oda sıcaklığında polimerize sert astar materyali (Ufi Gel hard C, GC Reline Hard) ve bir adet oda sıcaklığında (Vertex Self Curing), bir adet de ısı ile polimerize PMMA esaslı akrilik rezin (Vertex Rapid Simplified) kullanıldı. Çekme bağlantı dayanımı testi için örnekler ASTM D 638-08 standardına uygun olarak ve üretici talimatları esas alınarak her materyalden, kontrol grubu ve 1000 devirlik ısıl döngü işlemi için 8’er adet (n=8/grup) olmak üzere 16 adet, dokuz farklı astar materyali için toplam 144 adet (N=144) örnek hazırlandı. 1000 devirlik ısıl döngü işlemi 5-55°C±1°C’de, işlem aralığı bir dakika olacak şekilde gerçekleştirildi. Kontrol grubu örnekleri ise 37°C’lik etüvde distile su içerisinde bekletildi. Bağlantı dayanım testleri universal test aygıtında 1 mm/min hızla gerçekleştirildi. Bağlantı dayanım değerleri (MPa±SS) kaydedilerek istatistiksel analiz yapıldı (UNIANOVA, Dunnett T3; =0.05). Yumuşak astar materyallerinin sertlik testi için iç çapı 20 mm, yüksekliği 12 mm olan 10’ar adet (n=10/grup) olmak üzere toplam 50 adet (N=50) örnek hazırlandı. Hazırlanan örnekler distile su içerisinde ve oda sıcaklığında bekletildi. Her örnek için 24 saat, 1 hafta, 1 ay, 3 ay ve 6 ay sonunda sertlik ölçümleri yapıldı. Yumuşak astarların sertlik ölçümlerinde Shore A Durometer cihazı kullanıldı ve ortalama sertlik değerleri (Shore±SS) kaydedildi. Sert astar materyallerinin sertlik testi için ise her materyalden iç çapı 10 mm, yüksekliği 10 mm olan 10’ar adet (n=10/grup) olmak üzere 40 adet (N=40) örnek hazırlandı ve seffaf akriligin içine gömüldü. Hazırlanan örnekler distile su içerisinde ve oda sıcaklığında bekletildi. Her örnek için 24 saat, 1 ay, 3 ay ve 6 ay sonunda sertlik ölçümleri yapıldı. Sert astar materyallerinin sertlik ölçümlerinde Vickers sertlik cihazı kullanıldı ve ortalama sertlik değerleri (HV±SS) kaydedildi ve istatistiksel analiz yapıldı (UNIANOVA, Bonferroni; =0.05). Sitotoksisite testi için ISO-10993-5 no’lu “Sitotoksisite Testleri- n Vitro Yöntemler” esas alınarak 16 mm çapında ve 1,5 mm kalınlıkta disk seklindeki her materyalden 12’ser adet (n=12/grup) olmak üzere toplam 118 adet (N=118) örnek hazırlandı. Hazırlanan örnekler 16 kGy dozdaki gamma ışınıyla (Gamma Pak Sterilizasyon San. Ve Tic. A.S) sterilize edildi. Örnekler gingival fibroblast hücre kültüründe test edildi. Hücre canlılıgı (2-3)-bis(2-metoksi-4-nitro-5-sulfofenil)-5- [(fenilamin)-karbonil]-2H-tetrazulyum hidroksit (XTT) yöntemi ile 24, 48, 72 ve 96. saatlerde belirlendi. Çalışmamızdan elde edilen sonuçlara göre, yumuşak ve sert astar materyallerinin ortalama çekme bağlantı dayanımı değerleri ısıl döngü işlemi sonrasında azalmaktadır. Silikon esaslı yumuşak astar materyalleri akrilik esaslı yumuşak astar materyallerine göre, ısı ile polimerize olan silikon esaslı yumuşak astar materyali de oda ısısında polimerize olan yumuşak astar materyaline göre akrilik kaideye daha iyi bağlanmaktadır. Akrilik kaideye en iyi bağlanan materyal, ısı ile polimerize olan silikon esaslı yumuşak astar materyali olan Molloplast B’dir. Sert astar materyallerinin sonuçlarına göre PMMA esaslı protez kaide