16 research outputs found

    Anxiety, depression and quality of life in adolescent athletes

    No full text
    Ergenlik çağının en önemli özelliği hızlı bir değişim yaşanmasıdır. Ergenler, çocuklara göre, daha fazla biyopsikososyal değişimle baş etmek zorunda kalırlar. Çalışmamızda lisanslı olarak spor yapan ergenlerin depresyon, anksiyete ve yaşam kalitesi düzeylerini, organize olarak sporla uğraşmayan yaşıtları ile karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmaya, amatör ligde lisanslı olarak voleybol oynayan 20 kız ile organize spora katılmayan 20 sağlıklı kontrol (20 kız) olmak üzere, 12–18 yaş arasında toplam 40 ergen dahil edilmiştir. Katılımcıların yaş ortalaması 185±14.62 ay (15;5 yıl) olup, gruplar arası fark yoktur (p>0.05). Sporcu grubun %60’ı en az 60 aydan beri, %25’i 49–59 aydan beri, %5’i 36–48 aydan beri, %10’u 25–35 aydan beri lisanlı olarak voleybol oynuyordu. Tüm katılımcılara Sosyodemografik Veri Formu, Çocuklar Đçin Depresyon Envanteri, Durumluluk–Sürekli Kaygı Envanteri (STAI–I, STAI–II), Kısa Semptom Envanteri, Ergenler Đçin Sosyal Kaygı Ölçeği ve Çocuklar için Yaşam Kalitesi Ölçeği uygulanmıştır. Đstatistiksel analizlerde SPSS for Windows 13.0 paket programı kullanılmıştır. Sporcuların kontrol grubuna göre daha iyi sosyoekonomik ve sosyokültürel düzeye sahip ailelerden geldikleri saptanmıştır. Sporcu grubun, sporcu olmayan gruba göre depresyon, anksiyete, sosyal kaygı ve kısa semptom envanteri alt ölçekleri düzeyleri anlamlı ölçüde düşük (tümü p0.05). Duration of volleyball license was minimum 60 months for 60%, 49-59 months for 25%, 36-48 months for 5% and 25-35 months for 10% of athletes. To all participants, a sociodemographic form, as well as the Children?s Depression Inventory, State Trait Anxiety Inventory - STAI I-II, Brief Symptom Inventory, Social Anxiety Scale for Adolescents and the Pediatric Quality of Life Inventory (PedsQL) were applied. Statistical analysis was performed with SPSS for Windows 13.0.Female adolescent athletes had a better socioeconomic and sociocultural background than controls. Depression, anxiety, social anxiety and brief symptom inventory subscale levels were significantly lower (all p<0.05) in athletes than in controls. Quality of life in female adolescent athletes was significantly higher than in female adolescents not participating in regular sports activities, according to adolescent and parent reports (both p<0.05).Physical activities and sports should be further investigated in the field of child and adolescent psychiatric; and effects of sport activities on mental health should be emphasized

    Adolescent mental health and sports

    Get PDF
    Ergenlik çağının en önemli özelliği hızlı bir değişim yaşanmasıdır. Ergenlik dönemi, çocukluk dönemi ile kıyaslandığında bu dönemde ergenin başetmek zorunda kaldığı biyopsikososyal değişimler artmaktadır Günümüzde geçmişe göre daha fazla ergenin ruh sağlığı sorunu yaşadığı bildirilmektedir. Araştırmalar; yapılandırılmış ortam ve programlar doğrultusunda, belli bir amaca yönelik aktivitelere ve organize sporlara katılmanın ergenin ruh sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu göstermektedir. Bu yazıda sporun ergen ruh sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendiren ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmalar gözden geçirilmiştir.The most prominent feature of adolescence is going through rapid changes. Compared to children, adolescents have to overcome more biopsychosocial changes. As reported, compared to past, today adolescents have more mental health problems. Many studies show that youth involving in organized sports and structured programs have positive effects on adolescents’ mental health. The purpose of this paper was to review the studies about the effects of sports on adolescent mental health

    Childhood sexual abuse

    Get PDF
    Çocuğun cinsel istismarı fiziksel, duygusal, sosyal, ahlaki, kültürel ve hukuki boyutları olan geniș kapsamlı ve karmaşık bir sorundur. İstismar çocuğun duygusal ve cinsel gelişimini, kişiler arası ilişkilerini, özgüvenini sarsan akut ve kronik travmadır. Cinsel istismarın klinik özellikleri ve çocuk üzerindeki etkileri; çocuğun istismarcı ile olan ilişkisine, istismarın şekline, süresine, şiddet kullanımına, fiziksel zararın varlığına, çocuğun yaşı ve gelişim basamağına ve travma öncesi psikolojik gelişimine bağlı olarak değişmek-tedir. Cinsel istismar öyküsü anksiyete, depresyon, madde bağımlılığı, intihar davranışı, kişilik bozukluğu ve posttrav-matik stres bozukluğunu içeren psikiyatrik bozukluklarla sonuçlanabilmektedir. Bu makalede çocuk cinsel istismarı ile ilgili ulusal ve uluslararası literatür gözden geçirilmiştir.Child sexual abuse (SA) is a comprehensive and complicated problem, which includes physical, emotional, social, moral, cultural and legal dimesions. SA is an acute and chronic trauma that can affect the child’s emotional and sexual development, interpersonal relations and self confidence. The clinical features and impacts of the SA on the child varies to relation between abusers and child, form and duration of abuse, physical assault, developmental phase, age, psychological development. SA history may result in anxiety, depression, substance dependence, suicide, personality disorder, posttraumatic disorder. The purpose of this paper was to review the studies about childhood SA

