51 research outputs found

    YABAN HAYATI KAYNAKLARIMIZIN YÖNETİMİ ÜZERİNE

    Get PDF
    Bu makalede, Ülkemiz yaban hayatı kaynaklarının ekonomideki yeri, kaynak planlamaya olan ihtiyaç, kaynak planlama yöntemi ve Türkiye’ye mahsus bir yaban hayatı yönetim plan modelinin nasıl oluşturulacağı konusu ele alınmış olup, bu arada, bugünkü yaban hayatı yönetiminde göze çarpan başlıca politik ve idari hatalar ile güncel yönetsel problemlere değinilmiştir. Konu, özellikle Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları bazında ele alınmıştır. Çünkü, bu sahalar gen kaynaklarının korunmasından av turizmine kadar birçok önemli hedefin gerçekleştirilmeye çalışıldığı, hem ekolojik hem de ekonomik açıdan öneme sahip arazi parçalarını kapsamaktadır. İdari açıdan ise, bu sahalar, iyi planlandığı takdirde, doğal korunan alanlar ve avlaklar gibi yaban hayatı unsurlarını içeren birçok alanın planlanmasına veya işletilmesine ışık tutabilecek konumdadırlar. Dolayısıyla, bu sahalar için bilimsel, rasyonel ve uygulanabilir bir yönetim plan modeli ortaya koymanın Ülkemiz yaban hayatı kaynaklarının planlama ve yönetimine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada, konu böyle bir modelin nasıl oluşturulacağı ekseninde ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Yaban Hayatı Sahaları, Yönetim Planları, Plan Modelleri, Planlama Rehberi, Yönetsel Problemle

    USING INDICATOR FAUNA ELEMENTS IN BIOTOPE MAPS FOR URBAN LANDSCAPE PLANNING

    Get PDF
    With the developing technology and increasing population, cities are rapidly and unplanned growing around the world and therefore the natural environment and species are under threat. To eliminate the negative effects of this treatment, qualified tools and data are needed to make appropriate planning decisions. To benefit from the biotope maps, which are important data sources, they should be prepared rapidly in parallel with the speed of urbanization. Detection of sensitive ecosystems in urban landscapes can be achieved by mapping biotopes. These maps are also important for the development, management, and continuity of ecological infrastructures. From this point of view, to obtain a biotope map that will be prepared for urban landscape planning, it is thought that the determination of the required biotope classes with indicator fauna elements may be more practical. In this study, the literature based on indicator fauna elements was examined and evaluated concerning urban landscape planning. As a result, it was determined that biotope maps, prepared based on indicator fauna elements, could be obtained rapid and qualified data

    The relationship among self-esteem, intelligence, and academic achievementBenlik saygısı, zekâ ve akademik başarı ilişkisi

    Get PDF
    Self-esteem begins to develop at early ages and has relationship with various other variables. In this research, the relationship of self-esteem with intelligence and academic achievement was examined. The study group included 127 middle school students at adolescence. The students’ scores on the Rosenberg Self-Esteem Scale and the Raven Standard Progressive Matrices Plus Test as well as their general point average (GPA) scores were used. It was found no statistically significant relationship between self-esteem and intelligence. In addition, although there was a statistically significant relationship between intelligence and academic achievement, the relationship between self-esteem and academic achievement was not statistically significant. Besides, self-esteem did not differentiated by students’ levels of intelligence. However, students’ self-esteem scores differentiated by their levels of achievement. Results of the study provided inferences and some suggestions to educators and parents.   ÖzetErken gelişim dönemlerinden itibaren oluşmaya başlayan benlik saygısı, farklı değişkenlerle ilişkilidir. Bu araştırmada, benlik saygısı ile zekâ ve akademik başarı arasındaki ilişki incelenmiştir. Ergenlik dönemindeki 127 öğrenciyle yapılan bu araştırmada, verilerin toplanması için Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Raven Standart Progresif Matrisler Plus Testi ve öğrencilerin akademik not ortalamaları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, benlik saygısı ve zekâ arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Bunun yanında, zekâ ve akademik başarı arasında yüksek bir ilişki bulunmasına rağmen, benlik saygısı ve akademik başarı arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca benlik saygısı, öğrencilerin zekâ düzeylerine göre de farklılaşmamaktadır. Fakat farklı akademik başarıya sahip öğrenci gruplarında benlik saygısının farklılaştığı görülmüştür. Elde edilen sonuçlar eğitimciler ve ebeveynler için önemli eğitimsel çıkarımlar ortaya koymuştur

