34 research outputs found
Albanian Actors During the March 31 Incident
DergiPark: 729463trakyasobedBefore the declaration of the second Ottoman Constitution, Albanian nationalists played a major role in the organization of The Committee for Union and Progress (CUP) on the Balkans. It is noteworthy that the chain of events that enabled Abdulhamid II to declare the Second Ottoman Constitution and that the main actors of these events were Albanians. The Albanians, who saw the Ottoman State rapidly losing land in Rumeli, both during the reign of Abdulhamid II and after the declaration of the Second Ottoman Constitution, they made a great national cultural movements and nationalist organizing activities. Albanian nationalists have been with CUP because they think that the declaration of Second Ottoman Constitution will create an ideal environment for the development of the Albanian national movement. As CUP has adopted a centralist and Turkish politics when it comes to power, the Ahrar Party, which follows decentralization policy, is suitable for the Albanians, and Ahrar’s British support has also started to be seen as a guarantee for the future autonomous or independent Albania. The purpose of this article is to briefly evaluate the Albanian actors who took part directly or indirectly during the March 31 Incident. The preparation process of the 31 March Incident, roles during the event, Albanian nationalism and the independence of Albania were evaluated by those directly involved (such as İsmail Kemal Bey, Müfit Bey, Esat Paşa Toptani, İbrahim Temo). The general activities of Albanian nationalism and the independence of Albania were evaluated, indirectly (such as Hasan Pristina, Şahin Kolonya, Necip Draga, Avlonyalı Süreyya Bey, Mithat Fraşeri) who took part in the 31 March Incident.İttihat ve Terakki Cemiyeti (ITC)’nin II. Meşrutiyet ilanı öncesi Balkanlar’daki örgütlenmesinde Arnavut milliyetçilerinin rolü büyüktür. II. Abdülhamid’in II. Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kalmasını sağlayan olaylar zinciri ve bu olayların ana aktörlerinin Arnavut olması dikkat çekicidir. Osmanlı Devleti’nin hızla Rumeli’de toprak kaybetmesini gören Arnavutlar, gerek II. Abdülhamid’in istibdat döneminde gerekse II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, büyük bir ulusal kültür hamlesi ve milliyetçi örgütlenme çalışmaları yapmışlardır. Arnavut milliyetçileri, Meşrutiyet ilanının Arnavut ulusal hareketinin gelişmesi için ideal bir ortam yaratacağını düşündükleri için ITC’nin yanında yer almışlardır. ITC’nin iktidara gelince sıkı merkeziyetçi ve Türkleştirici tutum izlemesi nedeniyle adem-i merkeziyetçi politika izleyen Ahrar Fırkası Arnavutlara uygun geldiği gibi, bu fırkanın İngiliz desteği de ilerideki özerk ya da bağımsız Arnavutluk için bir güvence olarak görülmeye başlamıştır. Bu yazının amacı 31 Mart Olayı sırasında direkt veya dolaylı yer alan Arnavut aktörleri kısaca değerlendirmektir. Bu aktörlerden direkt yer alanların (İsmail Kemal Bey, Müfit Bey, Esat Paşa Toptani, İbrahim Temo gibi) 31 Mart Olayı hazırlık süreci, olay sırasındaki rolleri, Arnavut milliyetçiliği ve Arnavutluk'un bağımsızlığı ilgili faaliyetleri değerlendirilmiştir. 31 Mart Olayı sırasında dolaylı olarak yer alanların (Hasan Priştina, Şahin Kolonya, Necip Draga, Avlonyalı Süreyya Bey, Mithat Fraşeri gibi) ise Arnavut milliyetçiliği ve Arnavutluk'un bağımsızlığı ilgili faaliyetlerinin genel olarak değerlendirmesi yapılmıştır.
