19 research outputs found

    Türk Boğazlar Sistemi’nde Mesozooplankton Biyokütlesinin İlkbahar ve Sonbahar Mevsimlerindeki Alansal ve Vertikal Dağılımı

    Get PDF
    Zooplanktonik organizmalar pelajik besin ağının şekillenmesinde ve biyokimyasal döngülerin gerçekleşmesinde anahtar rol oynamaktadır. Zooplankton biyokütlesi ve dağılımı hakkında bilgi sahibi olmak, bu canlıların ekosistemdeki organik madde ve enerji akışına katkılarını tahmin etmek için önem arzetmektedir. 2008 yılının Nisan ve Ekim aylarında Türk Boğazlar Sistemi (TBS)’nde tek hat boyunca belirlenen istasyonlardan WP-2 plankton kepçesi (ağ göz açıklığı 200μm) ile zooplankton örnekleri toplanmıştır. Bu örneklerden ölçülen biyokütle değerlerinin epipelajik bölgedeki alansal ve dikey dağılımı belirlenerek bölgedeki bu konuyla ilgili bilgi eksikliği giderilmeye çalışılmıştır.TBS’de ortalama mesozooplankton mevcut stoğu alansal ve dikey olarak farklılık göstermiştir. Mesozooplankton biyokütlesi genel itibariyle ilkbaharda yüzey karışım tabakasında yoğunlaşmış, derinlik ile birlikte azalmıştır. Sonbahar periyodunda ise geçiş tabakası ortalama mesozooplankton biyokütle değerleri bakımından daha yüksek bulunmuştur. Genel olarak, boğazlarda yüksek olan bu değerler, Marmara Denizi’nin iç bölgelerinde özellikle kuzey batısında oldukça düşmüştür. Bölgedeki biyokütle dağılımında istasyon derinliği, derinlik tabakaları ve oksijen miktarı etkili olmakla birlikte, örnekleme periyodu boyunca gerçekleştiği bildirilen musilaj olayının sıcaklık ve tuzluluk gibi çevresel parametrelerin etkisini büyük ölçüde maskelediği düşünülmektedir

    Mersin Körfezi'nde ihtiyoplankton dağılımı ve bolluğu

    No full text
    Mersin Körfezi'nde pelajikte yer alan kemikli balıkların yumurta ve larvalarının dağılım ve bolluğunu belirlemek amacıyla25-26 Aralık 2014, 22 Şubat- 3-4 Mart 2015, 30 Nisan 2015 ve 22 Ekim 2015 tarihlerinde R/V Bilim-2 araştırma gemisi ile örneklemeleryapılmıştır.Vertikal ihtiyoplankton örneklemeleri; çapı 70 cm, ağ uzunluğu 130 cm ve ağ göz açıklığı 500 mikron Hensen tipi plankton kepçesi ile Aralık döneminde 13, Şubat- Mart döneminde 10, Nisan ve Ekim dönemlerinde 12 adet istasyonda gerçekleştirilmiştir. Her istasyonda fiziksel, kimyasal ve biyolojik parametreölçümleri yapılmıştır. Araştırma bölgesinde 733 adet yumurta, 683 adet prelarva ve 461 adet postlarva elde edilmiştir. Körfez genelinde 29 familyaya ait 70türün yumurta, prelarva ve/veya postlarvası belirlenmiş olup Nisan 2015 döneminde ihtiyoplankton tür topluğunun ve bolluğunda artış gözlemlenmiştir. Çalışmamızda balıkların erken gelişim evreleri açısından değerlendirildiğinde; Aralık ve Şubat- Mart dönemlerinde yumurta safhasında, Nisan döneminde prelarva safhasında ve Ekim döneminde de postlarva safhasında bireylerin daha yoğun olduğu belirlenmiştir. Lessepsiyan balık türlerinin embriyonik gelişim evreleri hakkında bilginin az olmasıve tespit edilen balık yumurtalarının embriyonik safhanın başlarında ve/veya deforme olması sebebiyle tür tayinleri yapılamamış olup toplam yumurta miktarının % 17.6 'sını teşkil etmektedir. İhtiyoplankton bolluğu açısından Aralık döneminde küçük pelajik balıklardan Sardina pilchardus yumurta ve postlarvası ile Etrumeus teres prelarvası baskın durumundadır. Şubat sonu Mart başında Engraulis encrasicolus yumurta ve prelarvası yoğun iken Soleidae spp. postlarvasının yoğun durumdadır. Nisan döneminde Sardinella aurita türünün yumurta ve prelarvası bol bulunurken E. encrasicolus postlarvası en fazla yoğunluğa sahiptir. Ekim döneminde Bregmaceros atlanticus türünün postlarvası yoğun olarak saptanmış olup çalışma sahasında 20 m derinliğin üzerindeki istasyonlarda dağılım göstermektedir. Mersin Körfezi genelinde ihtiyoplankton komposizyonu incelendiğinde küçük pelajik balıkların baskın olduğu belirlenmiştir