    Bazı memeli yaban hayvanlarının potansiyel habitatları için gösterge odunsu bitki türlerinin belirlenmesi

    Get PDF
    Bu çalışma, Isparta-Gölcük Tabiat Parkında, bazı memeli yaban hayvanlarının habitat tercihlerini belirlemede gösterge olabilecek odunsu taksonları tespit etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gölcük Tabiat Parkı’nda 213 adet örnek alan alınmıştır. Her örnek alanda memeli yaban hayvanları ve odunsu türlere ait var-yok verileri kaydedilmiştir. Analitik değerlendirme için çeşitli yöntemler arasından muhtelif nitelikler arası ilişki analizi tercih edilmiştir. Analiz sonucunda; Toros sedirinin (Cedrus libani) Yaban Tavşanı (Lepus capensis) için, Yabani eriğin (Prunus spinosa) Yaban domuzu (Sus scrofa) için, Yabani erik, Ahlat (Pyrus elaeagnifoli), Doğu çınarı (Platanus orientalis) ve Toros sedirin Porsuk (Meles meles) için, Kuşburnunun (Rosa canina) ise Kaya Sansarı (Martes foina) için pozitif gösterge odunsu türler olduğu tespit edilmiştir. Yine yaban tavşanı için Kavak (Populus sp.) ve Meşenin (Quercus sp.), porsuk için Anadolu karaçamının (Pinus nigra) negatif gösterge türleri olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre Toros sediri, Yabani erik, Kuşburnu, Ahlat, Doğu çınarı ile Kavakgiller ve Meşegiller gibi meyveli ve tohumlu odunsu türler bakımından zengin sahaların, hedef memeli yaban hayvanları için en uygun habitatlar olduğu söylenebilmektedir. Anahtar kelimeler: Gösterge tür, Memeli yaban hayvanları, Nitelikler arası ilişki analiz

    Yaban hayatı çalışmalarında üniversite, yerel halk ve kamu işbirliği: Isparta Aksu örnek avlağında yaban domuzu envanteri

    Get PDF
    Isparta’nın Aksu ilçesinde yürütülen bu araştırmada, yaban domuzu (Sus scrofa)’nın doğrudan sayım metotlarından Sürek-bek tekniğiyle yapılan envanterine ait sonuçlar sunulmaktadır. Çalışma Ocak 2010 tarihinde İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün teknik desteği ve yöre halkının katılımı ile toplamı 275 ha olan 6 adet örnek alanda (ÖA) yürütüldü. Sayım çalışmasında yerel halka ait unsurlar (köylü, avcı, çoban) “Sürekçi” olarak; Sütçüler Prof. Dr. Hasan Gürbüz Meslek Yüksekokulu Av ve Yaban Hayatı Bölümü öğrencileri de “Bek”çi olarak görev aldılar. Çalışma sonucunda tüm örnek alanlarda 68 erkek (azılı), 71 dişi ve 32 yavru yaban domuzu (Sus scrofa) kaydedildi. Envanter verilerinden; avlakta yayılış gösteren yaban domuzu (Sus scrofa)’nun populasyon büyüklüğü, populasyon yoğunluğu, ergin sayısı, yıllık hasat edilecek yaban domuzu miktarı tespit edildi. Biyolojik karakterdeki bu bilgiler avlak civarından elde edilen biyopolitik verilerle tamamlandı. Anahtar Kelimeler: Yaban domuzu (Sus scrofa), Sürek-bek sayımı, Aksu örnek avlağ

    Training project- I at Isparta natural protected areas: perceptions and expectations of participations

    Get PDF
    Doğal alanların çeşitli yasal statülerle koruma altına alınması ve koruma/geliştirme sorumluluğunun tek başına bir kurum/kuruluşun uhdesine verilmesi bu kaynakları insan kaynaklı olumsuz etkilerden korumaya yetmemektedir. Zira, bunlar yapılırken bir yandan da kamuoyunun bilinçlendirilmesi, olumlu algılara sahip paydaş sayısının arttırılması ve onlarda doğa korumaya yönelik istendik davranışlar oluşturulması gerekmektedir. Bu noktada, doğa eğitimi yönündeki etkinliklerin son yılların popüler çalışmaları olarak dikkat çektiği görülmektedir. Bu etkinliklerde edinilen bilgi ve kazanımların toplumla paylaşılması ve yaygın etkisinin arttırılması müstakbel projelerin başarısını arttıracaktır. İşbu bildiri ile Isparta Doğal Korunan Alanlarında Doğa Eğitimi–I adlı TÜBİTAK projesinin (http://ide.sdu.edu.tr) konuyla ilgili yönleri ve sonuçları tanıtılmış ve katılımcıların proje ve doğa eğitimi konularındaki algı ve beklentileri paylaşıma açılmıştırThe protection of natural resources by various legal statuses is not sufficient to protect them from all negative human effects owing to the fact that only one government agencies can not afford this responsibility. In addition, public awareness and positive perception of stakeholders must be increased by authority. In this respect, nature training activities have an important role at succeeding the awareness and participating of public. The share of actual knowledge regarding the nature training projects would also increase the success of future projects. In this proceeding, a nature training project, with numbered 107B031 by supported TUBITAK, IDE-I: Nature Training in Protected Natural Areas in Isparta (http://ide.sdu.edu.tr) has been introduced by the aiming the participants’ perceptions and expectations