Sistolik kalp yetmezlikli hastalarda karvedilolün P dalga süresi ve dispersiyonu üzerine etkileri
Amaç: Karvedilol tedavisi, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunu artırır, ventriküler disfonksiyonun şiddetini, morbidite ve mortaliteyi azaltır. Ancak sistolik kalp yetmezlikli hastalarda karvedilolün P dalga dispersiyonu ve süresi üzerine etkileri bilinmemektedir. Bu çalışmada kalp yetmezliği olan hastalarda karvedilolün P dalga süresi ve dispersiyonu üzerine olan etkilerini araştırdık. Hastalar ve Yöntemler: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu %40'ın altında olan kalp yetmezlikli 56 hasta ileriye dönük olarak çalışmaya alındı. Karvedilol kalp yetmezliğinin standart tedavisine ek olarak verildi. Başlangıçta ve karvedilol tedavisinin dördüncü ayında fizik muayene, radyonüklid çalışma ve başlangıç maksimum ve minimum P-dalga süresi ve P-dalga dispersiyonu ölçümleri yapıldı. Bulgular: Karvedilol tedavisi ile maksimum P dalga süresi ve P-dalga dispersiyonu belirgin olarak azaldı. Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve NYHA fonksiyonel sınıfı karvedilol tedavisi sonrası düzeldi. (Maksimum P-dalga süresi; 126±9 ms'den 120±7ms'ye; p=0.001, P- dalga dispersiyonu; 51±7 ms'den 46±5 ms'ye geriledi; p=0.001). Sonuç: Karvedilol tedavisi maksimum P-dalga süresi ve P-dalga dispersiyonunu direkt (doğrudan) ve indirekt (dolaylı) olarak azaltır. Bu kalp yetmezliği olan hastalarda atriyal fibrilasyon görülme sıklığını azaltabilir.Objectives: Carvedilol therapy reduces the severity of the ventricular dysfunction, increases left ventricular ejection fraction and reduces the mortality and morbidity. However, the effect of carvedilol on P-wave dispersion and P-wave duration in patients with systolic heart failure is unknown. In the present study, we aimed to evaluate the effect of carvedilol therapy on P-wave duration and P-wave dispersion in patients with heart failure. Patients and Methods: Fifty-six patients with heart failure and a left ventricular ejection fraction less than 40% were prospectively included in the study. Carvedilol was administered in addition to standard therapy for heart failure. Clinical examination and radionuclide study and baseline maximum and minimum P-wave duration and P-wave dispersion measurements were performed for each patient at the beginning and at the end of the fourth month of carvedilol therapy. Results: Maximum P-wave duration and P-wave dispersion significantly decreased, left ventricular ejection fraction and NYHA functional class improved by carvedilol therapy (Maximum P-wave duration; from 126±9 ms to 120±7ms; p=0.001, P-wave dispersion; from 51±7 ms to 46±5 ms; p=0.001). Conclusion: Carvedilol therapy directly or indirectly reduces maximum P-wave duration and P-wave dispersion. This may lead to a reduction in the occurrence of atrial fibrillation in patients with heart failure
Koroner arter girişimi sırasında ani tıkanma: Bu kabus kontrast maddeyle ilişkili mi?
Kırk altı yaşında, koroner arter hastalığı için risk faktörü olarak hipertansiyon ve aile öyküsü olan erkek hasta akut anterior miyokard infarktüsünün ikinci saati içinde kliniğimize başvurdu. Kurtarıcı perkütan koroner girişim sırasında sol ön inen arterin tam tıkandığı gözlendi. İşlem sırasında kullanılan 150 ml non-iyonik, düşük osmolar kontrast maddenin trombüse yol açarak tam tıkanıklığa neden olabileceği düşünüldü. İntrakoroner bolus tirofiban infüzyonu sonrasında intrakoroner trombozun çözüldüğü görüldü. Lezyon bölgesine stent uygulandı ve TIMI III akımla birlikte çok iyi anjiyografik sonuç elde edildi. Beş ay sonra yapılan kontrol anjiyografide sol ön inen koroner arter tamamen açık idi. Kurtarıcı işlem sırasında gelişen akut koroner tıkanmaların tedavisinde tirofiban infüzyonuyla bareber stentleme tıkanıklığı etkin bir şekilde gidermektedir.A 46-year-old man with hypertension and family history for coronary artery disease presented to our department within the second hour of acute anterior wall myocardial infarction. During rescue percutaneous transluminal coronary angioplasty, total occlusion occured in the left anterior descending (LAD) coronary artery. A total of 150 ml of non-ionic, low-osmolar contrast agent was used and it was thought that non-ionic contrast media could have induced thrombus formation. After bolus intracoronary tirofiban administration, there was satisfactory resolution of the intracoronary thrombosis. Stent implantation at the lesion site resulted in an excellent angiographic result with a TIMI III flow. At five-month control angiography, the LAD was widely patent. Acute total occlusions during rescue coronary angioplasty can be effectively managed by tirofiban infusion and stenting