    HES’ler (HidroElektrik Santralleri) ve Deniz Ekosistemlerine Olası Etkileri

    No full text
    TÜBİTAK ÇAYDAG01.06.2019Göksu nehri tatlı su girdileri özellikle kıs (Subat) ve ilkbahar (Nisan) aylarında deniz yüzeyi veyüzeye yakın alt tabakaların sıcaklık, tuzluluk ve yogunluk dagılımlarında belirgindegisikliklere sebep olmus ve bölgede hakim Küçük Asya Akıntısı etkisi ile batı yönlü yayılımgöstermistir. Yaz ve sonbahar dönemlerinde nehir debisinin düsük olması nedeni ile etki alanısınırlı kalmıstır. Tatlı su etki alanında açıklara oranla besin tuzu yükleri daha yüksek çıkmıstır.Deniz çalısma alanı yüzey sularında besin tuzları ve TP degisim aralıgı NO3+NO2: 0.05 -1.74 μM; NH4: 0.06 - 0.83 μM; PO4: 0.02 - 0.11 μM; Si: 0.35 - 2.93 μM; TP: 0.07 - 0.24 μMolmustur. Göksu nehrinde besin tuzları ve TP degisim aralıgı NO3+NO2: 1.95 ? 119.95 μM;NH4: 0.11 ? 8.41 μM; PO4: 0.02 ? 1.31 μM; Si: 1.17 ? 148.58 μM; TP: 0.12 ? 4.00 μMolmustur. Baraj yukarısından (Ermenek Baraj gölü) denize karıstıgı son noktaya (Sökünköprüsü) kadar olan nehir yatagında ölçülen tüm besin tuzu derisimleri giderek artan bir egilimgöstermislerdir. 1980 öncesi döneme göre nehir sularının besin elementleri yükleri yanı sıraSi/NOx, N/P oranları degismis ve özellikle son yıllarda artıs egilimi gösteren NOx girdileri iledenizde reaktif silikat kullanımını tesvik etmesi bölge sularında baskın grubu olusturandiyatom florasının gelisimini baskılayacak olup diger fitoplankton gruplarının zaman içindeöne çıkmasına neden olabilecektir. Deniz yüzey sularında ölçülen partikül madde miktarlarıErmenek Baraj gölü degerleriyle aynı seviyelerdeyken, Sökün, Karakaya ve Kargıcak nehiristasyonlarından sırasıyla 40, 20 ve 10 kat daha az partikül madde içermistir. Deniz alanındapartikül fazdaki iz metal derisimleri en yüksek ilkbahar döneminde ve sırası ile azalarak kıs,güz ve yaz dönemlerinde saptanmıstır. Deniz örneklerinin aksine, nehir örneklerinde partikülmadde miktarı ile partikül fazda ölçülen iz metal derisimleri arasında kuvvetli bir iliskigözlenmistir. Nehir boyunca ölçülen iz metal derisimleri kıstan güze monoton bir azalmasergilemistir. Nehir sularında tespit edilen partikül madde ve buna eslik eden iz metalderisimleri deniz örneklerine kıyasla bir kat yüksek gözlenmistir.Çalısma alanında Göksu nehir girdileri ile beslenen sıg kıta sahanlık sularında geneldefitoplankton nicel ve nitel açılardan açık sulara oranla daha zengin ve yogun bulunmustur.Nehir girdilerinden direkt etkilenen ve kıyı açık etkilesiminin görece zayıf oldugu Tasucukörfezi yüzey suları fitoplankton yogunlugunun en yüksek görüldügü alanlardan biriniolusturmustur. Çalısma alanında yıl boyunca genelde diyatomlar, dinoflagellatlar ve digergruplara oranla baskın grubu olusturmustur. Geçmise yönelik (2002-2018) uydu veri analizleriGöksu nehri girdilerinden etkilenen deniz alanı klorofil a içeriklerinde süreç içinde hafif birazalma egimi göstermistir. Deniz suyuna nehir suyu ekleme deneylerinde Sökün suyuErmenek Baraj Göleti suyuna oranla kıyısal ve açık suların fitoplankton gelisimine 6.2 ve 7.9kat daha fazla katkı vermistir. Nisan 2018 döneminde metrekübe düsen zooplankton sayısıdiger dönemlerden yaklasık 9 kat daha fazla çıkmıs olup bu dönemde cladocera grubu baskınbulunmustur. Bölgede toplamda 103 takson balık yumurta, prelarva ve/veya postlarvasıtanımlanmıstır. Derin deniz balık türlerine ait bölgede 24 türe ait ihtiyoplankton belirlenmistir.Akustik yöntemlerle zooplankton ve balık üzerine sahada toplanan veriler nehir girdileri ile bugrupların bulunurlugu arasında pozitif bir iliski oldugunu göstermistir. Mevsim ortalamaları bazalındıgında en yüksek bentik canlı biyokütlesi Göksu nehrinin dogu ve batı yönündeki verimlisıg kıyı sularında saptanmıstır.Freshwater inputs from the Göksu river