85 research outputs found

    Sosyoloji eğitimi ve toplumsal faydaları

    Get PDF
    Sosyoloji 1789 yılında gerçekleşen Fransız ihtilalından sonra Fransa’da, XVIII ve XIX. Yüzyılda da İngiltere, Almanya ve Avrupa’da oluşan sanayi toplumunda gelişen toplumsal sorunları çözmek amacıyla ortaya çıkmıştır. Sosyoloji ilk yıllarda batı’da yaşanan olumsuzluklara karşı reformcu ve düzenleyici bir bilim olarak düşünülmüş, yaşanan sorunları giderecek bir bilim olarak kabul edilmiştir. Hem sosyolojiye hem de sosyolojik çalışmalara o gözle bakılmıştır. Sosyolojinin Osmanlı ve Türkiye’deki durumu da bundan farklı olmamış, Osmanlı’da sosyoloji Batılılaşma politikalarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devletinin içeride ve dışarıda yaşamış olduğu siyasi, askeri, sosyal, kültürel vb. pek çok alanda yaşadığı sıkıntılar karşısında devlete kurtuluş reçetesi sunacak bir bilim olarak görülmüştür. Sosyolojinin Osmanlı İmparatorluğu’na girişi de böyle bir umut ve beklenti ile olmuştur. Osmanlıda sosyolojinin ders olarak öğretilmesi üniversiteden önce lisede söz konusu olmuş, Ziya Gökalp 1910-1911 yıllarında Selanik’te İttihat ve Terakki okulunda sosyoloji dersi vermiştir. Üniversitede sosyoloji eğitiminin başlangıcı ise 1912’dir. Üniversite bünyesinde sosyolojinin bağımsız bir kürsü/bölüm haline gelmesi ile ilgili kısmi belirsizlikler bulunmakla birlikte 1914 yılı benimsenmiştir. Sosyoloji ilmi doğuşundan çok kısa sonra Osmanlı’ya gelmiş ve dünyada ikinci sosyoloji kürsüsü Osmanlı’da açılmıştır. 4 Kasım 1981’de kabul edilip 6 Kasım 1981’de Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe giren 2547 sayılı kanunla kurulan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ile birlikte sosyoloji bölümleri, 4 anabilim dalı esasına göre örgütlenmeye başlamıştır. Genel Sosyoloji ve Metodoloji, Kurumlar Sosyolojisi, Uygulamalı Sosyoloji ve Sosyometri. Günümüzde sosyoloji eğitimi veren mevcut sosyoloji bölümlerinin çoğunun halen bu esasa göre yapılandıkları görülmektedir. Ülkemizde 1980’lerde 10’u bulmayan sosyoloji bölümlerinin sayısı zamanla hızla artmıştır. YÖK’ün resmi sitesinde yayınladığı 2011 verilerine göre mevcut 102 devlet üniversitesinden 48’inde lisans düzeyinde, 34’ünde yüksek lisans ve 21’inde de doktora düzeyinde sosyoloji eğitimi verilmektedir. Aynı kaynağa göre o tarihte kurulu bulunan 52 vakıf üniversitesinden 10 tanesinde lisans, 6 tanesinde de yüksek lisans seviyesinde sosyoloji eğitimi verilmektedir. 2015 Kasım ayında 193 üniversite bulunmakta, sosyoloji eğitimi yapılan üniversite sayısı da artmış bulunmaktadır. Önceki yıllarda Sosyoloji eğitimi daha ziyade Fen Edebiyat Fakültelerinin Sosyoloji bölümlerinde verilmekteydi. Vakıf Üniversitelerinin bir kısmı bu geleneği devam ettirirken bir kısmında ise sosyoloji eğitimi farklı isimler altındaki fakülteler bünyesinde yapılmıştır. Örnek vermek gerekirse İstanbul Şehir Üniversitesinde İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Koç Üniversitesinde İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi çatısı altında verilmektedir. Sabancı Üniversitesi ise Sosyoloji ismini kullanmaksızın Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi bünyesinde interdisipliner bir eğitime yönelmektedir. Söz konusu üniversitelerin lisansüstü eğitiminde de aynı eğilimlerini devam ettirdikleri görülmektedir. Son yıllarda Fen Edebiyat Fakültelerinin Fen Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi olarak ikiye ayrılması veya Sosyal bölümlerin Sosyal Bilimler Fakültesi, İnsani Bilimler Fakültesi, Beşeri Bilimler Fakültesi vb. gibi farklı isimler ile açılmasına bağlı olarak Sosyoloji bölümleri de çok farklı fakülte ve eğitim kurumlarında yer almaya başladı. Günümüzde sosyoloji dersleri de sadece sosyoloji bölümlerinde değil, çok farklı fakülte ve yüksek okullarda okutulmaktadır. 2014 eğitim öğretim yılında üniversitelerde Türkçe, İngilizce, 1. ve 2. Öğretim programları dahil 154 ayrı sosyoloji programı yer almaktadır. Bundan ayrı olarak Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesine bağlı açık öğretim Fakültelerinde de Sosyoloji bölümleri bulunmaktadır. Dolayısıyla sosyoloji eğitiminde önemli bir gelişme kaydedilmiştir. Bunu

