9 research outputs found
Bilateral Quadriceps and Concomitant Unilateral Triceps Tendon Rupture in a Chronic Hemodialysis Patient
Spontaneous bilateral quadriceps rupture is rarely seen in systemic diseases. Although the underlying mechanism in tendon rupture is not clearly understood, β2-amyloidosis, chronic acidosis, impaired collagen metabolism, accumulation of uremic toxins and secondary hyperparathyroidism are held to be responsible. The patients with bilateral spontaneous quadriceps rupture can be able to achieve significant functional improvement with the postoperative rehabilitation program. In this article, we aimed to present a patient with hemodialysis who developed spontaneous bilateral quadriceps and unilateral triceps rupture and discuss in company with the literature
Ankilozan Spondilit'te kullanılan BASFI (Bath Ankylosing Spondylitis Functional İndex) ve DFİ (Dougados Functional İndex)'nin Türk toplumunda geçerlilik ve güvenilirlik değerlendirilmesi
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.ÖZET Bu çalışmada Türkçe Battı Ankilozan Spondilît Fonksiyonel İndeks (BASF!) ve Dougados Fonksiyonel İndeks (DFI)' lerinin geçerlilik ve güvenilirliklerini ortaya koymak amaçlanmıştır. İngilizce' den Türkçe'ye çeviri ve Türkçe'den İngilizce'ye geri çevirilerden sonra Türkçe BASFI ve DFI oluşturulmuştur. Çalışmaya New York kriterlerine uyan 71 ankilozan spondilitli hasta alınmıştır. Güvenilirliği değerlendirmek için 36 hasta, birinci değerlendirmeyi izleyen gün tekrar Türkçe BASFI ve DFJ'yi doldurmuşlardır. Geçerlilik ise Türkçe BASFI ve DFI'nin; BASDAI, BASMl, BAS-G, hekime göre VAS, BASRI ve SlE skoru, ESH ve CRP ile karşılaştırılması ile değerlendirilmiştir. Değişime karşı duyarlılık ev egzersiz programı uygulanan 16 hastalık bir grup ve NSAİİ kullanımına ara verilen 16 hastalık ikinci bir grupta değerlendirilmiştir. Türkçe BASFI ve DFI'nin 24 saat arayla yapılan iki değerlendirmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p> 0.05). BASFI ile DFI arasında ve her iki fonksiyonel indeksle BASDAI, BASMI, BAS-G, hekime göre VAS ve BASRI skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptanmıştır (p 0.05). BASFI ve DFI ile ESH, CRP ve SlE radyolojik değişiklikleri arasında anlamlı korelasyon saptanmamıştır (p>0.05). Ev egzersizi uygulanan grupta 8. haftanın sonunda BASFI, DFI, BASDAI ve BASMI skorlarında istatistiksel olarak anlamlı düzelme gözlenmiştir (p0.05). NSAİİ kullanımına ara verilen grupta ise BASFI, DFI ve BASDAI skorlarında anlamlı kötüleşme saptanırken, BASMl skorunda anlamlı kötüleşme gözlenmemiştir. BASFI ve DFI'nin benzer fonksiyonları değerlendiren maddeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptanmıştır. Sonuç olarak; Türkçe BASFI ve DFI geçerli, güvenilir ve değişime karşı duyarlı olarak bulunmuştur. Her iki fonksiyonel indeksin, ülkemizde yapılacak olan klinik çalışmalarda ve AS'Iı hastaların değerlendirilmesi ve izlenmesinde kullanılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. 6
Altı hastalık bir olgu serisinde mekanik rotasyonel kateter ile trombektomi uygulaması
Left superficial femoral artery occlusion was found in six patients (4 males, 2 females, mean age 65±10 years) who were admitted to the emergency department with a sudden-onset severe pain and pallor in the crural region of the left lower extremity. As the patients were high-risk patients for open surgery, thrombectomy with a mechanical rotational catheter was performed due to short operation time, and no need for a surgical incision. Complete revascularization was achieved in all patients. No evidence of restenosis was seen after six months. In conclusion, we suggest that mechanical thrombectomy with a rotational catheter is an alternative treatment in high-risk patients for open surgery.Sol alt ekstremite krural bölgede ani başlangıçlı şiddetli ağrı ve renk değişikliği ile acil servise başvuran altı hastada (4 erkek, 2 kadın, ort. yaş: 65±10 yıl) sol yüzeyel femoral arterde oklüzyon saptandı. Hastalar açık cerrahi için yüksek riskli olduğundan, ameliyat süresinin kısa olması ve cerrahi insizyona gerek duyulmaması nedeniyle, mekanik rotasyonel kateter ile trombektomi yapıldı. Hastaların tümünde tam revaskülarizasyon sağlandı. Altı ay sonra restenoz bulgusuna rastlanmadı. Sonuç olarak, mekanik rotasyonel kateter ile trombektominin, açık cerrahi için yüksek riskli hastalarda bir alternatif tedavi yöntemi olduğunu düşünmekteyiz
Biomechanical Properties of Bone and Biomechanics of Age - Related Fractures - Review
