21. Yüzyılda AB Tarım Politikasını Dönüştüren Faktörler

Avrupa Birliği (AB)’nin Ortak Tarım Politikası (OTP) 2000’den günümüze yeşil dönüşüm bağlamında değişmiştir. AB, bu dönüşümün çevreyi korumaya yönelik olduğunu ileri sürmektedir. Bu çalışmanın amacı, OTP’deki yeşil dönüşümün arkasında yatan diğer başlıca faktörleri incelemektir. Bu bağlamda OTP’de gerçekleşen dönüşümün başlıca sebebinin çevreyi koruma çabaları mı yoksa uluslararası ekonomik ve ticari baskılar mı olduğu sorgulanmıştır. Bu çalışmada, OTP’deki reform süreci mercek altına alınmış, bu süreçte baskın olarak hangi unsurların reformlar için tetikleyici olduğu ve çevre unsurunun hangi dinamiklerin etkisiyle OTP’ye eklendiği Ekolojik Modernizasyon Teorisi çerçevesinde incelenmiştir

THE EFFECT OF THE LEVEL OF INSTITUTIONALIZATION IN HOTEL ENTERPRISES ON THE JOB SATISFACTION AND PERFORMANCE OF EMPLOYEES TO ACHIEVE THE SUSTAINABLE DEVELOPMENT GOALS: THE CASE OF TOURISM CENTER ISTANBUL

Objective: This research was conducted to measure the effect of the perceived INS-L of hotel businesses on employees' JS and JP to achieve the sustainable development goals (SDG). Theoretical Framework: The dynamism in the tourism sector has caused hotel businesses serving in destinations to increase both qualitatively and quantitatively, creating an intense competitive environment in the sector. In the tourism sector, where the number of conscious customers increases day by day, it has been understood over time that investments made only in physical terms are not sufficient, and investments in human resources have been increased. Method: This research was conducted in İstanbul, the tourism center of Turkey, which has the highest number of hotel establishments. A total of 677 employees working in hotel businesses participated in the research voluntarily. Care was taken to select the participants from employees working in different departments and in hotel businesses of different structures and classes. Survey forms consisting of questions used in previous studies were applied and the data were evaluated in the statistical package program. Results and Discussion: In the research, it was determined that employees' perceptions of INS-L had an impact on their JS and JP, and that there was a significant relationship between employees' JS and JP. Research Implications: At the end of the research; it has been emphasized that the INS-L of hotel businesses is important in achieving guest satisfaction and business success, and suggestions have been developed for businesses to ensure this. Originality/Value: The research examining the effect of employees' INS-L levels on their JS and JP offers significant originality and value for the tourism sector. © 2025, Editora Alumni In. All rights reserved

UAV Selection Using Fuzzy AHP and PROMETHEE Method

UAV (Unmanned Aerial Vehicle) is an aircraft that can fly by remote control or automated system and does not have the capacity to carry people. The optimal selection of UAVs is critical for the successful conduct of operations and the prevention of loss of life and property. The aim of this study is to prioritize the criteria affecting the selection of UAVs and to rank the Strategic UAVs based on these criteria. Thus, it is aimed to improve the UAV selection process of decision makers. As a result of the literature search, there were no studies on the most important criteria affecting the selection of operational, tactical and strategic UAVs. Therefore, Fuzzy AHP and PROMETHEE methods were applied to fulfill these objectives. As a result, it was determined that the most important criteria in the selection of UAVs are realizability, flight stability and payload success rate value

A View from Turkish Administrative Law on The Claim That Open Data Is a Public Good

Açık veri, kamu verisinin, herkes tarafından serbest şekilde kullanılmak üzere yayımlanmasıyla oluşmaktadır ve bu verinin dijital dönüşümle birlikte yayımının kolaylaşması nedeniyle açık verinin düzenlenmesi son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Söz konusu düzenlemeler ise açık veri kavramının idare hukukunda düzenlenmesini gerektirmiştir. Açık veriyle idarenin şeffaflığının sağlanması hedeflenmektedir. Bu açıdan açık verinin varlığı kamu yararı amacını taşımaktadır. Kamu yararına olan açık verinin hukuk düzeninde korunabilmesi için idare hukuku çerçevesinde bir hukuki niteliğe kavuşturulması için uğraşılmaktadır. Bu uğraşlar sırasında açık verinin kamu malı olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bununla beraber, bu nitelemelerin idare hukukunun senelerdir yerleşmiş olan kamu malı teorisi çerçevesinde yapılmadığı fark edilmiştir. Açık veri kavramına, “kamu malı” gibi belirli hukuki sonuçları olan bir niteleme yapılacaksa bunun idare hukuku çerçevesinde uygun olup olmadığının incelenmesi gereklidir. Gerçekten de açık veri, kamu malı olarak kabul edilen varlıklardan farklı görünse de kamu malı teorisinden hareketle yeni bir hukuki niteliğe ve buna bağlı olarak hukuki korumaya sahip olabilir

