2 research outputs found

    Yeni popülizm dalgası etkisinde Asya’da uluslararası güvenliğin inşası: Filipinler, Hindistan ve Endonezya’nın dış siyasetini birlikte okumak

    Get PDF
    Küreselleşmenin krizi altında bütün dünyayı etkisi altına alan “yeni popülizm” olgusu, günümüzde en keskin ifadelerinden birini Asya kıtasında bulur. Asya’da ise Filipinler’in Duterte’si, Hindistan’ın Modi’si ve Endonezya’nın Widodo’su, yeni popülizm dalgasının belki de en fazla öne çıkan önderleri arasında gösterilir. Asya’nın yeni popülizminin küresel etkileri, liberal demokrasinin gerilemesinin yanı sıra –tıpkı Güney Çin Denizi örneğinde olduğu gibi– artan çatışma riski ve bölgesel istikrarsızlıkta kendisini hissettirmektedir. Bu genel gözlemlerden yola çıkan mevcut çalışma şu sorular etrafında şekillenmektedir: Yeni popülizmin uluslararası güvenliğe etkileri ne şekilde ortaya çıkmaktadır? Asya özelinde, yeni popülizm dalgasının bölgede dış siyaset söylemi ve güvenlik algısının inşasındaki rolü nedir? Bu çalışma, inceleme altındaki ülkelerin kendilerine özgü özelliklerinin yanı sıra dış siyasetlerindeki benzeşen yönleri ve karşılıklı etkileşimleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Böylece çalışma, halk-elit ayrımına, kişisel ve doğrudan bir liderlik tarzına ve halk iradesine vurgu yapan hâkim popülizm tanımının içeriğini uluslararası güvenlik ve Asya kıtasının özgüllüğü bağlamlarında genişleterek literatüre kavramsal ve ampirik katkılar sağlayacaktır. Asya örneğinde, popülizmde belirleyici olan kişisel liderliğin etkileri dış siyasete doğru genişlemiştir. İktidara sahip popülist liderlerin pragmatist yönelimlerinin dış siyaseti şekillendirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Çin ile ilişkiler ve popülist desteği artırmaya yönelik altyapı kalkınmasına verilen öncelik belirleyici bir etken teşkil etmektedir. Aşırı sağ milliyetçilikten ya da daha çoğulcu sayılabilecek bir milliyetçilikten beslenmesi fark etmeksizin Asya’daki vakalar, popülizmin kaçınılmaz olarak Trumpvari bir izolasyonizme yol açacağı savını yanlışlamaktadır.Publisher's Versio

    Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik Konferansı

    Get PDF
    Öngörülmesi giderek güçleşen, sarsıntılı ve savrulmalı zamanlardan geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş ortak deneyimleri sonrasında 1950’lerden ve 1990’lardan itibaren demokratik sistemlerin peş peşe dalgalarla meşrulaşacağı, yaygınlaşacağı ve güçleneceği öngörüsü hakimdi. Ancak son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerle demokrasilerin geleceği tekrar sorgulanmaya başladı. Gerek 11 Eylül ile başlayan ve IŞİD ile devam eden ve şiddet içeren İslamcı radikalizm, gerek Batı demokrasilerinde popülist radikal sağ hareketlerin ve beyaz ırkçı grupların yükselişi ve iktidara gelişi, bir yandan güvenlik-özgürlük ikileminin demokrasi dengesini bozdu, bir yandan da hem demokratik sistemlerin hem dünya barışının geleceğini bizi tekrar sorgular, sorgulatır hale getirdi. Demokrasileri bildiğimizi zannediyoruz, ama demokrasiler ile ilgili daha öğrenmemiz gereken çok şey var. Demokrasi kaderimiz de geleceğimiz de olmak zorunda değil belki de. Ya da belki yanlış yerden soru sormaya başlıyoruz, belki demokrasi yerine yeni bir referansa ihtiyacımız var. Aslında demokrasileri çantada keklik görmeyip, sabırla büyütüp yeşertmek, geliştirmek, korumak, ileri safhalara taşımak ve bizden sonraki nesillere aktarmak bir sorumluluk, ve bu sorumluluk bizlere ait. Popülizm, demokrasi, güvenlik kavramlarının her biri bugün sıkça ve yaygın olarak kullandığımız kavramlar olarak gündelik sohbetlerimizin içine kadar girmiş durumda. Bu yaygın kullanımlarına rağmen her bir kavram, üzerine düşünmeye, tartışmaya ve değerlendirmeye tekrar tekrar olanak verecek derinlikte. Her bir tartışma bir diğerini açarken, farklı gibi görünen bu kavramların birbirleriyle kesiştikleri zeminler bulmak mümkün. Popülist liderlerin politikaları bütün siyaset yapma biçimlerini kendine çeken ya da kendinden uzaklaştıran eksenler yaratarak her ikisini de aynı anda besleyebiliyor. Popülist politikaya angaje olan liderler ve grupların yanında bu politikaya karşı mücadele eden kişiler ve kitleler de yok değil, ancak kimi zaman bu kitleler eleştirdiği bu siyaset biçiminin kurucu öznesi haline de gelebiliyor. Bunun karşısında tabandan gelen demokratikleşme talepleri ve popülist siyasetle beraber kurumsallaşan diğer politika yapma biçimleri, demokrasi anlayışımızı farklı yönlere çekebiliyor. Bu demokratikleşme talepleri kimi zaman olumlu karşılıklar alsa da, kimi zaman devletlerin güvenlik politikaları ile etkisizleştirilmeye ve bastırılmaya çalışılıyor. Güvenlik politikalarının alanı günümüz teknolojisi sebebiyle o kadar genişledi ki, bu politikanın nesnesi haline gelmemiş varlık ve alan bulmak neredeyse mümkün değil. Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik konferansımız bu alanların kendine özgülüklerini göz önünde bulundururken, aralarındaki kesişimleri de ortaya koyan pek çok değerli sunuma ev sahipliği yaptı. Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, ve bu bildiri kitabında tam metinleri ve özetleri bulunan bütün katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.Publisher's Versio
    corecore