173 research outputs found

    The relationship between metabolic parameters, 18F-fluorodeoxyglucose/positron emission tomography, and ras mutation in patients with metastatic colorectal cancer: A descriptive cross-sectional study

    Get PDF
    Objectives: This study aimed to predict the RAS mutation by using imaging techniques and routine clinical or laboratory findings without tissue samples. Methods: The study was conducted in a retrospective cross-sectional plan in a tertiary-care health center between January 2010 and December 2016. Data collection was done from the patient files using the hospital’s electronic patient registry. The primary outcome variable was the presence of RAS mutations as evaluated from the primary surgical specimens. Besides, data was collected on blood count parameters, serum CEA, and CA 19-9 levels. Neutrophil/lymphocyte ratio (NLR) and platelet/lymphocyte ratio (PLR) were calculated. Forty-five patients who underwent 18F-fluorodeoxyglucose positron emission tomography/computed tomography (18F-FDG PET/CT) with pathologically confirmed metastatic colorectal adenocarcinoma were included in the study. Results: In our study the presence of RAS mutation was 40%(n=18). When the findings were compared according to the presence of RAS mutation, a statistically significant difference was found only in age at diagnosis (p=0.038). TLG (Total Lesion Glycolysis) significantly correlated with all other variables and age at diagnosis (p<0.05). A logistic regression model with age at diagnosis and TLG as explanatory variables had a sensitivity of 70.6% and a specificity of 81.5% in detecting RAS mutation. Conclusion: Although data on TLG and RAS mutations are valuable,they should be supported by studies with a larger cohort

    SANAL İŞLETMELERDE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİVE BİR ANKET ÇALIŞMASI

    Get PDF
    Dünya var olduğundan bu yana insanoğlunun oluşturduğu toplum yapısıçok hızlıbir şekilde değişime uğramıştır. Gerek teknolojik, bilimsel gerekse sosyolojik, kültürel açıdan bakıldığında toplumların geçmişten günümüze kadar çeşitli evrelerden geçerek köklü değişimlere uğradığınıgörebiliriz. Dolayısıyla toplumların yapısının durağan bir yapıolmadığınıaksine her türlü değişime açık dinamik bir yapıolduğunu söyleyebiliriz. Çalışmamızın temelini bu değişim sürecinde örgütlerin yapılarındaki gelişmeler ve özellikle sanayi devriminden günümüze kadar örgüt yapılarının ne derece değişime uğradığıve nasıl bir süreçten geçtiği oluşturacaktır

    TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARININ VERİMLİLİK ANALİZİ: OTOMOTİV SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR UYGULAMA

    Get PDF
    Küreselleşmenin hız kazandığı21.yüzyıl bilgi çağında, ekonomik, politik, gelir düzeyleri ve sosyal yapılarıbirbirinden farklılık gösteren ülkeler, daha hızlıbüyüme ve kalkınma çabasıiçine girmişlerdir. Gelişmişülkelerin sanayileşmesine paralel olarak geliştirdikleri teknoloji ve sermaye oluşumu, ulusal sınırlar dışına çıkmış, üretim, yönetim ve pazarlama yönünden uluslararasıyapıya kavuşmuştur. Gelişmişülkeler arasında oluşan bu yapı, bu ülkeleri yeni Pazar arayışlarına yöneltmiştir. Bu ülkelerden bazılarının hammadde, işgücü gibi çeşitli yabancıkaynaklara bağımlıolmalarıda yabancısermaye yatırımıgerçekleştiren ülkelerin, bu ülkelerdeki faaliyetlerinin gelişmesine neden olmuştur. Bu makalede öncelikle doğrudan yabancıyatırımlar hakkında bilgi verilmişve daha sonra da konu ile ilgili yapılmışbir uygulama çalışmasının detayları sunulmuştur

    KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELERDE E-TİCARET

    Get PDF
    Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler, içerisinde faaliyet gösterdikleri ekonomilerin hepsinde lokomotif görevi görmektedir. Bu işletmeler istihdam bakımından olduğu kadar ekonomiye katkıaçısından çok büyük bir role sahiptir. Şüphesiz, ekonomideki yeni gelişmeler ve ticaret anlayışındaki değişim en çok bu işletmeleri etkilemiştir. Değişen işyapma şekilleri, siparişve tedarik modelleri bu işletmeleri yeniden yapılanmaya itmişve bu değişime ayak uyduramayan işletmeler rekabet avantajınıkaybetmişlerdir. E-ticaret, uluslar arasıpazarlarda geleneksel yönetim anlayışıile işyapabilmek için yeterli imkana sahip olmayan KOBİ’lerin rekabet edebilmelerini,etkili ve ucuz bir pazarlama fırsatısunarak sağlamıştır. Bu çalışmada, öncelikle KOBİkavramıaçıklandıktan sonra, Yeni Ekonomi’nin unsurlarıolan, internet, intranet, e-ticaret gibi unsurlar ele alınmışve daha sonra KOBİ’lerde e-ticaret uygulamalarıele alınmıştır

    Kütüphan-e Türkiye Projesi: Halk Kütüphanesi Potansiyel Kullanım Araştırması

    Get PDF
    In this study, the findings of the Public Library Potential Usage Survey that was implemented under the Librar-e Turkey Project were evaluated. Potential public library usage was investigated in terms of different aspects in the study. The relationships between some variables (such as age, income level) and the public library usage were analyzed in 26 provinces which were selected in accordance with NUTS - The Nomenclature of Territorial Units for Statistics, Level Two. The differences of usage patterns among geographical regions were also examined. The Potential Public Library Usage Survey was applied to 2654 people at the 26 provinces selected for the Librar-e Turkey Project and was conducted from February 20, 2014 through March 18, 2014. With the 24-question survey, some detailed information about various aspects such as the level of the public library usage, reasons for not using the public libraries, the information and communication technologies usage skills of the potential users were gathered. The results of the study showed that the people living in rural areas tend to benefit less from public libraries than the ones in urban areas. It was observed that those who do not use public libraries do not have such a necessity. It was also determined that library use displays different patterns depending on such variables as education, employment status, age, income level, and place of residence by geographic regions. The areas in which free training at the public libraries are demanded by the potential users were also specified through the Survey, which was important in terms of Project planning activities.Bu çalışmada Kütüphan-e Türkiye Projesi kapsamında yapılan Halk Kütüphanesi Potansiyel Kullanım Araştırması sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilmektedir. Çalışma kapsamında, “İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması, Düzey 2” çerçevesinde seçilen 26 ildeki potansiyel halk kütüphanesi kullanımı çeşitli yönlerden incelenmekte, halk kütüphanesi kullanımı ve bazı değişkenler (yaş, gelir düzeyi gibi) arasındaki ilişkiler analiz edilmektedir. Çalışmada halk kütüphanesi kullanım örüntülerinin coğrafik bölgeler arasında farklılık gösterip göstermediği de araştırılmaktadır. Halk Kütüphanesi Potansiyel Kullanım Araştırması Anketi 20 Şubat 2014 ile 18 Mart 2014 tarihleri arasında Kütüphan-e Türkiye Projesi kapsamında incelenen 26 ilde 2654 kişiye uygulanmıştır. Anket 24 sorudan oluşmaktadır ve halk kütüphanelerinin kullanılma düzeyi, halk kütüphanelerinin kullanılmama nedenleri, potansiyel halk kütüphanesi kullanıcılarının bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik becerileri gibi konularda detaylı bilgilerin elde edilmesine olanak tanımaktadır. Çalışma sonucunda kırsal alanda yaşayanların kentsel alanda yaşayanlara göre halk kütüphanelerinden daha az yararlanma eğiliminde oldukları, halk kütüphanelerini kullanmayan kesimin yoğun olarak böyle bir gereksinime sahip olmadığı için kullanmadıkları, kütüphane kullanımının eğitim, iş durumu, yaş, gelir düzeyi, yaşanılan coğrafik bölge gibi değişkenlere bağlı olarak farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Kütüphan-e Türkiye Projesi’nin planlama faaliyetleri açısından oldukça önemli olan potansiyel kullanıcıların hangi ücretsiz eğitimleri talep ettiği bilgisi de Halk Kütüphanesi Potansiyel Kullanım Araştırması Anketi aracılığıyla elde edilmiştir

