10 research outputs found

    Saray-Bosna ve Travnik Saat Kuleleri

    Get PDF
    [No Abstract Available

    Sivas ve Çevresi Tarihî Eserlerinin Listesi ve Turistik Değerleri

    Get PDF
    [No Abstract Available

    Yozgat ve Yöresi Türk Devri Yapıları

    Get PDF
    [No Abstract Available

    The Restoration and Excavation of Afghanistan-Belh BahaüddinVelet Madrasah

    Get PDF
    Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ile Afganistan İslâm Cumhuriyeti Enformasyon ve Kültür Bakanlığı arasında Belh Vilayetinde bulunan Sultan Bahaüddin Velet Medresesi’nin restorasyonunun yapılabilmesi için 2010 yılında bir protokol antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşma gereği 19-25 Temmuz 2012 tarihleri arasında; Prof. Dr. Hakkı Acun, Prof. Dr. Nuran Kara Pilehvarian ve Dr. Refik Yüksek’den oluşan bir heyet yerinde araştırma inceleme yapmış, çizilen rölöve ve restorasyon projelerini kontrol ederek yapılması gerekenleri bir rapor halinde TİKA yetkililerine sunmuştu. Sunulan söz konusu raporda çizilen projelerin yetersiz ve eksik olduğu vurgulanmış, öncelikle yapıda sağlıklı rölöve ile restorasyonunun yapılabilmesi ve bilinmeyenlerin bulunması için uzman bir ekip tarafından acilen kazı yapılması gereği vurgulanmıştı. Bu amaçla Mayıs 2013 ortalarında; TİKA Başkanlığınca ikinci bir ilmi heyet görevlendirilmişti. Görevlendirilen bu heyet; Mevlana Celaleddin-i Rumî (Belhî)’nin babası Muhammed BahaüddinVeled’in (Sultanü’l-Ulema) ders verdiği Afganistan, Mazar-ı Şerif İli Belh Kasabasındaki medresenin restorasyon öncesi planının belirlenip rölöve çizimleri ile restitüsyon projesinin hazırlanabilmesi için gerekli olan kazı çalışmalarına Ankara Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakkı Acun başkanlığında, Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt ve Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler eski genel müdürü Mehmet Akif Işık’ın katılımıyla çalışmalara başlandı ve sonuçları aşağıda sunuldu. Medrese; güney-kuzey doğrultusunda dikdörtgen planlı dört eyvanlıdır. Eyvanların ortasında, yarıdan fazlası yıkılmış pandantif geçişli bir kubbe yer alır. Eyvanlardan Kuzeydeki hariç hepsinin sivri kemerleri kalmış tonozları yıkılmıştır. Medresede yapılan kazılar sonucunda aşağıda ifade edilen bilinmeyenler ortaya çıkartılmıştır. 1. Yapının zemin seviyesi ve döşemesi, 2. Planda 6, 7, 8, 11, 12, 13, 14 mekânların biçimleri ve girişleri, 3. Batıdaki eyvanın 5 numaralı yerinde mihrap, 4. Medresenin girişi bulunmuş, 5. Güney ve kuzeydeki sonradan ilave edilen kısmın planı çıkartılmıştır. Medresenin restorasyonu sırasında yapılacak olan kazılarda daha fazla bilgiye sahip olunacaktır