    İman ve ibadet yönleriyle Hünkar Hacı Bektaş Veli

    Get PDF
    Hacı Bektaş-ı Veli, Ahmet Yesevi ocağında yetişmiş ve küçük yaşta dini bilgilere vakıf olmuştur. Ömrünü İslam'a, Kur'an'a ve insanlığa adamış bir gönül eri ve İslam bilginidir. Hacı Bektaş-ı Veli, on üçüncü asrın başlarında Horosan'dan gelip Anadolu'ya yerleşen, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında büyük rolü olan gönül sultanlarının en başta gelenlerinin bir tanesidir. Bu çalışmada Hacı Bektaş-ı Veli'nin iman ve ibadet konularındaki düşünceleri irdelenmiştir. O, imanı dinin temeli saymış, Allah'ın varlığı ve birliğine imanı inancın esası olarak kabul etmiştir. Namaz, oruç, hac ve zekat gibi ibadetleri İslam dinini özü olarak kabul etmiş, bunları yerine getirilmesi gereken görevler olarak haber vermiştir. İman, ibadet ve ahlak başta olmak üzere İslam dininin temel prensiplerini tasavvufi bir yorum ile açıklamıştır

    The perception of religious officials in society: Case study of Nevşehir province

    Get PDF
    Din, insanlık tarihi ile başlamış en temel kurumlardan bir tanesidir. Tarihin her döneminde ve her toplumda insanlar bir dine inanmış, topyekûn dinsiz olan bir topluma rastlanmamıştır. Peygamberlerden sonra dinin en önemli temsilcileri din görevlileri olmuş, din görevlilerinin üstlendikleri rol ve yerine getirdikleri görevler hem bireysel hem de toplumsal açıdan oldukça önemli olmuştur. Ülkemizde din hizmetleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı da yerine getirdiği din hizmetlerinin en önemli kısmını camilerde ve din görevlileri vasıtasıyla yapmaktadır. Araştırmanın Konusu: Toplumda Din Görevlisi Algısı: Nevşehir İli Örneği’dir. Araştırma toplumun din görevlisi algısını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bunu gerçekleştirmek için il merkezinde anket uygulaması yapılmıştır. Anket 9 adet demografik 16 adet cemaatin algısını ölçmeye yönelik olmak üzere 25 sorudan oluşmaktadır. Elde edilen veriler betimleyici analiz yapılarak değerlendirilmiştir. 281 (%53,5) erkek, 244 (%46,5) kadın olmak üzere toplam 525 katılımcı ile gerçekleştirilen anketin evreni Nevşehir il merkezi olup örneklem rastgele seçilmiştir. Bu çalışmada Nevşehir il merkezinde yaşayan vatandaşların Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı din görevlilerine ve din hizmetlerine bakış açıları ve din görevlisi algısı tespit edilmiştir. Veriler değerlendirildiğinde, toplumun din görevlisi algısının pek çok konuda olumsuz ya da kararsız olduğu tespit edilmiştir.Religion is one of the most fundamental foundations since the beginning of the history of mankind. Throughout the history, humans have always worshiped a religion, and not once has there been a society completely deprived of religion. After the prophets, the most important representatives of the religions became their corresponding religious officials. The role and duties of religious officials have been very important both individually and socially. The religious services in Türkiye are carried out by the Presidency of Religious Affairs (Diyanet) which performs a significant part of religious services in mosques through religious officials. In this study, the perspectives of citizens living in Nevşehir city center on religious officials and religious services were determined. A survey was done in the Nevşehir city center which consisted of 25 questions, 9 of them were demographic and the remaining 16 of them were intended to measure the perception of the community. The survey was conducted with 525 participants, 281 men and 244 women. The participants were randomly selected. The obtained data was evaluated by making descriptive analysis. When the results of the study were evaluated, it was determined that the perception of the religious officials of the society was negative or undecided on many issues

