101 research outputs found

    Les stratégies d’insertion des « jeunes turcs » de France

    Get PDF
    « Figés dans leur désir de ne rien perdre de leur culture, les 400 000 Turcs de France ne se sont pas tous adaptés au mode de vie moderne ». Ce verdict sans appel émis par José-Alain Fralon dans Le Monde daté du 16 octobre 2004 reflète une vulgate assez commune aux discours ordinaires, médiatiques et politiques mais aussi académiques français. Il est évocateur d’une figure sociale immuablement arriérée pour ne pas dire franchement inassimilable. Aussi débuterons-nous, en guise d’antidote au p..

    Süt dişi kanal dolgu materyalleri

    Get PDF
    Pulp therapy for primary teeth continues to have challenge for dentists. The aim of the researches is to use the biocompatible material during and after the primary root canal treatment which has positive effects on treatment. The aim of this literature update is to describe the advantages and disadvantages of the filling materials for primary teeth. Keywords: Primary teeth, root filling materials.   ÖZET Süt dişlerinin kanal tedavileri dişhekimleri için bir zorluk olmaya devam etmektedir. Araştırmalarda süt dişi kanal tedavisi uygulanması sırasında ve sonrasında tedavinin prognozunu olumlu yönde etkileyecek biyouyumlu materyaller kullanımı amaçlanmaktadır. Bu literatür güncellemenin amacı süt dişleri kanal tedavisinde kullanılan materyallerin avantaj ve dezavantajlarının tanımlanmasıdır

    FOKAL EPİTELYAL HİPERPLAZİ (HECK HASTALIĞI): OLGU RAPORU [Focal Epithelial Hyperplasia (Heck’s Disease): Case Report]

    Get PDF
    ÖZET Fokal epitelyal hiperplazi (FEH) veya Heck hastalığı iyi huylu, asemptomatik bir hastalıktır. Genellikle alt dudakta papüller şeklinde görülmesine rağmen, retro-komissural mukozada, dilde ve daha az sıklıkla da üst dudak, diş eti ve damakta görülürler. FEH insan papilloma virüsü tip 13 veya 32 sebebiyle oluşur. Bu hastalık birçok toplum ve etnik grupta meydana gelebilir. Kliniğimize başvuran 11 yaşındaki erkek hastada sağ alt çene yanak ve dudak mukozasında çok sayıda hiperplazik lezyonlar tespit edildi. Klinik ve histopatolojik bulgulara dayanarak fokal epitelyal hiperplazi tanısı konuldu. Bu çalışmanın amacı, nadir gözlenen Heck hastalığının klinik ve histopatolojik özelliklerini sunmaktır. Anahtar kelimeler: Oral Patoloji, Fokal Epitelyal Hiperplazi, İnsan Papillomavirüs ABSTRACT Focal epithelial hyperplasia (FEH) or Heck’s disease is a benign, asymptomatic disease. It appears as papules, usually on the lower lip, although it can also be found on the retro-comissural mucosa and tongue and, less frequently, on the upper lip, gingiva and palate. FEH is caused by human papillomavirus type 13 or 32. The condition may occurs in many populations and ethnic groups. 11-year-old male patient was referred to our clinic with a complaint of large number of hyperplastic lesions in the right mandible were detected on the lip and buccal mucosa. Based on clinical and histopathological evaluations the diagnosis was concluded as focal epithelial hyperplasia. The purpose of this study is to describe the clinical and histopathological features of Heck’s disease which is an unusual case. Keywords: Oral Pathology, Focal Epithelial Hyperplasia, Human Papillomaviru

    Araç Kullanırken Müzik Dinlemek, Sürücü Dürtüselliği, Trafik Ortamının Risk Seviyesi ile Sürücü Davranışları ve Risk Algısı Arasındaki İlişki

