Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
Not a member yet
    5251 research outputs found

    Design analysis of Ma'kili writings found on the parchments located in Topkapi Palace and Victoria & Albert Museum

    No full text
    Topkapı Sarayı ve İngiltere'deki Victoria & Albert Müzesi, İslam sanatının nadide eserlerini barındıran önemli kültürel merkezlerdir. Bu çalışma, her iki müzede korunan parşömenlerde yer alan Ma'kıli yazılarını estetik ve tasarım açısından incelemektedir. Ma'kıli yazı, İslam sanatında soyutlama, simetri ve geometrik düzen anlayışıyla özgün bir yere sahiptir. Simetrik dizilimi ve keskin geometrik formları, bu yazının karakteristik özelliklerini oluşturur. Farklı dönemlerde ve coğrafyalarda kazandığı sanatsal dokunuşlar, Ma'kıli yazının zengin ve çeşitlenmiş bir dil geliştirmesine olanak sağlamıştır. Çalışmada, Topkapı Sarayı’ndaki Osmanlı dönemine ait Ma'kıli yazıları ile Victoria & Albert Müzesi’ndeki İslam sanatına ait örnekler karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Yazıların kompozisyon elemanları, biçimsel detayları, renk tercihleri ve geometrik düzenlemeleri yazının estetik değerine ve anlam dünyasına olan katkıları açısından detaylı şekilde incelenmiştir. Ayrıca, bu eserlerin orijinal yapılarının korunarak dönemin estetik anlayışı doğrultusunda nasıl yorumlandığı da değerlendirilmiştir. Ma'kıli yazı, sadece sanatsal bir öğe değil, aynı zamanda kültürel ve manevi bir ifade aracı olarak İslam sanatında önemli bir yer tutmaktadır. Bu yazı stili, hattatlara soyut ve geometrik formlar aracılığıyla yaratıcı ifade alanları sunmuş, İslam sanatının estetik çeşitliliğini artırmıştır. Aynı zamanda, Ma'kıli yazının mimari süslemelerden el yazmalarına kadar geniş bir kullanım alanına sahip olduğu görülmektedir. Bu çalışma, yazının sanatsal ve kültürel bağlamda taşıdığı anlamı ortaya koyarken, Topkapı Sarayı ve Victoria & Albert Müzesi’ndeki eserler arasındaki estetik ve tasarımsal benzerlikleri ve farklılıkları belirlemeyi amaçlamaktadır. Böylece Ma'kıli yazının İslam sanatındaki yeri ve gelişimi daha kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Bu analiz, İslam sanatının evrensel estetik anlayışa katkısını ve kültürel mirasın korunmasının önemini vurgulamaktadır

    Structural Characteristics of the Earthquake-Prone Building Stock in Istanbul and Prioritization of Existing Buildings in Terms of Seismic Risk-A Pilot Project Conducted in Istanbul

    No full text
    Earthquakes have caused catastrophic results in cities since the beginning of settled life, and the cumulative experience of these events has indicated that the lack of seismic resilience brings enormous economic losses and threatens human life. Consequently, the importance of seismic risk mitigation of earthquake-prone structures has arisen to reduce the primary and secondary losses resulting from seismic events in the last decades as developments in the earthquake engineering field occur. The first step for ensuring seismic resilience is the identification of risky buildings, which is a difficult challenge for metropolises like Istanbul since the building stock consists of over a million buildings. Applying code-based detailed assessments to so many buildings is not practical in terms of time and cost. Moreover, the current code-based detailed assessment methodologies such as Provisions for the Seismic Risk Evaluation of Existing Buildings under Urban Renewal Law (2019) and Turkish Building Earthquake Code (2018) provide discrete predictions for existing buildings as either risky or non-risky or satisfying life safety/controlled damage or not. However, a ranking system based on a reliable and realistic risk classification to prioritize the buildings is needed. Therefore, as a pilot project, nearly 23,000 reinforced concrete buildings in 37 different districts of Istanbul have been investigated by Istanbul Metropolitan Municipality (IMM) through PERA2019 performance-based rapid assessment methodology by considering the Design Level and Scenario-Based Earthquake cases. This is the most up-to-date and comprehensive site survey and analysis conducted in Istanbul up to now. In this paper, the characteristics of the building stock in Istanbul based on the conducted site work and the outcomes of the rapid seismic safety assessment efforts are summarized. Then, a discussion on the seismic risk evaluation of the existing residential buildings based on the prioritization of the examined buildings is presented through the results obtained for the Design Level and Scenario-Based Earthquake cases

