22 research outputs found
Şüphe ve İnanç Kıskacında Gençlerin Din ve Dindarlık Algıları
Bu araştırmada günümüz gençlerinin dinî sorgu ve şüpheleri üzerinden din ve dindarlık algıları incelenmektedir. Çalışmanın amacı, modernlikten post-modernliğe doğru evrilen dünyada Müslüman Türk gençlerinin anlam dünyasında din ve dindarlığın yerini belirlemeye çalışmaktır. Nitel bir desene sahip olan bu araştırmada veriler, katılımlı gözlem ve görüşmelerle toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz ve içerik analizi teknikleriyle çözümlenmiş, anlayıcı geleneğe bağlı olarak yorumlanmıştır. Ulaşılan bulgulara göre gençler dinin inanç esaslarına, fıkhî (ibadet ve muamelât) boyutuna, dindarlara, cemaat ve tarikat liderlerine yönelik sert eleştirilerde bulunmaktadır. Gençlerin eleştirileri yoğun dinî şüpheler, hatta kısmen inkârcı eğilimler içermektedir. Bununla birlikte gençlerin büyük bir kısmı ya geleneksel dine sığınarak huzur aramakta ya da dinî inanç ve uygulamaları sorgulayarak taklidî inançtan tahkikî inanca doğru yönelmektedir. Gençler arasında ibadet davranışının azaldığı, ihtiyaç dindarlığının arttığı görülmektedir. Bu araştırmada gençler; “geleneksel dindarlar”, “inançlı sorgulayıcılar”, “dargın inançlılar”, “dine ilgisizler”, “salt maneviyatçılar”, “suskunlar”, “şüpheciler/kararsızlık yaşayanlar”, “deist yönelimliler” ve “ateistler” olmak üzere dokuz farklı kategoriye ayrılmıştır. Dinî inançlarıyla dünyevî hazları arasında sıkışan gençlerin, kimlik ve değer krizi yaşadıkları belirlenmiştir. Bu bağlamda gençler “huzursuz dindarlar”, “bireysel maneviyatçılar”, “arayış içinde olanlar” ve “inkârcı eğilimliler” şeklinde dört farklı tip üzerinden değerlendirilmiştir. Bulgular göstermektedir ki gençlerin dinle ilişkileri tek düze ve tek boyutlu değil oldukça karmaşık, yoğun ve çok çeşitlidir
MİZAH ANLAYIŞI İLE DİNDARLIĞIN FARKLI GÖRÜNTÜLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin mizah anlayışları ile dindarlığın farklı
görüntüleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Tarama modelinde
yürütülen çalışma, basit rastlantısal yöntemle seçilen 577 kişiden oluşmaktadır.
Araştırmanın verilerini toplamak üzere hazırlanan anket formunda sosyodemografik değişkenlere dair sorular, Çok Boyutlu Mizah Duygusu Ölçeği, İçsel
Dinî Yönelim Ölçeği ve Dinî Dogmatizm Ölçeği kullanılmıştır. Ayrıca 10’lu likert
tipi sorular aracılığıyla katılımcılardan dine önem verme düzeyi, öznel mizah
algısı ve öznel dindarlık algısı hususunda kendilerini değerlendirmeleri
istenmiştir. Verilerin çözümlenmesinde bağımsız gruplar t-testi, Pearson
Moment korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon teknikleri kullanılmıştır. Elde
edilen sonuçlara göre mizah anlayışı ile dindarlığın farklı görüntüleri (dinî
dogmatizm, içsel dinî yönelim ve dine önem verme düzeyi) arasında negatif
yönde, anlamlı ve düşük düzeyde ilişkiler vardır. Mizah anlayışı ile öznel
dindarlık algısı arasında ise herhangi bir ilişki tespit edilmemiştir. Bu dört
değişken, mizah anlayışı puanlarındaki toplam varyansın %4’ünü
açıklamaktadır. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları
incelendiğinde ise dinî dogmatizm değişkeninin mizah anlayışı üzerinde anlamlı
bir yordayıcı olduğu, içsel dinî yönelim, dine önem verme düzeyi ve öznel
dindarlık algısı değişkenlerinin ise anlamlı bir yordayıcı olmadığı görülmüştür.