    Get PDF
    Müzik dinlemek, çoğu yol kullanıcısının sergilediği davranışlardan biridir. Ayrıca, dürtüsellik gibi insan faktörü ile ilgili değişkenler ve trafik ortamını etkileyen fiziksel faktörler sürücülerin riskli sürücü davranışlarını etkilemektedir. Bu çalışma kapsamında, araç kullanırken müzik dinlemek, sürücü dürtüselliği ve trafik ortamının risk seviyesi ile sürücülerin risk algısı ve davranışları arasındaki ilişki araştırılmaktadır. Bu doğrultuda, 50 sürücüden (37 erkek, 13 kadın) veri toplanmıştır. Katılımcılar, çalışma öncesinde, sürüş sırasında müzik dinleyecekleri deney grubu ve kontrol grubu olmak üzere iki gruba rasgele atanmıştır. Katılımcılar iki farklı (düşük ve yüksek riskli) simülasyon senaryosu, demografik bilgi formu, sürüş senaryolarına ilişkin risk algısı sorusu ve Dürtüsel Sürücü Ölçeği’nden oluşan bataryayı tamamlamıştır. Müzik dinlemenin sürüş simülatöründeki sürücü davranışları için bir etkisi olmazken, işlevsiz dürtüselliğin, farklı risk seviyesine sahip iki trafik ortamında da sürücü davranışı ile anlamlı bir ilişkiye sahip olduğu bulunmuştur. Yüksek işlevsiz dürtüselliğe sahip bireyler, yüksek ve düşük riskli senaryolarda daha hızlı araç kullanmış ve yüksek riskli senaryoda hızlarını daha fazla değiştirmiş, şeridin daha solunda araç kullanmış ve bulunduğu şeridi daha fazla değiştirmiştir. Bulgular, işlevsiz dürtüselliğin farklı trafik ortamlarında sürücü davranışlarını etkileyen faktörlerden biri olduğunu ve yol güvenliği açısından daha fazla araştırma yapılması gerekliliğini sunmaktadır.Listening to music is one of the behaviors that most road users exhibit. Moreover, factors like impulsivity as variables affecting human factors and physical factors affecting traffic environment influence risky behaviors of driver. Within the scope of the present study, the effects of listening to music while driving, driver impulsivity and the risk level of traffic environment on risk perception and driver behaviors were investigated. Data were collected from 50 drivers (37 males, 13 females). Participants were randomly assigned to two groups before the study, one with experimental condition and one with control condition. Participants completed a battery consisting of two different (low and high risk) simulation scenarios, the demographic information form, the risk perception question, and the Impulsive Driver Scale. Unlike music, dysfunctional impulsivity had a significant relationship with driver behaviors in two traffic environments with different risk levels. Individuals with high dysfunctional impulsivity showed higher speed in high-risk and low-risk scenarios and showed higher speed variance, used the vehicle to the left of the lane, and showed more lane deviation in high-risk scenarios. Findings showed that dysfunctional impulsivity is one of the factors affecting driver behaviors in different traffic environments and needed to be investigated more with respect to road safety

    Akışkan bulk-fill ve akışkan geleneksel kompozitlerin farklı adeziv uygulama yöntemlerine göre mikrosızıntı skorlarının değerlendirilmesi

    Get PDF
    Amaç: Bu in vitro çalışmanın amacı, universal adeziv sistemin farklı uygulama yöntemlerinin sınıf V akışkan kompozit restosyonların kenar mikrosızıntısı üzerine etkilerinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, toplam 60 adet sağlam premolar diş kullanıldı. Dişlerin bukkal yüzeylerine, servikal kenarı dentinde ve okluzal kenarı minede olacak şekilde standardize edilmiş Sınıf V kaviteler (3 mm x 3 mm x 1.5 mm) hazırlandı. Örnekler, kompozit rezin tipi (Filtek Z250/FZ, Metafil Bulk Fill/MB ve Nova Compo HF/NC) ve universal adezivin uygulama yöntemlerine göre (selektif etch/SEE ve self-etch/SE) rastgele 6 gruba ayrıldı: Grup FZ+SEE, Grup FZ+SE, Grup MB+SEE, Grup MB+SE, Grup NC+SEE, Grup NC+SE. Örnekler, 24 saat 37° C’de distile su içerisinde bekletildi ve 10.000 döngüde termal siklusa tabi tutuldu. Ardından, %0.5 metilen mavisi solüsyonunda 24 saat süresince bekletildi. Mikrosızıntı tespiti için, stereomikroskop altında (40x büyütme) incelendi. Verilerin istatistiksel analizinde, Kruskal Wallis ve Mann-Whitney U testleri kullanıldı (p<0.05). Bulgular: Okluzal kenarda, Grup MB+SE, Grup FZ+SE’ye göre ve Grup MB+SEE, Grup FZ+SEE’ye göre istatistiksel olarak daha düşük mikrosızıntı değeri gösterdi (p<0.05). Hem okluzal hem servikal kenarda, tüm restoratif materyaller için, uygulama yöntemleri arasında mikrosızıntı açısından anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Grup NC+SE hariç, diğer tüm gruplarda servikal kenarda okluzal kenara göre istatistiksel olarak daha fazla mikrosızıntı değeri gözlendi (p<0.05). Sonuç: Universal adeziv sistemin her iki uygulama yöntemi kullanılarak elde edilen Sınıf V akışkan bulk-fill kompozit rezin restorasyonların, okluzal kenardaki mikrosızıntı performansının mikrohibrit kompozit rezinlere göre daha iyi olduğu tespit edilmiştir

