Giresun University Institutional Repository
Not a member yet
4224 research outputs found
Sort by
Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kaynaştırma/bütünleştirme eğitimine yönelik görüşlerinin incelenmesi
Sosyal bilgiler dersi geçmişten günümüze gelene kadar birçok ülke için bireyleri toplumsal ve bağımsız yaşama hazırlayan bir ders olarak görülmüştür. Bu konuda çeşitli araştırmalar yapılmış sosyal bilgiler dersinin kişiler üzerinde etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Günümüzde bireylerin toplumsal yaşama katılmaları ve bağımsız olarak yaşamlarını idame ettirebilmeleri adına sosyal bilgiler dersi büyük önem arz etmektedir. Türkiye'de henüz tam olarak oturmayan kaynaştırma eğitimi birçok tartışmaya neden olmuştur. Bu tartışmalardan bir tanesi kaynaştırma ve bütünleştirme kavramlarının birbirinden benzer ve farklı olan özellikleridir. Bakıldığında bu iki kavramı birbirinden ayıran en temel fark kaynaştırma eğitiminde kişilerin yetersizlik düzeyleri dikkate alınarak eğitime alınırken, bütünleştirme eğitiminde ise kişilerin yetersizlik tür ve düzeylerinin dikkate alınmamasıdır. Özel gereksinimli bireylere verilen bu eğitim büyük bir öneme sahiptir. Özel eğitimin amacı kişileri potansiyelleri doğrultusunda bağımsız yaşama hazırlamaktır. Bu bakımdan sosyal bilgiler dersi ile paralellik göstermektedir. Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kaynaştırma ve bütünleştirme eğitimlerine yönelik görüşleri verilen eğitimin niteliği açısından önem arz etmektedir. Bu sebeple çalışmamda sosyal bilgiler öğretmen adaylarının görüşleri incelenmiştir. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde eğitim gören sosyal bilgiler öğretmen adayı 149 katılımcı ile nicel veri analiz yöntemlerinden tutum ölçeği kullanılarak katılımcıların görüşleri belirlenmeye ve yorumlanmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kaynaştırma ve bütünleştirme eğitimine yönelik orta düzeyde olumlu görüşe sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmen adaylarının cinsiyet, sınıf düzeyi, kaynaştırma ve bütünleştirme hakkında eğitim alma durumları, kaynaştırma ve bütünleştirme hakkında akademik yazı okuma durumları ve çevrelerinde kaynaştırma ve bütünleştirme eğitimi alan tanıdıkları olma durumları açısından karşılaştırmaları yapılmıştır. Hiçbir değişken için anlamlı bir farka ulaşılamamıştı
Rusya'nın Kırım'ı ilhakının Karadeniz'deki donanma dengesine etkisi
Karadeniz Havzası, bulunduğu konum itibariyle sadece kıyıdaş ülkelerin değil kıyıdaş olmayan ülkelerinde dikkatini çeken bir bölgedir. Özellikle Rusya ve Rusya'ya muhalif olan ülkelerin yanı sıra uluslararası örgütlerinde Karadeniz'de üstünlük mücadeleleri bölgede askeri gerginliği arttırmaktadır. Bu yüzden de Karadeniz'de dengeler sürekli olarak değişmektedir. Karadeniz'in Kuzeyinde yer alan Kırım ise, stratejik olarak önemli bir üs konumundadır. Tarihsel süreçte sıcak denizlere inmede kritik bir nokta olarak değerlendirilmiştir. Karasuları içerisinde petrol rezervi bulunması ve kavşak bir konumda bulunmasından dolayı geçmişten beri Rusya ve Ukrayna arasında paylaşılamayarak çatışmalara neden olmaktadır. Bu