141 research outputs found

    Vergessen durch Hinweisreize: Inhibition oder Strategiestörung?

    Get PDF
    Beim episodischen Erinnern kann sowohl die Vorgabe einer Teilmenge zuvor gelernter Items als Hinweisreize als auch deren aktiver Abruf zu Vergessen des verbleibenden Materials führen. Während abrufinduziertes Vergessen in der Literatur meist auf einen Inhibitionsmechanismus zurückgeführt wird, ist der dem part-list cuing zugrunde liegende Mechanismus weitgehend unklar. Die vorliegende Arbeit untersucht in insgesamt vier Experimenten die drei prominentesten Erklärungsansätze von part-list cuing: Das Modell des stärkeabhängigen Wettbewerbs, die Strategiestörungshypothese und die Inhibitionshypothese, nach der part-list cuing auf demselben Mechanismus beruht wie abrufinduziertes Vergessen. Konsistent mit der Idee einer funktionalen Äquivalenz zwischen der Vorgabe von Hinweisreizen und dem Abruf von Items ergibt sich in allen vier Experimenten ein vollständig paralleles Ergebnismuster zwischen beiden Vergessensformen. Allerdings erweist sich keiner der drei vorgeschlagenen Mechanismen in der Lage, das Gesamtmuster der Daten adäquat zu beschreiben. Stattdessen ergibt sich ein komplexeres Bild. Während sich der ältere Ansatz des stärkeabhängigen Wettbewerbs als unzureichend erweist, legen die Ergebnisse eine Erklärung von part-list cuing auf der Basis von Inhibition und Strategiestörung nahe. Sie deuten zudem an, dass nicht nur part-list cuing, sondern in analoger Weise auch abrufinduziertes Vergessen auf diesen beiden Mechanismen beruhen kann. Die vorliegende Arbeit schlägt eine Brücke zwischen zwei experimentellen Paradigmen und integriert die Sichtweisen zweier theoretischer Lager. Es wird vorgeschlagen, dass unabhängig vom Paradigma (part-list cuing oder abrufinduziertes Vergessen), die Lernsituation darüber entscheidet, welcher der beiden Mechanismen (Inhibition oder Strategiestörung) in einer konkreten Situation relevanter ist

    Planimetry investigation of the corpus callosum in temporal lobe epilepsy patients

    Get PDF
    Objective: To evaluate the effects of temporal lobe epilepsy (TLE) on corpus callosum (CC) morphometry in patients with TLE. Methods: This retrospective study was conducted at the Faculty of Medicine, Tekirdag Namik Kemal University, Tekirdag, Turkey between November 2010 and December 2013. The epileptic syndrome diagnosis was based on International League Against Epilepsy criteria, and this study was conducted on the MRIs of 25 epilepsy patients and 25 control subjects. We classified the patients according to their duration of epilepsy: = 10 years. The projection area length (PAL) of the CC was also estimated. Total brain volumes (TBV) were measured on CT images. Results: The mean values of TBV for patients with TLE and the control group were not statistically different, but the CC PAL values were statistically different. The mean CC PAL values of under and over 25 years of age in patients with TLE were statistically different. The mean values of TBV of under and over 10 years duration of TLE were small statistically, but the CC PAL values were statistically different. Conclusion: The results indicate a clear influence of TLE on the structure of the CC rather than TBV

    Yayılı Yük Etkisindeki Dairesel Kesitli Sikloid Çubukların Sönümlü Dinamik Analizi