    The relationship between job satisfaction and career management

    No full text
    Bu çalışmanın amacı iş tatminini etkileyen ve kariyer yönetimine yönelik tatmini mümkün kılan parametreleri araştırıp iş tatmini ile kariyer yönetimine yönelik tatminin arasında bir ilişki olup olmadığının gözlemlenmesidir. Çalışmanın hipotezi, iş tatmini ile kariyer yönetimi tatmini arasında bir ilişki olduğu yönündedir ve bu çalışmada, yapılan bir anket ile Türkiye’deki bir üretim firmasındaki 176 beyaz yaka çalışanın eğilimleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda, düşük kariyer yönetimi tatmininin düşük iş tatmini ile ilişkilendirilebileceği fakat yüksek kariyer yönetimi tatmininin yüksek iş tatmini ile ilişkilendirilemeyeceği ortaya çıkmıştır. Çıkan sonuçlar kurum kendi kullanımı için de faydalı olarak kabul edilmiş ve çalışanlarının motivasyonu ve işte kalmasını sağlamak ve sabitlemek adına hangi insan kaynakları uygulamalarına yönelmesi gerektiği açısından aydınlatıcı olmuştur. ABSTRACT The purpose of this study is to find out about the parameters that affect job satisfaction and that enable the satisfaction with career management and to observe whether there is a relationship between job satisfaction and career management. The hypothesis is that there actually is a relationship and the thesis investigates the inclinations of a group of employees via a questionnaire conducted to the 176 white collar employees of a certain manufacturing company in Turkey. The research confirmed that there actually is a relationship in the presence of low career management satisfaction that relates with low job satisfaction, however, it is also observed that the presence of high career management satisfaction did not relate with job satisfaction. The outcomes are found to be useful for the company, as well, in determining the areas to focus on in the long path to maintain and sustain motivation and retention among its employees through core human resources applications

    The role of health communication and social media channels in health development

    No full text
    Bu çalışma ile amaçlanan, iletişim teknolojilerinde yaşanan dönüşüm süreci neticesinde ortaya çıkan sosyal medya kanallarının kullanımının kar amacı gütmeyen Sağlık Bakanlığı'na bağlı Gebze Fatih Devlet Hastanesi bünyesinde nasıl ilerlediğidir. BoomSocial 2019 sosyal medya veri analizine göre elde edilen bilgiler ışığında sosyal medyayı en etkin kullanan özel sağlık grupları ile kamu hastanesinin kıyaslaması ile devam eden araştırmada iki sektörün kesiştiği ve ayrıldığı noktalar gerçekleştirilen literatür çalışmaları ile ele alınarak sosyal medyanın sağlık hizmeti sektörüne kazandırdıkları ve oluşturduğu riskler değerlendirilmiştir. Çalışmada araştırma yöntemi olarak içerik analizinden yararlanılmıştır. İçerik analizi yöntemi ile kamu Gebze Fatih Devlet Hastanesinin sosyal medya hesapları incelenmiş, elde edilen bilgiler içerik yönünden ele alınarak ulaştırılması hedeflenen iletiler özetlenerek açıklanmaya çalışılmıştır. İçerik analizi ile ulaşılan bilgilerin daha derin anlamları ortaya çıkarılmakta ve bulgular üzerine daha fazla yoğunlaşılmaktadır. Araştırmada Sağlıkta Dönüşüm Programının sağlık iletişimine olan katkısına değinmek amacıyla farklı Bakanlık Yayınları incelenmiş ve toparlanarak açıklanmıştır. Çalışmanın sonucunda avantajları ve dezavantajları tartılan sosyal medya kanallarının sağlık iletişiminin kurulmasında önemli bir rol üstlendiği, fakat hem kamu hem de özel sağlık hizmeti sunucularında geliştirilmesi ve daha kapsamlı değerlendirmeler ile ele alınması gerektiği düşünülmektedir.Content analysis is to summarize and explain the messages that are aimed to be conveyed by the information obtained through literature surveys in terms of content. In literature research, deeper meanings of the information obtained by content analysis are revealed and more attention is focused on the findings. The aim of this study is how the use of social media channels is progressing in Gebze Fatih State Hospital in the area of the Ministry of Health, which is not-for-profit. According to BoomSocial 2019 social media data analysis, the intersection and separation of two sectors with private health groups that use social media most effectively with public hospitals were evaluated and the risks posed by social media to the health service sector were evaluated. Social media accounts of public Gebze Fatih State Hospital were analyzed by content analysis method. In order to address the contribution of Health Transformation Program to health communication, different Ministry Publications have been examined and summarized. As a result of this study, it is thought that social media channels, whose advantages and disadvantages are weighed, play an important role in establishing health communication and should be developed in both public and private health service providers and should be handled with more comprehensive evaluations. In the study, content analysis was used as a research method