Frequency of thyroid diseases in type 2 diabetic patients
Amaç: Tiroid hastalıkları ve tip 2 diabetes mellitus (DM) toplumda sık görülen iki hastalıktır. Bu çalışmada, tip 2 diyabetik olgularda tiroid hastalıklarının sıklığını inceledik. Hastalar ve Yöntemler: Trakya Üniversitesi Endokrinoloji Bilim Dalında takip edilen tip 2 DM hastalarından tiroid fonksiyon testleri, anti-tiroglobulin antikoru, anti-tiroid peroksidaz antikoru ve tiroid ultrasonografi ve/veya sintigrafi sonuçları bulunan 306'sı retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Yirmi dokuz (%9.5) olguda Hashimoto tiroiditi, beşinde (%1.7) multinodüler guatr, üçünde (Graves hastalığı (%1) ve bir olguda (%0.3) toksik soliter adenom olmak üzere toplam 38 (%12.4) olguda tiroid hastalığı belirlendi. Sonuç: Yapılan inceleme sonucunda tip 2 DM olgularında tiroid hastalıklarına genel popülasyondakine benzer sıklıkla rastlandığını tespit ettik. Tip 2 DM'li hastaların, kardiyovasküler hastalık eğilimi yaratan başta hipotiroidi olmak üzere tiroid hastalıkları açısından genel popülasyon için geçerli olan öneriler dışında ayrıca taranmasına gerek olmadığı sonucuna vardık.Objectives: Thyroid diseases and type 2 diabetes mellitus are two abundant diseases in general population. In this study, we evaluated the frequency of thyroid diseases in type 2 diabetic patients. Patients and Methods: The study included 306 type 2 diabetic patients, who were followed up in Trakya University Department of Endocrinology and Metabolism Disorders. All patients had thyroid function tests, antithyroglobulin antibody values, antithyroid peroxidase values, and thyroid imaging (scintigraphy and/or ultrasonography). Results: A total of 38 (12.4%) patients had thyroid diseases with the following distribution: 29 (9.5%) Hashimoto thyroiditis, five (1.7%) multinodular goitre, three (%1) Graves' disease, and one toxic solitary adenoma (0.3%). Conclusion: We found that thyroid diseases in type 2 diabetics were seen as frequent as in general population. We suggest that there is no need to screen type 2 diabetics for thyroid diseases, hypothyroid in particular, that increase the risk for cardiovascular diseases, in addition to the recommended screening of the general population in guidelines
Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen Kapasitesinin Güçlendirilmesi: Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmen Rehber Kitapçığı.
Değerli sosyal bilgiler eğitimcileri, bildiğiniz üzere bilim ve teknolojideki gelişmeler ve toplumsal ihtiyaçlardaki değişimler ile eğitim alanında öğrenmeye yönelik kuram, öğretime ilişkin yaklaşım, model ve yöntem ile ilgili yenilikler öğretim programlarında yenileme çalışmaları
yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yenilenen programların istenen düzeyde uygulanabilmesi için
öğretmenlerin çeşitli çalışmalarla yeterliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yeterlik alanları içerisinde ölçme ve değerlendirme önemli bir yer tutmaktadır. Öğretmenlerimiz programda
belirtilen sürelerinin üçte birinden fazlasını ölçme ve değerlendirme ile ilgili etkinliklere harcamaktadırlar. Ölçme ve değerlendirmede etkili ve verimli olabilmek için öğretmenlerin önemli değerlendirme becerilerine ihtiyacı vardır. Bu konularda çeşitli dönemlerde yapılan çalışmalar, sınıf içi değerlendirme konusunda öğretmenlerin kendilerini yeterli hissetmediklerini göstermektedir. Bu kapsamda, öğretmenlerin yeterliklerinin arttırılması için Millî Eğitim Bakanlığı
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve UNICEF Türkiye Temsilciliği
arasında imzalanan bir protokol ile “Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen
Kapasitesinin Güçlendirilmesi” çalışması hayata geçirilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, öğretmenlerin mesleki gelişiminin desteklenmesi için alan bazlı ve etkinlik temelli uygulamalarla
öğretmenlerimizin özellikle biçimlendirici değerlendirme kapasitelerini arttırmak ve dezavantajlı öğrenciler de dâhil olmak üzere bütün öğrencilerimizin gelişimlerine daha bütüncül destek
olabilmektir. Bu amaç kapsamında, biçimlendirici değerlendirme konusunda öğretmenlerimize
kılavuzluk/rehberlik edecek bir öğretmen rehber kitapçığı ortaya konulmuştur.