    Yapı tasarımında iklim etkilerine karşı kullanılabilecek pasif sistemler ve günümüzde uygulanabilirlikleri

    No full text
    İnsan yapılı çevrede yaşamını devam ettiren bir canlıdır. İnsan yaşamının büyük çoğunluğunu geçirdiği bu yapılarda konfor koşullarının sağlanması gereklidir. Konfor koşulları sağlanırken pasif ya da aktif iklimlendirme (ısıtma, soğutma ve havalandırma vb) yöntemleri kullanılmaktadır. Diğer yandan dünyamız, insanların ve bu yapıların içinde bulunduğu canlı bir sistemdir. Dünyada çeşitli ihtiyaçlar yenilenebilir veya yenilenemeyen enerji kaynakları kullanılarak karşılanmaktadır. Sanayi devriminden günümüze kadarki zaman diliminde endüstrileşme ve teknolojinin gelişmesi ile beraber enerji tüketimi katlanarak artmış, yenilenemeyen kaynaklar büyük ölçekte azalmış, çevre kirliliği ekolojik sürdürülebilirliği tehdit eder boyutlara gelmiştir. Bu sebeple enerji tüketimini ve çevre kirliliğini azaltmaya yönelik politikalar gündeme gelmiştir. Dünyada enerji tüketiminin %40'ı yapı sektöründe bunun da büyük çoğunluğu çevre koşullarına karşı konfor sağlamak üzere yapıların iklimlendirme sistemlerinde kullanılmaktadır. Yapılarda iklimlendirme ihtiyacı aktif sistemlerle enerji harcanarak karşılanabilirken pasif sistemlerle enerji kullanmaksızın mimari biçimle sürdürülebilir şekilde sağlanmaktadır. İklimle uyumlu sürdürülebilir yöntemlerin geleneksel (endüstri öncesi) mimarilerde örnekleri bulunmaktadır. Bu doğrultuda yapılarda enerji tüketimini azaltmaya yönelik bir yaklaşım olarak pasif sistemlerin günümüz yapılarında da kullanılması mümkün müdür sorusu gündemdedir. Bu amaçla bu çalışmada yapılarda enerji tüketimini azaltmaya yönelik yaklaşımlar açıklanmıştır. Sonrasında iklimle uyumlu tasarım yapabilmek için iklim bölgelerine özel tasarım rehberleri oluşturulmuştur. Bu bölüm kentsel ve yapısal ölçekte tasarım kararlarını içermektedir. Daha sonra yapılarda ısıtma-soğutma ve havalandırma sağlayacak yapı elemanı ölçeğinde pasif sistemler güneş ve rüzgardan yararlanma veya korunma durumlarına göre derlenmiştir. Bu pasif sistemlere ait örnekler paylaşılmış ve günümüzde uygulanabilirlikleri yapım maliyeti, bakım işletim maliyeti, yapım maliyetini karşılama süresi, kullanım ömrünün yapı ömrüne göre durumu, yapı karakteri üzerindeki belirleyicilik durumu (estetik katkısı, görünürlüğü gibi duurmları), farklı işlevlerde kullanılabilirlik durumu, yapı taban alanına etkisi ( TAKS için), yapı hacmine etkisi (İmar durumundaki TAKS, KAKS ve yükseklik sınırlılıkları için), gömülü enerji miktarı, enerji tüketimine etkisi, mekânsal kurguya etkisi , iklim ve coğrafyaya uyumu, verimlilik/gereklilik durumu ve yapının ihtiyaçlarına çözümü durumlarına göre tablo oluşturularak tartışılmıştır. İklimle uyumlu tasarım yapılırken kullanılabilecek pasif sistem tercih edilirken kullanılabilecek bir referans kaynak oluşturulmak hedeflenmiştir