    Suicidal behavior and associated factors in sexually abused adolescents

    No full text
    Objectives: The aim of the present study is to determine the rate of suicidal ideation and suicide attempts in sexually abused adolescents and to determine the factors associated with suicidal behavior

    Cinsel İstismara Uğrayan Çocuk ve Ergenlerin Sosyodemografik Özellikleri ve Ruhsal Değerlendirmesi

    No full text
    Amaç: Çalışmamızın amacı cinsel istismara maruz kaldığı bildirilen çocuk ve ergen olguların sosyodemografik özelliklerinin ve ruhsal bozukluk tanılarının belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada Kasım 2012 ile Mayıs 2014 tarihleri arasında Çocuk ve Ergen Psikiyatri Polikliniğine adli rapor düzenlenmesi amacıyla gönderilen ve cinsel istismara maruz kaldığı bildirilen çocuk ve ergen olguların (n=158) bilgileri geriye dönük olarak incelenmiştir. Adli olguların sosyodemografik özellikleri, psikiyatrik tanıları, zekâ düzeyleri, adli istekler ve istismarcı-mağdur ilişkisinin özellikleri poliklinik dosyalarından elde edilmiştir. Değerlendirilen olgulara DSM-IV TR tanı ölçütlerine göre tanı konulmuştur. Bulgular: Araştırmaya katılan 158 olgunun %17,7’sini (n=28) erkek, %82,3’ünü (n=130) kız olgular oluşturmaktaydı. Olguların yaşları 6 ile 18 arasında değişmekte olup ortalaması 13,94 (sd±2,56) bulunmuştur. Vajinal penetrasyon %32,5 ile mağdurlar tarafından en sık bildirilen istismar tipi iken, bunu sırasıyla bedene cinsel amaçla dokunma (%29,9), anal penetrasyon (%22,3) ve diğerleri izlemekteydi. Mağdurların DSM-IV TR tanı ölçütlerine göre aldıkları tanılar incelendiğinde; olguların %24,1’ine (n=38) travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), %20,9’una (n=33) depresif bozukluk, %19’una (n=30) ise akut stres bozukluğu (ASB) tanısı konulduğu, %36,1’inin (n=57) herhangi bir ruhsal bozukluk tanısı almadığı belirlenmiştir. Sonuç: Çocuk cinsel istismarı sıklığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de korkutucu bir hızla artmaktadır. Bulgularımız, cinsel istismara uğrayan çocuk ve ergenlerin ortaya çıkarılması için disiplinler arası kapsamlı araştırma ve değerlendirme çalışmalarına ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Anahtar kelimeler: çocuk; ergen; cinsel istismar; sosyodemografik özellikle

    Suicidal behavior and associated factors in sexually abused adolescents

    No full text
    Objectives: The aim of the present study is to determine the rate of suicidal ideation and suicide attempts in sexually abused adolescents and to determine the factors associated with suicidal behavior

    Suicide by Homemade Hydrogen Sulfide in Turkey a Case Report

    No full text
    Suicide is a major public health problem and globally the second leading cause of death among young adults. Most of deaths due to H2S were seen among sewage or industrial workers because of acute exposure to this gas. Suicide by inhalation of homemade H2S has been reported for the first time in Japan, in 2007. In this study, for the first time, a 24-years-old male university student (from Turkey) preparing homemade H2S by using commercially available chemical products that were bought online in order to suicide was reported. The case is discussed in the light of related literature

    Problematic Internet use was more common in Turkish adolescents with major depressive disorders than controls

    No full text
    Aim: This study compared problematic Internet use (PIU) rates in 12- to 18-year-olds with major depressive disorder (MDD) and healthy controls and explored potential links between PIU and suicide among patients with MDD

    Association between premenstrual syndrome and alexithymia among Turkish University students

    No full text
    Premenstrual syndrome (PMS) is a heterogeneous disorder, which includes physical, cognitive, affective and behavioral symptoms. The aim of this study was to determine the factors affecting PMS and the relationship between PMS and alexithymia. The research was performed with 308 students. Data were collected using a demographic questionnaire, the Toronto alexithymia scale (TAS-20) and a premenstrual assessment form (PAF). The prevalence of PMS in our sample was 66.6%. The contributing factors to PMS were having a history of psychiatric treatment and having a smoking habit (p<0.05). The PMS group showed higher scores than the non-PMS group on all the items of the TAS-20 which includes the three factors: difficulty in identifying feelings, difficulty in describing feelings and externally oriented thinking (p<0.05). The alexithymic students showed higher scores on all PAF subscales (p <= 0.001). Further studies are needed to determine the probable role of alexithymia in the pathogenesis of PMS
    corecore