Öğretmen rehber kitapçığı toplam dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ölçme
ve değerlendirmenin temel kavramlarına atıfta bulunulmaktadır. İkinci bölümde biçimlendirici değerlendirme amacıyla kullanılabilecek teknik ve araçlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde
öğretim programıyla ilişkilendirilip tasarlanan etkinlik örnekleri yer almaktadır. Son bölümde
ise biçimlendirici değerlendirme sürecinde paydaşlar ile etkileşimde dikkat edilmesi gereken
hususlar açıklanmaktadır.
Çocuklarımıza ve öğretmenlerimize faydalı olması dileğiyl
Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen Kapasitesinin Güçlendirilmesi: Sınıf Eğitimi Öğretmen Rehber Kitapçığı
Değerli sınıf eğitimcileri, bildiğiniz üzere bilim ve teknolojideki gelişmeler ve toplumsal ihtiyaçlardaki değişimler ile eğitim alanında öğrenmeye yönelik kuram, öğretime ilişkin yaklaşım, model ve yöntem ile ilgili yenilikler öğretim programlarında yenileme çalışmaları yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yenilenen programların istenen düzeyde uygulanabilmesi için
öğretmenlerin çeşitli çalışmalarla yeterliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yeterlik alanları
içerisinde ölçme ve değerlendirme önemli bir yer tutmaktadır. Öğretmenlerimiz programda
belirtilen sürelerinin üçte birinden fazlasını ölçme ve değerlendirme ile ilgili etkinliklere harcamaktadırlar. Ölçme ve değerlendirmede etkili ve verimli olabilmek için öğretmenlerin önemli
değerlendirme becerilerine ihtiyacı vardır. Bu konularda çeşitli dönemlerde yapılan çalışmalar, sınıf içi değerlendirme konusunda öğretmenlerin kendilerini yeterli hissetmediklerini göstermektedir. Bu kapsamda, öğretmenlerin yeterliklerinin arttırılması için Millî Eğitim Bakanlığı
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve UNICEF Türkiye Temsilciliği
arasında imzalanan bir protokol ile “Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen
Kapasitesinin Güçlendirilmesi” çalışması hayata geçirilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı,
öğretmenlerin mesleki gelişiminin desteklenmesi için alan bazlı ve etkinlik temelli uygulamalarla öğretmenlerimizin özellikle biçimlendirici değerlendirme kapasitelerini arttırmak ve dezavantajlı öğrenciler de dâhil olmak üzere bütün öğrencilerimizin gelişimlerine daha bütüncül
destek olabilmektir. Bu amaç kapsamında, biçimlendirici değerlendirme konusunda öğretmenlerimize kılavuzluk/rehberlik edecek bir öğretmen rehber kitapçığı ortaya konulmuştur.
Öğretmen rehber kitapçığı toplam dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ölçme
ve değerlendirmenin temel kavramlarına atıfta bulunulmaktadır. İkinci bölümde biçimlendirici
değerlendirme amacıyla kullanılabilecek teknik ve araçlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde
öğretim programıyla ilişkilendirilip tasarlanan etkinlik örnekleri yer almaktadır. Son bölümde
ise biçimlendirici değerlendirme sürecinde paydaşlar ile etkileşimde dikkat edilmesi gereken
hususlar açıklanmaktadır.
Çocuklarımıza ve öğretmenlerimize faydalı olması dileğiyle..
Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen Kapasitesinin Güçlendirilmesi: Türkçe Dersi Öğretmen Rehber Kitapçığı
Değerli Türkçe eğitimcileri, bildiğiniz üzere bilim ve teknolojideki gelişmeler ve toplumsal
ihtiyaçlardaki değişimler ile eğitim alanında öğrenmeye yönelik kuram, öğretime ilişkin yaklaşım, model ve yöntem ile ilgili yenilikler öğretim programlarında yenileme çalışmaları yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yenilenen programların istenen düzeyde uygulanabilmesi için
öğretmenlerin çeşitli çalışmalarla yeterliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yeterlik alanları
içerisinde ölçme ve değerlendirme önemli bir yer tutmaktadır. Öğretmenlerimiz programda
belirtilen sürelerinin üçte birinden fazlasını ölçme ve değerlendirme ile ilgili etkinliklere harcamaktadırlar. Ölçme ve değerlendirmede etkili ve verimli olabilmek için öğretmenlerin önemli
değerlendirme becerilerine ihtiyacı vardır. Bu konularda çeşitli dönemlerde yapılan çalışmalar, sınıf içi değerlendirme konusunda öğretmenlerin kendilerini yeterli hissetmediklerini göstermektedir. Bu kapsamda, öğretmenlerin yeterliklerinin arttırılması için Millî Eğitim Bakanlığı
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve UNICEF Türkiye Temsilciliği
arasında imzalanan bir protokol ile “Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen
Kapasitesinin Güçlendirilmesi” çalışması hayata geçirilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı,
öğretmenlerin mesleki gelişiminin desteklenmesi için alan bazlı ve etkinlik temelli uygulamalarla öğretmenlerimizin özellikle biçimlendirici değerlendirme kapasitelerini arttırmak ve dezavantajlı öğrenciler de dâhil olmak üzere bütün öğrencilerimizin gelişimlerine daha bütüncül
destek olabilmektir. Bu amaç kapsamında, biçimlendirici değerlendirme konusunda öğretmenlerimize kılavuzluk/rehberlik edecek bir öğretmen rehber kitapçığı ortaya konulmuştur.
Öğretmen rehber kitapçığı toplam dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ölçme
ve değerlendirmenin temel kavramlarına atıfta bulunulmaktadır. İkinci bölümde biçimlendirici
değerlendirme amacıyla kullanılabilecek teknik ve araçlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde
öğretim programıyla ilişkilendirilip tasarlanan etkinlik örnekleri yer almaktadır. Son bölümde
ise biçimlendirici değerlendirme sürecinde paydaşlar ile etkileşimde dikkat edilmesi gereken
hususlar açıklanmaktadır.
Çocuklarımıza ve öğretmenlerimize faydalı olması dileğiyl
Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen Kapasitesinin Güçlendirilmesi: Matematik Dersi Öğretmen Rehber Kitapçiği
Değerli matematik eğitimcileri, bildiğiniz üzere bilim ve teknolojideki gelişmeler ve toplumsal
ihtiyaçlardaki değişimler ile eğitim alanında öğrenmeye yönelik kuram, öğretime ilişkin yaklaşım, model ve yöntem ile ilgili yenilikler öğretim programlarında yenileme çalışmaları yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yenilenen programların istenen düzeyde uygulanabilmesi için öğretmenlerin çeşitli çalışmalarla yeterliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yeterlik alanları içerisinde ölçme ve değerlendirme önemli bir yer tutmaktadır. Öğretmenlerimiz programda belirtilen
sürelerinin üçte birinden fazlasını ölçme ve değerlendirme ile ilgili etkinliklere harcamaktadırlar. Ölçme ve değerlendirmede etkili ve verimli olabilmek için öğretmenlerin önemli değerlendirme becerilerine ihtiyacı vardır. Bu konularda çeşitli dönemlerde yapılan çalışmalar, sınıf içi
değerlendirme konusunda öğretmenlerin kendilerini yeterli hissetmediklerini göstermektedir. Bu kapsamda, öğretmenlerin yeterliklerinin arttırılması için Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme,
Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve UNICEF Türkiye Temsilciliği arasında
imzalanan bir protokol ile “Okul ve Sınıf Tabanlı Değerlendirmeye Dayalı Öğretmen Kapasitesinin
Güçlendirilmesi” çalışması hayata geçirilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, öğretmenlerin mesleki gelişiminin desteklenmesi için alan bazlı ve etkinlik temelli uygulamalarla öğretmenlerimizin özellikle biçimlendirici değerlendirme kapasitelerini arttırmak ve dezavantajlı öğrenciler de
dâhil olmak üzere bütün öğrencilerimizin gelişimlerine daha bütüncül destek olabilmektir. Bu
amaç kapsamında, biçimlendirici değerlendirme konusunda öğretmenlerimize kılavuzluk/rehberlik edecek bir öğretmen rehber kitapçığı ortaya konulmuştur.