Buna göre dindarlık değişkenlerinden sadece dinî dogmatizmin mizah anlayışını
yordama hususunda düşük düzeyde bir etkiye sahip olduğu sonucuna
varılmıştır. Ulaşılan bulgular, ilgili alan yazın çerçevesinde tartışılmıştır
The Religiosity That Varies According to Gender and Different Images of Women’s Religious Life
Bu makalenin konusu kadın ve erkeklerin inandıkları din ile ilgilenme düzeyleri-- ni tartışmaktan ibarettir. Bu bağlamda üç soruya cevap aranmıştır: "Türk toplumunda kadınlar mı, yoksa erkekler mi daha dindardır"_ "Kadın ve erkek dindarlıkları dinî ha-- yatın değişen görüntülerine göre farklılaşmakta mıdır?" "Kadın ve erkek dindarlıkları birbirini dışlamakta mı, yoksa kapsamakta mıdır?" Nitel yöntem kullanılan bu çalışma literatür taramasına dayalı ve betimleyicidir. Araştırmada, sosyo--psikolojik bir bakış açısıyla kadın dindarlığını besleyen faktörler ile kadın dindarlığının bireysel ve sos-- yal görüntüleri tespite çalışmıştır. Bu bağlamda doğrudan ya da dolaylı olarak kadın dindarlığına temas eden lisansüstü çalışmalar, bilimsel makaleler, projeler ve kitaplar taranmıştır. İncelenen kaynaklarda doğrudan ya da dolaylı olarak cinsiyet-dindarlık ilişkisine temas eden bulgular öncelikle gruplanarak tasnif edilmiş, daha sonra anlayıcı geleneğe uygun şekilde yorumlanmıştır. Özellikle nicel araştırmalardan ve meta--ana-- lizlerden elde edilen bilgilere göre dindarlığın bazı boyutlarında kadınlar, bazı bo-- yutlarında erkekler daha dindar çıkmıştır. Ancak kadın-erkek dindarlıkları arasındaki farklılıkların ile 15 arasında değiştiği görülmüştür. Bu da cinsiyete göre dindar-- lık farklılaşmasının kuvvetli olmadığı anlamına gelmektedir. Kadın-erkek dindarlığı arasında anlamlı bir farklılaşma olmadığını söyleyen çalışmaların sayısı da oldukça fazladır. Ayrıca kadınların maneviyat temelli inanç ve uygulamalara daha fazla önem verdiği tespit edilmiştir. Bu da "kadınlar daha fazla mı dindar, yoksa daha fazla mı maneviyatçıdır" tartışmasını beraberinde getirmektedir.The subject of this article is to define the levels of interest in religion that women and men believe in. In this regard, the three questions that are attempted to be answe— red include: 1) Are women or men more religious in Turkish society? 2) Does women and men’s religiosity change according to the different images of religious life? 3) Is the piety of women and men mutually exclusive or inclusive? The research was con— ducted using qualitative method which is descriptive and based on literature review. In the study, an overview of the factors that support women religiosity, indivi— dual and social images of women religiosity has tried to be ascertained from socio— psychological point of view. In this regard, we reviewed projects, books, scientific articles and master/doctorate thesis’s that focuses directly and indirectly on women religiosity. The findings that addresses the direct or indirect relationship of gender-re— ligiosity were classified and then interpreted according to the tradition of apprehention. Some information attained from meta-analysis and quantitative researches shows that women are much more religious than men in some dimensions of religiosity. Howe— ver, it has been found that the differences between men and women’s religiosity vary between %2 and %15. This means the differentation of religiosity in gender is not that great. The number of studies that reported that there is no significant variation in religi— osity between women and men’s are high in number. In addition, it has been found that women attach more importance to belief practices that are based on spirituality. And this brings about the debate of whether “women are more devout or more spiritual?
