30 research outputs found

    Novel hybridized computational paradigms integrated with five stand-alone algorithms for clinical prediction of HCV status among patients: A data-driven technique

    Get PDF
    The emergence of health informatics opens new opportunities and doors for different disease diagnoses. The current work proposed the implementation of five different stand-alone techniques coupled with four different novel hybridized paradigms for the clinical prediction of hepatitis C status among patients, using both sociodemographic and clinical input variables. Both the visualized and quantitative performances of the stand-alone algorithms present the capability of the Gaussian process regression (GPR), Generalized neural network (GRNN), and Interactive linear regression (ILR) over the Support Vector Regression (SVR) and Adaptive neuro-fuzzy inference system (ANFIS) models. Hence, due to the lower performance of the stand-alone algorithms at a certain point, four different novel hybrid data intelligent algorithms were proposed, including: interactive linear regression-Gaussian process regression (ILR-GPR), interactive linear regression-generalized neural network (ILR-GRNN), interactive linear regression-Support Vector Regression (ILR-SVR), and interactive linear regression-adaptive neuro-fuzzy inference system (ILR-ANFIS), to boost the prediction accuracy of the stand-alone techniques in the clinical prediction of hepatitis C among patients. Based on the quantitative prediction skills presented by the novel hybridized paradigms, the proposed techniques were able to enhance the performance efficiency of the single paradigms up to 44% and 45% in the calibration and validation phases, respectively.Operational Research Centre in Healthcare, Near East University, North Cyprus, Mersin-10, Turkiy

    Casirivimab/İmdevimab: Evcil Hayvanlarda COVID-19 Tedavisi İçin Olası Bir Aday: Geleneksel Derleme

    Get PDF
    The coronavirus disease-2019 (COVID-19), over the last 3 years has globally resulted in catastrophic widespread losses. Prevention and control of this disease has become a global priority for researchers and medical professionals due to high mortality rates, treatment costs and various losses (economic and fatalities). In recent times, the fact that cats and dogs living in households which are being affected by the disease has caused panic among pet owners and animal lovers. Studies have shown that cats, especially young cats, are the group of animals which are most affected. Therefore, the treatment of COVID-19 in animals is an important topic for veterinary medicine. Monoclonal antibodies have also been considered a possible treatment modality due to the use of various agents to treat COVID-19 and the lack of clear demonstration of their efficacy. Casirivimab/imdevimab (CAS/IMD) is a monoclonal antibody cocktail approved for treating COVID-19. There was a high expectation that CAS/IMD combination directly affects the angiotensin converting enzyme-2 receptors, which plays an important role in the pathogenesis of the virus. Experimental and clinical studies have shown that CAS/IMD combination positively affects the prognosis of patients suffering from COVID-19, speeds up the recovery process and increases survival. We suggest that CAS/IMD can be considered protective in COVID-19 positive dogs and cats. The aim of this article is to review the studies related to the beneficial effects of CAS/IMD and its possible effectiveness in animals with COVID-19 to promote their research in future studies.Koronavirüs hastalığı-2019 [coronavirus disease-2019 (COVID- 19)], son 3 yılda küresel olarak trajik yaygın kayıplara neden oldu. Bu hastalığın önlenmesi ve kontrolü; yüksek ölüm oranları, tedavi maliyetleri ve diğer çeşitli kayıplar (ekonomik ve ölümler) nedeniyle araştırmacılar ve medikal uzmanları için küresel bir öncelik hâline gelmiştir. Son zamanlarda hastalıktan etkilenen hanelerde yaşayan kedi ve köpeklerin olması, evcil hayvan sahipleri ve hayvanseverler arasında da paniğe neden oldu. Araştırmalar, kedilerin, özellikle genç kedilerin, en çok etkilenen hayvan grubu olduğunu göstermiştir. Bu nedenle hayvanlarda COVID-19 tedavisi veteriner hekimliği için önemli bir konudur. Monoklonal antikorlar, COVID-19’u tedavi etmek için çeşitli ajanların kullanılması ve etkinliklerinin net bir şekilde gösterilmemesi nedeniyle olası bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmiştir. Casirivimab/imdevimab (CAS/IMD), COVID-19 tedavisi için onaylanmış bir monoklonal antikor kokteylidir. CAS/IMD kombinasyonunun, virüsün patogenezinde önemli bir rol oynayan anjiyotensin dönüştürücü enzim-2 reseptörlerini doğrudan etkilediği yönünde yüksek bir beklenti vardı. Deneysel ve klinik çalışmalar, CAS/IMD kombinasyonunun, COVID-19’dan muzdarip hastaların prognozunu olumlu yönde etkilediğini, iyileşme sürecini hızlandırdığını ve sağkalım oranını artırdığını göstermiştir. Dolayısıyla CAS/IMD’nin COVID-19 pozitif köpek ve kedilerde koruyucu olarak kabul edilebileceğini öneriyoruz. Bu derlemenin amacı, CAS/IMD’nin faydalı etkileri ile ilgili çalışmaları ve gelecekteki araştırmaları teşvik etmek için COVID-19’lu hayvanlarda CAS/IMD’nin olası etkinliğinin gözden geçirilmesidir

