65 research outputs found

    Yumurta tavukçuluğunda kullanılan yetiştirme sistemleri

    Get PDF
    Avrupa Birliği (AB)’nin 1999/74/EC konsey kararıyla 1 Ocak 2012’den itibaren konvensiyonel kafes sistemlerinin AB’ye üye ülkelerde yasaklanmasıyla yumurta tavukçuluğunda alternatif sistemlerin kullanılması gündeme gelmiştir. Türkiye’nin AB’ye üye olma sürecinde olduğu göz önüne alınarak yumurta tavukçuluğunda kullanılan yetiştirme sistemlerinin yapılarının, avantaj ve dezavantajlarının bilinmesi mevcut işletmelerin sürdürülebilirliği ve sektöre yeni adım atacak yetiştiricilerin değişikliklere hazırlıklı olmaları açısından önemlidir. Bu konuda Türkiye’de yapılacak araştırmaların yumurta tavukçuluğu sektörüne katkıları olacağı düşünülmektedir.Since conventional cage systems banned in European Union (EU) member states in January 1, 2012 with council directive 1997/74/EC, a need of using alternative systems for egg production has increased. Considering accession process of Turkey to EU, knowing structure, advantage and disadvantages of the breeding systems of egg poultry are important for the sustainability of the existing enterprises and preparedness for the changes of new enterprises. Researches which will be conducted in Turkey on this subject are expected to have contribution to the egg production sector

    Effect of dietary orange peel essential oil on physiological, biochemical and metabolic responses of Japanese quails as affected by early age thermal conditioning and fasting

    Get PDF
    Yüksek ortam sıcaklığı için en önemli sorunlardan biri olan dünyanın birçok bölgesinde kanatlı üretimi. Isı iklimlendirme nedeniyle ekonomik kayıplar için birçok kanatlı türlerinde yaşanmaktadır Isı stresi. Bu nedenle, portakal kabuğu esansiyel yağı etkisi (OEO) diyet oruç kısa vadeli telafi edici büyüme parametreleri üzerindeki takviyesi ve erken yaşta termal şartlandırılmış bıldırcın civciv çalışılmıştır. 168 sevenday- Eski bıldırcın civciv rastgele, kontrol olarak altı gruba ayrıldı sıcaklık ayarlama (36 ° ± 1 ° C ve 24 saat süreyle% 70-80 bağıl nem) ve açlık grubu (24 saat boyunca yem çekilmesi). Her bir grup ikiye bölünmüş ve alınan bir bazal yem veya 300 ppm OEO ile aynı bazal yem yem desteklenmiştir. Erken yaşta Termal klima ve oruç anlamlı büyüme sonuçlandı Deneyin 7-14 d arasındaki geriliği. Uçucu yağ tamamlayabilir olumlu etkilemiştir kilo ve bıldırcınların yem dönüşüm oranı en Benzer yem alımı ile 7-42, d. Temel ile erken yaşta termal meydan Yağ takviyesi ise meme yüzdesi arttı uyluk ve bel-boyun yüzdesi azalmıştır. Erken yaşta Termal klima daha boyunca ısı stresi ile başa çıkmak için daha iyi kapasite gösterdi Termal olmayan bıldırcın karşılaştırıldığında serum T3 düzeylerinde azalma klimalı. Bu sonuçlar, termal klima için erken maruz kalma önermek olabilir değiştirerek sonradan ısı yükü ile başa çıkmak için bıldırcın yeteneğini teşvik termoregülatuar fizyolojik yanıtlar. OEO takviyesi termotoleransı ediniminde iyi gelişmeler gösterdi. Içinde Sonuç, OEO takviyesi doğal büyüme hızlandırıcı olarak kullanılabilir Ya erken yaşta tedavi veya normal üreme civcivler.High ambient temperature is one of the most important problems for poultry production in many regions of the world. Heat acclimatization has been experienced in many poultry species for economic losses due to heat stress. Therefore, the effect of orange peel essential oil (OEO) dietary supplementation on compensatory growth parameters of short-term fasted and thermal conditioned quail chicks at an early age was studied. 168 sevenday- old quail chicks were randomly assigned to six groups as the control, thermal conditioning (36°±1°C and 70-80 % RH for 24 h) and fasting group (feed withdrawal for 24 h). Each group was split into two and received a basal feed or the same basal feed with 300 ppm OEO supplemented feed. Thermal conditioning and fasting at early age significantly resulted in growth retardation between 7-14 d of the experiment. Essential oil supplementing positively influenced weight gain and feed conversion ratio of the quails at 7-42 d with similar feed intake. Early age thermal challenge with essential oil supplementation increased the breast percentage whereas thigh and waist-neck percentage was decreased. Thermal conditioning at early age demonstrated better capacity to cope with heat stress through greater reduction in serum T3 levels compared to quails that were not thermal conditioned. These results suggest that early exposure to thermal conditioning may promote quails’ ability to cope with the subsequent heat load by altering thermoregulatory physiological responses. OEO supplementation demonstrated the best improvements in thermotolerance acquisition. In conclusion, OEO supplementation can be used as a natural growth promoter either early age treated or normal breeding chicks