    Get PDF
    Konferans Bildirisi-- İstanbul Teknik Üniversitesi, Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2017Conference Paper -- İstanbul Technical University, Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2017Bu çalışmada, düzlemine dik yüklü sabit kesitli sikloid eksenli çubukların, farklı tip dinamik yükler altındaki zorlanmış titreşimi Laplace uzayında incelenmiştir. Analizlerde homojen, izotropik, elastik veya visko-elastik malzemeler seçilmiştir. Kayma deformasyon etkisi de göz önünde bulundurulmuştur. Zaman uzayında elde edilen sistem davranışını idare eden denklemlere Laplace dönüşümü uygulanmış, kanonik formda elde edilen birinci mertebeden adi diferansiyel denklem takımlarının çözümleri Tamamlayıcı Fonksiyonlar Yöntemi (TFY) ile yapılmıştır. TFY’ye dayalı başlangıç değer probleminin Laplace uzayındaki çözümleri için 5. mertebe Runge-Kutta (RK5) algoritması kullanılmıştır. Sonuçların Laplace uzayından zaman uzayına dönüşümü için etkin bir ters Laplace metodu uygulanmıştır. Sunulan yöntemin sonuçlarını doğrulamak ve karşılaştırmak için Fortran dilinde bir bilgisayar programı hazırlanmıştır. Hazırlanan bilgisayar programının kontrolü, mevcut yöntemin sonuçları ile ANSYS programı sonuçları karşılaştırılarak yapılmış, etkinliği ve üstünlüğü gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: İki Noktalı Sınır Değer Problemleri; Tamamlayıcı Fonksiyonlar Yöntemi (TFY); Ters Laplace Dönüşümü; Kelvin Sönüm Modeli.In this study, we investigate the forced vibration of the cycloid bars with uniform cross-section subjected to various time depended out of plane loads in the Laplace domain. The material of the rods is assumed to be homogeneous, isotropic, elastic or viscoelastic. The effect of shear deformation is also taken into account. Laplace transformation is applied to the obtained governing equations. In the viscoelastic material case, the Kelvin model is employed. The Complementary Functions Method (CFM) is used to solve the attained canonical form of the first order ordinary differential equations in the transformed domain. Thereafter the related differential equations are solved by the fifth-order Runge–Kutta (RK5) algorithm. To retransfer the results to the time domain an efficient inverse numerical Laplace transform method is implemented. To validate and compare the results of the present method a computer program is coded in Fortran. Verification and exactness of the written program is performed by comparing the results of the present methods and results of ANSYS finite element software, the accuracy and superiority of the present method can be noticed. Keywords: Two-Point Boundary Value Problems; Complementary Functions Method (CFM); Inverse Laplace Transforms; The Kelvin Viscoelastic Model

    Organik Üzüm Yetiştiriciliği

    Get PDF
    Bu projenin amacı Güneydoğu Anadolu Bölgesinde üzüm yetiştiriciliğinde bitki besleme ile hastalık ve zararlılara karşı organik tarımın uygun gördüğü preparatları kullanarak organik üzüm yetiştiriciliğine veri tabanı oluşturmaktır. Araştırma, Gaziantep/Oğuzeli ilçesinde bulunan, çiftçi bağında 2002-2009 yılları arasında, yüksek goble şekli verilen ve 4 x 4 m dikilmiş Dımışkı üzüm çeşidi bağında yürütülmüştür. Çalışmada çiftlik gübresi, yeşil gübre ve konvansiyonel uygulamalar karşılaştırılmıştır. Her parselden ayrı ayrı toprak alınmış ve analiz yapılmıştır. Konvansiyonel üretimin yapıldığı parsele üreticilerin kullandığı ve pratikte kullanılan kimyasal gübreler uygulanmıştır. Bağda külleme hastalığı ve salkım güvesine karşı mücadele yapılmıştır. Uygulama alanlarında dekara verim, dane ağırlığı, SÇKM ve serbest asitlik değerlerine bakılmıştır. Verim yönünden yıllar itibariyle yapılan analiz sonucunda istatistiksel olarak fark çıkmamakla birlikte, yeşil gübre uygulanan alandan ortalama 481,63 kg/da verim alınırken, çiftlik gübresi uygulanan alandan 474,75 kg/da, Konvansiyonel alandan ise 454,10 kg/da verim alınmıştır. Sonuç olarak yeşil gübre uygulamasının maliyetinin düşük, organik olarak yetiştirilen üzüm fiyatının yüksek olması, yeşil gübre uygulamasını diğer uygulamalara göre ön plana çıkarmıştır. Organik üzüm yetiştiriciliği konusunda farklı besleme ve mücadele materyali ile farklı yöntemler alternatif olarak araştırma konusu yapılarak çalışmalara devam edilmelidir. Özellikle organik ürünün talep ve fiyat durumunu belirleyecek araştırma çalışmaları yapılmalıdır

    Off-pump versus on-pump coronary artery bypass grafting in acute coronary syndrome: a clinical analysis