materyalinin kendisiyle olan çekme bağlantı dayanımı diğer sert astar materyallerinden daha yüksek bulunmuştur. Sertlik testi sonuçlarına göre test edilen yumuşak astar materyallerinin tümünün ilk yumuşaklık değerlerini koruyamadıkları ve giderek sertleştikleri, sert astar materyallerinin ise sertlik değerlerinin zamanla düştüğü gözlenmiştir. Çalışmanın başlangıcından bitimine kadar sertlik değişimi en fazla olan yumuşak astar materyali GC Tissue Conditioner, en az olan ise Mollosil Plus’tır. Sert astar materyalleri arasında ise sertlik değişimi en fazla olan materyal Vertex R. S., en az olan ise GC Reline Hard materyalidir. Yumuşak astar materyallerinin yapıları karşılaştırıldığında akrilik esaslı yumuşak astar materyallerinin silikon esaslı yumuşak astar materyallerinden, oda sıcaklığında polimerize olan yumuşak astar materyallerinin ise ısı ile polimerize olan yumuşak astar materyalinden daha yumuşak olduğu belirlenmiştir. Sert astar materyalleri karşılaştırıldığında ise ısı ile polimerize olan sıcak akriliğin, oda sıcaklığında polimerize olan sert astar materyallerinden daha sert olduğu belirlenmiştir. Materyallerin sitotoksisitelerinin değerlendirdiği XTT testi sonuçlarına göre oda sıcaklığında polimerize olan akrilik esaslı, doku düzenleyici yumuşak astar materyali olan GC Tissue Conditioner, tüm zaman dilimlerinde yüksek sitotoksik etki göstermiştir. Çalışmamızda kullanılan yumuşak astar materyallerinden Mollosil Plus, Ufi Gel SC, Molloplast B ve sert astar materyallerinin tüm zaman dilimlerinde biyouyumlu olduklarını gösteren hücre canlılık değerleri saptanmıştır

    Resul Rıza

    No full text
    Resul Rıza; Hayatı, Sanatı ve Şiirleri adlı tez, Azerbaycan edebiyatının önemli şairlerinden Resul Rıza üzerine monografik bir çalışmadır. Bu çalışmada Resul Rıza'nın öncü ve yenlikçi vasıflarından yola çıkılarak yeni bir bakışla değerlendirilmesi suretiyle şairin Azerbaycan ve Türk Dünyası Edebiyatlarındaki öneminin belirlenmesi ve Türkiye'de layıkıyla tanınmasına hizmet edilmesi amaçlanmıştır. Geleneği moderne taşımış özgün bir şair olan Resul Rıza, çağdaş şiirin biçim ve söyleyişlerinin Azerbaycan şiirine kazandırılmasında önemli bir isimdir. Azerbaycan şiirinin 1930'larda sosyalist realizminin coşkun sesi olan şair, 1960'larla birlikte bireyin iç dünyasını yansıtan felsefi, hikemî şiirleriyle öne çıkmıştır. İyi, güzel, haklı ve yeniden yana yorulmak bilmeyen bir mücadele ve dinmeyen umut; coşkun bir insan sevgisi ve varlığı anlamlandırma gayreti üslubunu her daim yenilemiş şairin şiirlerinde öne çıkan temalardır. Çalışmanın "Giriş" kısmında, şairin eser verdiği dönem ve şartlarının daha iyi anlaşılması için Modern Azerbaycan Şiirinin gelişimi, sosyal ve kültürel olaylar hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Tezin birinci bölümünde şairin hayatı, eğitimi, yetiştiği çevre, kültürel ve sosyal faaliyetleri, aldığı ödüller ve eserleri hakkında bilgiler yer almaktadır. İkinci bölümde şairin sanat, dil ve edebiyat hakkında düşüncelerini içeren yazıları, şiirleri, ayrıca edebiyatçı ve eleştirmenlerin kendisiyle ilgili görüşlerinden hareketle Resul