39 research outputs found

    ACETABULUM'UN MORFOLOJİSİ VE MORFOMETRİSİ

    Get PDF
    Acetabulum is a hemispherical cavity on the medial part of the hip joint. Anterior acetabular ridge's morphology is clinically important during total hip arthroplasty. Additionally the depth and diameter of the acetabulum are important during surgical treatment of acetabular fractures. Objective of this study is to determine the relationship between the acetabular depth and diameter. Additionally to describe the anterior acetabular ridge's morphology that can be useful for diagnosing congenital acetabular dysplasia and during acetabular surgery. Material and method: This study was conducted on 154 os coxae. Two morphometrical and one morphological parameters were evaluated. The distance between the acetabular ridge nearest to body of ischium and anterior iliac margin intersecting the acetabular ridge was named as acetabular diameter. The distance between the deepest point of acetabular cavity and the horizontal plane touching the acetabular edges was named as acetabular depth. We evaluated the anterior acetabular ridge's shape morphologically and classified them as follows (irregular, curved, straight and angular). Correlation between morphometrical parameters were investigated using Pearson's test. p<0.05 was the significant level. Results: Regarding to anterior acetabular ridge shape morphology; the majority was curved 71 (46,1 %), 36 (23,3 %) were straight, 26 (16,8 %) were angular and 21 (13,6 %) were irregular. The mean values for the acetabular depth and diameter were 29.49 ± 4.2 mm and 54.29 ± 3.8 mm respectively. Positive and significant correlation was found between the depth and the diameter of the acetabulum (r = 0.498 p < 0.001). Conclusion: Depth of acetabulum correlates with acetabular diameter. Most common acetabular shape is curved (46.1 %). These information may be helpful during hip arthroplasty, treatment of hip joint fractures and in diagnosing congenital hip dysplasia. Acetabulum kalça ekleminin medial bölümünde yer alan hemisferik şekilli bir çukurdur. Acetabulum ön kenarı'nın morfolojisi total kalça artroplastisi için önemlidir. Acetabulum çapının ve derinliğinin bilinmesi acetabulum kırıklarının cerrahi tedavisi için değerlidir. Amaç: Bu çalışmanın amacı acetabulum cerrahisinde ve doğumsal acetabulum displazisi tanısında değer taşıyan acetabulum derinliğini, çapını, aralarındaki ilişkiyi ve acetabulum ön kenarının morfolojisini tanımlamaktır. Gereç ve yöntem: Bu çalışma 154 kalça kemiğinde yapıldı. İki morfometrik ve bir morfolojik parametre değerlendirildi. Corpus ischii'ye en yakın acetabulum kenarı ve iliak kemik ön kenarının acetabulum kenarını kestiği nokta arasındaki uzaklık acetabulum çapı olarak adlandırıldı. Acetabulum'daki en derin nokta ile acetabulum kenarlarına teğet geçen yatay plan arasındaki dikey uzaklık acetabulum derinliği olarak adlandırıldı. Acetabulum ön kenarı morfolojik olarak değerlendirildi ve dört farklı grup halinde (kavisli, açılı, düz ve irregü- ler) sınıflandırıldı. Bulgular: Acetabulum ön kenarı 154 kemiğin 71'inde kavisli (%46,1), 36'sında düz (% 23,3), 26'sında köşeli (%16,8), 21'inde irregüler (%13,6) olarak bulundu. Morfometrik ölçümler olan acetabulum derinliği ve çapı ortalama 29,49 ± 4,2 mm ve 54,29 ± 3,8 mm olarak bulundu ve iki parametre arasındaki korelasyon Pearson testi ile sınandı. Acetabulum derinliği ve çapı arasında pozitif ve anlamlı korelasyon saptandı (r = 0,498, p < 0,001). Sonuç: Acetabulum derinliği, acetabulum çapı ile ilişkilidir. En fazla görülen acetabulum kenarı şekli kavisli'dir (%46,1). Bu bilgi kalça artroplastisi sırasında, kalça eklemi kırıklarının tedavisinde ve konjenital kalça eklemi displazisi tanısında yararlı olabilir

    NERVUS FACIALIS'IN TEMPORAL DALI İLE NERVUS AURICULOTEMPORALIS ARASINDAKİ ANASTOMOZ

    Get PDF
    We observed an anastomosis between the temporal branch of facial nerve and auriculotemporal nerve during the routine dissection in the Laboratory of the Anatomy Department. Facial mimic muscles receive the proprioceptive nerve fibers by the skin branches of trigeminal nerve which are connecting with facial nerve branches. In our case, facial nerve and auriculotemporal nerve connection was so close to orbicularis oculi muscle and it is thought to serve for the same purpose. The knowledge of anastomosis of facial nerve between auriculotemporal nerve has significant importance during ophtalmic and plastic surgery at temporal region. Sympathetic and parasympathetic nerve fibers of auriculotemporal nerve can be injured by surgery procedures at temporal region. In this study, we discussed anatomic significance of this anastomosis and measured the distances of anastomotic branch between anatomic landmarks. Anatomi bölümü laboratuarımızda yapılan rutin diseksiyon sırasında, nervus fasialis'in temporal dalı ile nervus aurikulotemporalis arasında oluşmuş bir anastomoz gözlemledik. Yüzdeki mimik kasları, proprioseptif duyuya ait sinir liflerini, nervus fasialis dalları ile bağlantıları olan nervus trigeminalis'in deri dalları yoluyla alırlar. Örneğimizde, nervus fasialis ile nervus aurikulotemporalis arasındaki bağlantı, muskulus orbikularis okuli'nin çok yakınındaydı ve bu da bize bu bağlantının aynı amaca hizmet ettiğini düşündürdü. Nervus fasyal ve nervus aurikulotemporal sinir arasındaki anastomozların iyi bilinmesi, temporal bölgedeki oftalmik ve plastik cerrahi girişimleri sırasında önemlidir. Nervus aurikulotemporalis'in sempatik ve parasempatik sinir dalları, temporal bölgedeki cerrahi girişimler sonucu hasar görebilir. Bu çalışmada, sözü edilen anastomozun önemini tartıştık ve anastomoz dalı ile anatomik noktalar arasındaki uzaklıkları ölçtük