    Get PDF
    <p>Abstract</p> <p>Background</p> <p>Although off-pump coronary artery bypass (OPCAB) surgery has many beneficial effects compared with on-pump surgery, switch to on-pump surgery has significantly higher risks of operative mortality. Benefits of OPCAB over on-pump surgery strategies concerning myocardial revascularization are still debatable. We have aimed to develop an "algorithm of off-pump surgical strategy" on preventing conversion to on-pump. This clinical study reports our clinical outcome of OPCAB in patients with acute coronary syndrome.</p> <p>Methods</p> <p>Between January 2006 and December 2008, 198 patients with acute coronary syndrome were enrolled in the study. Decision of OPCAB (142 patients) or on-pump surgery (56 patients) was made according to patients' present clinical status and our surgical background. Cardiac enzymes, duration of the surgery, graft numbers, stay in intensive care unit were recorded.</p> <p>Results</p> <p>OPCAP group has shorter operation time (82.78 min versus 164.22 min, p < 0.001), lesser necessity for intra-aortic balloon pumping (3.5% versus 12.5%, p = 0.053), shorter duration of intensive care unit stay (p < 0.05) and hospital stay (p < 0.001) compared to on-pump patients. EuroSCORE level was lower in OPCAP group (p < 0.001). None of the patients of OPCAB group required conversion to on-pump technique.</p> <p>Conclusions</p> <p>The patients who admitted to the hospital with acute coronary syndrome within "golden hours" (within 6 hours after onset) had a greater chance for OPCAB surgery. This study proves that EuroSCORE is likely to be an important factor in deciding which surgical technique to use, but a further investigation is needed to verify. According to our findings, a careful evaluation of coronary angiography, hemodynamic status, quality of target coronary vessel and timing of surgery are important for OPCAB surgery to avoid conversion to on-pump. By a careful systematic evaluation of the patients as explained with this article, it can be prevent or reduce conversion to on-pump surgery during OPCAB surgery.</p

    Undifferentiated headache: broadening the approach to headache in children and adolescents, with supporting evidence from a nationwide school-based cross-sectional survey in Turkey

    Get PDF
    Background: Headache is a leading disabler in adults worldwide. In children and adolescents, the same may be true but the evidence is much poorer. It is notable that published epidemiological studies of these age groups have largely ignored headaches not fulfilling any specific set of ICHD criteria, although such headaches appear to be common. A new approach to these is needed: here we introduce, and investigate, a diagnostic category termed undifferentiated headache (UdH), defined in young people as recurrent mild-intensity headache of <1 h's duration. Methods: We conducted a nationwide cross-sectional survey in 31 schools in six regions of Turkey selected by mixed convenience-based and purposive modified cluster-sampling. A validated, standardised self-completed structured questionnaire was administered by a physician-investigator to entire classes of pupils aged 6-17 years. Results: Of the identified sample of 7889 pupils, 7088 (89.8%) participated. The 1-year prevalence of UdH was 29.2%, of migraine (definite and probable) 26.7%, and of tension-type headache (TTH) (definite and probable) 12.9%. UdH differed with respect to almost all headache features and associated symptoms from both migraine and TTH. Burden of headache and use of acute medication were lower in UdH than in migraine and TTH. Headache yesterday was less common in UdH than migraine (OR 0.32; 95% CI 0.28-0.37) and TTH (OR 0.64; 95% CI 0.56-0.77). Quality of life (QoL) was better in UdH (33.6 +/- 5.2) than in migraine (30.3 +/- 5.6; p < 0.001) and TTH (32.4 +/- 5.3; p < 0.001), but worse than in pupils without headache (35.7 +/- 4.7; p < 0.001). Conclusions: This large nationwide study in Turkey of pupils aged 6-17 years has shown that many children and adolescents have a headache type that does not conform to existing accepted diagnostic criteria. This new diagnostic category of presumably still-evolving headache (undifferentiated headache) is common. UdH differs in almost all measurable respects from both migraine and TTH. Although characterised by mild headaches lasting < 1 h, UdH is associated with significant adverse impact on QoL. Longitudinal cohort studies are needed to evaluate the prognosis of UdH but, meanwhile, recognition of UdH and its distinction from migraine and TTH has implications for epidemiological studies, public-health policy and routine clinical practice

    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 2001-2011 yılları arasında vankomisin dirençli enterokokların değerlendirilmesi