    Farklı gençlik alt kültürlerinin aynı mahallede bulunma hali: İstanbul Tahtakale Mahallesi örneği

    Get PDF
    Bu tez aynı mahalle sınırlarında yaşayan farklı gençlik profilleri üzerine yapılmış bir alan çalışmasına dayanmaktadır. İstanbul'un Avcılar ilçesine bağlı Tahtakale Mahallesi'nde bir yandan güvenlikli sitelerde bir yandan enformel yerleşimlerde yaşayan gençlerin hem kendine has yaşam ve düşünce biçimlerine hem de ortak mekânsal alanlarda kurulan ilişkilenme biçimleriyle bu ilişkilerinde inşa ettikleri ortaklıklar ve ayrışmalar üzerine bir gençlik anlatısı sunulmaktadır. Farklı profillerdeki gençler, gençlik kavramsallaştırması içerisinde alt kültürler kavramsallaştırması üzerinden ele alınmış ve bu kavramsallaştırma tartışması da mekânsal ayrışma üzerinden incelenmiştir. Gençlerin mekânsal farklılıklardan doğan kültürel sermaye biçimleri değişkenlik gösterse de Türkiye'de genç olarak gelecek kaygısı ve eğitime devam etme gibi ortak kaygılara ve beklentilere sahip olmak öne çıkmaktadır

    Çağdaş müzik eserlerinde trompetin yeri, kullanımı ve Stanley Frıedman'ın Solus adlı eserinin incelenmesi

    Get PDF
    Bu eser metni çalışmasında trompetin çağdaş müzik eserlerindeki yeri ve kullanımı araştırılmış olup, Stanley Friedman'ın "Solus" adlı eserinin teknik ve yorumsal incelemesi yapılmıştır. Müzisyen, şef ve aynı zamanda besteci olan S. Friedman, "Solus" adlı eseriyle çağdaş dönem trompet repertuvarına değerli bir eser kazandırmıştır. Eser, dünyanın pek çok yerinde düzenlenen trompet yarışmalarında ya da trompet sınavlarında çalınması zorunlu tutulan modern bir eserdir. Eser aynı zamanda farklı karakteristik özelliklere ve değişik stillere sahiptir. Bu çalışmada, çağdaş müzik eserlerinde trompetin kullanımını açıklamak ve S. Friedman'ın "Solus" adlı modern eserini teknik açıdan analiz edip inceleyerek, eseri seslendirmek isteyen trompet icracıları için pasajların daha iyi yorumlanabilmesine yardımcı olmak amaçlanmıştır. İlk olarak, trompetin ortaya çıkış ve gelişim sürecinden kısaca bahsedilmiş ve çağdaş müzikte trompetin nasıl kullanıldığına değinilmiştir. Devamında ise, çağdaş müziğin tarihsel gelişimi, çağdaş müzikte yer alan bazı teorik kuramlar, çağdaş trompet teknikleri ve çağdaş müziğe zemin hazırlayan önemli besteciler eserleri ile birlikte ele alınmıştır. Son olarak, Stanley Friedman'ın biyografisine değinilip, bestecinin "Solus" adlı eserinin teknik açıdan analizi ve incelemesi yapılmış, bu eserde kullanılan çağdaş müzik tekniklerinden ve çağdaş trompet tekniklerinden bahsedilmiş, eserin daha rahat ve daha iyi icra edilebilmesi için çalışma yöntemleri önerilmiştir. Bu eser metninin oluşum aşamasında, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan, makalelerden ve tezlerden yararlanılmıştır. Ülkemizde S. Friedman ve S. Friedman'ın "Solus" adlı eserine dair Türkçe olarak yeterli kaynak bulunmaması sebebiyle eser metnimi bu konuda seçmiş bulunmaktayım. Yazmış olduğum eser metni ile ülkemizde S. Friedman'ın "Solus" isimli eserini çalmak isteyen icracılar için bir kaynak olması ve bu eserin çağdaş müzik bağlamında incelenmesini sağlayarak trompet litaratürüne kazandırılması amaçlanmıştır. Eseri daha iyi icra edebilmek için, teknik olarak çalabilmenin yanında, eser ile alakalı diğer unsurları da öğrenmek ve bilmek bir o kadar önemlidir. Eserin bestecisini ve bestelendiği dönemi gerek müzikal gerek teknik açıdan tüm detaylarıyla aydınlatarak icracıya her yönüyle ışık olması bu eser metninin yazılmasındaki temel amaç olmuştur