    Ahi (Akhi) Şerafeddin Zawiya in Ankara

    Get PDF
    Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu için karar verilen yapıda ilk çalışmalar Yüksek Mimar Umut İnci tarafından yapılmıştır. Önce yapıda büyük bir temizlik çalışmaları başlatılmış, küçük çaplı sondajlarla yapı tanımlanabilir hale getirilmiş, rölöveleri çıkartılmıştır. Daha sonra sağlıklı restorasyon ve restitüsyon planları çıkartılabilmesi için malzeme analizleri yaptırılmış, Sanat Tarihi raporu hazırlanmıştır. Sanat Tarihi raporu Prof. Dr. Hakkı Acun tarafından hazırlanmıştır. Bu raporda zaviyelerin menşei, öncüleri, fonksiyonları, bölümleri ve dönem dönem gelişimi anlatılarak restorasyon ve restitüsyona ışık tutmuştur. Ankara’da Selçuklu Dönemine ait tek yapı olma özelliği gösteren Ahi Şerafettin Zaviyesi’ nde yapılan çalışmaların sonucunu, birbirini tanımlayan bu iki makalenin bir bütün halinde yayınlanarak ilim âlemine duyurulması düşünülmüştür. Çok fonksiyonlu tarikat yapıları olarak tanımlanan bu yapıların menşeinin İslamiyet’in ilk yıllarına kadar gidebilen bir inanç sistemi olduğunu, Orta Asya coğrafyasının içlerine kadar yayıldığını gördük. Bu yapıların başlangıçta bölümlerinin tam olarak tanımlanamadığı, düzgün bir plan şeması göstermediğini, ama Asya’daki Dört Eyvanlı Orta Avlulu Medrese ve konut mimarisinden esinlendiğini bilmekteyiz. Ahi Şerafettin Zaviyesi’nin de, daha sonra Erken Osmanlı döneminde Bursa’da, Yıldırım, Yeşil ve Muratiye Zaviyelerinde olduğu gibi bölümleri tanımlanan ve sıkça karşımıza çıkan bir yapı olmadığı anlaşılmıştır. Kaynaklarda Ankara’da birçok zaviyeden bahsedilmesine rağmen bugüne kadar Selçuklu Dönemine ait bir örneğine rastlanmamıştı. Bu çalışmayla gün yüzüne çıkartılan yapının restore edilerek gelecek kuşaklara doğru bir şekilde aktarılması amaç edilmiştir.The zawiya building, whose restoration is decided by Directorate General of Foundations, in line with the decision of Ankara Regional Directorate, was thoroughly cleaned. Having performed a number of small scale archeological digs, the structure became more definable and survey drawings was prepared by architect Umut İnci (MSc). Afterwards, material analysis were carried out to make more realistic restitution and restoration projects. History of Art report was prepared by Prof. Dr. Hakkı Acun. This report helped works of restitution and restoration by providing the information on the origin of zawiyas, their functions, sections and progress throughout the centuries. In line with the prepared history of art report, period photos, other archival and library information, restitution and restoration projects of the structure were prepared and approved by the Regional Committee. Results of the studies on Ahi Şerafettin Zawiya, which is the only one structure in Ankara belonging to the period of Selçuk, have been presented here to share with the academia. We see that the origin of zawiyas, defined as multi-functional religious sects or system, can be traced back to the early eras of Islam and spread into the Central Asia region. We know that, in the beginning, zawiya structures didn’t display a proper schema plan, sections of the structures were not defined accurately but were inspired from madrasa with iwans on all four sides of the central courtyard and housing architecture in Asia. Later it is understood that, Ahi Şerafettin Zawiya is of no traditional structure, as generally expected, like Yıldırım, Yeşil and Muratiye Zawiyas in Bursa in Early Ottoman times of which sections are defined properly. Although so many zawiyas are mentioned in the archival sources belonging to the Selçuk period in Ankara, none of them has been identified until recently. With the restoration of the structure, it is aimed to transfer Ahi Şerafettin Zawiya to the future generations in a proper condition

    Manisa Mevlevihanesi

    No full text
    [No Abstract Available

    Manisa İshak Çelebi Külliyesi

    Get PDF
    [No Abstract Available

    Makedonya-Üsküp Fatih Sultan Mehmet (Taş) Köprü ve Namazgahı

    No full text
    [No Abstract Available

    Cultural Encounters in The Ottoman World and Their Artistic Reflections:in Honor of Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu

    No full text
    Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu kurucu dekan olarak görev aldığı Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi'ni üniversitenin rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'm desteği ile üniversitenin 10. yılma rastlayan 2006'da kurar. Görsel Sanatlar ve Tasarım Bölümü'nün kuruluşunu takiben Iç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümleri ardından da Sanat Tarihi ve Müzecilik Bölümü 2006'da akademik faaliyetlerine başlar. Ayrıca Müzik Bölümü ve üniversite öğrencilerinin geneline açık kültür ve sanatla ilgili farklı içerikli dersler sunan Güzel Sanatlar Birimi oluşturulur. Prof. Dr. Yenişehirlioğlu, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi adı altında farklı alanlarda projelerin yürütüldüğü bir merkezi de faaliyete geçirir. Yenişehirlioğlu'nun kurduğu fakültenin vizyonu çağdaş eğitimin vazgeçilmezi tasarımın, kültür ve toplumun yaşanılan mekân ile bütünleşik olduğu görüşüyle disiplinler arası bir programla öğrenciyi mezun etmeyi hedefler. Bu bağlamda Yenişehirlioğlu estetik, yaratıcı drama ve görsel kültürün değişik uygulamalarının yer aldığı bir program oluşturmayı amaçlar. Farklı ülkelerden çalıştaylar yapmaya gelen bilim insanlarının katılımlarıyla dolup taşan derslikler geç saatlere dek süren akademik çalışmalar, Güzel Sanatlar Birimi'nin sıklıkla düzenlediği kaliteli sergiler Yenişehirlioğlu'nun kurucu dekanlığı döneminde hız kazanır. Farklı disiplinlerden gelen bilim insanlarının birlikte olduğu Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi bünyesine öğretim üyesi kimliğimle 2005 yılında katılma fırsatını yakaladım. Bu süreçte yakından tanıma şansına sahip olduğum Filiz Yenişehirlioğlu hocam bitmez tükenmez enerjisi ve bilime çağdaş bakış açısı ile kendisinden çok şey öğrendiğim bir bilim insanıdır. Yenişehirlioğlu ile ortak paydada buluştuğum en önemli konu, tek bir alanda uzmanlaşan ve yaşamını bu alanda sürdüren, farklı alanların örtüştüğü bilgileri kullanamayan bireyler yetiştirmeye olan itirazımdı. Bunun yerine, üniversite kavramıyla asıl içinin doldurulması gerekenin ise farklı alan tecrübeleri ile yoğrulan, yeniyi üretebilen, kendini tanıyan birey olma kavramına, bir başka ifadeyle birey yetiştirme programına dahil olmaya duyduğumuz inançtı. Yenişehirlioğlu'nun kültür ve sanata yaygın bakış açısı aktif olarak yurtiçi ve dışında farklı oluşumlarla projeler yapmasını sağlamıştır. 1989 yılında T.C. Dışişleri Bakanlığı ile ortak çalışma sonucu yayınlanan Yurtdışındaki Osmanlı Mimari Eserleri üzerine bir kitap hazırlayan Yenişehirlioğlu ardından Tekfur Sarayı kazıları ile Eyüp Çömlekçiler Projesi'ni hayata geçirmiş, Topkapı Çini Projesi ile çalışmalarını sürdürmüştür. Yenişehirlioğlu'nun, sanatın ve içinde üretildiği toplumun irdelenmesi üzerine sayısız akademik çalışmaları­nın dışında Tübitak ve dergi hakemlikleri de mevcuttur. Ayrıca UNESCO Türkiye kültür varlıkları komisyon ve ASTAD SCOTT üyelikleri yanı sıra Ankara Mimarlar Derneği, Uçan Süpürge ve yerel yönetimlerle kültür envanteri gibi ortak çalışmaları da mevcuttur. 1991'de Fransız Kültür Bakanlığı Kültür Şövalyeliği ünvanına layık görülen Yenişehirlioğlu 1992 yılında iki ayrı ödül daha alır. Bunlardan ilki İtalya'da alanında ünlü kadın profosyonellere verilen "Adelaide Ristori" Ödülü diğeri ise Hacettepe Ünversitesi Senatosu'nun Bilim Ödülü'dür. Bu ödülleri 2006'da "Türkiye ve Yunanistan Arasında Mübadeleden Kalan Ortak Kültür Mirasının Korunması" Projesi ile Europa Nostra Ödülü takip eder. Sonuç olarak, bilimde ilerlemek "yeni'nin peşinde koşmakla sağlanır. Bunun en güzel örneği Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu hocamızdır
    corecore