    MIŞ GİBİ HAYATLAR

    Get PDF
    TED Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi Uluslararası Bakalorya Diploma Programı A Türkçe Dersi Uzun Tezi kapsamında hazırlanan bu çalışmanın amacı, Orhan Pamuk’un Cevdet Bey ve Oğulları” adlı yapıtında yazarın yarattığı uzam ve karakterler aracılığıyla ortaya çıkarılan bireysel ve toplumsal sorgulamaları incelemektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada, yapıttaki karakterler bulundukları uzamlarla, düşünceleri ve hareketleriyle incelenerek alıntılarla desteklenmiştir. Giriş bölümünde, uzamların ve karakterlerin düşünceleri okuyucuya iletmede nasıl bir işleve sahip olduğu irdelenmiştir. Araştırmanın devamında karakterlerin bireysel ve toplumsal sorguları belirli başlıklar altında, kişilikleri ve bulundukları uzamlarla incelenmiştir. Sonuç bölümünde de uzamın yapıtta karakterlerin oluşumundaki ve olay örgüsündeki etkisi irdelenmiş ve yapıtların temel öğesi olduğu yargısına varılmıştır

    Tutumsal obje olarak aksan: ana di̇li̇ Türkçe olan İngi̇li̇zce öğretmen adaylarının farklı İngi̇li̇zce aksanlarına karşı olan algı ve değerlendi̇rmeleri̇

