17 research outputs found
Yoğun Bakım Hastalarında Akut Böbrek Hasarı ve Mortalite İlişkisinin Belirlenmesinde RIFLE, AKIN ve KDIGO Kriterlerinin Yeri
Amaç: Akut böbrek hasarının (ABH) daha kesin biçimde tanımlanması ve takip sürecinin daha iyi yönetilmesi amacıyla çok sayıda sınıflama gündeme gelmiştir. Bunlar arasında en yaygın kabul görenler risk, injury, failure, loss, and end stage (RIFLE), acut kidney injury network (AKIN) ve kidney disease: Improving global outcomes (KDIGO) sınıflamaları olmuştur. Bu çalışmada, yoğun bakımda izlenen ve ABH tanısı alan hastalarda RIFLE, AKIN ve KDIGO kriterlerine göre ABH şiddeti ile mortalite arasındaki ilişkinin saptanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Dahiliye yoğun bakım ünitesinde izlenen 1.491 hastaya ait veriler retrospektif olarak incelendi ve ABH saptanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Tüm hastalar için RIFLE, AKIN ve KDIGO kriterlerine kullanılarak ABH şiddeti belirlendi. Bulgular: Çalışmaya 155 hasta dahil edildi. RIFLE kriterlerine göre risk, hasar, yetmezlik evrelerinde yer alan hasta oranları sırasıyla; %14,8, %40,0, %45,2; AKIN kriterlerine göre evre 1, evre 2 ve evre 3’te yer alan hasta oranları sırasıyla; %45,6, %30,6, %23,8; KDIGO kriterlerine göre evre 1, evre 2 ve evre 3’te yer alan hasta oranları sırasıyla; %18,7, %21,7, %54,1 idi. AKIN ve RIFLE kriterlerine göre belirlenen ABH evreleri arasında mortalite oranları açısından farklılık saptanmazken, KDIGO evre 3’te yer alan hastalarda evre 1 ve evre 2 ABH gruplarına göre mortalite daha yüksek saptandı. Sonuç: Her üç tanı ve evreleme sistemi de ABH etiyolojisini dikkate almamaktadır. Bu nedenle mortalite ve ABH şiddeti arasındaki ilişkiyi doğru yansıtmamaları söz konusu olabilir. Bununla birlikte, kendisinden önce kullanılan evreleme sistemlerindeki eksikliklerden doğan ihtiyaçla ortaya çıkan KDIGO evreleme sistemi bu açıdan daha geçerli görünmektedir
Çağdaş Sanatta Paradigma Kayması: Hegemonya, Karşı Hareketler ve Uyum Sağlayan Sanatçılar
Makale, 1960 sonrası sanat dünyasında meydana gelen dönüşümü ve bu dönemde ortaya çıkan hegemonik yapıları, bu yapılardan faydalanan ve karşı duruş sergileyen sanatçıları ve kolektifleri ele almaktadır. Özellikle 1980'lerin politik, ekonomik ve kültürel atmosferindeki değişimlere odaklanarak, sanatın bu dönemdeki ve sonrasındaki evrimi analiz edilmektedir. Hegemonyanın sanat alanında nasıl şekillendiği, sanat eserlerinin bu hegemonik yapılarla nasıl etkileşimde bulunduğu ve toplumsal normlara nasıl meydan okuduğu detaylı bir biçimde açıklanıyor. Makale aynı zamanda, bu hegemonik yapılarla çatışan ve alternatif bakış açıları sunan sanatçıları ve sanat hareketleri incelenmiştir. Sanatın, politik ve sosyal konulardaki gelişmelere nasıl duyarlılık gösterdiği ve bu bağlamda nasıl bir direniş gücü oluşturduğu vurgulanmıştır. Makale, çağdaş sanat sahnesindeki sanatçılar ve kolektif girişimler aracılığıyla, kültürel hegemonyaya karşı çıkan çeşitli sesleri ortaya çıkararak, sanatın potansiyel devrimci rolünü vurgularken; hegemonyanın sistemine uyan Jeff Koons ve Damien Hirst gibi sanatçıların duruşları sorgulanmaktadır.The article examines the transformation that occurred in the art world after the 1960s, focusing on the hegemonic structures that emerged during this period, as well as the artists and collectives who benefited from these structures and those who exhibited resistance against them. Particularly emphasizing the changes in the political, economic, and cultural atmosphere of the 1980s, the evolution of art during this period and afterwards is analyzed. It elaborates on how hegemony took shape in the realm of art, how