Öğretmen rehber kitapçığı toplam dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ölçme
ve değerlendirmenin temel kavramlarına atıfta bulunulmaktadır. İkinci bölümde biçimlendirici değerlendirme amacıyla kullanılabilecek teknik ve araçlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde
öğretim programıyla ilişkilendirilip tasarlanan etkinlik örnekleri yer almaktadır. Son bölümde
ise biçimlendirici değerlendirme sürecinde paydaşlar ile etkileşimde dikkat edilmesi gereken
hususlar açıklanmaktadır.
Çocuklarımıza ve öğretmenlerimize faydalı olması dileğiyle..
How is the ischemic results on myocardial perfusion scintigraphy influence the echocardiographic parameters
Amaç: 99mTc sestamibi ile miyokard perfüzyon sintigrafisi (MPS) miyokard iskemisini değerlendirmede kullanılmaktadır. Ekokardiyografi ise miyokard duvar hareketlerinin, ventrikül volümünün ve ejeksiyon fraksiyonun (EF) ölçümünde kullanılır. Çalışmamızın amacı; MPS ile iskemik ve normal değerlendirilen hasta grupları arasında ekokardiyografi ile elde edilen sol ventrikül verilerini karşılaştırmaktı. Hastalar: Şüpheli KAH olan, hem ekokardiyografi hem de MPS yapılmış 78 hastanın (ortalama yaş 47±14 yıl, 38 erkek ve 40 kadın) verileri retrospektif olarak değerlendirildi. MPS sonucuna göre hastalar normal (=51) ve iskemik (=27) olarak iki gruba ayrıldı. Hastaların tüm verileri (yaş, cinsiyet, kilo, boy, vücut kitle endeksi) çalışıldı. Ayrıca ekokardiyografi verileri de MPS sonucuna göre karşılaştırıldı. Sonuçlar: Hasta grupları arasında demografik veriler arasında anlamlı fark yoktu. Hasta grupları arasında ekokardiyografi verileri içinde sadece diastol sonu sol ventrikül çapı iskemik grupta (5.1±0.6) normal vakalara (4.7±0.8) göre anlamlı olarak yüksekti (p 0.2); (2) CO (4.6±2.4 ile 4.8±2.4, p>0.05); (3) EF (59.9 ±11.0 ile 60.2±7.8, p > 0.05); (4) FS (23.1±14.2 ile 22.2±16.2, p > 0.05); (5) SWT (1.0±0.2 ile 1.0±0.3, p > 0.05), (6) PWT (0.9±0.2 ile 1.0±0.3, p > 0.05). Tartışma: Ekokardiyografi sonucuna göre sol ventrikül diastolik çap iskemik hastalarda normallere göre geniştir. Bu bulgu iskemik kalp hastalığının süreci hakkında önemli bulgu sağlamaktadır.Single photon emission computed tomography (SPECT) imaging with 99mTc sestamibi is used to assess the location or the extent of myocardial ischemia. Echocardiography has the ability to evaluate wall motion, measurement of left ventricular (LV) volumes and ejection fraction (EF). The goal of this study was to compare measurements of left ventricular geometry parameters in ischemic and non-ischemic patients along with SPECT and echocardiography. Consecutive 78 patients (mean age 47±14 years, 38 males, 40 females) with suspected coronary artery disease were enrolled. In all patients, SPECT and good-quality echocardiographic recordings were studied retrospectively. Patients were divided into two groups: ischemic (n=27) and non-ischemic (n=51) according to MPS. All patients examined according to the study protocol, which included registration of weight, height, sex and echocardiography data. Echocardiographic parameters were also compared with MPS. Only end diastolic left ventricular diameter (EDLVD) was significantly higher in the ischemic group than in the nonischemic group (5.1±0.6 vs 4.7±0.8; p < 0.05). There was no significant difference in LVMI (109.8±45.2 vs 130.4±96.0, p > 0.2); CO (4.6±2.4 vs 4.8±2.4, p > 0.05); EF (59.9±11.0 vs 60.2±7.8, p > 0.05); FS (23.1±14.2 vs 22.2±16.2, p > 0.05); SWT (1.0±0.2 vs 1.0±0.3, p > 0.05) and PWT (0.9±0.2 vs 1.0±0.3, p > 0.05) parameters in echocardiography between patients with non-ischemic and ischemic, respectively. Echocardiographically, left ventricular diastolic diameters were significantly higher in patients with ischemic than in non-ischemic patients. Thus, these associated EDLVD differences have given important information about cascade of ischemic heart disease