    5. yılında 15 Temmuz darbesi

    Get PDF
    Tarihin pek çok döneminde ve dünyanın pek çok yerinde mevcut yönetimi devirmek ve yönetimi ele geçirmek amacıyla farklı yöntemlere başvurulmuş, onlardan bir tanesi de darbe olmuştur. Geçmişte dünyanın pek çok yerinde görülebilen bir durum olan darbe günümüzde de halen devam etmektedir. Cumhuriyet döneminde ülkemizde de çeşitli darbe ve muhtıralar yaşanmıştır. Bunun en son örneği de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanmıştır. Asker kıyafeti giymiş bir kısım terörist, demokratik usullerle gerçekleştirilen seçim ile işbaşına gelen hükümeti devirmek ve yönetimi ele geçirmek için darbe teşebbüsünde bulunmuştur. 15 Temmuz gecesinde yaşanan darbe girişimi ile de hiçbir düşmanın ve düşman devletin dahi cesaret edemediği ve başvuramadığı bir alçaklığa başvurulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Genel Kurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Özel Kuvvetler Komutanlığı, TÜRKSAT gibi ülkenin en mahrem, en kutsal ve en önemli yerleri bombalanmıştır. Başta buralar olmak üzere devlet kurumlarını ve devlet adamlarını korumak için gelen silahsız kişiler üzerine haince saldırılar yapılmış, bombalar atılmıştır. Bu hain saldırılar hem asker ve polis elbisesi giymiş hem de yıllarca Türk silahlı kuvvetleri ve emniyet teşkilatından ekmek yemiş, asker ve polis kıyafetli hain teröristler tarafından gerçekleştirilmiştir. Yine bu hain saldırıları devletin uçağı, helikopteri, tankı, topu, zırhlı araçları ve düşman için kullanılmak amacıyla alınan askeri mühimmat ve mermiler ile yapmışlardır. 15 Temmuzdaki darbe gecesi yaşanan gelişmelere göre bu darbedeki amacın sadece mevcut hükümeti devirmek ve yönetimi ele geçirmek değil, ülkeyi bölüp parçalamak ve kaos ortamına sürüklemek olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de gerçekleştirilen darbe girişimi konu edilecek, darbe gecesi ve sonrası yaşanan gelişmeler analiz edilecektir. Ayrıca 5. yılında 15. Temmuz darbe girişimi ve yaşanan gelişmeler farklı boyutları ile ele alınacaktır.In many periods of history and in many parts of the world, different methods have been applied to overthrow the then current administration and take over the administration. One of these attempts is the coup. The coup is not just for our country; it is a situation that can be seen in many parts of the world. This situation continues as it has in the past. The last example of this happened on July 15th, 2016 in Turkey. Some terrorists dressed in military uniforms have attempted coups in order to overthrow the inward government and take over the administration that were elected by democratic elections. With the coup attempt that took place on the 15th of July, the enemy and the enemy state could not even dare resort to a low ship. The most intimate, most holy, and most important places of the country such as the Grand National Assembly of Turkey, the Presidency Complex, the General Staff, General Directorate of Security, National Intelligence Organization (MIT), Special Forces Command, and Türksat were bombed. There were treacherous attacks on the unarmed people who came to protect state institutions and statesmen, especially bombs, and those bombs were thrown. These treacherous attacks were worn by not only soldiers and policemen, but also as treacherous terrorists with soldiers and policemen who shared bread with Turkish armed forces and police forces for years. Again, these treacherous attacks were made with the aircraft of the state, helicopters, tanks, cannons, armored vehicles and military ammunition, as well as ammunition to be used on the enemy. According to the developments of the night of coup on 15th July, it is understood that the purpose of this narrowness is not to overthrow and take over the current government, but to divide the country, to have it disintegrated, and have it drift into chaos. In this study, the coup attempt conducted in Turkey on July 15 will be discussed, along with other coups and memories living in our country, and a sociological analysis will be done. In this study, the coup attempt that took place in Turkey on July 15, 2016 will be discussed, and the developments that took place during the night of the coup and after will be analyzed. In addition, the 15th July coup attempt in its 5th year and the developments will be discussed with different dimensions