artworks interacted with these hegemonic structures, and how they challenged societal norms in detail. The article also examines artists and art movements that conflict with these hegemonic structures and offer alternative perspectives. It emphasizes how art demonstrates sensitivity to political and social developments and creates a resistance force within this context. By highlighting various voices that oppose cultural hegemony through contemporary artists and collective initiatives, the article underscores the potential revolutionary role of art, while questioning the stances of artists like Jeff Koons and Damien Hirst who conform to the hegemonic system
On “Self-Citation” in Academic Publications
This article examines the phenomenon of self-citation which is a widely discussed topic in the broader scientific literature. Self-citation is a natural part of the scientific publishing process as the researchers should cite themselves to avoid plagiarism. In this short review, we examine various aspects of self-citation by considering how authors include their previous work on a specific subject in their bibliography when conducting research on that subject
Comparison of Hospitalization and Survival Between Patients Treated With Renal Replacement Therapy
AMAÇ: Böbrek yerine koyma tedavisi son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) hastalarında yaşam süresini uzatmaktadır. Biz bu çalışmada, SDBY hastalarında böbrek yerine koyma tedavisi sağkalım, hastaneye yatış sıklığı ve hastanede kalış süresi üzerine olan etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. GEREÇ ve YÖNTEMLER: İki yüz seksen yedi (87 hemodiyaliz (HD), 97 periton diyalizi (PD), 103 böbrek nakli (BN)) hastası çalışmaya alındı. Hasta verileri geriye dönük olarak hasta dosyalarından kaydedildi. BULGULAR: Hemodiyaliz hastalarının PD ve BN hastalarına oranla daha yaşlı ve daha fazla yandaş hastalığa sahip oldukları görüldü. Her 3 grupta mortalite oranları bakımından farklılık saptanmadı. PD grubunda hastaneye yatış sıklığı ve hastanede kalış süresi diğer iki gruba oranla daha düşüktü. 1, 5, 10 yıllık hasta sağ kalımları HD grubunda %84, %55, %30 iken, PD grubunda %93, %81, %59, BN grubunda ise %95, %81 ve %77 olarak bulundu. SONUÇ: PD ve RT hastaları HD hastalarına oranla daha genç, HD hastaları daha fazla ek hastalığa sahip, PD hastalarında hastaneye yatış oranı daha az iken en iyi hasta sağ kalımı ise BN grubundadır.AIM: Renal replacement therapy (RRT) prolongs survival in patients with end-stage-renal-disease (ESRD). We compared patient survival, number and duration of hospitalization in patients treated with RRT in this study. MATERIAL and METHODS: Two hundred and eighty seven patients (87 hemodialysis (HD), 97 peritoneal dialysis (PD), 103 renal transplant (RT) patients) were enrolled in this study. Patients' data were collected retrospectively from hospital records. RESULTS: HD patients were older and had more comorbid diseases compared to PD and RT patients. Mortality rates were not different between the modalitites. the number and duration of hospitalization episodes were significantly lower in the PD group than that of the other two groups. Survival rates of HD patients were 84%, 55% and 30% for the 1st, 5th and 10th years, respectively while these rates were 93%, 81% and 59% for PD and 95%, 81% and 77% for RT patients. CONCLUSION: PD and RT patients were younger than HD patients and had less comorbid diseases. As a result, the number and duration of hospitalization episodes were significantly lower in the PD group when compared to the others. Survival rates in the RT group were better than that of the HD and PD groups