have modified greatly the surface and nearsurfacetemperature, salinity and density profiles in its drainage area during winter (February) andspring (April) and have displayed westward extension with the aid of the prevailing AsiaMinor Current. Freshwater impact was less pronounced during summer & autumn due toreduced instream flows. Dissolved nutrient contents of the drainage basin have exceededgreatly those observed in offshore waters. Surface nutrient concentrations have rangedbetween 0.05 - 1.74 μM for NO3+NO2; 0.06 - 0.83 μM for NH4; 0.02 - 0.11 μM for PO4; 0.35 -2.93 μM for Si and lastly 0.07 - 0.24 μM for TP. These concentrations varied in the range1.95 – 119.95 μM for NO3+NO2; 0.11 – 8.41 μM for NH4; 0.02 – 1.31 μM for PO4; 1.17 –148.58 μM for Si and 0.12 – 4.00 μM for TP in the Göksu River. An apparent increasing trendhas been observed in all nutrient concentrations from the Ermenek dam (upstream) towardsthe Sökün samling point (downstream). Changes in both nutrient contents as well as in theirratios (Si/NOx, N/P) have been observed in the Göksu river since 1980. Increased NOx fluxesto the basin encourages surplus silicate consumption by diatoms which may further favorother groups against diatoms in the long run. The amount of particulate matter measured atKargıcak, Karakaya and Sökün sampling points have exceeded those present in surface seawater and in Ermenek dam reservoir water almost 10, 20 and 40 times, respectively. Tracemetal concentrations in particulate phase have been found highest during spring followed bywinter, autumn and summer. In contrast to sea water samples, a highly significant correlationhas been observed between the amount of particulate matter and trace metal concentrationsin particulate phase in freshwater samples. Trace metal concentrations measured along theGöksu river have displayed a monotonous decrease from winter to autumn. Riverbornparticulate matter and accompanying trace metal concentrations were twice as much ofthose observed at sea.Phytoplankton have been found most abundant and diverse in the coastal river drainagearea compared to offshore waters. Surface waters of the Taşucu bay has been found veryrich in phytoplankton where exchange with offshore waters is limited and directly influencedfrom the runoff. Diatoms have been found to dominate flora over dinoflagellates and othergroups throughout the year. Analysis of long term (2002-2018) satellite data set for theGöksu river drainage area indicates a slight decrease in chlorophyll a content in time.Enrichment of seawater with freshwater incubation experiments have shown that Sökünfreshwater addition result in 6.2 and 7.9 fold increase in coastal and offshore phytoplanktongrowth compared to Ermenek dam reservoir water addition. The amount of zooplankton percubic meter was estimated 9 fold during spring compared to other seasons during which the cladocerans have dominated the bulk. Fish egg, prelarvae and postlarvae belonging to total103 fish taxa have been identified from the region among which 24 form the deep sea fish. Ahighly significant pozitive correlation has been found to exist between the amount of riverrunoff and acoustically derived plankton and fish biomass. Based on seasonal averages tothe highest benthic biomass was retained at productive shallow regions located at both sidesof the Göksu river mouth.In summary, dams built along rivers enable freshwater microalgae to consume dissolvednutrients to a great extent within the reservoirs which are indeed vital for the growth ofmarine phytoplankton. A great difference do exist between the dissolved nutrient contents ofthe reservoirs and naturally flowing river waters. Project outputs strongly emphasise dams tobe constructed at higher elevations, farther away from seas