    Scrutinising community-held knowledge transfer into world heritage site management plans: a multidisciplinary method

    No full text
    Purpose The UNESCO World Heritage Committee requires management plans for world heritage site (WHS) nominations including the evidence of involvement of all stakeholders. Many studies report different engagement methods to ensure the participation of the local communities in these plans. However, this study aims to assess and gauge the community-held knowledge transfer and the quality of their contribution to heritage management plans by proposing an interdisciplinary method. Design/methodology/approach The method had been developed to scrutinise community-held knowledge transfer in WHS management plans, combining the domains of knowledge representation with qualitative social research. Findings Local knowledge transferred into WHS management plans is poor. The proposed method gauged three levels of community knowledge transfer to WHS. The method enables results to be quantified and the process to be reproducible. The method can be used to quality control the design of WHS management plans. The method can be used to inform evaluation protocols to be developed by UNESCO. Practical implications The proposed method can be used to inform evaluation protocols to be developed by ICOMOS and IUCN, which safeguard holistic aspects of heritage in WHS management plans. Originality/value The method provides reproducible, quantifiable results from clear premises. Despite being applied to a case study in Turkey, it can be adjusted to any context as WHS management plans tend to follow a standard format. It, therefore, provides a tool to quality control the design of these plans

    Hava sızdırmalı güneş kolektörlerinin mimaride kullanımının incelenmesi

    Get PDF
    Dünya nüfusunun hızla artması ve buna bağlı olarak enerji ve doğal tüketiminin artması son yüzyılın en önemli ve çözülmesi gereken sorunlarından biridir. Yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanılması hızla artan enerji ve kaynak tüketiminin yanında sık sık bu kaynakların tükeneceği gerçeğini akıllara getirmektedir. Bunun yanı sıra enerji ve kaynak tüketiminin artması ile meydana gelen çevre kirliliği de çözülmesi gereken bir konudur. Bu nedenle yeni, alternatif enerji kaynaklarına, enerji üretim yöntemlerine olan ilgi ve çalışmalar artmaktadır. Birçok ülke son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına olan yatırımını arttırmakta rüzgar tribünleri, fotovoltaik paneller, güneş kolektörleri gibi sistemlerin kullanımı yaygınlaşmaktadır. Elektrik gibi birçok farklı enerjinin üretimini sağlayan bu sistemler tek başlarına kırsal alanda şebekeye enerji vererek faaliyetlerinin sürdürdükleri gibi şehir içinde binalar ile bütünleştirilerek de kullanılmaktadır. Böylece bulundukları binaya elektrik, sıcak su, sıcak hava sağlayabilmektedir. Binalarda iç mekan konforunu sağlamak ve birtakım yaşamsal etkinlikleri devam ettirmek için enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Isıtma, soğutma, havalandırma gibi iç mekan konfor koşullarını sağlamak için elektriğin yanı sıra doğal gaz gibi yenilenemeyen enerji kaynakları da kullanılmaktadır. Enerji tüketiminin azaltılması için bu enerji kaynaklarını daha az kullanan binaları, bina kabuk sistemlerinin tasarlanması ve uygulanması gerekmektedir. Bunun için günümüze kadar birçok cephe ve çatı sistemi binalarda uygulanmıştır. Bu sistemlerden biri de binalara ön ısıtmalı hava sağlayan hava sızdırmalı güneş kolektörüdür. Hava sızdırmalı güneş kolektörlerinin mimari kullanımının incelendiği bu tez beş bölünden meydana gelmektedir. Bu tez ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkede uygulanan bir bina kabuğu sistemi olan hava sızdırmalı güneş kolektörleri derinlemesine inceleyip örnekleri üzerinden çıkarımlarda bulunmayı amaçlamaktadır. Birinci bölüm giriş bölümü olup bu bölümde tezi amacı, kapsamı ve yöntemi belirtilmiştir. İkinci bölümde hava sızdırmalı güneş kolektörlerinin tanımı yapılmış, tarihçesinden bahsedilmiş, kolektör sistemini oluşturan bileşenlerden ve detaylarından söz edilmiştir. Akabinde kolektörün farklı durumlarda çalışmasını sağlayan çalışma modlarından bahsedilmiş ve kolektörün daha iyi anlaşılması için diğer enerji sistemleri ile karşılaştırması yapılmıştır. Bölümün son kısmında kolektörün fizibilitesinde kullanılan programlardan, kolektör yangın ilişkisinden ve çevresel ürün beyanından söz edilmiştir. Tezin üçüncü bölümünde kolektör uygulaması yapılan 33 farklı bina örneğinden bahsedilmiş, binalar kendi içinde ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde incelenen bütün binalar birtakım ölçütler açısından incelenmiş ve sonuçlar tablolara işlenmiş ve grafiklerle desteklenmiştir. Aynı zamanda farklı ölçütler ikili bir şekilde bir arada incelenerek ölçütler arası nasıl bir ilişki olduğu grafiklere işlenmiştir. Son bölüm sonuç bölümü olup birtakım çıkarım ve önerilerden bahsedilmişti