    No full text
    Günümüzde vankomisin dirençli enterokok (VRE) kökenlerinin enfeksiyon veya kolonizasyon etkeni olarak karşımıza daha sık çıkması, önemi her geçen gün artan bir sorun oluşturmaktadır. Tedavi seçeneklerinin kısıtlılığı nedeniyle önemli bir nozokomiyal patojen olan bu organizmaların izlem ve kontrolü büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 2001-2011 yılları arasında enterokoklarda glikopeptid direnç gelişiminin izlenerek değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Hastanemizde çalışma kapsamı süresince yatarak izlenen VRE enfeksiyon ve kolonizasyon olgularının bakteriyoloji laboratuvarına gönderilen klinik hastalık ve rektal sürüntü örneklerinin kültür sonuçları, üreyen mikroorganizmalar, duyarlılık paternleri ve hastalara ait demografik bilgilere, Bakteriyoloji laboratuvarı kayıtlarından ulaşılarak retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Mikrobiyoloji Laboratuvarından ve hastane kayıtlarından derlenen tüm bilgiler Microsoft Excel programına aktarılmış, bir sonraki adımda veriler SPSS 12 programı kullanılarak istatistiksel olarak analiz edilmiştir. VRE suşları en sık İç Hastalıkları ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniklerinden soyutlanmıştır. En sık rastlanan tür E faecium, en sık VRE soyutlanan örnekler kan ve idrar örnekleri olarak bulunmuştur. İncelenen suşlar arasında penisiline duyarlılık gözlenmemiş, eritromisin, levofloksasin ve teikoplanine yüksek oranda direnç saptanmıştır. Gentamisine karşı yüksek düzey direnç oranı %91 olarak bulunmuştur. Test edilen antimikrobiyal ajanlar arasında etkinliği en yüksek olan linezolid olarak belirlenmiştir. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 2001-2011 yılları arasında hem enfeksiyon hem kolonizasyon olgularının sayısı 2001 yılından itibaren sürekli artış göstermekle birlikte bu artış özellikle 2009 yılından sonra hızlı bir ivme kazanmıştır

    A study on an efficient numerical analysis of the curved structural elements.

    No full text
    TEZ10233Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2016.Kaynakça (s. 127-128) var.xiii, 161 s. : tablo ; 29 cm.Bu çalışmada, geometrik özellikleri eksen boyunca değişen, düzlemi içinde ve düzlemine dik yüklü eğri eksenli çubukların, silindirik tonozların ve eksenel dönel simetrik yapı elamanlarının statik ve dinamik yükler altında analizleri incelenmiştir. Analizlerde homojen, izotropik, elastik veya viskoelastik malzemeler seçilmiştir. Bu tür yapı elemanlarının statik yükler altında davranışını idare eden temel denklemler özetlenmiş, kanonik formda elde edilen birinci mertebeden adi diferansiyel denklem takımlarının çözümleri Tamamlayıcı Fonksiyonlar Yöntemi (TFY) ile yapılmıştır. Ayrıca, düzlemi içinde yüklü daire eksenli çubukların farklı tip dinamik yükler altında zorlanmış titreşimi Laplace uzayında analiz edilmiştir. Bununla beraber, viskoelastik malzeme durumunda Kelvin tipi sönüm modeli kullanılmıştır. Elastik sabitler, Laplace uzayında kompleks karşıtları ile değiştirilerek, viskoelastik malzeme özellikleri tanımlanmıştır. Laplace uzayında elde edilen çözümlerden zaman uzayına geçmek için Durbin'in modifiye edilmiş ters dönüşüm yöntemi kullanılmıştır. Düzlemsel yapı elemanlarının statik ve dinamik analizleri için genel amaçlı Mathematica ve Fortran dillerinde bilgisayar programları hazırlanmıştır. Hazırlanan bilgisayar programlarının kontrolü, literatürde mevcut değişik yöntemlerin sonuçları ve analitik çözümler ile karşılaştırılarak, literatür ile uyumlu ve etkin oldukları gösterilmiştir.In this study, in-plane loaded and perpendicularly loaded to plane curved rods with variable geometric properties along the axis, barrel vaults and axisymmetric structural elements subjected to static and dynamic loads are theoretically investigated. The materials of the structural elements are assumed to be homogeneous, isotropic, elastic or linear viscoelastic. The governing equations of such structural elements under static loads have been summarized. The obtained canonical form of the first order ordinary differential equations has been solved by Complementary Functions Method (CFM). Also, the transient analysis of in-plane loaded curved rods under the various dynamic loads has been analyzed in the Laplace domain. Furthermore, in the viscoelastic material case, the Kelvin model is employed. According to the correspondence principle, material constants are replaced with their complex counterparts in the Laplace domain. The solution obtained are transformed to the time domain using the modified Durbin's inverse numerical Laplace transformed method. For the suggested models, the computer programs with the static and dynamic analysis of the planar curved structural elements are coded in Mathematica and Fortran. Verification of the computer programs are performed by comparing the results of the present methods with the other numerical methods and analytical solutions. The procedures have been proved to be highly accurate and efficient compared to various other numerical methods available in the literatures
    corecore