Ön Yargı ve Ayrımcılık Bağlamında İslamofobi: Dini-Sosyal Kimlikler Arası İlişkilerde Değişim ve Süreklilik / Islamophobia in the Context of Prejudice and Discrimination: The Change and Continuity of Relations among Religious-Social Identities / الإسلاموفوبيا في سياق التمييز والحكم المسبق: المتغير والثابت في العلاقات بين الهويتين الدينية والاجتماعية
Sosyal psikolojik bakış açısından hareket eden bu
çalışmanın konusu değişim ve süreklilik bağlamında İslamofobidir. Bu nedenle ön
yargı, stereotip ve ayrımcılık kavramları üzerinden ele alınan İslamofobi olgusu
tarihsel ve aktüel boyutlarıyla incelenmektedir. Kuramsal temelleri itibariyle
sosyal kimlik ve gerçekçi çatışma teorilerine dayanan bu araştırma yöntem
itibariyle nitel olup anlayıcı geleneğe bağlıdır. Literatür üzerinde yapılan
analizler göstermektedir ki Müslümanlara yönelik ön yargılar İslam dininin ilk yayılış
döneminde başlamış, Haçlı Seferleri ile zirveye ulaşmıştır. Günümüzde ise
özellikle 11 Eylül terör saldırısından sonra yeni bir boyut kazanan tarihsel ön
yargılar, “terör” ile “İslam” ve “Müslüman” kelimelerinin neredeyse eş anlamlı
kullanılmasına neden olmuştur. Farklı psikososyal nedenlerden beslenen bu durum
tarihten tevarüs eden ön yargıların sürekli güncellenerek yeniden üretildiğini
göstermektedir
Relations Between Various Images of religiousness and loneliness in Young People: The Example of Çukurova University
Hem yalnızlık hem de dindarlık temel insanî olgu ve deneyimlerdendir. Ancak söz konusu her iki deneyim de tek boyutlu değildir. Bunlar çeşitli faktörlerin etkisiyle çok değişik biçimlerde tezahür edebilmektedirler. Dolayısıyla farklı bakış açılarından hareketle farklı şekillerde tanımlanmakta ve sınıflandırılmaktadır. Bu araştırmada dindarlıkla yalnızlık arasındaki ilişki incelenmektedir. “Allah’ı iç dünyada hissetme”, “namaz kılma”, “oruç tutma”, “dua etme”, “tövbe etme”, “dine önem verme” ve “öznel dindarlık algısı” dindarlığın farklı görüntüleri olarak kavramlaştırılmıştır. Yalnızlık ise UCLA Yalnızlık Ölçeği ile tespite çalışılmıştır. Araştırmanın evreni Çukurova Üniversitesi öğrencileridir. Örneklem basit rastlantısal yöntemle seçilmiştir. Çalışmaya 312’si (%50.8) kadın, 302’si (%49.2) erkek olmak üzere toplam 614 kişi katılmıştır. Elde edilen bulgulara göre gençlerin yalnızlık düzeyi dindarlığın çeşitli görüntülerine göre farklılaşmaktadır. Dindarlıkla yalnızlık arasındaki 133 bulgunun %87.97’si nötr, %3.01’i pozitif, %9.02’si ise negatif ilişki göstermiştir. Buradan hareketle dindarlıkla yalnızlık arasındaki ilişkinin tek yönlü ve tek boyutlu olmadığı, değişkenlere göre çeşitlilik arz ettiği söylenebilir.Every human (individual) experiences loneliness at sometime in their life. Certainly, individuals return to their inner life from time to time. The periodical and limited form of loneliness can cause positive consequences as in original ideas, academic studies and works of art. However, if the human feels lonely for a long time as a social being, they lose their social support system, and can became more and more distanced from the society. Moreover they may feel loneliness in crowds, and encounter psychological problems, which includes unhappiness, restlessness, anxiety, depression, etc. Physical isolation, to prefer to isolate oneself" and psychological lonelines
TÜRK TOPLUMUNDA CİNSİYETE GÖRE DİNDARLIK FARKLILAŞMASI: BİR META-ANALİZ DENEMESİ
Cinsiyet ile dindarlık ve maneviyat arasındaki ilişki hem yurt dışında hem yurt içinde çok
sayıda nicel ve nitel araştırmaya konu edilen, çeşitli teorilerle yorumlanmaya çalışılan önemli
bir konudur. Bir meta-analiz denemesi olarak planlanan bu araştırmada örneklem sayısı 43864’e
ulaşan 78 alan araştırması cinsiyet-dindarlık farklılaşması bağlamında sorgulanmıştır. Elde
edilen bulgulara göre kadınlar erkeklere nispetle farz ve nafile ibadetleri daha fazla
yapmaktadırlar. “Bilgi” boyutu hariç “inanç”, “ibadet”, “duygu” ve “etki” boyutlarında
kadınlar daha dindar bir görüntü arz etmektedir. Ancak “genel dindarlık” açısından cinsiyetler
arasında anlamlı bir farklılık mevcut değildir. “İç güdümlü” ve “dogmatik” dindarlıkta
erkekler, “dış güdümlü” ve “popüler” dindarlıkta ise kadınlar daha fazla ön plandadır.
