85 research outputs found
Hukuki mütalaalar -4
2015 yılından; 2020 yılına kadar olan sürede hazırlanan on beş adet hukuki mütalaa, bu kitapta “Hukuki Mütalaalar- 4” başlığı altında toplanmış ve somut sorunların çözümünde savunulan görüşlerin kamuoyu ile paylaşılması amaçlanmıştır..
Çalışanlar ve işçiler lehine yardım vakıfları
6102 sayılı TTK m. 522, anonim şirketin esas sözleşmesinde, şirketin yöneticileri, çalışanları ve işçileri için yardım kuruluşları kurulması veya bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya bu amacı taşıyan kamu tüzel kişilerine verilmek üzere yedek akçe ayrımını öngörebileceğini, yardım amacına özgülenen bu yedek akçelerin ve diğer malların şirket malvarlığından ayrılarak, kurulması zorunlu olan bir vakıf veya kooperatifin malvarlığını oluşturması gerektiği, vakıf senedinde, vakıf malvarlığının şirkete karşı bir alacaktan ibaret olacağının öngörülebileceği, şirketin bu amaca özgülediği yedek akçeden başka, yöneticilerden, çalışanlardan ve işçilerden aidat alınmışsa, iş ilişkisinin sonunda, vakıf senedine göre yapılan ayırımdan yararlanamadıkları takdirde çalışanlara ve işçilere hiç değilse ödedikleri tutarları ödeme tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte verileceği şeklinde hüküm altına almıştır..
Hukuki mütalaalar -5
Hukuki Mütalaalar serisinin beşincisi bu kitapla birlikte yayınlanmış olacaktır. Beşinci Kitap, kaleme alınan 13 adet hukuki mütalaadan oluşmaktadır. Bu kitapta da ilginç somut olaylar ve ortaya çıkan sorunların çözümünde savunulan görüşlerin kamuoyu ile paylaşılması amaçlanmıştır. Kitap, akademik hayatımın ilk basamaklarında tuttuğu elimi hiç bırakmayan çok kıymetli ve saygıdeğer Hocam Prof. Dr. Zühtü AYTAÇ’a ithaf edilmiştir. Kendisine şükranlarımı sunuyor, sağlıklı ve huzur dolu uzun bir ömür diliyorum. Diğer kitaplarda olduğu gibi, bu kitapta da, hukuki mütalaaların toplanıp tasnif ve tashih edilmesinde, kısaltmaların yapılmasında kıymetli meslektaşım Dr. Öğretim Üyesi Zehra Badak’m değerli katkıları olmuştur. Özverili çalışmalarından dolayı kendisine teşekkür ederim..
The effects of liquid dishwashing detergent exposure in male swiss albino mice
Bu çalışmanın amacı sıvı bulaşık deterjanının erkek Swiss Albino farelerinde kan parametreleri ve organ ağırlıkları üzerine etkisinin araştırılmasıdır. Bu amaçla 40 sağlıklı Swiss albino fare rastgele olarak, her grupta 8 fare olacak şekilde, toplam 5 gruba ayrıldı. Kontrol grubundaki farelere (TR1) içme suyu olarak sadece musluk suyu verilirken, TR2, TR3, TR4 ve TR5 grubunda bulunan farelere su kaynağı olarak sırasıyla sadece 0.1, 0.5, 1 ve 5% sıvı deterjan ihtiva eden musluk suyu verildi. Çalışma fareler 3 haftalıkken başladı ve 60 gün süresince devam etti. Fareler standard laboratuvar koşulları altında plastik kafeslerde muhafaza edildi. Besin ve su ad libitum olarak sağlandı. Uygulamanın sonunda farelerden Sevorane anestezisi altında kan örnekleri toplandı. Kan örnekleri toplandıktan sonra hayvanlar öldürülerek iç organları çıkarıldı ve tartıldı. Bu çalışmanın sonucuna göre uygulanan deterjan dozlarının hematokrit, alyuvar, akyuvar, ortalama alyuvar hacmi, ortalama alyuvar hemoglobini, ortalama alyuvar hemoglobin yoğunluğu, total lenfosit, monosit ve bazofil değerleri üzerine herhangi bir etkisine rastlanmadı (P>0.1). Ayrıca, deterjan uygulamasının karaciğer, böbrek, dalak, akciğer, testis ve beyin ağırlıkları üzerinde etkisinin olmadığı belirlendi (P>0.1). Ancak, hemoglobin(P0.1) due to detergent exposure. Similarly, treatments had no effect on liver, kidney, spleen, lung, testis or brain weights (P>0.1). However, ingestion of detergent adversely affected hemoglobin (P < 0.01), plasma protein (P<0.05), total neutrophil (P<0.03) and eosinophil (P<0.03) levels. Furthermore, ALP and AST levels were significantly increased in TR4 and TR5 (P<0.05) due to detergent exposure. Thus, the results of the current study imply that particularly the higher doses of liquid dishwashing detergent could be toxic and cause health risks to male Swiss albino mice
Conceptual Design and Sensitivity Analysis of MRI Magnets from REBCO HTS Tapes