    رئاسة الشؤون الدينية التركية وخدماتها الدينية

    Get PDF
    29 Ekim 1923 de Cumhuriyet ilan edilmiş, 3 Mart 1924 tarihinde de Diyanet İşleri Reisliği/Başkanlığı kurulmuştur. Anayasal bir kuruluş olan ve Cumhuriyet ile yaşıt bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı ülkede din ve din hizmetlerinden sorumlu tek kurumdur. Merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatlarından oluşan Diyanet İşleri Başkanlığı ülke genelinde en ücra köşelere kadar, yurtdışında da başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, ABD, Türki Cumhuriyetler, Balkan ülkeleri ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere Japonya’dan Kanada’ya, Avusturalya’dan Afrika’ya 111 ülkeye din hizmeti götürmektedir. Türkiye Cumhuriyeti kurumları arasında hizmet alanı bu kadar geniş olan başka bir kurum bulunmamaktadır. Jocahim Wach’a göre dinin teorik, pratik ve sosyolojik, İslam bilginlerine göre ise inanç, ibadet, ahlak ve muamelat boyutu vardır. Bu alanların tamamı Diyanet İşleri Başkanlığının görevi ile yakından ilgilidir. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışındaki din hizmetlerinin çok büyük bir kısmı cami ve cami merkezli hizmetlerdir. Camiler birer ibadet mekânı olmanın yanında, milli birlik ve beraberliğin tesisi ile sosyal yardımlaşma, dayanışma ve kaynaşma konularında da çok önemli işlevler görmektedir. Camiler her yaş ve cins, her eğitim, kültür ve sosyal statüden binlerce ve milyonlarca kişiye hizmet verilen kutsal mekânlardır. Diyanet İşleri Başkanlığının çok farklı konularda çok geniş bir hizmet alanı olmakla beraber, bu çalışmada cami ve cami hizmetleri üzerinde durulacaktır. Camilerde ifa edilen din hizmetleri ve hizmetleri yerine getiren görevliler ile onların çalışmaları ele alınacaktır. Bu hizmetlerin sosyolojik boyutu üzerinde durulacaktırThe status of Turkey as a republic was declared on 29 October 1923, and the Presidency/Wardenship of Religious Affairs was established on 3 March 1924. A constitutional organization of the same age with the Republic, the Presidency of Religious Affairs is the only institution responsible for religion and religious services in the country. Composed of central, provincial and overseas organizations, the Presidency of Religious Affairs reaches to the most remote parts of the country, and provides religious service to 111 countries from Japan to Canada, Australia to Africa, from the USA to Turkic Republics, Balkan countries, and Turkish Republic of Northern Cyprus, and particularly European countries. There is no other institution among the institutions of Republic of Turkey with such an extensive field of service. Religion has theoretical, practical, and sociological dimensions according to Jocahim Wach while Islamic scholars categorize as faith, worship, morality, and muamalat. All these fields are closely related to the duties of the Presidency of Religious Affairs. Most of the religious services both in Turkey and abroad are either mosque services or mosque-centered services. Besides being places of worship, mosques also have important functions in establishing national unity and fraternity, social solidarity, and integration. Mosques are sacred places in which thousands and even millions of people of all ages and genders regardless of their educational, cultural, or social status receive service. Although the Presidency of Religious Affairs has a wide range of services in diverse fields, the focus of this study will be mosques and mosque services. Religious services executed in mosques, the officials who carry out these services, and their activities will be discussed and the sociological dimension of these services will be focused