    Renal iskemi/ reperfüzyon hasarında melatonin’ in koruyucu etkisi

    No full text
    Bu çalışmada renal iskemi/reperfüzyon hasarının neden olduğu serbest radikal oluşumunun böbrek dokusunda meydana getirdiği yapısal ve fonksiyonel değişiklikleri histolojik ve biyokimyasal olarak değerlendirmek, melatonin uygulamasının bu parametrelerde oluşabilecek değişikliklere etkilerini incelemek amaçlanmıştır. Bu amaçla Wistar albino türü sıçanlarda böbrekte 45 dakika süreyle tek taraflı iskemi oluşturuldu (İ grubu). İskemi sonrasında 1, 3, 6, 24, 48 saat ve 1 haftalık sürelerle doku reperfüzyona bırakıldı (İR1 sa, İR3 sa, İR 6 sa, İR24 sa, İR48sa ve İR1haf gruplar). Melatonin (10 mg/kg) ya da çözücü uygulamaları iskemiden 15 dakika ve reperfüzyondan hemen önce intraperitonal olarak uygulandı. Deney sonunda hayvanlar dekapite edilerek kan ve böbrek numuneleri alındı. Böbrek dokusunda glutatyon, malondialdehit düzeyleri, protein oksidasyonu tayini, ve myeloperoksidaz aktivitesi ölçümleri yapıldı ve doku ışık mikroskobu altında incelendi. Serum kreatinin ve BUN (Kan Üre Azotu) konsantrasyonları ölçülerek böbrek fonksiyonu hakkında bilgi edinildi. Çözücü gruplarına ait malondialdehit düzeylerinde, protein oksidasyonunda ve myeloperoksidaz aktivitelerinde kontrol grubuna göre anlamlı bir artış görülürken, melatonin uygulanan gruplarda bu parametrelerde görülen artış anlamlı olarak azalmaktadır. Çözücü gruplarındaki glutatyon düzeylerinde meydana gelen azalmanın, melatonin uygulamasıyla önlendiği görülmektedir. Serum kreatinin ve BUN düzeylerinin çözücü gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı olarak arttığı, melatoninin ise bu artışı anlamlı şekilde inhibe ettiği görülmektedir. Işık mikroskobu incelemelerinde dokuda yaygın nötrofil infiltrasyonu ve özellikle proksimal tübülde geniş bir hasar oluştuğu saptanmıştır. Melatonin uygulanan gruplarda ise dokuda hasarın azaldığı görülmüştür. Bu bulgular ışığında sonuçlarımız melatoninin renal iskemi/reperfüzyon sırasında serbest radikallerin sebep olduğu oksidatif hasara karşı koruyucu etkisinin olduğu ve böylelikle melatoninin serbest radikaller aracılığı ile meydana gelen yapısal ve fonksiyonel hasarı önleyerek, transplantasyon sırasında oluşabilecek organ reddini veya graft fonksiyondaki gecikmeyi engelleyebileceğini düşündürmektedir. ABSTRACT THE PROTECTİVE EFFECT OF MELATONİN ON RENAL İSCHEMİA-REPERFUSION INJURY IN THE RAT Our aim in this study was to show the role of free radical formation on morphological and functional alterations induced by renal ischemia/reperfusion and to determine whether melatonin has any effect on these parameters. For this purpose Wistar albino rats were subjected to 45 minutes renal ischemia (I group). After the ischemic period kidney was reperfused for 1, 3, 6, 24, 48 hours and 1 week (IR1h, IR3h, IR6h, IR24h, IR48h, IR1w groups). Melatonin (10 mg/kg) or vehicle were administered intraperitoneally 15 minutes prior to ischemia and just before reperfusion. At the end of the experiment the animals were decapitated and blood, tissue samples were taken. Glutathione, malondialdehyde levels, protein oxidation and myeloperoxidase activity in the kidney tissue samples were measured. Morphological changes were also observed under light microscope. Serum creatinine and Blood Urea Nitrogen (BUN) levels were also measured in order to evaluate the kidney function. Malondialdehyde, protein oxidation and myeloperoxidase activity were significantly increased in vehicle treated groups compared to control whereas melatonin administration significantly decreased these parameters. The decrease in glutathione levels of vehicle groups were prevented by melatonin administration. Serum creatinine and BUN levels were increased significantly in vehicle groups when compared to the control groups. Melatonin significantly inhibited this increase. The light microscopy examinations exhibit a significant neutrophil infiltration and a serious injury in the proximal tubuler cells. In melatonin treated animals there was neutrophil less infiltration and proximal tubuler cell injury. These findings indicate that melatonin has a protective effect against the I/R injury of the kidney and suggest that beneficial effects of melatonin can be attributed to reduced oxidative damage due to free radicals. Overall, these results suggest that melatonin may be a beneficial agant in preventing the complications of transplantation such as organ rejection or delay in graft function