çalışma, Rusya'nın 2014'de Kırım'ı ilhak etmesinin Karadeniz'deki donanma dengesini etkisini analiz etme amacı ile yazılmıştır. İlhaktan sonra bölgedeki askeri güç dengeleri değişmiştir. Kırım'ın stratejik olarak önemli bir konumda bulunması ve Sivastopol'daki Rus deniz üssü, Karadeniz'de Rus donanmasının varlığını arttırmıştır. Bu bağlamda da bölgedeki diğer devletlerin ve aktörlerinde Karadeniz coğrafyasına dair stratejileri ve donanma dengeleri değişmeye başlamıştır. Böylelikle Karadeniz'in stratejik olarak önemi bir kez daha vurgulanmıştır. İlhak, uluslararası alanda büyük tepkilere yol açmıştır. ABD, AB ve diğer batılı ülkeler Rusya'ya yaptırımlar uygulamıştır. Kırım, Karadeniz'de oldukça stratejik bir noktada olduğundan, Rusya Federasyonu ilhak sırasında bu bölgede etkili bir şekilde A2/AD stratejisi uygulamıştır. Rusya'nın A2/AD stratejisi Karadeniz'deki askeri varlığı güçlendirmiş ve bölgedeki askeri hareketliliği kısıtlayarak en aza indirmeyi amaçlamıştır. A2/AD stratejisinde Rusya, uzun menzilli füze sistemleri, denizaltılar ve gelişmiş radarlar kullanarak bölgedeki kontrolü eline almaya çalışmış bu durumda bölgenin güvenlik dinamiklerini daha da karmaşıklaştırmıştır. Sonuç olarak, Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi ile birlikte Karadeniz'deki donanma dengeleri ve bölgesel güvenlik unsurlarında önemli derecede değişim yaşamıştır. Bu bağlamda da yeniden şekillenmiş ve Karadeniz'in stratejik olarak önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır
Öğretmenlerin algıladıkları örgütsel özdeşleşme ve adaletin okul kültürüne etkisi
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin algıladıkları örgütsel özdeşleşme ve adaletin okul kültürüne etkisinin incelenmesidir. Araştırma, yordayıcı ilişkisel tarama modelindedir ve evrenini 2022-2023 eğitim-öğretim yılında Giresun il merkezindeki kamuya bağlı temel eğitim düzeyinde çalışan öğretmenler oluşturmaktadır. Örneklem kapsamında 393 öğretmenden veri toplanmıştır. Araştırmada veriler kişisel bilgi formu, 2004 yılında Hoy ve Tarter (2004) tarafından geliştirilen Taşdan ve Yılmaz (2008) tarafından uyarlanan Örgütsel Adalet Ölçeği, Mael ve Ashforth (1992) tarafından geliştirilen Uzun (2018) tarafından uyarlanmış olan Örgütsel Özdeşleşme Ölçeği ile Higgins-D'Alessandro ve Sadh (1998) tarafından geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Yılmaz (2019) tarafından yapılmış Okul Kültürü Ölçeği ile toplanmıştır. Veri analizlerinin istatistik paket programı kullanılarak betimsel istatistikler, gruplar arası fark analizleri, korelasyon analizi, çoklu doğrusal regresyon analizi ile yapıldığı bu araştırmanın sonuçları araştırmaya katılan öğretmenlerin örgütsel özdeşleşme, örgütsel adalet ve okul kültürünün alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin araştırmada seçilen bazı bağımsız değişkenlere göre farklılaştığını; örgütsel özdeşleşme, örgütsel adalet ve okul kültürü arasında pozitif genelde orta düzeyde ilişkiler bulunduğunu ve örgütsel özdeşleşme ile örgütsel adaletin okul kültürünün alt boyutlarını pozitif yönde düşük düzeyde yordadığını göstermektedir