    Türk Boğazlar Sistemi’nde mesozooplankton biyokütlesinin ilkbahar ve sonbahar mevsimlerindeki alansal ve vertikal dağılımı

    No full text
    Zooplanktonik organizmalar pelajik besin ağının şekillenmesinde ve biyokimyasal döngülerin gerçekleşmesinde anahtar rol oynamaktadır. Zooplankton biyokütlesi ve dağılımı hakkında bilgi sahibi olmak, bu canlıların ekosistemdeki organik madde ve enerji akışına katkılarını tahmin etmek için önem arzetmektedir. 2008 yılının Nisan ve Ekim aylarında Türk Boğazlar Sistemi (TBS)’nde tek hat boyunca belirlenen istasyonlardan WP-2 plankton kepçesi (ağ göz açıklığı 200μm) ile zooplankton örnekleri toplanmıştır. Bu örneklerden ölçülen biyokütle değerlerinin epipelajik bölgedeki alansal ve dikey dağılımı belirlenerek bölgedeki bu konuyla ilgili bilgi eksikliği giderilmeye çalışılmıştır.TBS’de ortalama mesozooplankton mevcut stoğu alansal ve dikey olarak farklılık göstermiştir. Mesozooplankton biyokütlesi genel itibariyle ilkbaharda yüzey karışım tabakasında yoğunlaşmış, derinlik ile birlikte azalmıştır. Sonbahar periyodunda ise geçiş tabakası ortalama mesozooplankton biyokütle değerleri bakımından daha yüksek bulunmuştur. Genel olarak, boğazlarda yüksek olan bu değerler, Marmara Denizi’nin iç bölgelerinde özellikle kuzey batısında oldukça düşmüştür. Bölgedeki biyokütle dağılımında istasyon derinliği, derinlik tabakaları ve oksijen miktarı etkili olmakla birlikte, örnekleme periyodu boyunca gerçekleştiği bildirilen musilaj olayının sıcaklık ve tuzluluk gibi çevresel parametrelerin etkisini büyük ölçüde maskelediği düşünülmektedir

    Mikroplastik Partiküllerin ve Plastik Katkısı Olan "Bisfenol A" Organik Bileşiğinin Mersin Körfezi'nde Dağılım Gösteren Bazı Zooplankton Türleri Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi

    No full text
    TÜBİTAK ÇAYDAG5.04.2018Proje kapsamında Erdemli açıklarındaki transekt borunca 3 istasyonda ve bölgedeki bazınehirlerde 2016 Agustos?undan itibaren en az 1 yıl boyunca aylık örneklemeler yapılmıs,ayrıca laboratuvarda çesitli zooplankton türleri ile birçok deney gerçeklestirilmistir.Türkiye?de ilk defa yapılan ölçümlerle, deniz suyunda 4.33-16.92 ug/L aralıgında degistigigörülen BPA kirleticisi, nehir sularında göreceli olarak biraz daha yüksek olarak, 4.14-29.92ug/L aralıgında ölçülmüstür.Çalısılan 3 istasyondan Nansen siseleri ile elde edilen deniz suyu örneklerinindegerlendirmelerinin sonucunda toplamda 5956 adet mikroplastik parçacıgı tespit edilmistir.%87 lik oranla diger mikroplastik parçacıklarına göre daha yogun olan ve Fiber olarakadlandırılan parçacıkların çogunlugunun mavi (%31), siyah (%43) ve kırmızı (%10) renklioldugu görülmüstür. Bu örnekleme sonucu mikroplastik yogunlugunun 444 - 49 000 adet/m³arasında degistigi bulunmus olup, bu degerlerin su kolonu için bulunan önceki birçokçalısmadan daha yüksek oldugu da görülmüstür.Zooplankton agı ile yapılan örneklemelerde yatay çekimlerde en yüksek mikroplastikmiktarları 21396 Adet/m² (ya da 59.4 adet/m³) olarak Nisan 2017?de 100m derinliktekiistasyondan elde edilmistir. Zooplankton biyokütlesinin de Nisan 2017 (16 mg/m3) ve deHaziran 2017 (12 g/m3) dönemlerinde bilhassa 20 m ve 100 m de bulunan istasyonlardadiger aylara göre daha yüksek oldugu gözlenmistir. Nisan 2017?deki yagmur ve selolusumunun 100m derinlikteki istasyonun hem zooplankton ve hem de mikroplastikmiktarlarındaki yüksek degerlerinde etkili oldugu gözlenmistir. Hem dikey ve hem de yatay agçekimleri göz önüne alındıgında mikroplastiklerin metre küpte en fazla 1 mg civarında oldugutespit edilmistir. Dikey çekim sonuçlarına göre, mikroplastiklerin bilhassa kıyı istasyonundazaman zaman (Kasım 2016?da) zooplankton biyokütlesinin %28?ini olusturduklarıhesaplanmıstır.Yogun olarak mikroplastige maruz bırakılan zooplankton türlerinin çesitli evrelerinin çogununlaboratuvar sartlarında mikroplastik tükettigi gözlenmistir. Yogun mikroplastik oldugundabireylerin vücutlarının üzerine bu mikroplastiklerin yapısarak canlının hareket kabiliyetinikısıtladıgı ve dolayısıyla beslenememesine yol açarak ölümlere neden oldugu gözlenmistir.Farklı BPA dozlarına maruz bırakılan kladoser türü Daphnia magna bireylerinde Comet testiaçısından 50 ppb, 100 ppb ve 10 ppm dozlarındaki hasarlar anlamlı bulunmustur bunakarsılık 1 ppm gibi yüksek bir dozda hasar tespit edilememistir.Within the framework of the Project, from August 2016, monthly sampling was performedat the three stations located along a transect off Erdemli and in the major rivers of theregion, in addition to many laboratory experiments undertaken using several zooplanktonspecies.These first such recorded measurements in Turkey found BPA pollutant levels to rangebetween 4.33-16.92 μg/L for seawater and between, slightly higher values in river waters of4.14-29.92 μg/L.From the 3 stations sampled using Nansen bottles, a total of 5956 microplastic particles wereobtained. Fibers accounted for 87% of total particles of which the majority were black (43%)blue (31%), and red (10%) in colour. Microplastics concentrations ranged between 444-49000 particles/m³ which is higher than recorded in many previous studies.Highest levels of microplastics were obtained at the 100 m depth station in April 2017 usingzooplankton net sampling of 21396 particles/m² (or 59.4 particles/m³) by zooplankton netsampling. Zooplankton biomasses were highest in April 2017 (>16 mg/m3) and June 2017(>12 g/m3) compared to other months, in particular at the 20 m and 100 m depth stations.Severe rainfall and flooding which occurred in April 2017 seems to have played an importantrole in high levels of both microplastics and zooplankton biomass observed at the 100mstation. Considering both vertical and horizontal net towings, microplastic concentrationsdisplayed levels as high as 1 mg per cubic meter of water. Based on vertical towings,microplastics made up 28% of total zooplankton biomass in coastal stations at times (i.e.November 2016).When exposed to dense concentrations, different stages of several zooplankton specieswere found to consume microplastics under laboratory conditions. Very high levels ofmicroplastics were seen to adhere to different sections of the zooplanktonic organism’sbody, causing limitation in mobility and feeding and hence mortalities.When exposed to varying levels of BPA 50 ppb, 100 ppb and 10 ppm concentrations, DNAdamage occurred in the cladoceran species Daphnia magna as verified by the Comet test,however a higher concentration (1 ppm) did not cause apparent damage which is difficultto explain