    Does Serum R-Spondin-1 Play a Role in PCOS Pathophysiology?

    Get PDF
    Objective: Many new inflammatory and metabolic markers are considered to be involved in etiology of Polycystic ovary syndrome (PCOS). R-spondin-1 (Rspo1) is a member of the roof plate-specific spondin protein family. Rspo1 levels have been associated with obesity and insulin resistance. We aimed to investigate whether Rspo1 has a role in the pathophysiology of PCOS. Materials and Methods: This cross-sectional study was planned with newly diagnosed and untreated PCOS cases and a control group without PCOS. Patients with PCOS and healty participants were compared for Rspo1 levels. In addition, the PCOS group was also grouped according to body mass index (BMI) and Ferriman Gallwey scores (FGS) and compared in terms of Rsop1 levels. Results: A total of 47 patients in the PCOS group and 36 participants in the control group, as total 83 participants were included in the study. PCOS and control groups had similar age and BMI. As compared to the control group, PCOS patients had significantly higher FGS, homeostasis model assessment of insulin resistance scores, Rspo1, and total testosterone levels (

    Nutrient composition of egg, hatchability and nutrition of embryo Japanese quails (Coturnix coturnix japonica) with different plumage colors

    Get PDF
    Bu araştırma gri ve sarı tüy rengine sahip Japon bıldırcını gruplarında bazı yumurta kalite özellikleri, besin kompozisyonu, kuluçka özellikleri ve embriyonun beslenmesini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaç için her çalışma grubundan 240 adet olacak şekilde toplam 480 adet yumurta kullanılmıştır. Araştırmada her iki grupta ağırlıkları eşitlenerek değerlendirilmeye alınan taze yumurtaların ak, sarı ve kabuk ağlıkları ile oranları benzer bulunmuştur (P>0.05). Yumurtanın besin özelliklerinden kuru madde, kül, ham protein ve ham yağ değerlerinde gruplar arasında istatistiki farklılık saptanmamıştır (P>0.05). Kuluçkanın 15. gününde incelenen yumurta gruplarında ağırlık kaybı, embriyo ağırlığı, sarı kesesi ağırlığı, kabuk ağırlığı, kabukta ham kül değeri, sarı kesesi kuru madde, ham protein, ham yağ, ham kül değerine ait ortalamalarda gruplar birbirine benzer olduğu tespit edilmiştir (P>0.05). On beş günlük kuluçka süresince embriyo yumurta akının tamamını kullanmış, kabuk ham kül oranı %1.42, sarı kesesi ham kül oranı %10.42 azalmıştır. Embriyo yumurta sarı ham proteininin %38.87’sini, yağın %8.71’ini kullanmıştır. Kuluçka özelliklerinden döllülük oranı, kuluçka randımanı, çıkım gücü ve toplam embriyo ölüm oranı bakımından gruplar benzerdir (P>0.05). Yumurtanın civcive dönüşüm oranında gri renkli grubun rakamsal üstünlüğü önemli bulunmamıştır (P=0.063). Sonuç olarak yumurta ve kuluçka özellikleri bakımından gri veya sarı tüylü Japon bıldırcınlarında gruplar benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.This study was conducted to investigate some quality traits, nutrient composition, hatchability, and nutrition of embryos in eggs of Japanese quails with gray and golden plumage colors. For this purpose, a total of 480 eggs, 240 eggs per experimental group were used. Weights or percentages of albumen, yolk and shell were found to be similar in fresh eggs which have equalized egg weight in two experimental groups of the research (P>0.05). There was no statistical difference in dry matter, ash, crude protein and crude fat values related to nutritional traits of eggs between the groups (P>0.05). Weight loss, embryo weight, yolk sac weight, shell weight, crude ash value of shell, yolk sac dry matter, crude protein, crude fat, crude ash values were found similar between two groups in evaluated eggs at the 15th day of hatching period (P>0.05). During the fifteenth day of incubation, albumen was consumed completely by embryos, crude ash value of shell and yolk sac were decreased 1.42% and 10.42%, respectively. The embryo consumed 38.87% of crude protein and 8.71% of crude fat of egg yolk. The fertility, hatchability, hatchability of fertile eggs and total embryonic mortality rate were similar between groups (P>0.05). Numerical superiority of gray group at conversion ratio of egg to chick was not significant (P=0.063). Consequently, Japanese quail groups have gray or golden plumage were similar in terms of egg and hatchability traits