6. sınıf öğrencilerine çevre kirliliği öğretiminde teknolojik oyun yönteminin uygulanması
Çevre sorunları gün geçtikçe artan ve sürdürülebilir dünya ekosistemine zarar veren bir olgudur. Küçük yaşlarda çocuklara verilecek olan çevre bilinci eğitimi ile gelecekte çevreye karşı duyarlı nesiller yetiştirebilir. Teknolojik oyunlar çocukların eğlenmelerini ve aynı zamanda öğrenmelerini sağlayabilir. Günümüz çocuklarının teknolojik aletlerle geçirdiği zamanı düşündüğümüzde, çevre bilinci tabanlı teknolojik oyun eğitimi ile çevreye karşı daha duyarlı nesiller yetiştirilebilir. Bu çalışmada, 6. sınıf öğrencilerinin çevre bilincini artırmak ve bilgi düzeylerini geliştirmek için teknolojik oyunların etkisi sınanmıştır. Bu amaç için Giresun Merkez ilçede rastgele seçilen dört farklı devlet ilköğretim okulunun 6. sınıfında eğitim öğretim gören 287 öğrenci seçilmiştir. Araştırmanın bulguları, II. İlköğretim Öğrencileri Çevre Tutum Ölçeği (İÇTÖ) ve Çevre Sorunlarına Yönelik Başarı Testi (ÇSYBT) ön ve son test değerlerinin analizine dayanmaktadır. İÇTÖ'nin ön test ortalaması 79,38, son test ortalaması ise 84,07 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, ÇSYBT'nin ön test ortalaması 11,28, son test ortalaması 17,63 olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma öğrencilerin çevre bilinci ve tutumlarının, teknolojik oyunlar aracılığıyla önemli ölçüde geliştirildiğini ortaya koymaktadır
Türkiye'de aile gelirinin çocuk işçiliği üzerindeki etkisi
Türkiye'de aile gelirinin çocuk işçilik üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla bu tez çalışmasında 2009-2019 yılları arasında TÜİK tarafından yapılan Hanehalkı İşgücü Anketleri kullanılmıştır. Anketlerde aynı hanede yaşayan çocuk ile anne ve babası, hanehalkı üyelerinin hane reisine yakınlığını gösteren fert numara bilgileri kullanılarak belirlenmiştir. Daha sonra 15-17 yaş arasında bulunan çocukların verileri ile anne ve babalarının verileri eşleştirilmiştir. Verilerin düzenlenmesi sonucunda 15-17 yaş aralığında toplam 259.741 çocuktan oluşan örneklem elde edilmiştir. Düzenlenen veriler kullanılarak; anne ve babanın işgücüne katılımının, işsiz olmasının ve ücretlerinin çocuğun çalışma olasılığı, ücretli bir işte çalışma olasılığı ve aile işçisi olarak çalışma olasılığı üzerindeki etkisini tahmin etmek için doğrusal olmayan regresyon modellerinden Probit model kullanılmıştır. Bulgular doğrultusunda, ebeveyn ücreti %1 arttığında çocukların çalışma ihtimali diğerlerine göre yüzdelik olarak 4.2 puan, ücretli çalışma ihtimali diğerlerine göre 2.1 puan ve aile işçisi olma ihtimali diğerlerine göre 1 puan daha azdır. Buna göre ebeveyn geliri arttığında yani ekonomik durum iyileştiğinde çocukların çalışma ihtimali azalmaktadır
Deniz hakimiyet doktrinine göre Türkiye'nin deniz stratejisi