    Ancient mitogenomes from Pre-Pottery Neolithic Central Anatolia and the effects of a Late Neolithic bottleneck in sheep (Ovis aries)

    No full text
    Occupied between similar to 10,300 and 9300 years ago, the Pre-Pottery Neolithic site of Asikli Hoyuk in Central Anatolia went through early phases of sheep domestication. Analysis of 629 mitochondrial genomes from this and numerous sites in Anatolia, southwest Asia, Europe, and Africa produced a phylogenetic tree with excessive coalescences (nodes) around the Neolithic, a potential signature of a domestication bottleneck. This is consistent with archeological evidence of sheep management at Asikli Hoyuk which transitioned from residential stabling to open pasturing over a millennium of site occupation. However, unexpectedly, we detected high genetic diversity throughout Asikli Hoyuk's occupation rather than a bottleneck. Instead, we detected a tenfold demographic bottleneck later in the Neolithic, which caused the fixation of mitochondrial haplogroup B in southwestern Anatolia. The mitochondrial genetic makeup that emerged was carried from the core region of early Neolithic sheep management into Europe and dominates the matrilineal diversity of both its ancient and the billion-strong modern sheep populations.Deutsche Forschungsgemeinschaft (DFG) [165831460]; European Research Council under the European Union's Horizon 2020 research and innovation program [885729, 295729]; Science Foundation Ireland [21/PATH-S/9515]; Government of Ireland Postdoctoral Fellowship [GOIPD/2020/605]; U.S. NSF Division of Ocean Sciences Postdoctoral Fellowship NSF-OCE-PRF [2126500]; European Research Council (ERC) [885729, 295729] Funding Source: European Research Council (ERC)This work was supported by the Deutsche Forschungsgemeinschaft (DFG), project no. 165831460 (to J.P.); European Research Council under the European Union's Horizon 2020 research and innovation program, grant agreement 885729-AncestralWeave and 295729-CodeX (to D.G.B.); Science Foundation Ireland grant number 21/PATH-S/9515 (to K.G.D.); Government of Ireland Postdoctoral Fellowship GOIPD/2020/605 (to V.E.M.); and U.S. NSF Division of Ocean Sciences Postdoctoral Fellowship NSF-OCE-PRF #2126500 (to J.T.A.)