    Cumhuriyetten günümüze Türk toplumunda aile yapısı

    Get PDF
    İnsanlık tarihi ile başlayan aile, günümüze kadar varlığını sürdüren toplumun en eski ve en köklü kurumudur. Aile, tarihin her döneminde ve dünyanın her yerinde var olmuş, olmaya da devam etmektedir. Tarihin her döneminde hemen her alanda çeşitli gelişmeler ve değişmeler yaşanmış, aynı durum daha da artarak günümüzde de devam etmektedir. Dünyadaki gelişim ve değişimler pek çok kurumu olduğu gibi aileyi ve aile kurumunu da etkilemiştir. Geçmişten günümüze pek çok değişim geçirmiş olmasına rağmen aile günümüzde de toplumların en önemli ve en temel kurumlarından bir tanesidir. Dünya genelinde olduğu gibi Türk toplumunun aile yapısı da pek çok değişim yaşamıştır. Türk aile yapısı Osmanlı döneminde geniş, ataerkil ve geleneksel bir aile yapısı idi. Cumhuriyet dönemi ile başlayan süreçte aile ile ilgili değişimler başlamış, özelliklede son yıllarda Türk aile yapısında önemli değişimler gerçekleşmiştir. Aile yapısında gerçekleşen bu değişimin en önemli boyutu geleneksel aile yapısından çekirdek aile yapısına dönüşmesi olmuştur. Geniş ve geleneksel aile yapısından, çekirdek ve modern aile yapısına geçiş ile birlikte aile yapısında ve yaşantısında da birçok değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Bu süreçte aile yapısındaki değişime etki eden en önemli etkenlerden biri yasalarda yapılan değişiklikler, bir diğeri de kadının eğitim seviyesinin yükselmesi olmuştur. Eğitim seviyesinin yükselmesiyle Türk kadını sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal hayatta daha fazla yer almaya başlamıştır. Kadınların çalışma hayatına daha fazla girmesi, sosyal, kültürel ve siyasal hayatta daha fazla yer alması ise Türk aile yapısında çeşitli değişim ve dönüşümlere neden olmuştur. Bu durum kadınlara pek çok yeni hak ve imkanlar kazandırmıştır. Toplumların hayatında aile, tarihin her döneminde önemli olmuştur. Gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde yaşanan gelişmeler ise ailenin önemini daha da ortaya koymuştur. Bu durum sağlam temeller üzerine kurulan aile ortamına duyulan ihtiyacı daha da artırmıştır. Bu çalışmanın amacı Türk aile yapısının geçirmiş olduğu değişimi ele almak ve bugünkü aile yapımız ile ilgili gelinen durumu ortaya koymaktır. Çalışmada aile kurumu ve Türk ailesi yapısal işlevselci yaklaşım ile ele alınacak, geçmişten günümüze ailede ve özellikle de Türk aile yapısında yaşanan değişimler üzerinde durulacaktır. Elde edilen veriler sosyolojik bir bakış açısıyla analiz edilecektir

    Kayseri’de öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin Kayseri, Türkiye ve İslam algısı

