5 research outputs found

    İspanya'da Mudéjar Mimarisinin Kimliği ve Üslup Özelliklerinin Değerlendirilmesi

    Get PDF
    İber Yarımadası, İslam, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarının karşılaşma bölgesi olması itibariyle zengin bir kültür sanat geçmişine sahiptir. Kuzey Afrika yolunu kullanarak 711'den itibaren İber Yarımadası’na gelen çeşitli İslami gruplar farklı tarih aralıklarında bu coğrafyada hüküm sürerler. İber Yarımadası’nda 11.yy'dan başlayarak Katolik krallıkların yeniden toprakları almaya dönük saldırıları başlar. Kademeli bir biçimde İslamiyet'in zamanla bu topraklar üzerinde kurduğu politik üstünlük sonlandırılır. Mudéjar/Mudéjar Mimarisi bu süreç zarfında İber Yarımadası'nda, Katolik krallıkların bölgeyi ele geçirmeleriyle ortaya çıkmaya başlar. İspanya'da bir müddet yaşamasına izin verilmiş Müslüman nüfus Mudéjar/Mudéjar olarak tanımlanırken, üretmiş oldukları sanat eserleri de Mudéjar Üslubu/Mudéjar Sanatı olarak anılır. Mudéjar Sanatı’nın kullanıcısı sadece Müslümanlar değildir, zira Hıristiyan, Yahudi nüfusun bu sanatı büyük bir beğeni ile uyguladığı ve uygulattığı günümüze ulaşan maddi kültür varlıkları üzerinden takip edilebilmektedir. İlgili sanat bünyesinde çoğunlukla İslami ve Hıristiyan Sanatı’nın önde gelen formlarını aynı yapı ölçeğinde bir araya getirir. Bu yapıların sayısı o kadar fazla boyutlara ulaşır ki Mudéjar dokunuş başlı başına bazen kentleri belirleyen bir tarihsel olgu haline gelir. Bu bağlamda Mudéjar Sanatı’nın İslami bir kaynaktan doğmakla birlikte bir harç gibi farklı kültürleri bağlayıcı, bir araya getirici özellikleri olduğu ifade edilebilir. Bu çalışma, İber Yarımadası’nda gelişen Mudéjar Mimarisi’nin kaynaklarını ve özelliklerini ortaya koyarak bir dönemin kültürel çeşitliliğinin anlaşılmasını sağlamakta. Son olarak çalışma, Mudéjar Sanatı’nın sanat ve mimarlık tarihinde hangi sanat başlığı altında sınıflandırılması gerektiğini yeni bir yaklaşım olarak açığa kavuşturmayı hedeflemektedir

    Kendine özgü anlatılar : İspanya'da Mudejar (Müdeccen) mimarisi ve tarih yazımı

    No full text
    The Iberian Peninsula has witnessed the emergence of an architectural style called Mudéjar, whose origin and practice is still subject to discussion. It appeared in the 11th century after the Christian Reconquista - reconquest (conquest over Muslims) in the Iberian Peninsula by the Catholic Kingdoms. Yet, as far back as the 8th century Islamic, Christian and Jewish tastes intermingled in the same location to influence what was to become known as the Mudéjar artistic style. The studies that define Mudéjar origins and character were mostly conducted by Spanish scholars. While a group of these scholars explain that Mudéjar origins have Islamic roots, another emphasizes its Christian aspects. However, recent researches have altered former classifications concentrating on geographical facts in addition to cultural varieties. With these enhancements of our knowledge, it is necessary to review the accumulation of earlier works on architectural history on Mudéjar to the 20th century. An evaluation will help us to identify the obscurities associated with Mudéjar and clarify the conceptual and terminological tools in histories related to it. The main focus of the dissertation is to investigate Mudéjar in Spanish architectural historiography. How this particular writing of history interacted with the political agenda and who actively shaped its discourse, are the topics that merit the subdivisions to make them clear. Using versatile methodologies, the study unearths the character of Spanish architectural historiography, which has occasionally confused Mudéjar identity or produced different narratives to account for Mudéjar existence. From the analytical investigation of the publications, a number of graphic illustrations are produced. These graphic illustrations and the analyses of survey books demonstrate that Mudéjar studies have a mainly regional character and were mostly undertaken by Spanish scholars until the 21th century. These works demonstrate a strong Hispanic and Spanishness condition, yet they also produced anachronisms in Spanish art and architectural history. Consequently, this thesis reveals the fact that there are a great number of publications that construct or reconstruct Hispanidad, Coexistence (Convivencia), Spanishness, and Iberianness notions, which by and large reveal idiosyncratic narratives with their Mudéjar formulations.Ph.D. - Doctoral Progra

    Safranbolu'da Kültürel Miras, Müze Kent Alımlaması ve Kentin Folklorik Sürdürülebilirliği

