Miyokart infarktüsü sonrası erken dönemde gelişen akut ciddi mitral yetersizliğinin perkütan tedavisi ve kısa literatür özeti

Transcatheter edge-to-edge repair treatment is mainly used for patients with chronic heart failure concomitant severe mitral regurgitation. However, utilization of this system in the acute seting of myocardial infarction is still limited. In this case report authors aimed to show the effectiveness of the percutaneous treatment for severe acute mitral regurgitation early after myocardial infarction.Transkateter uç uca onarım temel olarak ciddi mitral yetersizliğinin eşlik ettiği kronik kalp yeter- sizliği hastalarında kullanılmaktadır. Ancak bu sistemin miyokart infarktüsünün akut fazında kullanımı henüz sınırlıdır. Yazarlar bu olgu sunumunda miyokart infarktüsü sonrası erken dönemde gelişen akut ciddi mitral yetersizliğinde perkütan tedavinin etkinliğini göstermeyi amaçlamışlardır

Turkish barley landraces resistant to net and spot forms of <em>Pyrenophora teres</em>

Pyrenophora teres is an important pathogen of barley. The pathogen has two biotypes: Pyrenophora teres f. teres, which causes the net type of net blotch, and P. teres f. maculata causing the spot type of net blotch. Turkey is an important gene centre of barley and has a rich barley landrace population. Finding disease resistant barley germplasm has potential for world agriculture. Three virulent Pyrenophora teres f. maculata (Ptm) isolates and three virulent Pyrenophora teres f. teres (Ptt) isolates were tested for their pathogenicity to 198 barley landraces, and landraces resistant to both forms of the pathogen were identified. Thirteen landraces (numbered 17, 40, 71, 98, 101, 103, 104, 143, 162, 167, 171, 183 and 185) were resistant to the Ptm isolates and seven (numbered 18, 21, 22, 24, 40, 71 and 153) were resistant to the Ptt isolates. Two landraces (40 and 71) were resistant to all six P. teres isolates. In addition, several of the landraces exhibited reactions to one or two isolates of Ptt or Ptm, in the resistant to moderately resistant range. Using disease resistant host genotypes will help to reduce the use of disease control chemicals, and with development of efficient host resistance strategies to combat net blotch  diseases. These landraces could be used as sources of resistance for barley breeding

Increased levels of cell wall degrading enzymes and peptidases are associated with aggressiveness in a virulent isolate of Pyrenophora teres f. maculata

Pyrenophora teres f. maculata (Ptm) is a fungal pathogen that causes the spot form of net blotch on barley and leads to economic losses in many of the world's barley-growing regions. Isolates of Ptm exhibit varying levels of aggressiveness that result in quantifiable changes in the severity of the disease. Previous research on plant -pathogen interactions has shown that such divergence is reflected in the proteome and secretome of the path-ogen, with certain classes of proteins more prominent in aggressive isolates. Here we have made a detailed comparative analysis of the secretomes of two Ptm isolates, GPS79 and E35 (highly and mildly aggressive, respectively) using a proteomics-based approach. The secretomes were obtained in vitro using media amended with barley leaf sections. Secreted proteins therein were harvested, digested with trypsin, and fractionated offline by HPLC prior to LC-MS in a high-resolution instrument to obtain deep coverage of the proteome. The subsequent analysis used a label-free quantitative proteomics approach with relative quantification of proteins based on precursor ion intensities. A total of 1175 proteins were identified, 931 from Ptm and 244 from barley. Further analysis revealed 160 differentially abundant proteins with at least a two-fold abundance difference between the isolates, with the most enriched in the aggressive GPS79 secretome. These proteins were mainly cell-wall (carbohydrate) degrading enzymes and peptidases, with some oxidoreductases and other pathogenesis-related proteins also identified, suggesting that aggressiveness is associated with an improved ability of GPS79 to overcome cell wall barriers and neutralize host defense responses

Gençlik ve spor taşra teşkilatı personelinin eğitim ve medeni durumunun iş doyumu üzerine etkisi

Bireylerin tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri amaçlarını başkalarıyla bir araya gelip grup olarak çaba, bilgi ve yeteneklerini ortak faydaya ulaştıran iş bölümü ve düzen olan örgütler (Şimşek, 1999: 28), insanlar tarafından kendi yetersizliklerini yenmek için kurulmuşlardır. (Hicks, 1975: 11) Örgütteki ilişkiler genellikle karşılıklı hizmet temeline dayalı işlevsel bir ilişkidir. İşlevsel bir ilişkide, karşılıklı hizmet, yardımlaşma, dayanışma, güven ve destek esastır (Başaran, 1982: 208). Çalışanların işlerine ve işyerlerine karşı tutumlarıyla ilgili araştırmaların temelde çok önemi vardır. Bu araştırmalar sayesinde insan kaynakları ve onların en etkili biçimde kullanılması konusundaki bilinç artmakta, tutumların olumlu yönde geliştirilmesi ve değiştirilmesi elde edilebilmektedir. (Ramazanoğlu, 2001) Bu bağlamda, sporda elit seviyede hizmet sunabilme, kaliteli bir yönetim tarzını başarı ile uygulayabilmesi ve uyumlu bir birlikteliğin tesis edilebilmesi için en üst düzeyde bir hoşnutluğun sağlanabilmesi gerekmektedir. (Ramazanoğlu vd., 2002) Bu çalışmanın amacı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı personelinin hoşnutluk seviyelerini ortaya çıkararak, işlerinden duydukları memnuniyeti tespit etmek ve çalışanlar açısından değerlendirmesini yapmaktır. Bu bağlamda, söz konusu illerdeki personelin bakış açısı temel alınarak, eğitim ve medeni durumlarına göre hoşnutluk düzeyleri incelenmiştir. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatlarından Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaniye, Malatya ve Elazığ İl Müdürlüklerinde çalışan 56 personele Minnesota İş Doyum Ölçeğinin kısa formu uygulanmıştır. Anket uygulamasından elde edilen veriler SPSS’de değerlendirilmiş ve frekans analizi ve puan hesaplaması yapılmıştır