From a biomechanical viewpoint, fractures are due to a structural failure of the bone. This failure occurs when the forces applied to the bone exceed its load – bearing capacity. The load – bearing capacity of a bone depends on the geometry (its size, shape and distribution of bone mass), and the material properties of a bone as well as the direction and magnitude of applied load. Bone fragility can be defined by biomechanical parameters such as strength, brittleness and work to failure. Strategies to reduce fracture risk must be based on a sound understanding of the cellular, molecular and biomechanical mechanisms that underlie the increased risk of fractures while aging. In this review biomechanics of bone and the etiology of age – related fractures from a biomechanical viewpoint have been discussed in the view of current literature. (From the World of Osteoporosis 2007;13:44-8
Skeletal Manifestations in Gaucher Disease: A Case Report
Gauchers disease is the most frequent hereditary lysosomal deposit storage disorder. It is characterized by a deficiency of the enzyme glucocerebrosidase that leads to an accumulation of glucocerebroside in the macrophage lysosomes. It is classified in three types, according to the presence of central nervous system involvement (type 2 and 3) or not (type 1). In the majority of patients there are hepatosplenomegaly, anemia and thrombocytopenia. Skeletal involvement is also important and it is the most disabling manifestation. In this case report, there is presented a case of Gauchers disease with multiple skeletal involvement and the literature is reviewed
Pregnancy-Associated Osteoporosis: Case Report - Case Report
Pregnancy associated osteoporosis is a rare complication manifested with back, low back pain after gestation, or in lactation period. The entity has been first described by Nordin and Roper in 1955. The etiology and pathogenesis has not been thoroughly understood. Preexisting osteoporosis which grows harder in gestation, or genetic tendency and idiosyncrasy have been suggested as etiologic factors. In this article the current literature was reviewed on the basis of a patient diagnosed and treated in our department. (Osteoporoz Dünyasından 2006; 12 (2): 39-42
Türkiye'deki romatoid artritli hastaların özellikleri: Türkiye romatizma araştırma ve savaş derneği romatoid artrit kayıt sistemi sonuçları
Amaç: Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki romatoid artrit hastalarının demografik ve klinik özelliklerini ortaya koyarak bu hastalar için oluşturulabilecek önlem, tedavi ve destek stratejilerine ışık tutmaktır. Hastalar ve yöntemler: Bu çalışma kapsamında Eylül 2007 - Mart 2011 tarihleri arasında Türkiye’nin farklı bölgelerindeki toplam 36 merkezden Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) kayıt sistemine kaydedilen 2.359 hasta (1.966 kadın, 393 erkek; ort. yaş 51.6±12.5 yıl; dağılım 18-75 yıl) değerlendirildi. Hastaların demografik ve klinik verileri kaydedildi. Hastalık aktivitesi, fonksiyonel durum ve radyografik hasar sırasıyla hastalık aktivite skoru 28, sağlık değerlendirme anketi ve van der Heijde modifiye Sharp puanlama yöntemi ile ölçüldü. Bulgular: Akademik eğitim süresi ortalama 5.2±3.8 yıldı ve hastaların %74.6’sı ev hanımıydı. Hastaların %91.0’ı biyolojik olmayan hastalık modifiye edici ilaçlar, %10.2’si biyolojik hastalık modifiye edici ilaçlar kullanıyordu. Ortalama hastalık aktivite skoru 28, sağlık değerlendirme anketi ve Sharp puanları sırasıyla, 4.0±1.4, 0.38±0.37 ve 31.2±57.1 idi. Hastaların %17.8’i remisyonda ve %14.1’i düşük hastalık aktivitesinde iken %42.7’si orta hastalık aktivitesinde ve %25.5’i yüksek hastalık aktivitesinde idi. Sonuç: Türkiye’de romatoid artrit hastalarının çoğunluğu orta yaşlı ev hanımlarıdır. Her ne kadar hastalık modifiye edici ilaç kullanımı yüksek oranda ise de hastaların büyük bölümü orta ve yüksek hastalık aktivite düzeyinde idi. Bu bulgular romatoid artritli hastaların tedavi gereksinimlerinin yeterli olarak karşılanmadığını düşündürmektedir.Objectives: This study investigates the demographic and clinical characteristics of patients with rheumatoid arthritis (RA) in Turkey, and attempts to identify strategies for the prevention, treatment, and support of RA. Patients and methods: A total of 2,359 patients (1,966 females, 393 males; mean age 51.6±12.5 years; range 18 to 75 years) with RA from 36 centers across Turkey, who were recorded in the Turkish League Against Rheumatism (TLAR) RA Registry between September 2007 and March 2011, were evaluated. Patients’demographic