    No full text
    Türkiye’nin Batı Karadeniz Bölümü’nde yer alan Safranbolu, coğrafyası, yerleşim tarihi ve kültürel kimliği ile sanat ve kültür tarihi çalışmalarında ön plana çıkmaktadır.  Safranbolu’nun somut ve somut olmayan kültürel mirasından bahsedilen UNESCO raporunda, kentin dünya miras listesine folklorik nedenlerle 1992 yılında dahil edildiği yazılmaktadır. Safranbolu yeme-içme alışkanlıklarından, giyim-kuşama kadar uzanan zengin bir folklorik dağarcığa sahip olmakla birlikte, günümüzde kent folklorunun bu çok yönlü yapısı, mimari ve kentsel değerinin gölgesinde kalmaktadır. Bu çalışma, yoğun kültürel geçmişe sahip olan Safranbolu'nun mevcut folklorik yapısının politik ve sosyo-ekonomik nedenlerle değişime uğrarken, kültürel miras kavramı ile ilintili “müze kent Safranbolu” imajını kazanmasını, folklorik değerlerinin söz konusu somut miras alımlamasının gölgesinde kalışını değerlendirmektedir. Çalışma ayrıca UNESCO’nun varlığının Safranbolu’nun folklorik sürdürülebilirliğine olan etkisini mercek altına almaktadır

    Cultural Encounters in The Ottoman World and Their Artistic Reflections:in Honor of Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu

    No full text
    Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu kurucu dekan olarak görev aldığı Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi'ni üniversitenin rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'm desteği ile üniversitenin 10. yılma rastlayan 2006'da kurar. Görsel Sanatlar ve Tasarım Bölümü'nün kuruluşunu takiben Iç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümleri ardından da Sanat Tarihi ve Müzecilik Bölümü 2006'da akademik faaliyetlerine başlar. Ayrıca Müzik Bölümü ve üniversite öğrencilerinin geneline açık kültür ve sanatla ilgili farklı içerikli dersler sunan Güzel Sanatlar Birimi oluşturulur. Prof. Dr. Yenişehirlioğlu, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi adı altında farklı alanlarda projelerin yürütüldüğü bir merkezi de faaliyete geçirir. Yenişehirlioğlu'nun kurduğu fakültenin vizyonu çağdaş eğitimin vazgeçilmezi tasarımın, kültür ve toplumun yaşanılan mekân ile bütünleşik olduğu görüşüyle disiplinler arası bir programla öğrenciyi mezun etmeyi hedefler. Bu bağlamda Yenişehirlioğlu estetik, yaratıcı drama ve görsel kültürün değişik uygulamalarının yer aldığı bir program oluşturmayı amaçlar. Farklı ülkelerden çalıştaylar yapmaya gelen bilim insanlarının katılımlarıyla dolup taşan derslikler geç saatlere dek süren akademik çalışmalar, Güzel Sanatlar Birimi'nin sıklıkla düzenlediği kaliteli sergiler Yenişehirlioğlu'nun kurucu dekanlığı döneminde hız kazanır. Farklı disiplinlerden gelen bilim insanlarının birlikte olduğu Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi bünyesine öğretim üyesi kimliğimle 2005 yılında katılma fırsatını yakaladım. Bu süreçte yakından tanıma şansına sahip olduğum Filiz Yenişehirlioğlu hocam bitmez tükenmez enerjisi ve bilime çağdaş bakış açısı ile kendisinden çok şey öğrendiğim bir bilim insanıdır. Yenişehirlioğlu ile ortak paydada buluştuğum en önemli konu, tek bir alanda uzmanlaşan ve yaşamını bu alanda sürdüren, farklı alanların örtüştüğü bilgileri kullanamayan bireyler yetiştirmeye olan itirazımdı. Bunun yerine, üniversite kavramıyla asıl içinin doldurulması gerekenin ise farklı alan tecrübeleri ile yoğrulan, yeniyi üretebilen, kendini tanıyan birey olma kavramına, bir başka ifadeyle birey yetiştirme programına dahil olmaya duyduğumuz inançtı. Yenişehirlioğlu'nun kültür ve sanata yaygın bakış açısı aktif olarak yurtiçi ve dışında farklı oluşumlarla projeler yapmasını sağlamıştır. 1989 yılında T.C. Dışişleri Bakanlığı ile ortak çalışma sonucu yayınlanan Yurtdışındaki Osmanlı Mimari Eserleri üzerine bir kitap hazırlayan Yenişehirlioğlu ardından Tekfur Sarayı kazıları ile Eyüp Çömlekçiler Projesi'ni hayata geçirmiş, Topkapı Çini Projesi ile çalışmalarını sürdürmüştür. Yenişehirlioğlu'nun, sanatın ve içinde üretildiği toplumun irdelenmesi üzerine sayısız akademik çalışmaları­nın dışında Tübitak ve dergi hakemlikleri de mevcuttur. Ayrıca UNESCO Türkiye kültür varlıkları komisyon ve ASTAD SCOTT üyelikleri yanı sıra Ankara Mimarlar Derneği, Uçan Süpürge ve yerel yönetimlerle kültür envanteri gibi ortak çalışmaları da mevcuttur. 1991'de Fransız Kültür Bakanlığı Kültür Şövalyeliği ünvanına layık görülen Yenişehirlioğlu 1992 yılında iki ayrı ödül daha alır. Bunlardan ilki İtalya'da alanında ünlü kadın profosyonellere verilen "Adelaide Ristori" Ödülü diğeri ise Hacettepe Ünversitesi Senatosu'nun Bilim Ödülü'dür. Bu ödülleri 2006'da "Türkiye ve Yunanistan Arasında Mübadeleden Kalan Ortak Kültür Mirasının Korunması" Projesi ile Europa Nostra Ödülü takip eder. Sonuç olarak, bilimde ilerlemek "yeni'nin peşinde koşmakla sağlanır. Bunun en güzel örneği Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu hocamızdır

    Case Reports Presentations

    No full text
    corecore