Alfred Thayer Mahan tarafından ortaya konan Deniz Hakimiyet Doktrini ile Türkiye'nin Deniz Stratejisi arasında ilişki kurularak bu çalışma oluşturulmuştur. Bu kapsamda Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumu, bu coğrafi determinizme bağlı olarak da ortaya deniz coğrafyası merkezli, kara parçalarını denizden kuşatan ve dünya hakimiyetine sebep olabilecek deniz hakimiyetinde Türkiye'nin yeterlilikleri incelenmiştir. Bu kapsamda önemli dönüm noktaları ve ortaya konan stratejik belgelerle bu anlayışa yönelik yeterlilikler ayrıca değerlendirilmiştir. Deniz Hakimiyet Doktrini kapsamında dünya coğrafyasının yapısı ortaya konarak süper güç atfedilen devletlerin politikalarına karşı Türkiye'nin bölgesel güç tanımlarına uygun hareket edip etmediği ve gerekli hakimiyet faktörlerine sahip olup olmadığı ayrıca ele alınmaktadır. Deniz Hakimiyet Doktrini ve Türkiye'nin Deniz Stratejisi başlıca unsurları ile ortaya konmuş ve bunlara ilişkin realist bakış açısına sahip politikalarla nasıl bir yol haritası ortaya konduğu açıklanmıştır
15 ve 16. yüzyıl divânlarında Ehl-i Beyt
Klasik edebiyatta dinî ve tarihî şahsiyetler, şiirin omurgasını oluşturur. Şairler, tarihin ve geleneğin bu kişilere yüklediği anlamlardan beslenerek onları şiir estetiği içinde yeniden yorumlamışlardır. Bu şahsiyetler arasında Hz. Peygamber'in yakın aile fertlerini içeren "ehl-i beyt" kavramı da özel bir yere sahiptir. Ehl-i beyt, genellikle Hz. Peygamber'in kızı Hz. Fâtıma, damadı Hz. Ali ve torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile onların soyundan gelen diğer kişileri kapsar. Ehl-i beyte dair şiirler ehl-i beytin İslam'daki önemini ve kutsal kabul edilen konumunu vurgular ve onlara karşı yapılan zulmü ve haksızlığı dile getirerek her şiirde farklı anlamlar ve duygular uyandırır. Hz. Peygamber'in neslini devam ettiren ehl-i beyt mensuplarını şiirlerinde çeşitli vesilelerle dile getiren şairler onların erdemlerine, menkıbelerine, maruz kaldıkları eziyetlere, yaşadıkları üzücü olaylara ve şehadetlerine şiirlerinde sıklıkla yer vermiştir. Bunun yanında ehl-i beyt üyeleri, şefaat ve merhamet umulan, her konuda yardım istenilen, kendisine sığınılacak ve günahların affedilmesine vesile olacak velayet sahibi kişiler olarak da görülmüştür. Bu çalışmada, 15 ve 16. yüzyıllarda yazılmış divanlardan hareketle ehl-i beyt sevgisinin edebiyatımıza nasıl yansıdığı incelenmiştir
Sosyal bilgiler ders kitaplarındaki görsellerin coğrafi beceriler açısından incelenmesi
Bu çalışmada, 5., 6. ve 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarındaki görsellerin coğrafi becerileri yansıtma durumları incelenerek, söz konusu beceriler hakkında öğretmen görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunda, Giresun Merkez'de Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı ortaokullarda görev yapan, 12 sosyal bilgiler öğretmeni yer almıştır. Çalışmada kullanılan veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan ders kitabı inceleme formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formları ile toplanmış ve elde edilen verilerin analizinde içerik ve betimsel analiz kullanılmıştır. Öğretmen görüşlerinden elde edilen veriler, NVİVO 11 nitel analiz programı ile çözümlenmiştir. Ders kitaplarından elde edilen bulgulara göre, coğrafi becerilerin görsellere ve öğrenme alanlarına düzenli dağılım göstermediği; 5., 6. ve 7. sınıf düzeylerinde görsellere en fazla yansıtılan becerinin harita okuryazarlığı olduğu ve gözlem becerisinin ise hiçbir sınıf düzeyindeki görsellere yansıtılmadığı