Dindarlığı ölçeklerle tespite çalışan araştırmalarda toplam 136 bulguya ulaşılmıştır. Söz konusu
bulguların % 27.94’ünde kadınlar, % 20.59’unda erkekler daha dindar çıkmışken % 51.47’sinde
cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir. Sonuçlar Türk toplumunda
kadınların erkeklerden kısmen daha dindar olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu durumun
cinsiyet farklılıklarından mı, yoksa başka faktörlerden mi beslendiği meselesi belirsizliğini
korumaktadır
THE DEVELOPMENT OF FAITH IN MUSLIM TURKISH CULTURE (A CASE STUDY)
Bu makale Müslüman-Türk toplumunda inanç gelişiminin nasıl gerçekleştiğini araştırmak istemektedir. Çünkü insanı sadece Batılı paradigma, kuram ve modellerle anlamaya çalışmak Doğulu bilinci ve Doğu insanının öznelliğini yok sayma anlamına gelmektedir. Bu durum, gerek Müslüman gerekse Hıristiyan bir çevrede doğup büyüyen bir kişinin inanç gelişiminin aynı ya da benzer süreçlerden geçerek şekillendiği iddiasına dayanmaktadır. Kuşkusuz Doğulu ve Batılı bireylerin dini gelişim süreçlerinde bazı hususlar evrensel olabilir. Ancak insanın bilişsel, duyuşsal ve davranışsal yapısını belirleyen yerel özellikler ve kültürel unsurlar görmezden gelinirse indirgemeci ve tek yönlü bir analiz yapılmış olur. Bu düşünceden hareketle gerek Kıta Avrupası gerekse AngloSakson bilim çevrelerinde yaygın olarak kabul gören inanç gelişimi ile ilgili teoriler gözden geçirilmiş, daha sonra Müslüman kültür perspektifinden hareketle yerel bir model geliştirilmeye çalışılmıştır. Kuşkusuz geliştirilmeye çalışılan böyle bir model, hem Batı menşeli bilimsel psikolojiyle ilişkisini canlı tutmalı, hem de yereli ve kültürü bütün sıcaklığıyla kucaklamalıdır. Önerilen modelin kuramsal alt yapısı; Piaget"nin "Bilişsel Gelişim Teorisi", Bandura"nın "Sosyal Öğrenme Teorisi" ve Erikson"un "Psikososyal Gelişim Teorisi" ile birlikte İslam"ın insan anlayışını biçimlendiren "fıtrat" kavramı ve yine İslam düşünce geleneğinde var olan imanın taklit ve tahkik evlerinden geçerek şekillendiği olgusuna dayanmaktadır. Bu haliyle eklektik bir karakter arz eden bu model Türk-İslam kültürüne özgü kavramlarla yoğrulduğu için özgünlük iddiasındadır.1 Çukurova üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Psikolojisi Anabilim Dalı. Makalenin Hakemlere Gönderiliş Tarihi : 16/11/2015 Makalenin Hakemlerden Geliş Tarihi : 21/01/2016This article requires that explore how faith development in Muslim-Turkish community. Trying to find out human only with western paradigms, theories and models means that easterner conscious and subjectivity of eastern people rules out. This case based on both Muslim and Christian who grows up in Muslim and Christian environment, faith development of individual is formed by Muslim and Christian environment that through the same or similar process too. Undoubtedly some of the issues may be universal in the religious development of Eastern and Western individuals. However, if cognitive and emotional structure of human determine local characteristics and cultural factors are ignored that would have made reductionist and one way analysis. With starting from this idea, either science environments in continental Europe or science environments in Anglo-Saxon were revised widely accepted theories that concern the development of belief, then a local model from the perspective of Muslim culture has been tried to develop. Certainly such a model has been tried to develop, it should be kept alive its relationship with western origin of scientific psychology and embrace frankly all culture. The infrastructure of theoretical model which is supposed is based on the phenomenon of -Cognitive Development Theory- that concerns Piaget-s model, -Social Learning Theory- of Bandura and the Erikson-s -Psychosocial Developmental Theory- with shaping the Islamic human understanding of -fıtrat- (human nature) concept and -faith- that exists, stand on taking shape by surpassing the phase of imitation and verification through faith in Islamic thought tradition. In this circumstance this model has eclectic character is kneaded with special concepts of Turkish-İslamic culture, therefore such a model asserts that originality