    Doğa Eğitimi Projelerinin Katılımcı Profili ve Yaygın Etkisinin Değerlendirilmesi: IDE Projeleri Örneği

    Get PDF
    Bu çalışmada doğa eğitim projelerinin katılımcı profili ve yaygın etki ilişkisi açısından değerlendirilmiştir. Bu çalışmada karma araştırma yöntemlerinden açımlayıcı sıralı karma deseni kullanılmıştır. Bu desenin nicel değerlendirme aşamasında doğa eğitimi projesi sürecinin başında ve sonunda anket formları uygulanmıştır. Nitel değerlendirme aşamasında da yarı-yapılandırılmış görüşme formlarıyla proje sonunda katılımcılarla görüşmeler yapılmıştır. Bu çalışmanın katılımcıları 2007-2014 yılları arasında TUBİTAK tarafından desteklenen Isparta’da Doğa Eğitimine (IDE-1,2,3,4,5,6) katılan öğretmenlerden oluşmaktadır. Çalışmanın sonucunda, katılımcıların projeye katılım amacının doğa eğitim projelerinde gördükleri eğitim içeriklerini sadece derste kullanma, kendi bilgilerini yenileme olduğu anlaşılmış ve bu nedenle yaygın etkinin sadece öğretmenlerin görev aldıkları sınıf içinde kaldığı görülmüştür. Doğa eğitim projelerinin yaygın etki kapsamında değerlendirilebilmesi için TUBİTAK’ın araştırmacıların kaydının tutulduğu bilgi sistemine benzer katılımcı bilgi sistemi kurulması gerekmektedir