An actively shielded wide-bore magnet system has been designed for magnetic resonance imaging. The gradient-based optimization solver of COMSOL Multiphysics has been used to obtain an optimum geometrical arrangement of symmetrical electromagnets in the magnetic resonance imaging (MRI) system. To generate a high and homogeneous magnetic field, we employed a second-generation rare-earth barium-copper-oxide (REBCO) high-temperature superconductor (HTS), which was wound into 10 double pancake coils (DPC). The dimensions of the DPC sets have been chosen considering the size of REBCO HTS tapes, and the optimized design solution provides magnetic field, stray field, and current passing through the HTS tapes on each DPC set. The design details of a 1.5 T actively shielded magnet as well as the sensitivity analysis of the inhomogeneity, stray field, and currents with respect to coil positions have been presented. Optimum parameters for various designs are listed. The inhomogeneity of 1.23 ppm in the 200 mm diameter of spherical volume (DSV) and a stray field of as low as 0.05 G outside of the 5 m distance were achieved. Additionally, a low peak field of 2.40 T in DPC sets has been accomplished. © 2002-2011 IEEE
The legal state of the franchised immovable after the termination or expiration of the franchise agreement
Franchise sözleşmelerinin sona ermesi ya da feshi halinde ilgili taşınmazın ne olacağı sorunu Türk hukukunda büyük bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Zira yargı makamları franchise sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı değerlendirmesinden sonra taşınmazın akibeti hakkında bir karar vermek istemektedirler. Oysaki Türk hukukunda uzun süren yargılama süreçleri de göz önüne alındığında tüm bu yargılama süreci zarfında franchise veren işletemediği bir taşınmaz için ödemek zorunda kaldığı yüksek kira bedelleri ya da mülkiyetine sahip olduğu bir taşınmaz için uğradığı ciddi bir gelir kaybı ile karşı karşıya kalmaktadır. Franchise veren, sadece katlanmak zorunda kaldığı bu maliyet ya da gelir kaybı değil; aynı zamanda ilgili taşınmazın neden işletilmediğini anlamayan tüketicilerde yaratılan olumsuz intiba nedeniyle ciddi bir ticari itibar kaybı da yaşamaktadır. Franchise sözleşmelerine eklenecek maddeler ve sözleşmelere eklenecek tahkim hükmü ile bu sürecin kısaltılabileceği düşünülebilse dahi bu soruna kesin bir çözüm getirmeyecektir. Çözümün yargı makamınca feshin haklılığı değerlendirmesi ile taşınmaz hakkında verilecek kararın birbirinden ayrılması olduğu değerlendirilmektedir. Öyle ki, günümüzde COVİD-19’un sözleşmelerin feshi ya da uyarlanmasına etkisinin, yargı mercii tarafından verilecek olan kararlarda daha da titizlikle ele alınması hem franchise veren hem de franchise alan açısından büyük önem taşımaktadır.In case of expiration or termination of a franchise contract, the legal status of the franchised immovable arises as an extremely important problem in Turkish law. The precedents show that a decision regarding the legal status of the location is granted after the termination ground of the franchise agreement is legally evaluated. Taking the very long trial periods into consideration in Turkish law, during this very long period of time the Franchisor faces with very high leases that he has to pay or high revenue losses if he is the owner of the property even though the location can not be operated. Not only he faces with this extra financial burden or revenue loss; he also faces with the negative attitude of the consumers who can not understand why the location is not operated and this also brings loss of trade dress. Amendment of the franchise agreement or adding arbitration clauses to the agreement may shorten this process but can not be a final solution to the problem. It is believed that the final solution will be found whenever the courts separates the decision regarding the termination and the legal status of the location. Especially in these days that COVİD-19 will have a great effect on the termination or adaptation of a lot of the franchise contracts, it is very important both for the Franchisor and Franchisee if the courts give their decisions more carefully
Effect of adenomyosis on prognosis of patients with endometrial cancer
OBJECTIVE: Our goal was to contrast the prognoses of patients with endometrial cancer who had adenomyosis against those that did not. METHODS: All patients who had received surgical staging for hysterectomy-based endometrial cancer had their medical data retrospectively examined. The analysis covered 397 patients, who were split into two groups depending on the presence of adenomyosis. Comparisons were made between patients covering type of surgery, histopathology, endometrial cancer stage, lymphovascular space invasion, presence of biochemical or histochemical markers, adjuvant therapy, presence of adenomyosis in the myometrial wall, and outcomes in terms of overall survival and disease-free survival. RESULTS: There is no statistically significant difference in the 5-year disease-free survival or overall survival rates between endometrial cancer patients with and without adenomyosis. This is based on comparisons of tumor stage, tumor diameter, histological type and grade of tumor, myometrial invasion, lymphovascular space invasion, and biochemical markers that affect the course of the disease. The median follow-up times were 61 months for the adenomyosis-positive group and 56 months for the group without adenomyosis. CONCLUSION: Coexisting adenomyosis in endometrial cancer has no bearing on survival rates and is not a prognostic factor