    Distribution of RET mutations and evaluation of treatment approaches in hereditary medullary thyroid carcinoma in Turkey

    Get PDF
    Objective: This retrospective multicenter study, centrally conducted and supported by the Society of Endocrinology and Metabolism of Turkey, aimed to evaluate the impact of free RET proto-oncogene testing in medullary thyroid carcinoma (MTC) patients. Surgical timing, adequacy of the treatment, and frequency of prophylactic thyroidectomy (PTx) in mutation carriers were also assessed. Methods: Genetic testing for MTC and pheochromocytoma was conducted between July 2008 and January 2012 in 512 patients. Application forms and RET mutation analyses of these patients whose blood samples were sent from various centers around Turkey were assessed retrospectively. An evaluation form was sent to the physicians of the eligible 319 patients who had confirmed sporadic MTC, familial MTC (FMTC), multiple endocrine neoplasia type 2 (MEN2), or who were mutation carriers. Physicians were asked to give information about the surgical history, latest calcitonin levels, morbidity, mortality, genetic screening, and PTx among family members. Twenty-five centers responded by filling in the forms of 192 patients. Results: Among the 319 patients, RET mutation was detected in 71 (22.3%). Cys634Arg mutation was the most prevalent mutation (43.7%), followed by Val804Met in 18 patients (25.4%), and Cys634Tyr in 6 patients (8.5%). Among 192 MTC patients, the diagnosis was sporadic MTC in 146 (76.4%), FMTC in 14 (7.3%), MEN2A in 15 patients (7.9%), and MEN2B in one patient. The number of mutation carriers among 154 apparently sporadic MTC patients was 8 (5.2%). Ten patients were submitted to PTx out of twenty-four mutation carriers at a mean age of 35 +/- 19 years. Conclusion: Turkish people have a similar RET proto-oncogene mutation distribution when compared to other Mediterranean countries. Despite free RET gene testing, the number of the PTx in Turkey is limited and relatively late in the life span of the carriers. This is mainly due to patient and family incompliance and incomplete family counselling.SEM