Rıza'nın sanat anlayışı ortaya konulmuştur. Üçüncü bölüm şairin şiirlerinin içerik ve biçim yönünden incelenmesine ayrılmıştır. Metinler kısmında şairin şiirlerinden örneklere yer verilmiştir. "Sonuç" kısmında Resul Rıza üzerine yaptığımız çalışma neticesindeki genel değerlendirmelerimiz yer almış, şairin Azerbaycan ve Türk Dünyası edebiyatlarındaki yeri ortaya konulmuştur. Çalışmamızda bize kaynaklık eden ve başvurulabilecek ilgili bibliyografyanın sunulduğu kaynakça eklenmiştir

    Bazı elma çeşitlerinin periyodisite hassasiyeti

    Get PDF
    The negative effects of alternate bearing on yield and fruit quality are a well-known. The objective of this study was to determine the sensitivity of 17 apple scions grafted onto MM106 rootstocks to alternate bearing. Quantitative evaluation of alternation was used modified alternate bearing index (MABI) which take into the flower production of the cultivars to define the alternate bearing. The lowest MABI was 0.20 in ‘Braeburn’, while ‘Golden Reinders’ and ‘Kaşel41’ had highest values of MABI as 0.78. Based on MABI values of 3 consecutive year of this research, cultivars were classified into four relative susceptibility groups: not susceptible: ‘Braeburn’ and ‘Jerseymac’; medium alternance: ‘Topaz’, ‘Granny Smith’, ‘Mondial Gala’, ‘Jonagold’, ‘Starkrimson Delicious’ and ‘Clear Red’; susceptible to alternance: ‘Starkspur Golden Delicious’, ‘Fuji’, ‘Arlet’, ‘Redchief Delicious’, ‘Rajka’ and ‘Golden Delicious’; and high alternance: ‘Kaşel 37’, ‘Golden Reinders’ and ‘Kaşel 41’. The fact that cultivar had the greatest impact on alternate bearing. Differences among cultivars in irregular cropping cycles can be used by growers and researchers to mitigate this phenomenon or improve new practices based on cultivar susceptibility.Periyodisitenin verim ve meyve kalitesi üzerine olan negatif etkileri çok iyi bilinmektedir. Bu çalışmanın amacıda MM106 anacı üzerine aşılı 17 elma çeşidinin periyodisiteye olan hassasiyetinin belirlenmesidir. Periyodisitenin nicel olarak değerlendirilebilmesi için çiçeklenme ölçümlerine göre hesaplanan değiştirilmiş periyodisite eğilim indeksi (DPEİ) kullanılmıştır. En düşük DPEİ değeri 0.20 ile ‘Braeburn’ çeşidinden, en yüksek DPEİ değeri ise 0.78 ile ‘Golden Reinders’ ve ‘Kaşel 41’ çeşitlerinden elde edilmiştir. Çalışmada 3 ardışık yıl için hesaplanan DPEİ değerine göre çeşitler 4 farklı gruba ayrılmıştır. Periyodisiteye eğilimine göre Braeburn’ ve ‘Jerseymac’ çok düşük grupta, ‘Topaz’, ‘Granny Smith’, ‘Mondial Gala’, ‘Jonagold’, ‘Starkrimson Delicious’ ve ‘Clear Red’ çeşitlerinin düşük grupta, ‘Starkspur Golden Delicious’, ‘Fuji’, ‘Arlet’, ‘Redchief Delicious’, ‘Rajka’ ve ‘Golden Delicious’ orta grupta ve son olarak ‘Kaşel 37’, ‘Golden Reinders’ ve ‘Kaşel 41’ çeşitleri de yüksek grupta yer almışlardır. Nitekim periyodisiteye eğilimde çeşit farklılığı önemli bir unsur olarak görülmüştür. Periyodisitenin hafifletilebilmesi ve bu konuda yeni uygulamaların geliştirilebilmesi için çeşitler arasında görülen bu farklılıkların yetiştiricilere ve araştırmacılara yardımcı olabileceği düşünülmektedir
    corecore