    Effects of esmolol on hemodynamic responses to endotracheal intubation

    Get PDF
    Amaç: Çalısmamızın amacı laringoskopi ve endotrakeal entübasyona yanıt olarak olusan tasikardi ve hipertansiyonu baskılamada, bir beta bloker olan esmolol'ün etkilerini arastırmaktır. Gereç ve yöntem: Çalısma prospektif, randomize, tek kör olarak düzenlendi,ASAI-II, 20-50 yas arası 60 olgu 2 gruba ayrılarak yapıldı. Grup Esmolol'e (Grup E) esmolol (Brevibloc®) 1.5 mg/kg, Grup Kontrol'e (Grup K)%5 dekstroz 5 cc, laringoskopi ve entübasyondan 2 dakika önce I.V bolus verildi. Preoperatif, indüksiyondan sonra, entübasyonun ardından ve 1., 3., 5., 7., 10. dakikalarda kalp atımhızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB) ve hız basınç ürünü (RPP) degerleri kaydedildi. Bulgular: Grup K'da KAH bazal degeri ile karsılastırıldıgında; indüksiyondan sonra ,5., 7., 10. dk'da anlamlı düsme, entübasyondan sonra ise anlamlı yükselme, Grup E'de ise; indüksiyondan sonra, 3., 5., 7., 10. dk'da anlamlı düsme saptandı (P<0.05). Grup K'da OAB bazal degeri ile karsılastırıldıgında; indüksiyondan sonra, 5., 7., 10. dk'da anlamlı düsme, entübasyondan sonra ve 1. dk'da anlamlı yükselme, Grup E'de indüksiyondan sonra ve 3., 5., 7., 10. dk'da anlamlı düsme, entübasyondan sonra ise anlamlı yükselme saptandı (P<0.05). Grup K'da RPP bazal degeri ile karsılastırıldıgında; indüksiyondan sonra, 5., 7., 10. dk'da anlamlı düsme, entübasyondan sonra ve 1. dakikada ise anlamlı yükselme, Grup E'de ise; indüksiyondan sonra ve 3., 5., 7., 10., dk'da anlamlı düsme saptandı (P<0.05). Gruplar arasında Grup E'de indüksiyondan ve entübasyondan hemen sonra ve 1. dakikadaKAHve RPPbakımından anlamlı düsmegözlendi (P<0.05). Sonuç: Çalısmamızda esmololün bu dozda laringoskopi ve endotrakeal entübasyon sırasında olusan tasikardi ve RPP'yi baskılamada etkili, hipertansiyonu baskılamada yetersiz oldugunu gözlemledik.Objective: To evaluate the efficacy of esmolol in modifying hemodynamic response to laryngoscopy and endotracheal intubation. Materials and methods: ASA I-II 60 subjects, aged between 20-50 years, were included in this prospective, randomized and single-blind study. Patients were divided into two groups. Group Esmolol(Group E) and Group Control (Group C) received IV bolus of esmolol 1.5 mg/kg and %5 dextrose 5 cc respectively, 2 minutes before laryngoscopy and intubation. We recorded heart rates (HR), mean arterial pressures (MAP), and rate pressure products (RPP) preoperatively, after induction and intubation and in 1st, 3rd, 5th, 7th, and 10th minutes after intubation. Results: In Group C, HR decreased after induction in 5th, 7th, and 10th minutes, whereas it increased after intubation. In Group E, HR decreased after induction, in 3rd, 5th, 7th, and 10th minutes (P<0.05). In Group C, MAP decreased after induction, in 5th, 7th, and 10th minutes, while it increased after intubation and in the first minute. In Group E, MAPdecreased after induction, in 3rd, 5th, 7th, and 10th minutes, but increased after intubation (P<0.05). In Group C, RPP decreased after induction, at 5th, 7th, and 10th minutes, however it increased in the first minute. In Group E, RPP decreased after induction, in 3rd, 5th, 7th, and 10th minutes (P<0.05). When we compared the two groups, HR and RPPdecreased in Group E immediately after induction and intubation and in the first minute. Conclusion: This dose of esmolol was effective in controlling the tachycardia and RPP, but it was ineffective in controlling the hypertensive response to laryngoscopy and endotracheal intubation

    Evaluation of efficacy of caudal analgesia on pediatric surgery

    Get PDF
    Amaç: Retrospektif olarak, hastanemizde 2006 yılının Ocak-Haziran ayları arasında, pediatrik cerrahide inguinal, ürogenital ve rektal bölgede elektif cerrahi operasyon geçirmis 125 olguda genel anestezi indüksiyonu sonrasında yapılan kaudal blogun, intraoperatif, postoperatif dönemde analjezik etkinligini ve komplikasyonlarını degerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve yöntem: Retrospektif olarak pediatrik cerrahide elektif cerrahi operesyon geçirmis kaudal blok uygulanmıs hasta dosyalarında yer alan anestezi izlem, anestezi derlenme odası hasta takip ve hemsire gözlem formları incelenerek, demografik veriler, operasyon türü, indüksiyon ve idamede uygulanan anestezik ajanlar, anestezi sekli, kaudal blokta uygulanan lokal anestezigin türü, miktarı, konsantrasyonu; intraoperatif, postoperatif dönemde uygulanan analjezik ihtiyaçları ile verilme zamanları ve komplikasyonlar kaydedilmistir. Bulgular: Yas ortalamaları 41.57±38.55, yas aralıgı 1-132 ay olup, cinsiyet 118 erkek (%94.4) ve 7 kız (%5.6), vücut agırlıkları ortalama 14.60±7.81 kg olarak bulundu. Kaudal blokla %0.25 bupivakainden 1ml/kg uygulanan hastaların anestezi süreleri ortalama 61.50±42.07 dak. olarak bulunmustur. Intraoperatif dönemde herhangi bir analjezik yapılmamıs olup postoperatif analjezi süreleri ortalama 412.88±163.13 dak. olarak saptanmıstır. Postoperatif dönemde herhangi bir komplikasyon bildirilmemistir. Sonuç: Kaudal blok pediatrik cerrahide inguinal, ürogenital, rektal bölgede yapılan operasyonlarda intraoperatif ve postoperatif dönemde analjezi saglamada etkili bir yöntem oldugunu gözlemledik.Objective: We aimed to retrospectively evaluate analgesic effect and complications in intraoperative and post operative periods of caudal block performed after induction of general anesthesia in 125 pediatric patients who underwent elective surgical operations on the inguinal, urogenital and rectal regions in 2006. Material and Methods: Data were collected from anesthesia monitoring forms, recovery room monitoring forms and nursing monitoring forms about demographics, types of operations, anesthetic agents used for induction and maintenance of anesthesia, types of anesthesia, types, doses and concentrations of local anesthetics used for caudal block, analgesics given in intraoperative and postoperative periods, time of analgesic administration and complications. Results: The patients were aged 1-132 months, with a mean of 41.57±38.55 months. Out of 125 patients, 118 (94.4%) were male and 7 (5.6%) female with a mean weight of 14.60±7.81 kg. Duration of anesthesia was 61.50±42.07 min in patients administered 0.25% bubivacain for caudal block. No analgesics were administered during operation and mean duration of analgesia in the postoperative period was 412.88±163.13 min. No complications were noted in the postoperative period. Conclusion: It can be concluded that caudal block decreases the need for general anesthesia in the intraoperative period and provides effective analgesia in the postoperative period in operations on the inguinal, urogenital and rectal regions