    Termal görüntü işleme yöntemi ile paket sızdırmazlık ve yapışma kontrolü

    No full text
    Sürekli artan dünya nüfusu ve buna bağlı olarak yükselen tüketim, farklı ürünlerin üretim alanlarında birçok teknolojik yeniliğin ortaya çıkması gerekliliğini doğurmuştur. Yükselen tüketime bağlı birçok sektör de günümüz taleplerini yakalamak ve en verimli sonuçları elde etmek adına buna paralel olarak gelişmektedir. Şüphesiz ki söz konusu bu sektörlerden en önemlileri, gıda ve hijyen sektörleridir. Bu sektörlerdeki üretim süreçleri oldukça farklı şekillerde gerçekleşse de bu sektörlerde insan sağlığına doğrudan etki edecek ürünler üretildiği için bu ürünlerin tüketiciye ulaşana kadar doğru şekilde muhafaza edilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenledir ki, bu sektörlerin üretim süreçlerinde en kritik konulardan biri de söz konusu ürünlerin doğru şekilde paketlenmesidir. Paketleme konusu, paketlenecek ürüne göre farklılık göstermekte olsa da tüm paketleme işlemleri için en kritik ortak nokta; paketlerin muhafaza ettikleri ürünü olabildiğince dış etkenlerden koruyabilmesidir. Bunu sağlamak adına, paketli ürün üreticileri ne kadar önlem alsalar da farklı nedenlerden kaynaklı hatalı üretilen birçok paketli ürün ortaya çıkmaktadır. Eğer hatalı paket üretimi tamamen engellenemiyorsa bu noktada hatalı olan paketlerin tespit edilip, üretim süreci devam ederken ayrıştırılması ihtiyacı doğar. Çalışma konusu da bu hatalı paketlerin insan gücü olmaksızın otomatik olarak tespit edilip üretimden ayrıştırılması için termal görüntü işleme yöntemi kullanılarak yeni bir kontrol sistemi geliştirilmesini hedeflemiştir. Bu hedefe ulaşmak için gerçekleştirilen çalışmalar partner şirket bünyesinde hijyen sektörüne tedarik edilen ıslak mendil paketleme makineleri üzerinde yapılmıştır. Hatalı paketlerin tespiti için yazılım geliştirilmiş ve geliştirilen yazılım test edilerek sistemin çalışabilirliği onaylandıktan sonra hatalı paketlerin otomatik olarak üretimden uzaklaştırılması ve tüketiciye ulaşmaması adına paketleme makinesine özel bir eliminasyon konveyörü geliştirilmiştir. Çalışma sonucunda, farklı paketleme makinelerine entegre edilebilir katma değeri yüksek bir otomatik kontrol sistemi ortaya çıkmıştır.The increasing world population and the consequent rising consumption have necessitated the emergence of many technological innovations in the production area. Depending on the rising consumption, many sectors are developing as well in order to catch up with today’s demands. Undoubtedly, the most important of these sectors are the food and hygiene sectors. Although the production processes in these sectors take place in quite different ways, it is very important to preserve these products correctly until they reach the consumer. Because the products which are belong these sector could directly affect human health. For this reason, one of the most critical issues in the production processes of these sectors is the correct packaging of the products. Although the subject of packaging differs according to the product to be packaged, the most critical common point for all packaging processes is; package must be protect the product from external factors as much as possible. Even if the precautions are taken, many packaged products produced incorrectly due to different reasons.So, If the production of defective packages cannot be completely prevented, at this point, there must be a control system for detecting the defective packages and rejection system fort he separating them. The subject of the study is to develop a new control system using the thermal image processing method to automatically detect and separate these defective packages from production without manpower. To achieve this goal, study were carried out on wet wipe packaging machines that supplied to the hygiene sector by the partner company. A software has been developed for the detection of defective packages, and after the system's operability has been confirmed by testing the developed software, a special elimination conveyor has been developed for the packaging machine in order to automatically remove the defective packages from production and prevent them from reaching the consumer. As a result of the study, an automatic control system which can be integrated into different packaging machines has developed by succesfully

    Bridging the COVID-19 data and the epidemiological model using time varying parameter SIRD model

    Full text link

    Bridging the Covid-19 data and the epidemiological model using the time-varying parameter SIRD model

    No full text
    This paper extends the canonical model of epidemiology, the SIRD model, to allow for time-varying parameters for real-time measurement and prediction of the trajectory of the Covid-19 pandemic. Time variation in model parameters is captured using the score-driven modeling structure designed for the typical daily count data related to the pandemic. The resulting specification permits a flexible yet parsimonious model with a low computational cost. The model is extended to allow for unreported cases using a mixed-frequency setting. Results suggest that these cases’ effects on the parameter estimates might be sizeable. Full sample results show that the flexible framework accurately captures the successive waves of the pandemic. A real-time exercise indicates that the proposed structure delivers timely and precise information on the pandemic’s current stance. This superior performance, in turn, transforms into accurate predictions of the death cases and cases treated in Intensive Care Units (ICUs)
    corecore