    No full text
    The present study investigates how Turkish prospective teachers of English perceive phonological variation and evaluate the speakers of different accents of English based on the following characteristics: politeness, education level, language proficiency, wealth, intelligibility, native speaker status, and attractiveness. By examining the topic through a lens intersecting sociolinguistics and social psychology of language, this thesis introduces a new context to the existing language attitude literature, by being the first language attitude study within Turkey to utilize the Verbal Guise Technique (VGT), which is a derivation of Matched Guise Technique (MGT). Additionally, the present study contributes a new statistical perspective for the analysis of the data to the existing language attitude literature. A total of 109 prospective English language teachers took part in two different studies. The data were collected at Middle East Technical University, Northern Cyprus and Ankara Campuses. In the first study, the data were analyzed quantitatively, whereas in the second study qualitatively. The results show that the participants evaluated the speakers with foreign accents of English rather negatively while holding a strong preference towards speaking with the Model American English (MAE) accent. Findings also demonstrate that while MAE is being evaluated high for the dimension of status, MBE is being evaluated high for solidarity. Previous exposure to various linguistics courses often resulted in the international accents being perceived negatively, rather than positively. Participants were prejudiced against the Turkish accented variety of English, giving it very negative descriptions. Relatedly, subjects reported that they would pay attention to their students’ accent in the classroom environment while perceiving native-like pronunciation as a characteristic of advanced and competent speakers of English. The present study provides evidence of negative bias that is held amongst Turkish prospective teachers of English towards the speakers of international accents of English. Results and implications are further discussed.Bu çalışma İngilizce öğretmen adaylarının fonolojik çeşitliliği nasıl algıladıklarını ve İngilizcenin yerel ve uluslararası aksanlarını kibarlık, eğitim düzeyi, dil yeterliliği, zenginlik (maddi), anlaşılabilirlik, konuşmacının yerli-yabancı statüsü ve çekicilik özelliklerine göre nasıl değerlendirdiklerini incelemiştir. Konuyu, sosyodilbilim ve dilin sosyal psikolojisiyle kesişen bir mercekten inceleyerek, Örtük Eşleştirme Tekniğinden (ÖET) türeyen Sözel Eşleştirme Tekniğini (SET) Türkiye'de ana dili Türkçe olan İngilizce öğretmenleriyle kullanmış bilinen ilk araştırma olmasının yanı sıra, mevcut dil tutum literatürüne yeni bir bağlam kazandırmaktadır. Ek olarak, bu çalışma dünya literatürüne, özellikle dil tutum araştırmalarına, verilerin analizi için yeni bir istatistiksel bakış açısı da katmaktadır. İki farklı çalışmaya anadili Türkçe olan toplam 109 İngilizce öğretmen adayı katılmıştır. Veriler Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Kuzey Kıbrıs ve Ankara Kampüslerinden toplanmıştır. İlk çalışmada, veriler nicel olarak analiz edilirken, ikinci çalışmada nitel analize başvurulmuştur. Sonuçlar, katılımcıların Model Amerikan İngilizcesi (MAI) aksanıyla konuşmaya yönelik güçlü bir tercihte bulunurken, İngilizcenin yerel olmayan aksanlarını olumsuz olarak değerlendirdiklerini göstermiştir. Bulgular Model Amerikan İngilizcesi aksanının statü değişkeni altında, Model İngiliz İngilizcesi (MII) aksanının ise dayanışma değişkeni altında gruplandırıldığını ortaya koymuştur. Çeşitli dilbilim derslerine maruz kalmanın İngilizcenin uluslararası aksanlarının çoğu zaman olumsuz değerlendirilmesine neden olduğu görülmüştür. Katılımcıların Türk aksanlı İngilizceye karşı önyargılı ve olumsuz tanımlamalarda bulunduğu saptanmıştır. Buna ek olarak, İngilizce öğretmen adayları, sınıf ortamında kendi öğrencilerinin İngilizce telaffuzuna önem vermenin yanı sıra, ana dili İngilizce olan bireyler gibi fonolojik üretimde bulunabilmeyi İngilizcedeki ileri seviye ve yetkin konuşmacıların bir özelliği olarak gördüklerini bildirmişlerdir. Bu çalışma, anadili Türkçe olan ve ODTÜ İngilizce öğretmenliği programında okuyan Türk öğretmen adaylarının İngilizcenin uluslararası aksanlarına karşı olumsuz bir önyargı beslediğinin bilinen ilk kanıtı olarak sunulmaktadır. Çalışmanın sonuç ve önerileri tartışılmıştır.M.A. - Master of Art

    In Vıtro, In Vıvo And Clınıcal Assesment About The Medıcınal Characterıstıcs Of Mushrooms

    No full text
    Objective: For centuries, mushrooms have been used for food and medicinal purposes all over the world, especially in the Far East. The rapid increase of diseases such as cardiovascular diseases, diabetes, cancer, obesity worldwide and and increases in the costs of treatment and care of these diseases have increased the interest in alternative treatment methods among both researchers and the public. Result and Discussion: In vitro, in vivo and clinical studies have proven the accuracy of many centuries-old traditional uses of mushrooms, especially species such as Pleurotus spp., Lentinula edodes, Ganoderma lucidum, Grifolia frondosa. Moreover, the studies show that that the main bioactive compounds derived from mushrooms have great potential in the prevention and treatment of various diseases. In this article, current in vitro, in vivo and clinical studies related to antitumor, antioxidant, antimicrobial, cholesterol lowering and blood sugar regulating properities of mushrooms were reviewed in order to evaluate the potentials in the prevention and treatment of diseases such as cancer, cardiovascular diseases and diabetes. © 2022 University of Ankara. All rights reserved
    corecore