11 research outputs found

    Sultan Abdülhamid II’s domestic policy:an attempt at periodization

    Get PDF
    Makale yazarı aynı zamanda kitap editörü olduğu için önsöz bilgisi, ayrı bir dosya olarak verilmiştir. Kitabın basılı hali İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi'nde mevcuttur.With the death of Âli Paşa in 1871, the myriad of issues and problems that had been simmering for some time erupted in the power vacuum, and the Tanzimat policies – political, administrative and financial – all began, one by one, to collapse. In this atmosphere of perpetual crises, the ideals and policies that had been supported and implemented by the advocates of the Tanzimat regime began to be questioned and the search for new, alternative solutions and new political options began to surface. The crisis reached its most critical levels from 1875 onwards, with the empire entering a period that can only be characterized as chaotic. The state treasury had all but collapsed, unable to repay the loans that had been intermittently issued since the Crimean War; a series of insurgencies had begun to break out in the Balkan provinces, in which huge investments had been made in an attempt to prevent their secession; the European Great Powers had initiated a major offensive on the diplomatic front; a palace coup had taken place in an attempt to initiate the constitutional regime; three sultans had been crowned in succession in the space of three months; and, finally, the army had been thoroughly routed in a war with Russia.2 As a result of the treaty of Berlin, which formally ended the war in July 1878, the Ottoman Empire lost significant swathes of territory, as well as population

    1918’de Osmanlı İmparatorluğu:nihai zaferden tam teslimiyete

    Get PDF
    Türk halkı tarafından “Seferberlik” olarak bilinen 1. Dünya Savaşı, Osmanlı imparatorluğu tarihindeki ilk ve son “topyekûn savaş”tı. Ve her topyekûn savaşta olduğu gibi, cephe gerisinde, “sivil cephede” de derin izler bıraktı. Osmanlılar, sanayileşmiş Avrupa Devletlerine kıyasla, savaşta dezavantajlı olan taraftı. Savaş uzayıp, on dört birincil ve ikincil cepheye yayıldıkça, savaşın ekonomik ve sosyal maliyeti de giderek artıyordu. Her bölge savaşın maliyetini farklı şekilde hissetse de, tüm ülkeye hakim olan temel sorun, iaşe sorunuydu

    Abdülhamid rejiminin kilit taşı:merkeziyetçilik

    No full text
    Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) 1880’lerin başlarında, iktidardaki geçiş sürecini tamamlamış, iç ve dış politikada temel ilkelerini belirlemiş ve tam anlamıyla uygulamaya başlamıştır. Sultan Abdülhamid’in, kendi ifadesiyle söylersek, yegâne emeli, “devlet ve milletin saadet ve selameti ve din-i mübin-i İslamın bekasıdır.”1 2 Bu uğurda, “Devlet ve memleketseverler için iki büyük vazife vardır: devletin toprak bütünlüğüne zarar getirecek her şeye karşı durmak ve devletin bekası, kuvvet ve serveti ve halkın saadet, emniyet ve asayiş içinde yaşamalarını temin eylemektir.”3 Devletin bekası “dört şeye münhasırdır. Birincisi, dinimiz olan din-i islamın muhafazası; İkincisi, hanedan-ı saltanat-ı seniyye-i Osmaniye’nin bekası; üçüncüsü, Haremeyn-i şerifeyn’in vikaye ve muhafazası; dördüncüsü, payitahtımızın İstanbul kalması hususlarıdır.”4 ‘Müslüman milletin’ bekası için ise: “ Bir hükümetin ve bir kavmin bekasına ancak bir kaç şey lazımdır. Birincisi: din ve o dini muhafaza etmek için bir miktar taassup. İkincisi: maarif. Üçüncüsü: milliyet. Dördüncüsü: sanayi ve servet.”5 Kısaca, iki büyük vazife vardır: devletin bekası ve milletin terakkisi

    İki yüzyılın hikayesi: Türk Dış ve Güvenlik Politikasında Süreklilikler

    No full text
    On sekizinci yüzyıl sonundan yirminci yüzyıl sonuna kadar neredeyse iki yüzyıldır Osmanlı İmparatorluğu ve onun ardılı Türkiye Cumhuriyeti üç önemli meydan okumayla yüzleşmiştir. İlki Rusya İmparatorluğu'ndan ve daha sonra Sovyetler Birliği'nden gelen askeri ve stratejik tehdittir. On sekizinci yüzyılın sonundan Soğuk Savaş'ın sonuna kadar Osmanlı/Türk devlet adamları için (belli kısa dönemler hariç) en önemli kaygı Rusya/Sovyetler Birliği'nden gelen stratejik tehdit olmuştur. İkinci meydan okuma Fransız Devrimi'nin ardından Osmanlı İmparatorluğu'nda önce gayrimüslim unsurlar arasında daha sonra Türk olmayan Müslüman unsurlar arasında milliyetçi düşünce ve hareketlerin ortaya çıkışı olmuştur. Bu gelişme Osmanlı'nın dağılmasının ardından da yeni formlar altında devam etmiştir. Osmanlı/Türk dış politikasının seyrini belirleyen üçüncü meydan okuma Türkiye'nin ekonomik koşulları ve Batı'ya olan mali bağımlılığı olmuştur. Birbirleriyle ilişkili bu üç meydan okuma on dokuzuncu yüzyılın başlarından beri Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ve iç politikalarını (özellikle Batı'ya yönelimini) şekillendirmektedir. Bunlar sadece Türkiye'nin komşuları ve Batı ile ilişkilerini belirlememiş aynı zamanda Batılılaşma süreci üzerinden iç politikasını da etkilemişlerdir. Bu makale Batı'ya yöneliş sürecini incelemeye ve son iki yüzyıldır Türk dış ve güvenlik politikasında oluşan belli süreklilikleri vurgulamaya çalışacaktır

    The Ottoman Administration of Iraq, 1890-1908

    Get PDF
    This is a study of the nature of Ottoman administration under Sultan Abdulhamid and the effects of this on the three provinces that were to form the modern state of Iraq. The author provides a general commentary on the late Ottoman provincial administration and a comprehensive picture of the nature of its interaction with provincial society. In drawing on sources of the Ottoman archives, bringing together and analyzing an abundance of complex documents, this book is a fascinating contribution to the field of Middle Eastern studies

    The Ottoman Administration of Iraq, 1890-1908

    No full text
    This is a study of the nature of Ottoman administration under Sultan Abdulhamid and the effects of this on the three provinces that were to form the modern state of Iraq. The author provides a general commentary on the late Ottoman provincial administration and a comprehensive picture of the nature of its interaction with provincial society. In drawing on sources of the Ottoman archives, bringing together and analyzing an abundance of complex documents, this book is a fascinating contribution to the field of Middle Eastern studies

    WILLIAM HALE: Turkish foreign policy, 1774–2000

    No full text
    corecore