    Evaluation of the effects of remifentanyl and alfentanyl on spirometric parameters in endotracheal intubations

    Get PDF
    Amaç: Çalısmamızın amacı remifentanil ve alfentanil kullanılan hastalarda endotrakeal entübasyona yanıt olarak olusan solunumsal degisikliklerin etkilerini spirometrik olarak arastırmaktır. Gereç ve yöntem: Çalısma retrospektif olarak hasta dosyalarındaki anestezi takip fisleri taranarak, genel anestezi altında opere olan 18-60 yas arası 40 olgu seçilerek 2 esit grup olusturularak gerçeklestirildi. Remifentanil (Ultiva®,) grubunda (Grup R) remifentanil; entübasyondan önce 1 µg/kg IVbolus, entübasyondan sonra 0.25 g/kg/dak. infüzyonla, alfentanil (Rapifen®) grubunda (Grup A) alfentanil; entübasyondan önce 20 g/kg IV bolus ve entübasyondan sonra 1 µg/kg/dak infüzyonla uygulanmıs. Ilaç verildikten sonra, entübasyondan hemen önce ve sonra, intraoperatif 5., 10. dakikalarda spirometreyle pik inspiratuvar basınç (PIP), plato basıncı (Pplato), havayolu direnci (Raw), akciger kompliyans (C) degerleri kaydedilmistir. Bulgular: Gruplar arasında pik inspiratuar basınç, plato basıncı, kompliyans degerleri arasında anlamlı fark saptanmazken; havayolu direnci bazal degerleri arasında alfentanil grubunda daha düsük olmak üzere istatiksel olarak anlamlı fark saptandı (P<0.05). Çalısmamızda remifentanil ve alfentanilin endotrakeal entübasyonda spirometrik parametreler; pik inspiratuar basınç, plato basıncı, havayolu direnci, kompliyans degerleri üzerinde anlamlı fark olusturmadıgı saptanmıstır. Sonuç: Remifentanil ve alfentanilin elektif cerrahi uygulanan vakalarda solunumsal yan etkilere yol açmaksızın genel anestezi uygulamalarında güvenle kullanılabilecegini gözlemledik.Objective: The aim of this study was to evaluate respiratory changes on spirometry which occur in response to endotracheal intubations in patients receiving remifentanyl and alfentanyl. Materials and methods: This is a retrospective study. Spirometric data were derived from anaesthesia monitoring forms in patient files. The study included 40 patients aged between 18 and 60 years. They were assigned into two groups i.e. Group remifentanyl (R) (n=20) and Group alfentanyl (A) (n=20). Group R received intravenous bolus 1 µg/kg remifentanyl before intubations and 0.25 µg/kg/min remifentanyl after intubations and Group A received IV bolus 20 µg/kg alfentanyl before intubations and 1 µg/kg/min alfentanyl after intubations. Peak inspiratory pressure (PIP), plateau pressure (Pplateau), airway resistance (Raw) and pulmonary compliance (C) measured just before and soon after Remifentanyl and Alfentanyl were given and in the intraoperative fifth and tenth minutes were obtained. Results: There was no significant difference in peak inspiratory pressure, plateau pressure and pulmonary compliance between the groups, but the difference in baseline airway resistance between the groups was significant (P<0.05). In fact, Group A had a lower airway resistance at baseline. Also, there was no significant difference between remifentanyl and alfentanyl in the spirometric parameters of peak inspiratory pressure, plateau pressure, airway resistance and pulmonary compliance upon endotracheal intubations. Conclusion: It can be concluded that remifentanyl and alfentanyl do not cause respiratory side-effects in patients who undergo elective operations and can be administered safely for general anesthesia
    corecore