    Haber Okuryazarlığı Eğitimi Alan Öğrencilerin Haber Algısı

    Get PDF
    Günlük yaşamda önemli bir yer tutan haber; gündemle, çevrede gerçekleşen olaylarla, farklı gelişmelerle ilgili bilgilenmeye yardımcı ve hatta alınan kararlara etki edebilme potansiyeli olan bir bilgi türü şeklinde tanımlanabilir. Dijital ortamların kullanımının ve kullanıcı etkileşiminin artmasıyla, alışılagelmiş gazetecilik bakış açısıyla yapılan haber tanımı sınırlı kalabilmektedir. Bu durum, değişen medya ortamına ve bunun etkilerine odaklanan haber okuryazarlığı eğitiminde haberin nasıl tanımlanması gerektiği sorusunu gündeme getirmektedir. Bu noktada, haber kullanıcılarının haberi nasıl algıladıkları ve nasıl tanımladıklarını anlamaya çalışmak önemlidir. Bu çalışmada, bir grup lisans öğrencisinin eleştirel düşünmeyi temel alan haber okuryazarlığı eğitimi almadan önce ve aldıktan sonraki haber algılarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yarı deneysel araştırma tasarımı kullanılarak, eğitim öncesi ve sonrasında öğrencilere öz değerlendirme testleri ile ön ve son testler uygulanmıştır. Bu testlerle öğrencilerin, haber kavramını bilme bakımından kendilerini nasıl değerlendirdikleri, haberi farklı örnekler içerisinde ayırt edip edemedikleri ve nasıl tanımladıklarından yola çıkılarak haber algıları anlaşılmaya çalışılmıştır. Sonuçta, haber kavramını bilme yönünden öğrenciler kendilerini özellikle eğitim sonrasında daha yüksek puanlarla değerlendirmişlerdir. Farklı içeriklere yönelik örnekler arasında haberi ayırt etme bakımından da öğrencilerin genelde iyi bir performans sergiledikleri ancak eğitim sonrasında yarıdan fazlasının köşe yazısı türündeki örneği de haber olarak işaretledikleri belirlenmiştir. Ayrıca, öğrencilerin eğitim sonrasındaki tanımlarında, “doğru”, “güvenilir”, “kesin”, “5N1K kuralına uygun” gibi haber niteliklerine odaklanan ifadeler kullandıkları görülmüştür. Tüm bunlardan hareketle, haber kullanıcılarının bir içeriğe haber niteliği atfederken haber okuryazarlığının temelini oluşturan eleştirel düşünme becerilerini kullanmalarının önemli olduğu söylenebilir. Bu becerilerin bireylere kazandırılabilmesi, yaşam boyu öğrenme pratiklerine uyarlanmış, zamana yayılmış ve farklı seviyelere uygun bilgi, haber gibi okuryazarlık türleri ya da eleştirel düşünmeye yönelik olarak tasarlanacak eğitimlerle mümkün hale gelebilir

    Volumetric analysis of the cranial and nasal cavity from micro-computed tomography scans in the rabbit

    Get PDF
    Background: The aim of the study was to estimate the volume values of the cranial cavity and nasal cavity structures and to compare the efficiency of manual segmentation of three-dimensional reconstruction and Cavalieri’s principle (CP) methodologies. Materials and methods: Volume values of the cranial cavity, maxillary sinus (MS), dorsal conchal sinus (DCS), dorsal nasal meatus (DNM), middle nasal meatus (MNM), ventral nasal meatus (VNM), ventral nasal concha (VNC), middle nasal concha (MNC) and nasal vestibule (NV) were estimated with manual segmentation and CP from micro-computed tomography images in 5 male New Zealand white rabbits. Volume measurements and elapsed time were compared with each other. Three-dimensional reconstruction models of nasal and cranial cavity structures were created. Results: There was a statistically significant difference between methods of the MS, DCS, DNM, MNM, VNM, VNC, and MNC volume measurements. Additionally, there was a statistically significant difference between the volumetric analysis time period of the methods and CP was found much shorter than manual segmentation. Conclusions: Realistic results were achieved in a short time with the CP among the stereology methods. It is thought that these image and quantitative data results can be used for modelling, toxicology and pathology studies such as acute and chronić rhinitis or rhino sinusitis as well as a good understanding of the relationship of the anatomical structures in the nasal cavity

    Selective intraarterial radionuclide therapy with Yttrium-90 (Y-90) microspheres for unresectable primary and metastatic liver tumors