İSTANBUL’DA ULUSLARARASI OKULDA GÖREV ALAN YABANCI ÖĞRETMENLERİN ULUSLARARASI EĞİTİM İLE İLGİLİ DENEYİMLERİNE İLİŞKİN NİTEL BİR İNCELEME

This study aims to try to understand the perceptions, opinions, thoughts and experiences of foreign teachers working in primary schools that provide international education in Türkiye. This research was conducted using qualitative method and in-depth interview technique. The study group comprised 10 foreign teachers working in an international school in Istanbul, none of whom were Turkish citizens. The interviews were conducted between April and June 2023 and lasted from 60 to 120 minutes. According to the findings; all the teachers had at least seven years of teaching experience in both national and international curriculums, were between the age of 34-44, mostly married with kids. Teachers defined international education as an educational philosophy that raised multicultural, multilingual, tolerant, openminded, respectful world citizens. Finally, these results were discussed in the context of different studies in the literature. Some suggestions were presented for both educational institutions and further researches about the field.Bu çalışmanın amacı, ülkemizde sınırlı çalışmanın gerçekleştirilmiş olduğu uluslararası eğitim veren ilkokullarda görev alan yabancı uyruklu öğretmenlerin uluslararası eğitim üzerine algı, görüş, düşünce ve deneyimlerinin anlaşılmaya çalışılmasıdır. Araştırma, nitel yöntem ve derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında uluslararası eğitime dahil olan, hiçbir ulusal eğitim sistemine bağlı olmayan, eğitim dili İngilizce olan ve ilköğretim düzeyinde eğitim veren okullarda öğretmenlik yapan kişiler araştırmanın evrenini oluştururken, İstanbul’da bir uluslararası okulda görev alan, hiçbiri Türk olmayan ve mümkün olduğu kadar farklı ülkelerin vatandaşı olarak belirlenmiş olan 10 yabancı öğretmen çalışma grubunu oluşturmaktadır. Görüşmeler Nisan-Haziran 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olup 60-120 dakika arası sürmüştür. Veri doygunluğuna ulaşılması ile görüşmeler sonlandırılmıştır. Verilerin incelenip kategorilendirilmesi sonucu elde edilen bulgulara göre görüşülen öğretmenlerin hepsinin en az 7 yıllık öğretmenlik tecrübesi vardır. Hepsi uluslararası eğitim veren okulların yanı sıra kendi vatandaşı oldukları ülkelerin ulusal eğitimlerinde de öğretmen olarak görev almışlardır. Öğretmenlerin uluslararası eğitimi çok kültürlü, çok dilli, hoşgörülü, farklılıklara saygılı, araştırmacı, dünya vatandaşı bireyler yetiştiren bir eğitim felsefesi olarak tanımladıkları ve bu kavramlar arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Sonuç bölümünde ise ulaşılan bulguların literatürde mevcut diğer araştırmalar ile değerlendirilerek hem eğitim kurumları hem de gelecekte yapılacak çalışmalar için birtakım öneriler sunulmaya çalışılmıştır

Enhancing Dynamic Control and Stability Assessment of Cessna 172 Aircraft with a PID Controller for New Pilot Trainees

This research proposes a novel approach to enhance the dynamic control and stability assessment of the Cessna 172 aircraft for new pilot trainees by incorporating a proportional-integral-derivative (PID) controller. The PID controller is designed to improve the aircraft's responsiveness to control inputs, reduce overshoot and settling time, and enhance overall stability. The study involves developing a mathematical model of the Cessna 172's longitudinal dynamics, designing a PID controller, and conducting simulations to evaluate the performance of the PID-controlled aircraft. The evaluation focuses on key metrics such as stability, responsiveness, overshoot, and settling time. The results of the study demonstrate that the PID controller effectively enhances the dynamic control and stability of the Cessna 172, providing new pilot trainees with a safer and more efficient learning experience. The PID controller's ability to mitigate the effects of pilot errors and disturbances contributes to improved flight performance and reduced risk of accidents. Future research directions include exploring the use of adaptive PID controllers, integrating PID controllers with other advanced flight control systems, and conducting flight tests to validate the performance of the PID-controlled Cessna 172 in real-world conditions.Beykent UniversityThe author declared that this work does not receive any funding