    THE VALVE CHARACTERISTICS OF THE INTERNAL JUGULAR VEIN AND SUBCLAVIAN VEIN

    Get PDF
    Amaç: Vena jugularis interna ve vena subclavia, baş-boyun ve üst ekstremitelerden venöz kanın kalbe dönüşünü sağlayan major vasküler yapılardır. Genellikle kardiyak venöz kateterizasyon uygulamalarında kullanılırlar. Bu venlerin vena brachiocephalica ile birleşme yerlerinin yakınlarında kapakları bulunmaktadır. Venöz kanın perifere geri dönüşüne engel olan bu kapakların yapılacak cerrahi girişimlerde hasarlanma riskinin azaltılmasına katkıda bulunabilmek amacıyla, her iki vene ait kapakların topografik ve morfometrik özelliklerini araştırmayı planladık. Gereç ve yöntem: Bu çalışmada formalinle fikse edilmiş, belirgin vasküler patolojisi bulunmayan 8 adet erişkin erkek kadavrasında boyun disseksiyonları yapılarak vena jugularis interna ve vena subclavia'lar tamamıyla görünür hale getirildi. Damar lümenleri longitudinal olarak açıldı. Kapaklar, morfolojik ve morfometrik olarak değerlendirildi; angulus venosus, 1.kosta, articulatio sternoclavicularis ve incisura jugularis gibi referans yapılara uzaklıkları ölçülerek yerleşimleri tanımlandı. Bulgular: Vena jugularis interna'ya ait kapaklarin %75'i bicuspit, %18,75'inin unicuspit iken olguların %6,25'inde kapak bulunmadığı, vena subclavia'ya ait kapakların %93,7 bicuspit, %6,2 tricuspit olduğu görüldü. Kapak derinliği vena subclavia'larda ortalama 8,9 mm (4,4-17,8 mm), vena jugularis interna'larda ortalama 6,7 mm (3,0-12,5 mm); kapağın articulatio sternoclavicularis'in alt köşesine uzaklığı, vena subclavia için ortalama 43,3 mm (20,6-54,3 mm), vena jugularis interna için ortalama 36,6 mm (28,9 mm-55,5 mm); kapağın incisura jugularis'in orta noktasına uzaklığı, vena subclavia için ortalama 73,0 mm (62,3-82,0 mm), vena jugularis interna için ortalama 51,1 mm (40,8-59,8 mm) olarak ölçüldü. Sonuç: Venöz kateterizasyonda vena jugularis interna ve vena subclavia'ya yapılacak diğer girişimlerde ven kapaklarının yaralanma riskinin en aza indirilmesi, kapakların yerleşim ve anatomik özelliklerinin bilinmesi ile mümkün olacaktır. Objective: Intenal jugular vein and subclavian vein are the major vessels, returning the venous blood to heart from head-neck and upper extremities. Generally, they are used in cardiac venous catheterization procedures. The valves of these veins are close to the brachiocephalic vein comissure. To decrease injury risk of the valves during the surgery, that was performed to prevent the returning of venous blood to periphery, we aimed to investigate the topographic and morphometric features of valves of the both veins. Material and method: The internal jugular vein and subclavian vein were examined in eigth formalin fixed adult cadavers without significant vascular pathology for these study. Vascular lumens were dissected longitudinally. Valves were evaluated morphologically and morphometrically; their locations were defined according to their distance with reference structures such as angulus venosus, first rib, sternoclavicular joint and jugular notch. Results: The valve type of the internal jugular vein was bicuspid in 75% of the specimens, unicuspid in 18.75%, without valve in 6.25% and in subclavian vein were found bicuspid 93.7%, tricuspid 6.2% in the specimens . The mean (average) of valve depth was 8.9 mm (4.4 mm to 17.8 mm) in subclavian vein and 6.7 mm(3.0 mm to 12.5 mm) in internal jugular vein the distance between the valve and inferior corner of the sternoclavicular joint was 43.3 mm (20.6 mm to 54.3 mm) for subclavian vein, 39.6 mm (28.9 mm to 55.5 mm) for internal jugular vein and the distance between the valve and midpoint of jugular notch was 73.0 mm ( 62.3 mm to 82.0 mm) for subclavian vein and 51.1 mm ( 40.8 mm to 59.8 mm) for internal jugular vein. Conclusion: Knowledge of the location and anatomic features of the valves, will minimize the risk of vein valve injury during the venous catheterization and other internal jugular vein and subclavian vein procedures

    EL SIRTI VE ÖN KOLUN DUYUSAL İNNERVASYONUNDA FARKLI BİR ÖRNEK

    No full text
    Bir erkek kadavranın sağ ön kolunun 1/3 distalinde nevrus cutaneus antebachim lateralis (NCAL
    corecore