    Sıçanlarda deneysel olarak geliştirilen kronik renal yetmezliğinin tedavisinde anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin ve anjiyotensin reseptör antagonistlerinin antioksidan tedavi ile karşılaştırılması

    No full text
    Bu çalışmada kronik böbrek yetmezliğinin (KBY) yaptığı hemodinamik ve oksidatif değişiklikleri inceleyerek ADE İ kaptopril ile anjiyotensin reseptör antagonisti valsartanın bu değişiklikler üzerindeki etkilerinin güçlü bir antioksidan N-asetilsistein (NAC) ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla Wistar albino sıçanlarda kronik böbrek yetmezliği oluşturuldu. Tedavili gruplarda hayvanlara 45 gün süresince günde bir kez kaptopril, valsartan ve N-asetil sistein uygulanırken KBY grubuna da SF verildi. Deney boyunca birer haftalık aralıklarla hayvanların kan basıncı ve kalp hızları takip edildi. Deney sonunda 24 saatlik idrarları toplanan sıçanlar dekapite edilerek kan ve doku örnekleri alındı. İdrar örneklerinde, elektrolit ve kreatinin düzeyleri; kan örneklerinde sitokin (İL-1β, İL-6, İL-10, TNF-α), LDH, elektrolit, BUN ve kreatinin düzeyleri, lökosit apoptozisi, dokularda glutatyon, malondialdehit ve kollajen düzeyleri ve myeloperoksidaz aktivitesi tayin edildi. Sonuçlar incelendiğinde KBY grubunda bulunan sıçanların kalp atım hızları ve kan basınçları anlamlı olarak arttığı, tedavili gruplarda ise bu değerlerin KBY grubuna göre anlamlı olarak azaldığı görüldü. KBY grubunda idrar hacminin, idrar kreatinin ve elektrolit düzeylerinin azaldığı, lökositler apoptozis oranının arttığı, serumda kreatinin, BUN, LDH, TNF-α, İL-1β, İL-6 ve elektrolit düzeylerinin yükseldiği, İL-10 düzeylerinin azaldığı gözlenirken tüm dokularda malondialdehit, ve kollajen düzeyleri ile myeloperoksidaz aktivitesinin arttığı, glutatyon düzeylerinin ise azaldığı bulundu. Kronik böbrek yetmezliğinin serum ve dokularda neden olduğu tüm değişiklikler kaptopril, valsartan ve NAC ile önlenirken NAC ile kombine uygulamada daha anlamlı bir düzelme olduğu saptandı. Bu sonuçlar, KBY’nin oksidan hasara neden olduğunu, bu hasarın da hipertansiyona zemin hazırladığını, buna karşılık kaptopril ve valsartanın N-asetilsistein ile kombine uygulamalarının KBY’de görülen değişiklileri önleyerek mortalite ve morbidite riskini azaltabileceklerini düşündürmektedir. SUMMARY The aim of this study is to compare the effects of angiotensin converting enzyme inhibitor, captopril, and angiotensin receptor antagonist, valsartan, on the chronic renal failure (CRF) related hemodynamic and oxidative damage parameters with that of the antioxidant N-acetyl-L-cysteine (NAC). In Wistar albino rats, following the development of CRF, saline, Captopril (1 mg/kg), Valsartan (1 mg/kg) and NAC (150 mg/kg) were given once a day as single agents or in combinations. Blood pressure and heart rate of the rats were monitored at weekly intervals throughout the follow-up period. At the end of 45 days, 24-hour urine was collected to measure the electrolytes and creatinine and the rats were decapitated. Trunk blood was taken for the determination of IL-1β, IL-6, IL-10, TNF-α, leukocyte apoptosis, LDH, electrolytes, BUN and creatinine, while the brain, heart, aorta and kidney samples were obtained to measure glutathione, malondialdehyde (MDA) and collagen levels, and myeloperoxidase activity (MPO). In saline-treated CRF group, heart rate and blood pressure were increased, while in the other treatment groups these increases were significantly reversed. In saline-treated CRF group, there were decreases in the urine volume, creatinine and electrolyte levels, while leukocyte apoptosis, serum creatinine, BUN, LDH, IL-1β, IL-6, TNF-α and electrolyte levels were elevated with a concomitant decrease in IL-10 levels. Moreover, in all the examined tissues, MDA and collagen levels, MPO activity were increased significantly, and the glutathione levels were depressed. On the other hand, these biochemical changes were reversed in captopril, VAL or NAC-treated groups, while the combination of captopril or valsartan with NAC was found to be more effective. The present results indicate that these agents can be considered as choices of treatment in reducing mortality and morbidity in CRF
    corecore