30 research outputs found

    Assessment of flood awareness and early warning systems: the case of Beşikdüzü, Trabzon

    Get PDF
    Bu çalışmada 21 Eylül 2016 tarihinde Trabzon’un Beşikdüzü İlçesinde meydana gelen ve büyük miktarda can ve mal kaybıyla sonuçlanan taşkın, hidrolojik ve sosyal yönden incelenmiştir. Bu amaçla, ilk olarak yaşanan taşkının kaç yıl tekerrür süreli taşkın debisine karşılık geldiğini belirlemek için bölgesel taşkın frekans analizi ile T=2, 5, 10, 25, 50, 100, 500 ve 1000 yıl tekerrür süreli taşkın debileri hesaplanmıştır. İkinci olarak; taşkın riski farkındalığı ve erken uyarı sistemindeki ihtiyaçları belirlemek adına taşkın olayını yaşayan bölge halkıyla anket yapılmıştır. Genel farkındalık kapsamında halkın; taşkın öncesinde, taşkın sırasında veya sonrasında sunulan önlemlerden, stratejilerden ve uygulanan politikalardan ne kadar haberdar olduğu ölçülmüştür. Erken uyarı farkındalığı kapsamında ise, halkın erken uyarı sistemlerinden beklentileri ve bu konudaki bilinç düzeyleri incelenmiştir. Kişinin erken uyarı alması ya da almaması durumunda harekete geçme eğilimi ise bir olay ağacı üzerinde değerlendirilmiş olup, harekete geçmenin bağlı olduğu faktörler incelenmiştir. Çalışmanın sonunda, erken uyarı sistemleri ilgili öneriler sunulmuştur.In this study, the flood, occurred in Beşikdüzü District, Trabzon, on 21 September 2016 and resulted in the large amount of life loss and property, was investigated in terms of hydrological and social aspects. For this purpose, firstly, various flood discharges for different return periods were estimated by regional flood frequency analysis in order to determine the flood quantile of the Beşikdüzü flood. Secondly, for determining flood risk awareness and needs in the early warning system, a survey was conducted with the people living in the region. Within the scope of general awareness, the people’s knowledge of the measures, strategies and policies implemented before, during or after the flood, was investigated. Within the scope of early warning awareness, the expectations of the people from early warning systems and their awareness on this issue were examined. The tendency to take action upon receiving early warnings or not, was evaluated on an event tree, and the factors depending on taking action were examined. At the end of the study, recommendations about early warning systems were also presented

    CHARACTERISTIC PATTERNS AND PUBLICATION RATES OF SPINE SPECIALTY THESES FROM POSTGRADUATE ORTHOPEDIC RESIDENCY (2001-2020) PROGRAMMES IN TURKEY

    No full text
    Objective: Preparing specialization theses is mandatory for medical residents to complete their education. This study aimed to investigate the residency theses in the field of the spine and evaluate their publication rates in scientific journals. Materials and Methods: A search of the Council of Higher Education Theses Center database was performed on May 3, 2021. Using a detailed search, the subject division was filtered as “orthopedics and traumatology,” time limitation was set between 2001 and 2020. The Web of Science, PubMed, and Google scholar databases were searched to determine the publication status of theses. The index of journals that published theses were divided into three groups: SCI/SCI-E, ULAKBIM, and other peer-reviewed international indexes. Results: One-hundred and ninety-two theses were included in this study. A total of 75 (39.1%) theses were published. Thirty-eight (19.8%) of theses were published in a journal with SCI/SCI-E index, 19 (9.8%) in the Ulakbim TR index, and 18 (9.4%) in the other peer-reviewed international indexes. Applied science methods had the highest rate of publications (60%). The topic of basic science had the highest rate of publication (52.6%). Conclusion: The publication rates of spine specialty theses are apparently at an acceptable level compared to other studies. It was assessed that the topic of scoliosis was the most preferred subject and we suggest that original subjects who can contribute to the literature is important for the evolution of the spine. The basic research methods had higher publication rates than the clinical research methods