    CHANGES IN MESOZOOPLANKTON ABUNDANCE, BIOMASS AND SPECIES COMPOSITION WITH DEPTH IN THE LEVANTINE BASIN (EASTERN MEDITERRANEAN)

    No full text
    Species composition, abundance and biomass distribution of mesozooplankton species with depth were studied in the Levantine basin (eastern Mediterranean) within the framework of SESAME (Southern European Seas: Assessing and Modelling Ecosystem changes). Copepods were found to be the dominant group at all depth layers sampled during both sampling periods. Mesozooplankton biomass and abundance varied between 2.2-18.1 mgm-3, 72.28-757.55 ind.m-3 in April 2008 and 0.98-4.67 mgm-3 and 99.54-492.52 ind.m-3 i October 2008, respectively. Mesozooplankton biomass and abundance tend to decrease with depth

    Outreach and Communication in Marine Geosciences: The Integrated Strategy of METU Institute of Marine Sciences to Engage Communities in Turkey and Europe

    No full text
    Seas, coasts and the geochemical processes therein provide invaluable ecosystem services. However, impacts from climate change and anthropogenic effects threaten the sustainability of these services, requiring innovative, multi- actor and multidisciplinary solutions. In order to participate in solutions to these complex challenges, as much as advancing marine science itself, communicating a basic understanding of ocean systems and engaging communities and citizens is essential. METU Institute of Marine Sciences (METU-IMS) is the leading marine science research institute of Turkey that conducts research, provides graduate-level education and advises public and private sectors for more than 40 years. The institute recently launched a comprehensive strategy that includes developing an integrated, community-oriented communication approach. With such a ‘‘360 degree’ communication strategy to raise ocean awareness, the institute aims to reach public audience with target group- tailored messages in the right platform at the right time with the adequate frequency. The communication tools of METU- IMS include Twitter, Facebook, Instagram accounts and a dynamic web page, which is closely linked to the social media channels. Researchers in the field communicate their daily activities via blogs hosted by METU web pages. The strategy goes beyond this and involves traditional but revised, one-to-one communication with communities. Since 2012, we have provided training to over 7000 K-12 students from 200 different schools at the regional level. Moreover, we have participated in 5 National Science Fairs and 4 EU Horizon 2020 Researchers Nights and reached approximately 40000 people of all ages. To further elevate the impact of marine sciences, we have participated social seminars as ‘Science Café’ and TedX Talks. Last but not least we use written, visual and digital platforms, particularly METU’s KAMPUS and ODTULU magazines to increase regional, national and international awareness in support of our three-part mission of education, research and sharing its outcomes with communities and citizens
    corecore