5 research outputs found

    Çevirinin kültür transferindeki rolü (Friedrich Rückert - Cemil Meriç örneğinde)

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu çalısmada farklı kültürler arasında bir aktarım aracı olarak çeviri konu edilmistir.Ancak bu baglamda çevirinin tek ve en gerçekçi aktarım oldugundan sözedilmemistir. Daha çok, öteki olan bir kültürün yapıtı, bir baska ve bu anlamda kendikültürünün olusması için olan ilgiden söz edilmistir.Bu baglamda, Alman Romantisizmi dönemi ele alınmıstır. Bu edebi akımın olusmasüreci ve tarihsel arka planı bu çalısmada ortaya konulmaya çalısılmıs ve gelisen odönemin olusumunda Alman toplumunun kendi kültür merkezini diger Avrupaülkelerinden farklılastırma egilimine dikkat çekilmistir.Böylece neden Hint Edebiyatına ilgi duydukları anlatılmıstır. Çalısmaya örnekolusturması için Alman Romantik Edebiyatçılarından Friedrich Rückert konuedilmistir. Bunun yanında Alman Romantisizmin kuramcılarından olan bazı önemliedebiyatçılara da yer verilmistir.Alman Romantiklerinin çalısmalarının kültür etkinligi oldugundan söz edilmistir.Yapılan bu etkinligin ancak bir çeviri baglamında olustugu ortaya konulmayaçalısılmıstır. Böylece çevirinin içerigi de bir sorunsallık olarak sunulmustur. Ayrıcakültür kavramını ortaya koyan Avrupalı düsünce sisteminin dünyayı ayrıstırabildigikonu edilmistir. Alman Edebiyatçılarının Romantizm akımının dogrultusunda, Doguve Batı ayrımındaki kültürleri bir bütünlük içerisinde toplama ugrasıları konuedilmistir. Bu ugrasının bir anlamda kültür kavramını asabilen bütünlestiricilikoldugundan da söz edilmekte, aynı zamanda kültürler arası etkilesim olarak da elealınmaktadır. Söz konusu kültür çalısmasının sorunsalı dile getirilmeye çalısılmıstır.Hint Edebiyatıyla ilgilenen ve Alman Romantiklerini iyi tanıyan bir edebiyatçı olmasıdolayısıyla, Cemil Meriç de bu çalısmanın içerisinde yer almaktadır. AlmanEdebiyatını zenginlestirmek amacıyla, kendi dillerine dilbilimsel yapıda benzer olan,Hint ve Fars dilleri ve onların edebiyatlarından çeviriler yapmıs olmaları ve bundandolayı kültür etkilesimlerinin olması için iletisimde dil kullanıldıgı gibi, kültürtransferinin de çeviriyle oldugu bu çalısmada ortaya konulmaya çalısılmıstır.The purpose of this work is to show the translation as means for communication of thecultures. One can state however from the fact not definitely that the translation, only and evena pure transmission means are. One can present more of the fact that a translation of aMaterialen of the other culture, for an own culture determining interest, when an addingmeans can be. Thus I have tried, which German romantic, because of their interest to easterncultures and because of cultural inclinations to present as the translators that did not want totranslate the sanskritische texts from the Indian range to the original familiarly. Separatemore an attempt intended, that did want to, on the basis another literature, their own style andsound, both with western motives deliberated own new literature to thus bring. That was thework whose background it for it brought so a tendency to lead. Because when I examined thetendencies of other European peoples, it came out that none except the German philosophersand writers, who examined Indian or eastern languages and their literatures not in thisconnection. Also Cemil Meriç maintains. So after the Turkish philosopher and writer CemilMeriç. Because Meriç decided to examine the Indian literature and to wake up over it theattention in the Turkish literature. On the other hand Meriç tries the culture term than:"Culture is a word that the thought poverty of the west documents: not understandably todefine darkly and dishonestly.? Because in this connection the speech cannot be from aculture transfer, although one can bring the cultures however on the basis a translation tocommunication. Thus I came to the judgement that the translation for a merged form of aliterary one and a culture term can be and from a translator writer to demonstrate is possible.As writers and as translators of busy workers of the literature the mediator for a realnoticeable, tolerant and a more humanere is simultaneous lives together the different cultures.It leads intended to effective culture agreement that probably to the previous understood of acommon can lead. The translation with a synthetic intention lies in this connection as a meansfor a completeness of many different cultures. Of this exit I have from the German romantics,because he could control this fusion of the languages so particularly Friedrich Rueckert aswork intended and tries it on the basis this thesis to present. Also I have to present someremarkable other writers tried briefly, in order to show that it on the basis its attention to theIndogermanistik, culture transmission methods to have successfully accomplished. Inaddition also because of their romantic world view and poetry efforts to show could that intotwo polar ones introduced world does not have to exist always. They merged the differencesin a unit in the poetry. Also I have connection maintained whose that German philosophy canshow their conditions approximately a French and because of their language family againstlatin. It that the Germanistik not of like with the other members of latin languages was thatthey look for their ancestors not with that Antique ones or at the Renaissance separate morefar outside from the European. In in the middle Europe as differently to be you can also to aspecial character led. I have try the attitude of German philosophy remarkable to make;because it, in which they go romantically to the thing, which let importance show. My workis more that, which sees the translation as a romantic behaviour for a culture communicationand a culture transmission