    Omurgada Tekrarlayan Kist Hidatik Olgusu

    No full text
    Kist Hidatik hastalığına Echinococcus granulosus paraziti neden olur.E.Granulosus ile hastalığın en sık nedeni olduğu bilinen altı farklı tür daha vardır Karaciğer, akciğer, beyin ve genitoüriner sistem gibi esas olarak visseral tutulumla ilişkili olan kist hidatik hastalık; ancak ikincil olarak diğer organları da etkileyebilir.İskelet tutulumu nadirdir. Kemik tutulumunun en sık görüldüğü yer vertebral cisimdir ve bunların arasında en sık torasik vertebra yer alır.Bu olguda nörolojik tutulumu olmayan izole bir spinal nüks hidatik kist olgusu sunuyoruz.1.Giriş Kist hidatik hastalığına en sık etken olarak bir sestod olan E. Granulosus adlı parazit neden olmaktadır.Parazitin en sık yerleşim yeri karaciğer, akciğer ve beyin gibi parankimal organlar olmakla birlikte omurga ve spinal kanal da primer ve rekürren enfeksiyon odakları olabilmektedir. Tanı ve tedavisinin zor olması,uzun dönemler sonrası bile rekürren olabilmesi ayrıca ülkemizin kist hidatik için endemik bir bölge olması nedeniyle tüm hekimlerimizce iyi bilinmesi gerekmektedir.2. Olgu Sunumu23 yaşında kadın hasta, beş aydır var olan sağ ayak parmaklarının dorsal yüzeyinde parestezi, denge sorunları ve sağ alt ekstremitede güç kaybı şikayetleri ile kliniğimize başvurdu.Anamnezinde geçirilmiş nörolojik hastalık öyküsü yoktu. Hasta 2009 yılında başka bir merkezde akciğerde ve karaciğerde kist hidatik ameliyatı olmuştu.Omurgada tarif edilen görünüm kist hidatik ile uyumlu olarak değerlendirildi(Şekil 1a).2016 yılında Göğüs Cerrahisi ile birlikte yapılan operasyonda hastaya posterolateral girişimle T8 sağ inferior fasetektomi-sağ foraminotomi+T9 sağ laminektomi ve Kist eksizyonu + anterior T8-T10 spinal enstrümantasyon uygulandı(Şekil 1b)Postop dönemde oral albendazol tedavisiyle takip edilen hasta postop 5. yılında(2021) sağ ayak parmaklarının dorsal yüzeyinde parestezi, denge sorunları ve sağ alt ekstremitede güç kaybı şikayetleri tarafımıza başvurdu. Yapılan incelemelerde eski operasyon bölgesinde spinal kanaldan sağ paravertebral kaslara uzanım gösteren yaklaşık 6.5*3.5*5.5 cm boyutunda Dumbbell Formasyonunda kist saptanması (Şekil 2a) üzerine operasyona karar verildi.Cerrahimizde kiste ulaşarak ilk önce kist içeriği aspire edildive %3 hipertonik NaCl solüsyonuyla dört kez kist içerisine yıkama- aspirasyon işlemi uygulandı. Ardından kist membranı bir bütün olarak çıkarıldı.(Şekil 2b) Kistektomi sonrası kalan boşluklar koterize edildi.Operasyon sonrası şikayetleri gerileyen hasta 6 ay oral 2*400 mg albendazol tedavisiyle taburcu edildi.6 aylık periyodlarla kontrol MR ile takip edilen hastamızda nüks saptanmamakta olup takipleri devam etmektedir.3.SonuçSpinal kist hidatik nadir görülen bir antitedir.Hastalık açısından endemik olan bölgelerde spinal kord bası bulguları olan hastaların ayırıcı tanısında akla gelmelidir.Kist içeriği dökülmeden yapılacak titiz bir cerrahi vaka esnasında gelişebilecek anafilaktik reaksiyonların önlenmesi ve rekürrens oranlarında önemlidir.Bu hastalar klinik, serolojik ve radyolojik olarak uzun süre nüks açısından izlenmelidir.Nadir görülen ve az tanınan bu klinik&nbsp; tablolarda&nbsp; olgumuzun literatüre katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.</p
    corecore