Laryngoscopic Examination During the COVID-19 Pandemic: Turkish Voice Speech and Swallowing Disorders Society and Turkish Professional Voice Society Recommendations

COVID-19 is highly transmissible and spreads rapidly in the population. This increases the occupational risk for health care workers. In otolaryngology clinic practice, patients with upper respiratory tract infection symptoms are common. Also, routine head and neck examinations such as oral cavity examination, nasal/nasopharyngeal examination, or video laryngostroboscopic evaluation are highly risky because of the aerosol formation. To emphasize this issue, two leading otolaryngology organizations in Turkey; 'Voice Speech and Swallowing Disorders Society', and 'Professional Voice Society' gathered a task force. This task force aimed to prepare a consensus report that would provide practical recommendations of the safety measurements during routine clinical care of laryngology patients. To fulfill this, universal aim, on the 2nd and 9th of May 2020, two web-based meetings were conducted by 20 expert physicians. This eighteen items list was prepared as an output

Dinamik denklemlerin pozitif çözümlerinin varlığı

Giriş bölümü dışında, bu tez dört bölümden oluşmaktadır. İkinci bölümde, ilk olarak zaman skalasında analiz ile ilgili temel tanım ve teoremlere yer verilmiştir. Daha sonra, diğer bölümlerde kullanılacak olan temel tanım ve teoremler ve sabit nokta teoremleri ifade edilmiştir. Üçüncü bölümde, Sabit Nokta İndeks Teoremi kullanılarak, zaman skalasında m-nokta sınır değer problemlerinden oluşan singüler ve semipositone sistemlerin pozitif çözümlerinin varlığı ispatlanmıştır. Lineer olmayan kısmın negatif değerli ve singüler olabileceğine dikkat çekilmiştir. Dördüncü bölümde, ikinci mertebeden lineer olmayan dinamik sistemlerin en az bir çözümünün varlığını garantileyen koşullar elde edilmiştir. Bu bölümde, Schauder Sabit Nokta Teoremi kullanılmıştır. Beşinci bölümde, alt ve üst çözüm metodu uygulanarak, sonsuz zaman skalası üzerinde dinamik sistemlerin çözümünün varlığı ve tekliği gösterilmiştir. Ayrıca, bütün bölümlerde elde edilen sonuçlar, örneklerle desteklendirilmiştir.Apart from the introduction part, this thesis consists of four chapters. In the second chapter, firstly basic definitions and theorems of time scale calculus are stated. Later, some basic definitions and theorems and fixed point theorems which will be used in the other chapters are expressed. In the third chapter, the existence of positive solutions for the singular semipositone systems of second order m-point boundary value problems on time scales have been proved, by using Fixed Point Index Theorem. It is emphasized that the nonlinear term need not to be positive and allowed to be singular. In the fourth chapter, we obtain the sufficient conditions that guarantee the existence of positive solutions for second order nonlinear dynamic systems by means of Schauder Fixed Point Theorem. In the fifth chapter, the existence and uniqueness of solutions for dynamic systems on an infinite time scale is proved via lower and upper solutions. Moreover, the results obtained in the all chapters have been confirmed by examples

Genetic Diversity of Barley Foliar Fungal Pathogens

Powdery mildew, net blotch, scald, spot blotch, barley stripe, and leaf rust are important foliar fungal pathogens of barley. Fungal leaf pathogens negatively affect the yield and quality in barley plant. Virulence changes, which can occur in various ways, may render resistant plants to susceptible ones. Factors such as mutation, population size and random genetic drift, gene and genotype flow, reproduction and mating systems, selection imposed by major gene resistance, and quantitative resistance can affect the genetic diversity of the pathogenic fungi. The use of fungicide or disease-resistant barley genotypes is an effective method of disease control. However, the evolutionary potential of pathogens poses a risk to overcome resistance genes in the plant and to neutralize fungicide applications. Factors affecting the genetic diversity of the pathogen fungus may lead to the emergence of more virulent new pathotypes in the population. Understanding the factors affecting pathogen evolution, monitoring pathogen biology, and genetic diversity will help to develop effective control strategies