    ART(S) OF BECOMING: PERFORMATIVE ENCOUNTERS IN CONTEMPORARY POLITICAL ART

    Get PDF
    This thesis analyses Deleuze & Guattari’s notion of becoming through certain performative encounters in contemporary political art, and re-conceptualizes them as “art(s) of becoming”. Art(s) of becoming are actualizations of a non-representational –minoritarian– mode of becoming and creation as well as the political actions of fleeing quanta. The theoretical aim of the study is, on the one hand, to explain how Platonic Idealism is overturned by Deleuze’s reading of Nietzsche and Leibniz, and on the other hand, how Cartesian dualism of mind and body is surpassed by following a Spinozistic theory of affects. In this respect, the dissertation has both theoretical and practical dimensions. Since art(s) of becoming are bodies without organs which constitute their own lines of flight through a process of minoration, the concepts of body, affect, becoming, and intensity are central to this study. For the same reason, this is an attempt to show the intersections of philosophical, political and aesthetic domains in Deleuze’s theory of sensation which is part of his general practice of philosophy, that is, a quest for establishing an ontology of immanence as opposed to identitarian metaphysics

    Hint üslubunda yabancılaştırma

    No full text

    Examples of works to practice staccato technique in clarinet instrument

    Get PDF
    Klarnetin staccato tekniğini güçlendirme aşamaları eser çalışmalarıyla uygulanmıştır. Staccato geçişlerini hızlandıracak ritim ve nüans çalışmalarına yer verilmiştir. Çalışmanın en önemli amacı sadece staccato çalışması değil parmak-dilin eş zamanlı uyumunun hassasiyeti üzerinde de durulmasıdır. Staccato çalışmalarını daha verimli hale getirmek için eser çalışmasının içinde etüt çalışmasına da yer verilmiştir. Çalışmaların üzerinde titizlikle durulması staccato çalışmasının ilham verici etkisi ile müzikal kimliğe yeni bir boyut kazandırmıştır. Sekiz özgün eser çalışmasının her aşaması anlatılmıştır. Her aşamanın bir sonraki performans ve tekniği güçlendirmesi esas alınmıştır. Bu çalışmada staccato tekniğinin hangi alanlarda kullanıldığı, nasıl sonuçlar elde edildiği bilgisine yer verilmiştir. Notaların parmak ve dil uyumu ile nasıl şekilleneceği ve nasıl bir çalışma disiplini içinde gerçekleşeceği planlanmıştır. Kamış-nota-diyafram-parmak-dil-nüans ve disiplin kavramlarının staccato tekniğinde ayrılmaz bir bütün olduğu saptanmıştır. Araştırmada literatür taraması yapılarak staccato ile ilgili çalışmalar taranmıştır. Tarama sonucunda klarnet tekniğin de kullanılan staccato eser çalışmasının az olduğu tespit edilmiştir. Metot taramasında da etüt çalışmasının daha çok olduğu saptanmıştır. Böylelikle klarnetin staccato tekniğini hızlandırma ve güçlendirme çalışmaları sunulmuştur. Staccato etüt çalışmaları yapılırken, araya eser çalışmasının girmesi beyni rahatlattığı ve istekliliği daha arttırdığı gözlemlenmiştir. Staccato çalışmasını yaparken doğru bir kamış seçimi üzerinde de durulmuştur. Staccato tekniğini doğru çalışmak için doğru bir kamışın dil hızını arttırdığı saptanmıştır. Doğru bir kamış seçimi kamıştan rahat ses çıkmasına bağlıdır. Kamış, dil atma gücünü vermiyorsa daha doğru bir kamış seçiminin yapılması gerekliliği vurgulanmıştır. Staccato çalışmalarında baştan sona bir eseri yorumlamak zor olabilir. Bu açıdan çalışma, verilen müzikal nüanslara uymanın, dil atış performansını rahatlattığını ortaya koymuştur. Gelecek nesillere edinilen bilgi ve birikimlerin aktarılması ve geliştirici olması teşvik edilmiştir. Çıkacak eserlerin nasıl çözüleceği, staccato tekniğinin nasıl üstesinden gelinebileceği anlatılmıştır. Staccato tekniğinin daha kısa sürede çözüme kavuşturulması amaç edinilmiştir. Parmakların yerlerini öğrettiğimiz kadar belleğimize de çalışmaların kaydedilmesi önemlidir. Gösterilen azmin ve sabrın sonucu olarak ortaya çıkan yapıt başarıyı daha da yukarı seviyelere çıkaracaktır

    Hint Uslubunda Yabancilastirma

    No full text
    Hint üslubunun birçok özelliğini saymak mümkündür. Ancak bu üslubun en önemli ayırt edici özelliklerinden biri ma‘nâ-yı bîgâne’dir. Hint üslubu şairlerince farklı bağlamlarda kullanılabilen ma‘nâ-yı bîgâne tabirinin bir anlamı da garip, zor, karmaşık ve alışılmadık anlamlardır. 1917’de Rus edebiyat kuramcısı Shklovsky’nin ortaya attığı yabancılaştırma kuramı ise metnin algılanışının yavaşlatılması gerektiğini savunur ve bunu temin etmek için de tanıdık şeylerin bilinmeyen ve tuhaf bir biçimde sunulmasını salık verir. Hint üslubunda yabancılaştırma yollarının tedkik edildiği bu çalışmada Türk ve Fars şiirinden örnekler ele alınmış, kimi beyitlerde aşırı hayale ve girift anlam münasebetlerine dayanan bazı noktalar tahlil edilerek bu şiirin anlam dünyasına nüfuz edilmeye çalışılmıştır
    corecore