Examining the Attitudes of the Students of Faculty of Divinity Towards the Arabic Lesson (The Case of The Faculty of Divinity, Çukurova University)
Bu araştırmanın konusu, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin Arapça dersine yönelik tutumlarının incelenmesidir. Araştırmanın örneklemi, Ç.Ü. İlahiyat Fakültesinde 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Bahar Yarıyılında hazırlık ve lisans eğitimi görmekte olan 429 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkenleri cinsiyet, mezun olunan lise, öğrenim türü (I.-II. öğretim) ve öğrenim görülen sınıftır. Veriler; Aydoslu (2005) tarafından geliştirilen "İngilizce Dersine Yönelik Tutum Ölçeği"nden uyarlanmış olan "Arapça Dersine Yö- nelik Tutum Ölçeği" ve Arapça öğrenme amaçlarına yönelik kanaatleri tespitlerden oluşan sorularla toplanmıştır. Elde edilen bulgular şu şekildedir: Öğ- rencilerin Arapça dersine yönelik tutumlarının davranış ve duyuş boyutlarında cinsiyete göre farklılaşma ortaya çıkmamıştır. Bununla birlikte bilişsel boyutta kız öğrenciler lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Aynı şekilde cinsiyete göre öğrencilerin Arapçayı öğrenme amaçlarında da anlamlı bir farklılık mevcuttur. Ancak Arapça dersine haftalık çalışma süresi kız ve erkek öğrenciler arasında farklılaşmamıştır. Öğrenim türleri arasında Arapça dersine yönelik tutum puanlarında da anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Mezun olunan lise türüne göre yapılan analizlerde duyuş, davranış ve genel tutum düzeyinin farklılaştığı tespit edilmiştir. Bu noktada bilişsel boyutta anlamlı bir farklılık ortaya çıkmadığı görülmüştür. Sınıflara göre yapılan analizlerde ise biliş ve davranış boyutlarında anlamlı bir farklılık mevcut değilken; duyuş boyutu ve genel tutum düzeyinde Arapça hazırlık sınıfı lehine anlamlı bir farklılık izlenmiştirThe subject of this research is to examine the attitudes of the students of the Faculty of Theology towards Arabic lesson. The sample of the research consist of 429 students who are in preparatory and undergraduate education in the spring semester of 2015-2016 academic year in Çukurova University Faculty of Divinity. The independent variables of the study are gender, high school they graduated from, type of education (daytime or evening education) and class types in which they are trained. Data were gathered from the "Attitude Scale towards Arabic Lesson" adapted from Aydoslu’s (2005) "Attitude Scale towards English Lesson" and the questions about opinions on objectives of learning Arabic. The findings are as follows: There were no difference in the behavioral and the affective dimensions of the attitudes towards the Arabic lesson by gender. However, a significant difference was found in favor of female students in the cognitive dimension. In the same way, there is a significant difference in the aims of learning Arabic for students by sex. However, the weekly study period for Arabic lessons did not differ between male and female students. There was also no significant difference in the attitude scores towards Arabic lesson among types of learning. As a result of the analysis made according to the graduated high school type, the level of affective, behavioral and general attitude differed. At this point, it is seen that there was no significant difference in cognitive dimension. In analyzes made according to classes, while there was no significant difference in cognitive and behavioral dimensions, a significant difference was observed at the level of affective and general attitude in favor of the Arabic preparation class