ortaya çıkmıştır. Diğer yandan coğrafi becerilerin ele alınan tüm sınıf düzeylerinde İnsanlar, Yerler ve Çevreler öğrenme alanındaki görsellerde daha yoğun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bulgulara göre öğretmenlerin, ders kitaplarında coğrafi becerileri yansıtan görsellerin yeterli olmaması, coğrafi becerilerin özelliklerinin görsellere yansıtılmaması ve güncel olmaması, coğrafi becerilerin öğretiminde öğrencilerin ele alınan 6 coğrafi becerinin hepsinde zorlanmaları, öğretmenlerin zaman yetersizliği, materyal eksikliği, kavramların soyut olması, gezi gözlem eksikliği ve öğrencilerden kaynaklı sorunlar gibi nedenlerle güçlükler yaşadıkları tespit edilmiştir. Coğrafi becerilerin mümkün olabildiğince tüm öğrenme alanlarıyla ilişkilendirilerek görsellere yansıtılması, görsellerin güncellenmesi ve coğrafi becerilerin anlatımında uygulamalara yer verilmesi şeklinde önerilerde bulunulmuştur
Olası afet durumlarında Giresun Üniversitesi personellerinin afetle mücadeledeki önceliklerinin analitik hiyerarşi prosesi ile belirlenmesi
Afetler, hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Doğal afetler, insanların yaşamlarını ve kaynaklarını yok edebilir ve toplumu ciddi şekilde olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, afetlerin etkileriyle mücadele etmek ve toplumu korumak önemlidir. Afetle mücadele, sadece afet anında can ve mal kaybından ibaret değildir aynı zamanda, afetler sonrası yaşanan sorunlar da çok büyük bir önem taşır. Evsiz kalan insanların barınma ve beslenme ihtiyaçları, hastalıkların yayılması, psikolojik etkilerin yönetimi gibi birçok konuda önlemler alınması gerekmektedir. Afetler acil bir müdahale gerektirdiği için, özellikle afet öncesi planlama yapmak son derece önemlidir. Bu da, öncelikle afetlerin tarihsel verilerini inceleyerek, gelecekte yaşanacak muhtemel senaryoları öngörerek ve afetlere karşı hazırlıklı olmak üzere adımlar atarak mümkün olabilir. Bu nedenle, afetlerin önemi, sadece afet anında değil, afetlerin önceden öngörülmesi ve müdahale edilmesiyle de ilişkilidir. Bu konuda atılacak adımların, doğru bir şekilde planlanması ve uygulanması, afetlerin etkilerini azaltabilir ve hayat kurtarabilir. Afetle mücadele konusunda önceliklerin belirlenmesi, çok kriterli karar verme teknikleri kullanılarak mümkün olabilir. Bu teknikler, farklı kriterler göz önünde bulundurularak, karar vericilere en etkili çözümü sunar. Bu kriterler, afetlerin türü, zamanlaması, etkilediği alanların büyüklüğü ve nüfusu, kaynakların yeterliliği gibi önemli faktörlere dayanabilir. Çok kriterli karar verme teknikleri sayesinde, afetle mücadelede öncelikli olarak hangi alanlara odaklanılması gerektiği belirlenerek, kaynakların etkili bir şekilde kullanılması sağlanabilir. Çok kriterli karar verme teknikleri ile afetle mücadelede öncelikleri belirleyerek, en etkili çözümler üretilebilir. Bu çalışma kapsamında afetle mücadele konusunda 9 farklı kriter belirlenmiştir. Belirlenen bu kriterler Giresun Üniversitesinde görev yapan akademisyenler ve iş güvenliği uzmanları ile sivil savunma uzmanları tarafından AHP yöntemi kullanılarak önem göre ağırlıklarına sıralanmıştır. Bu 9 farklı kriter arasında en önemli kriterin "Afete Hazırlık/ Temel Afet Bilinci Eğitimleri" olduğu sonucuna varılmıştır