Postmenopozal Kadınlarda Vulvar Liken Sklerozun Ürojinekolojik Fonksiyonlara Etkisi
Amaç: Üriner semptomlar ile vulvar liken skleroz arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gereç ve Yöntem: Bu kesitsel çalışma Ocak 2019 ile Mart 2020 tarihleri arasında kliniğimizde yapılmıştır. Çalışmaya 110 hasta dahil edildi. Hepsi postmenopozal kadınlardan oluşan hastalar iki gruba ayrıldı. Çalışma grubu liken skleroz tanısı alan kadınlardan (n=59) ve kontrol grubu rutin jinekolojik muayene isteyen menopoz sonrası kadınlardan (n=51) oluşuyordu. Çalışma grubundaki tüm hastalara dermatopatolojik olarak biyopsi ile tanı konuldu. Her iki grup da valide edilmiş Ürogenital Sıkıntı Envanteri (UDI-6) ve İnkontinans Etki Anketi (IIQ-7) anketlerini doldurdu. UDI-6 ve IIQ-7’nin anket ve alt gruplarından alınan toplam puanlar analiz edildi. Bulgular: Her iki grup için demografik özelliklerde veya menopoz başlangıcından bu yana geçen sürede fark yoktu. Toplam UDI-6 puanları çalışma grubunda anlamlı olarak daha yüksekti (p<0,05). Ayrıca, UDI-6’nın irritatif semptomlar ve üriner inkontinans bölümlerinin puanları da çalışma grubunda daha yüksekti (p<0,01). Toplam IIQ-7 puanları da çalışma grubunda anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p<0,05). Fiziksel aktivite ve seyahat ile ilgili IIQ-7 alt puanları çalışma grubunda anlamlı olarak daha yüksekti (p<0,01). Sonuç: Bildiğimiz kadarıyla çalışmamız, vulvar liken skleroz ile üriner inkontinans semptomları arasındaki ilişkiyi valide edilmiş objektif testler aracılığıyla bildiren literatürdeki ilk çalışmadır. Vulvar liken sklerozlu hastalarda hem UDI-6 hem de IIQ-7 skorlarının anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur
Farklı kompozisyonlardaki fe-mg alaşımların mekanik özelliklerinin incelenmesi
Toz metalurjisi, çok küçük boyutlu partikülleri birbirine bağlayarak karışık şekilli parçaların üretimini sağlayan bir yöntemdir.
Bu çalışmada, Fe-Mg toz karışımları homojen bir şekilde toz karıştırıcıda 24 saat süreyle karıştırılmıştır. Elde edilen tozlar tek
eksenli preste 300 bar basınç altında soğuk olarak preslendikten sonra Ar atmosfer ortamında 620 °C sıcaklıkta sinterleme
işlemine tabi tutulmuşlardır. Sinterlenerek üretilen numunelere sırasıyla sertlik, yoğunluk ve gözeneklilik testleri
uygulanmıştır. Metalografik analiz olarak XRD çalışması yapılmıştır. XRD analiz sonucu olarak Fe, Mg ve MgO faz değerleri
bulunmuştur.Powder metallurgy is a method of producing mixed shaped parts by connecting very small sized particles together. In this
work, Fe-Mg powder mixtures were homogeneously mixed in the powder mixer for 24 hours. The powders obtained were
cold pressed under a uniaxial prestressing pressure of 300 bar and then subjected to sintering at 620 °C in Ar atmosphere.
Hardness, density and porosity tests were applied to the samples produced by sintering, respectively. XRD work was done
as a metallographic analysis. As a result of XRD analysis, Fe, Mg and MgO phase values were found
Ortaokul Öğrencilerinin Matematik Öğrenme Yaklaşımları
Çalışmanın amacı öğrencilerin matematik dersindeki öğrenme yaklaşımlarını belirlemeye yarayan bir ölçme aracı geliştirmek ve geliştirilen ölçek aracılığıyla ortaokul öğrencilerinin matematiği öğrenme yaklaşımlarını incelemektir. Bu araştırma hem bir ölçek geliştirme çalışması olup geliştirilen Matematik Öğrenme Yaklaşımları Ölçeği’nin geçerlik ve güvenilirlik çalışmalarını sunmaktadır hem de betimsel bir çalışma olup öğrencilerin matematik dersindeki öğrenme yaklaşımlarını araştırmaktadır. Araştırma 790 ortaokul öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Açımlayıcı faktör analizi ile öğrencilerin öğrenme yaklaşımları için 3 faktör ortaya çıkmıştır: derinlemesine, yüzeysel ve stratejik. Doğrulayıcı faktör analizi ile bu üç faktör ile uyum gösteren bir model elde edilmiştir. Ölçeğin tümüne ait Cronbach alfa güvenirlik katsayısı .789 olarak bulunmuştur. Gerçekleştirilen analizler 33 maddeden ve 3 faktörden oluşan Matematik Öğrenme Yaklaşımları Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermektedir. Ayrıca çalışmaya katılan ortaokul öğrencilerinin (6, 7 ve 8. sınıf) matematik öğrenme yaklaşımları sınıf düzeylerine göre anlamlı farklılık göstermektedir
- …