Effect of evidence-based nursing practices on individualised care: A cross-sectional descriptive study

Aim: This study was conducted to determine the effect of nurses' attitudes towards evidence-based practices on individualised nursing care. Methods: This study is a cross-sectional descriptive trial. The descriptive analysis included 200 clinical nurses working in a private hospital between April and September 2022. Data were collected with a personal information form, Individualised Care Scale (A-Nurse Version), and Evidence-Based Nursing Attitude Questionnaire. The relationship between the scales and effect was examined by Pearson correlation and linear regression analyses. T-test, one-way analysis of variance (ANOVA), and post hoc (Tukey, LSD) analysis were used in the statistical analysis of nurses according to their descriptive characteristics. This study has adhered to the STROBE checklist for reporting. Results: They had high mean scores on Individualised Care Scale total (3.68 +/- 1.25) and from Clinical Situation (3.78 +/- 1.30) and Decisional Control (3.82 +/- 1.35) subscales and average score from the Personal Life (3.32 +/- 1.29) subscale. Their mean score from the Evidence-Based Nursing Attitude Questionnaire was average (47.64 +/- 10.99). There was a positive moderate (r = 0.50, p = 0.000 < 0.05) significant correlation between the scales. Conclusion: Positive attitude towards evidence-based nursing practices positively affects individualised care. Variables such as professional experience positively affect nurses' attitudes towards evidence-based nursing. A positive and significant relationship was found between nurses' attitudes towards evidence-based practice and their attitudes towards individualised care

II. Economy and Finance Congress Abstract Book

Teknolojik gelişmede gözlenen hızlı gelişmeyle birlikte dijitalleşme, yapay zekâ ve büyük veri günümüzde bireylerin, işletmelerin ve politika yapıcılarının kararlarını ve karar alma süreçlerini derinden etkileyen en önemli unsurlar hâline gelmiştir. Bu üç kavram, günümüzde dijital dönüşümün temelini oluşturur ve birbirleriyle etkileşim içerisindedir. Dijitalleşme, fiziki dünyadaki gelişmelerin dijital platformlarda yeniden yapılandırılması olarak tanımlanabilirken, yapay zekâ bu gelişmelere insan benzeri düşünme yetileri kazandırmaktadır. Büyük veri ise dijital dünyada üretilen devasa veri yığınlarının sınıflandırılması, işlenmesi ve anlamlandırılması için önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde bireyler, işletmeler ve politika yapıcıları, dijitalleşme, yapay zekâ ve büyük verideki gelişmelerden faydalanarak daha verimli, hızlı ve yenilikçi çözümler üretebilmektedir. İstanbul Beykent Üniversitesi Finans ve Bankacılık Bölümleri olarak düzenlediğimiz II. Ekonomi ve Finans Kongresi’nde dijitalleşme, yapay zekâ ve büyük verinin finans ve ekonomide yarattığı değişimleri, fırsatları ve sorunları tartışmak için ekonomi, finans, muhasebe ve denetim alanında çalışmalar yapan araştırmacılar, karar vericiler ve sektörde çalışan uygulamacıları bir araya getirdik. Davetli konuşmacılar, araştırmacılar ve izleyicilerin katılımıyla, 6 Kasım 2024 günü tam günlük etkinliklerle yüz yüze ve çevrim içi (online) olarak kongremizi başarıyla gerçekleştirdik. Kongrede, davetli 2 ana tema konuşmacısının yanı sıra, kabul edilen 27 bildirinin sunumu yapılmıştır. Kongrede bildirilerini sunan katılımcılar, tüm ülke genelinden farklı üniversitelerden ve özel kuruluşlardan gelmişlerdir. Yaygın ve geniş bir katılımla gerçekleştirilen etkinlik, bu özelliğiyle tam bir ulusal kongre niteliğinde olmuştur. İkincisini düzenlediğimiz Ekonomi ve Finans Kongresi’nin her yıl düzenli olarak, uluslararası katılımla, gerçekleştirilmesini hedeflemekteyiz. Gelecek sene kongremizin yüz yüze ya da hibrit yapılması hususunu da değerlendirmekteyiz. Gelecek yıllarda daha da genişlemesini beklediğimiz kongremizde, artan katılımla beraber faydanın ve veriminin de artması dileğimizdir