Doymamış metal karboksilatların sentezi, karakterizasyonu ve metal baskılanmış polimerlerinin potansiyometrik uygulamaları
Bu çalışmada doymamış karboksilat (metakrilat (maa) ve krotonat (crot)) ligantları ve 1-vinilimidazol (vim) nötral ligantı kullanılarak Mn(II), Cu(II), Cd(II) ve Pb(II) metal iyonlarının [Mn(crot)2(vim)2H2O]̣̣·H2O (1), [Cu(crot)2(vim)2]·H2O (2), [Cd(crot)2(vim)2H2O]̣̣·H2O (3) ve [Pb2(maa)4(vim)2] (4) kompleksleri sentezlendi. Komplekslerin yapıları FT-IR spektroskopisi, elementel analiz ve X-ışını tek kristal kırınım teknikleriyle aydınlatıldı. Termal davranışları TG, DTG ve DTA teknikleriyle incelendi. FT-IR spektroskopisi incelemesi sonucunda karboksilat ligantlarının koordinasyon davranışları COO− (karboksil grubu) titreşimlerindeki frekans değişimleri ile belirlendi. Vinil ve karboksil gruplarının karakteristik IR titreşim piklerinin literatürle uyumlu olduğu görüldü. Krotonat ligantının 1 ve 3 komplekslerinde çift dişli, 2 kompleksinde ise tek dişli, metakrilat ligantının 4 kompleksinde çift dişli şelat ve üç dişli köprü ligant olarak davrandığı ve vim ligantının da bütün komplekslerde halka azot atomu üzerinden metale koordine olduğu tespit edilmiştir. Merkez atomunun koordinasyon geometrisinin 1 ve 3 komplekslerinde bozulmuş beşgen çift piramit, 2 kompleksinde bozulmuş kare düzlem ve 4 kompleksinde ise bozulmuş beşgen piramit olduğu X-ışını tek kristal yöntemiyle tespit edildi. 1, 2, 3, ve 4 komplekslerinin monomer olarak kullanılmasıyla çapraz bağlayıcı (etilenglikoldimetakrilat, EGDMA) ve polimer başlatıcı (2,2'-azobisizobutironitril, AIBN) varlığında iyon baskılanmış polimerler (Mn(II)-IIP, Cu(II)-IIP, Cd(II)-IIP ve Pb(II)-IIP) sentezlendi. Sentezlenen IIP'lerin yapıları FT-IR, termik analiz ve SEM-EDX yöntemleri ile karakterize edildi. Bu IIP'ler yeni tip tamamen katı-hal potansiyometrik iyon-seçici mikrosensörlerin geliştirilmesinde hedef iyona karşı polivinilklorür membran yapısında seçici bir yanıt elde etmek için iyonofor olarak kullanıldı. İyon seçici mikrosensörlerin potansiyometrik performans özellikleri (doğrusal aralık, tayin sınırı, seçicilik, eğim, cevap süresi, pH aralığı, kullanım ömrü, sıcaklık aralığı vb.) araştırıldı. Hazırlanan mikrosensörler, yaklaşık 6 hafta boyunca; Mn2+ Cu2+, Cd2+ ve Pb2+için sırasıyla 36,8 mV (R2: 0,9596), 30,43 mV (R2: 0,9955), 20,1mV (R2: 0,9893) ve 29,6 mV (R2: 0,9984) eğim değerleri ile, 10-4-10-1 mol.L-1, 10-5-10-1 mol.L-1, 10-4-10-1 mol.L-1 ve 10-6-10-2 mol.L-1 doğrusal konsantrasyon aralıklarında potansiyellerde önemli farklılıklar olmaksızın Nernst davranışına yakın potansiyometrik yanıtlar sergilemiştir. Geliştirilen sensörlerin tayin sınırları, Mn2+, Cu2+, Cd2+ ve Pb2+için için sırasıyla; 8,70x10-5 mol.L-1 7,16x10-6 mol.L-1, 1,30x10-5 mol.L-1 ve 8,30x10-8 mol.L-1 olarak belirlendi. Mikrosensörlerin cevap süresinin oldukça kısa olduğu gözlendi (<20 s). Mikrosensörlerin pH çalışma aralıkları, Mn2+, Cu2+, Cd2+ ve Pb2+için sırasıyla 3,0-8,0; 4,0-8,0; 3,0-7,0 ve 3,0-7,0 olarak tespit edildi