The subject of the study is to research sorting of value preferen- ce of the young people taking religious education at a high level. The aim of the study is to attempt to set that which values the students of Divinity Fa- culty feel mostly, and whether there exists a change in sorting of value pre- ference by educational process or not, if exists, in which way it actualizes. The study ultimately aims to examine the formative influence and direction of religious education over individuals by the psychological approach. In our study we are not able to find a remarkable variation in preference of the “religious,” “economical,” and “theoretecial-scientific” values despite finding a differentation in preference of the “ethical,” “esthetical,” and “political” va- lues. We ascertain a remarkable differentation between the first grade stu- dents and the last grade students only in preference of values. Also, we see a remarkable differentation between the students of Department of Divi
Bu çalışma, yüksek düzeyde din eğitimi alan gençlerin değer tercih sıralamalarının ince- lenmesini konu edinmiştir. Amacı ise ilâhiyat fakültesi öğrencilerinin hangi değerlerin etkisini daha çok hissettikleri, eğitim-öğretim süreciyle birlikte değer tercih sıralamalarında herhangi bir değişikliğin olup olmadığı, olduysa bunun hangi yönde gerçekleştiğini tespite çalışmaktır. Son tahlilde din eğitiminin bireyler üzerindeki biçimlendirici etkisinin yönü ve yoğunluğunun psikolo- jik bir yaklaşımla incelenmesi hedeflenmektedir. Araştırmada cinsiyete göre “ahlakî”, “estetik” ve “siyasal-politik” değerlerin tercihinde bir farklılaşma tespit edilmekle birlikte “dinî”, “ekono- mik”, “teorik-bilimsel” ve “sosyal” değerlerin tercihinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Birinci sınıf öğrencileri ile son sınıf öğrencileri arasında sadece dinî değerleri tercih etmede anlamlı bir farklılık mevcuttur. İlâhiyat Lisans ile DKAB Öğretmenliği bölümleri arasında “siyasal-politik” değerlerin tercihinde anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Araştırmada öğrencilerin öğrenim gördük- leri bölümlerini isteyerek tercih edip etmemeleri ile değer tercihleri arasında gözlenen farklılıklar anlamlılık seviyesine ulaşmamıştır.The subject of the study is to research sorting of value preferen- ce of the young people taking religious education at a high level. The aim of the study is to attempt to set that which values the students of Divinity Fa- culty feel mostly, and whether there exists a change in sorting of value pre- ference by educational process or not, if exists, in which way it actualizes. The study ultimately aims to examine the formative influence and direction of religious education over individuals by the psychological approach. In our study we are not able to find a remarkable variation in preference of the “religious,” “economical,” and “theoretecial-scientific” values despite finding a differentation in preference of the “ethical,” “esthetical,” and “political” va- lues. We ascertain a remarkable differentation between the first grade stu- dents and the last grade students only in preference of values. Also, we see a remarkable differentation between the students of Department of Divinity and Department of DKAB Teaching in Divinity Faculty in preference of “poli- tical” values. Finally, we do not find a differentation reaching to a significant level between choosing of the students their departments intentionally (in where they study) or not, and their value preferenc
Küreselleşme Sürecinin Dinî Kimliklere Etkisi Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme
Globalization effects the religious life and religious identity as it effects economical political, social and cultural life. Because different religions and cultures can get in touch with each other as a result of mass media tools' becoming widespread. This case has caused the hybridizing and assimilation of cultures. Naturally, religions are also being affected from this process since they live within the cultures. This effect has put forward the identity problem. In this study how and in which way the effect of globalization on religious life and religious identities come into being is discussed with a social psychological approac