Coenzyme Q10 Supplementation in Polycystic Ovary Syndrome

Polikistik over sendromu; hiperandrojenizm (erkeklik hormonu yüksekliği) ve kronik anovulasyon (yumurtlama eksikliği) ile karakterize olup özellikle doğurganlık çağındaki kadınlarda yaygın olarak görülen, hormonal ve metabolik anomalilere bağlı olarak ortaya çıkan endokrin bir bozukluktur. Prevalansı ülkeler arasında farklılık göstermekle birlikte dünya genelinde giderek artma eğilimindedir. Etiyolojisinin hem çevresel hem de genetik faktörlerden kaynaklandığı düşünülse de halen tam olarak anlaşılamamıştır. Hücresel düzeyde, mitokondriyal disfonksiyon, oksidatif stres ve inflamasyonun PKOS patogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir. Bu hastaların tedavisinde beslenme gibi konularda yaşam tarzı değişiklikleri yapılarak semptomların giderilmesi amaçlanmıştır. Bu müdahalelerden biri de hastaların diyet takviyesi olarak bir antioksidan olan koezim Q10 kullanmalarıdır. Koenzim Q10, enerji üretiminde yer alarak oksidasyon döngülerini sürdürmektedir. İnsülin ve adiponektin reseptörlerini etkileyerek hastalarda glisemik kontrolü sağlar. İç motokondriyal membranda bulunmasıyla yumurtalık fonksiyonlarının iyileşmesini de desteklemektedir. Bu derleme nitelikteki makalede Google Scholar, ScienceDirect ve PubMed veri tabanları taranarak PKOS tedavisinde koenzim Q10 takviyesinin etkinliğini ve güvenliğini değerlendirmek amaçlanmıştır.Polycystic ovary syndrome is an endocrine disorder characterized by hyperandrogenism (elevated male hormone levels) and chronic anovulation (lack of ovulation), which is especially common in women of reproductive age and occurs due to hormonal and metabolic abnormalities. Its prevalence varies between countries but tends to be increasing worldwide. Although its etiology is thought to be caused by both environmental and genetic factors, it is still not fully understood. At the cellular level, mitochondrial dysfunction, oxidative stress and inflammation are thought to play a role in the pathogenesis of PCOS. In the treatment of these patients, lifestyle changes in areas such as nutrition are aimed to relieve symptoms. One of these interventions is the use of coenzyme Q10, an antioxidant, as a dietary supplement. Coenzyme Q10 maintains oxidation cycles by taking part in energy production. It affects insulin and adiponectin receptors and provides glycemic control in patients. Its presence in the inner mitochondrial membrane also supports the recovery of ovarian function. In this review article, we aimed to evaluate the efficacy and safety of coenzyme Q10 supplementation in the treatment of PCOS by searching Google Scholar, ScienceDirect and PubMed databases

A Comparison of the Fracture Resistance of Maxillary Central Incisors with a Ferrule with Various Post Systems

Purpose. In the literature, the influence of different post types utilized on ferrule-formed maxillary central teeth on fracture resistance and restoration life is not clearly explained. This study aims to investigate how fiber reinforced composite posts (FRC), fiber posts (FP), and zirconia ceramic posts (ZCP) effect fracture resistance of endodontically treated central teeth with a ferrule. Materials and Procedures: Ferrule was created to preserve 2 mm of coronal dentin structure for 30 maxillary central teeth that undergone root canal therapy. Thirty maxillary central teeth were separated into three distinct groups, and three distinct posts were applied: FRC, FP, and ZCP. After constructing the post core, the strip crown was applied. Thermal cycling and chewing simulation were performed on the samples. The samples were exposed to a refractive test in a universal testing machine after the refraction test. The samples were subsequently analyzed at x10 magnification using an optical microscope. A one-way ANOVA and Chi-square test were used to assess fracture resistance between groups. Results. In terms of fracture resistance, the statistical analysis revealed no statistically significant differences between the groups. Regarding fracture type, there were no significant differences between the groups. Conclusion. Despite the fact that the type of post is particularly critical for the survival of endodontically treated teeth, the presence of a ferrule considerably improves survival. Endodontically treated teeth that have been prosthetically restored with post implantation are more likely to survive because to the ferrule effect