    Construction Sector Dynamics in Turkey: Economic Advancements and Vulnerabilities

    No full text
    The construction sector has strong linkages with other sectors, has enormous potential to absorb unemployment and possesses cyclical characteristics that are sensitive to macroeconomic conditions. It is also commonly regarded as a critical sector for achieving the desired economic growth and development of a country. Therefore, it is important to understand its effects on an economy to develop an appropriate economic policy. This article discussed the construction sector from a macroeconomic perspective in order to gain insight into the sector's interaction with the economy. The central question was whether a construction-oriented economy could sustain economic growth and development in the long run. Turkey's developing construction-oriented economy in the 2000s was used as a case study in this research. To this end, macroeconomic data obtained from official data providers were subjected to descriptive statistical analysis. The selection of macroeconomic indicators in this study, such as input costs, gross domestic product and money supply, was based on an economic theory that suggested the significance of these variables in affecting the dynamics of the construction sector. Empirical studies have consistently revealed the interdependence between these macroeconomic variables and the performance of the construction sector, thereby confirming their inclusion in this analysis. The results revealed that a disproportionate allocation of resources to the sector, coupled with misaligned support policies, could be detrimental to the long-term economic landscape

    Enkazın İnkârı: Reşat Nuri Güntekin’in Değirmen Romanında Ulusal Alegori

    No full text
    Enkazın İnkârı: Reşat Nuri Güntekin’in Değirmen Romanında Ulusal Alegori Türkçede roman Tanzimat Dönemi’ndeki ilk örneklerinden itibaren modernleşme, bireyleşme, şehir ve milliyetçilikle paralel bir çizgide ilerlemiş form ve temalarıyla bu başlıkları kapsamı dahiline alarak yeniden üretmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, Milli Mücadele ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nde verilen roman örneklerinde Türkiye coğrafyasının dönüşüm ve uluslaşma sürecinin kurmacadaki temsillerini takip etmek mümkündür. Fredric Jameson tarafından 1986’da öne sürülen “ulusal alegori” tezi, çeperin dışında kalan üçüncü dünya/küresel güney ülkelerinde roman türünün tipik örneklerinin alegorik olduğunu iddia eder. Ulusal alegori tezine göre roman türünün ortaya çıktığı coğrafya dışındaki gelişmekte olan ülkelerde üretilen edebiyat eserlerinin içerikleriyle ulusal tarih ve toplumsal çatışmaların sembolüdür. Gregory Jusdanis ise “gecikmiş” toplumların modernleşme sürecinde yaşadıkları huzursuzluk nöbetine dikkat çeker ve edebiyat eserlerinin bu dönemeçte oynadığı rolü vurgular. Reşat Nuri Güntekin’in 1944’te yayımlanan Değirmen adlı romanı 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda yoksul bir Anadolu kasabasında ortaya çıkan bir deprem söylentisini mizahi bir dille ele alır. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde Anadolu’daki Sarıpınar kazasındaki bir gece aleminde devlet görevlilerin bulunduğu binanın çökmesinin büyük bir deprem felaketi olarak kayda geçtiği Kaymakam Halil Hilmi Efendi karakteri etrafında örülen anlatı, ulusun bütün yapıtaşlarını kapsayacak şekilde genişler. Bürokrasi değirmenini döndüren unsurların taşra ve merkezdeki temsilcilerinin ustalıkla ifşa ve hicvedildiği romanda anlatılan zelzele yalnızca kurmacanın değil aynı zamanda ulusun da yaşadığı kırılmaya işaret etmektedir. Çalışmada, Reşat Nuri Güntekin’in Değirmen romanı yayımlanma ve anlatı zamanının tarihi atmosferi kapsamında siyasal ve ulusal alegoriler bağlamında incelenecektir

    427

    full texts

    2,444

    metadata records
    Updated in last 30 days.
    Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository is based in Türkiye
    Access Repository Dashboard
    Do you manage Open Research Online? Become a CORE Member to access insider analytics, issue reports and manage access to outputs from your repository in the CORE Repository Dashboard! 👇