    Get PDF
    <p>Abstract</p> <p>Background</p> <p>The aim of this study was to evaluate the success of selective intraarterial radionuclide therapy (SIRT) with Yttrium-90 (Y-90) microspheres in liver metastases of different tumors. We also interpreted the contribution of SIRT to survival times according to responder- non responder and hepatic- extra hepatic disease.</p> <p>Methods</p> <p>The clinical and follow-up data of 124 patients who were referred to our department for SIRT between June 2006 and October 2010 were evaluated retrospectively. SIRT has been applied to 78 patients who were suitable for treatment. All the patients had primary liver tumor or unresectable liver metastasis of different malignancies. The treatment was repeated at least one more time in 5 patients to the same or other lobes. Metabolic treatment response evaluated by fluorine-18 fluorodeoxyglucose (F18-FDG) positron emission tomography/computed tomography (PET/CT) in the 6<sup>th </sup>week after treatment. F18-FDG PET/CT was repeated in per six weeks periods. The response criterion had been described as at least 20% decrease of SUV value. Also in patients with neuroendocrine tumor serial Gallium-68 (Ga-68) PET/CT was used for evaluation of response. Patients were divided into 2 groups according to their treatment response.</p> <p>Results</p> <p>68 patients received treatment for the right lobe, seven patients received treatment for the left lobe and 3 patients for both lobes. The mean treatment dose was estimated at 1.62 GBq. In the evaluation of treatment response; 43(55%) patients were responder (R) and 35 (45%) patients were non-responder (NR) in the sixth week F18-FDG PET/CT. Mean pretreatment SUVmax value of R group was 11.6 and NR group was 10.7. While only 11 (31%) out of 35 NR patients had H disease, 30 (69%) out of 43 R patients had H disease (p < 0.05). The mean overall survival time of R group was calculated as 25.63 ± 1.52 months and NR group's 20.45 ± 2.11 (p = 0.04). The mean overall survival time of H group was computed as 25.66 ± 1.52 months and EH group's 20.76 ± 1.97 (p = 0.09).</p> <p>Conclusions</p> <p>SIRT is a useful treatment method which can contribute to the lengthening of survival times in patients with primary or metastatic unresectable liver malignancies. Also F18-FDG PET/CT is seen to be a successful imaging method in evaluating treatment response for predicting survival times in this patient group.</p

    Koleksiyon Yönetiminde Ödünç Verme İstatistiklerinin Kullanımı: Hacettepe Üniversitesi Örneği

    Get PDF
    In this study, Hacettepe University Libraries, which provide services for various types of faculties having one of the largest book collections in Turkey, were investigated in terms of their book collection. The aim of the study is to help the decision makers to understand their own collection in a better way, to support the decision making process for selecting new materials or weeding existing ones in the light of circulation statistics. In this context, the most frequently requested books by Hacettepe University Libraries’ users were determined and the collection analysis was built on the circulation statistics. The usage differences among the subject fields based on Library of Congress (LC) classes were also examined in this study by analyzing the circulation statistics. Findings showed that there was almost seven‐fold difference between the average number of total circulation in the classes of Language &amp; Literature and Fine Arts.Bu çalışmada Türkiye’deki en büyük kitap koleksiyonlarından bir tanesine sahip olan ve çok farklı türde fakültelere hizmet veren Hacettepe Üniversitesi Kütüphanelerinin kitap koleksiyonu incelenmektedir. Çalışmanın amacı, ödünç verme istatistiklerine dayalı olarak gerçekleştirilen koleksiyon analizi çalışmalarının, kütüphanelerin kendi koleksiyonlarını yakından tanımalarına, yeni kaynak seçimi ya da mevcut kaynakların ayıklanması konularında karar alma süreçlerine nasıl yardımcı olabileceğini göstermektir. Bu bağlamda Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri kullanıcıları tarafından en sık talep edilen kitaplar saptanmış ve ödünç verme istatistiklerine dayalı olarak koleksiyon analiz edilmiştir. Araştırmada Kongre Kütüphanesi (LC) Sınıflama Sistemine dayalı olarak konu alanları arasında kullanım farklılığı bulunup bulunmadığı da test edilmektedir. Araştırmanın bulguları, ortalama ödünç verme sayıları bakımından Dil ve Edebiyat alanı ile Güzel Sanatlar alanı arasında hemen hemen yedi katlık bir farklılık olduğunu ortaya koymaktadır
    corecore