and clinical data were recorded. Disease activity, functional status, and radiographic damage were measured using the Disease Activity Score 28, the Health Assessment Questionnaire, and van der Heijde modified Sharp scoring method. Results: The mean duration of academic education received was 5.2±3.8 years, and 74.6% of the patients were homemakers. Non-biological disease modifying anti-rheumatic drugs were used by 91.0% of the patients, while 10.2% used biological disease-modifying anti-rheumatic drugs. The mean Disease Activity Score 28, Health Assessment Questionnaire, and Sharp scores were 4.0±1.4, 0.38±0.37, and 31.2±57.1, respectively. Of the patients, 17.8% were in remission and 14.1% had low disease activity rates, while 42.7% and 25.5% had moderate and high disease activity rates. Conclusion: The majority of patients with RA in Turkey are middle-aged homemakers. Despite the high rates of disease-modifying anti-rheumatic drugs use, the majority of patients had moderate and high disease activity. These findings indicate that treatment needs of RA patients are not met sufficiently
Türkiye'deki romatoid artritli hastaların özellikleri: Türkiye romatizma araştırma ve savaş derneği romatoid artrit kayıt sistemi sonuçları
Amaç: Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki romatoid artrit hastalarının demografik ve klinik özelliklerini ortaya koyarak bu hastalar için oluşturulabilecek önlem, tedavi ve destek stratejilerine ışık tutmaktır. Hastalar ve yöntemler: Bu çalışma kapsamında Eylül 2007 - Mart 2011 tarihleri arasında Türkiye’nin farklı bölgelerindeki toplam 36 merkezden Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) kayıt sistemine kaydedilen 2.359 hasta (1.966 kadın, 393 erkek; ort. yaş 51.6±12.5 yıl; dağılım 18-75 yıl) değerlendirildi. Hastaların demografik ve klinik verileri kaydedildi. Hastalık aktivitesi, fonksiyonel durum ve radyografik hasar sırasıyla hastalık aktivite skoru 28, sağlık değerlendirme anketi ve van der Heijde modifiye Sharp puanlama yöntemi ile ölçüldü. Bulgular: Akademik eğitim süresi ortalama 5.2±3.8 yıldı ve hastaların %74.6’sı ev hanımıydı. Hastaların %91.0’ı biyolojik olmayan hastalık modifiye edici ilaçlar, %10.2’si biyolojik hastalık modifiye edici ilaçlar kullanıyordu. Ortalama hastalık aktivite skoru 28, sağlık değerlendirme anketi ve Sharp puanları sırasıyla, 4.0±1.4, 0.38±0.37 ve 31.2±57.1 idi. Hastaların %17.8’i remisyonda ve %14.1’i düşük hastalık aktivitesinde iken %42.7’si orta hastalık aktivitesinde ve %25.5’i yüksek hastalık aktivitesinde idi. Sonuç: Türkiye’de romatoid artrit hastalarının çoğunluğu orta yaşlı ev hanımlarıdır. Her ne kadar hastalık modifiye edici ilaç kullanımı yüksek oranda ise de hastaların büyük bölümü orta ve yüksek hastalık aktivite düzeyinde idi. Bu bulgular romatoid artritli hastaların tedavi gereksinimlerinin yeterli olarak karşılanmadığını düşündürmektedir.Objectives: This study investigates the demographic and clinical characteristics of patients with rheumatoid arthritis (RA) in Turkey, and attempts to identify strategies for the prevention, treatment, and support of RA. Patients and methods: A total of 2,359 patients (1,966 females, 393 males; mean age 51.6±12.5 years; range 18 to 75 years) with RA from 36 centers across Turkey, who were recorded in the Turkish League Against Rheumatism (TLAR) RA Registry between September 2007 and March 2011, were evaluated. Patients’demographic and clinical data were recorded. Disease activity, functional status, and radiographic damage were measured using the Disease Activity Score 28, the Health Assessment Questionnaire, and van der Heijde modified Sharp scoring method. Results: The mean duration of academic education received was 5.2±3.8 years, and 74.6% of the patients were homemakers. Non-biological disease modifying anti-rheumatic drugs were used by 91.0% of the patients, while 10.2% used biological disease-modifying anti-rheumatic drugs. The mean Disease Activity Score 28, Health Assessment Questionnaire, and Sharp scores were 4.0±1.4, 0.38±0.37, and 31.2±57.1, respectively. Of the patients, 17.8% were in remission and 14.1% had low disease activity rates, while 42.7% and 25.5% had moderate and high disease activity rates. Conclusion: The majority of patients with RA in Turkey are middle-aged homemakers. Despite the high rates of disease-modifying anti-rheumatic drugs use, the majority of patients had moderate and high disease activity. These findings indicate that treatment needs of RA patients are not met sufficiently