    Get PDF
    Türkiye’deki yabancı uyruklu öğrencilerin ülkemiz hakkındaki izlenimleri ve değerlendirmeleri, Türkiye’nin uluslararası imajı açısından büyük önem arz etmektedir. Bu tespitten hareketle, bu çalışmada Kayseri ili merkez Kocasinan ilçesi Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesinde okuyan yabancı uyruklu öğrencilerin Kayseri, Türkiye ve İslam algısı araştırılmıştır. Çalışmanın amacı, yabancı öğrencilerin Ülkemiz, Kayseri ve İslam dini hakkındaki görüşlerini tespit ederek karar merciindeki kişilere öğrenci memnuniyetini artırıcı geri besleme sağlamaktır. Araştırmada anket çalışmasına yer verilmiş ve elde edilen veriler istatistiki olarak yorumlanmıştır. Anket uygulamasının yanı sıra araştırma alanını okuyucuya daha iyi tanıtmak ve toplanan verilerin doğruluğunu kontrol etmek amacıyla paydaş kurum yetkilileri, okul yöneticileri ve öğretmenlerle de görüşülmüştür. Yapılan çalışma sonucunda; Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesinde okuyan öğrencilerin, Kayseri ve Türkiye hakkında olumlu algılara sahip oldukları görülmüştür. Aynı sonuç İslam algısı için de geçerlidir. Buna göre öğrencilerin dini yaşantı ve tutumları, Türkiye’ye geldikten sonra aldıkları eğitimin de etkisiyle olumlu yönde değişmiştir

    Amerika'daki Türkler ve kurmuş oldukları Türk dernekleri

    Get PDF
    Bu çalışmada Amerika’nın başkenti Washington DC. ile komşu eyaletlerden Maryland ve Virginia’da yaşayan Türkler konu edinilmiştir. Ayrıca, bu bölgede yaşayan Türklerin kurmuş oldukları dernekler ve bunların yapmış olduğu faaliyetler değerlendirilmiştir. 1965 yılında başlayan dernekleşme ve teşkilatlanma çalışmalarının giderek arttığı tespit edilmiştir. Bu teşkilatların çalışma alanımızda yaşayan Türkler ve Türkiye ile ilgili pek çok gayret ve hizmetleri olmasına rağmen daha yapılacak çok iş olduğu kanaatine varılmıştır. Bunu gerçekleştirmek için ise kurumsallaşmış teşkilatlar ve profesyonel ekiplere ihtiyaç olduğu, mevcut derneklerin henüz bu aşamaya gelemediği görülmüştürThis article focuses on Turks living in Washington, DC and the neighboring states of Maryland and Virginia. Furthermore, the foundations that the Turkish communities have formed in these areas, and the activities of said foundations, will be major points of discussion. It has been ascertained that the institutionalization of such organizations has grown since the first establishment in 1965. Even though these organizations have many objectives and services geared towards the Turkish people and Turkey in general, it has been concluded that there is still much work to be done. In order to progress in this area there is a need for greater institutionalization of these organizations with a more professional staff; unfortunately, the current foundations have not reached this goal

    Amerika’daki Türkler ve Kurmuş Oldukları Türk Dernekleri

    No full text
    Bu çalışmada Amerika’nın başkenti Washington DC. ile komşu eyaletlerden Maryland ve Virginia’da yaşayan Türkler konu edinilmiştir. Ayrıca, bu bölgede yaşayan Türklerin kurmuş oldukları dernekler ve bunların yapmış olduğu faaliyetler değerlendirilmiştir. 1965 yılında başlayan dernekleşme ve teşkilatlanma çalışmalarının giderek arttığı tespit edilmiştir. Bu teşkilatların çalışma alanımızda yaşayan Türkler ve Türkiye ile ilgili pek çok gayret ve hizmetleri olmasına rağmen daha yapılacak çok iş olduğu kanaatine varılmıştır. Bunu gerçekleştirmek için ise kurumsallaşmış teşkilatlar ve profesyonel ekiplere ihtiyaç olduğu, mevcut derneklerin henüz bu aşamaya gelemediği görülmüştür. This article focuses on Turks living in Washington, DC and the neighboring states of Maryland and Virginia. Furthermore, the foundations that the Turkish communities have formed in these areas, and the activities of said foundations, will be major points of discussion. It has been ascertained that the institutionalization of such organizations has grown since the first establishment in 1965. Even though these organizations have many objectives and services geared towards the Turkish people and Turkey in general, it has been concluded that there is still much work to be done. In order to progress in this area there is a need for greater institutionalization of these organizations with a more professional staff; unfortunately, the current foundations have not reached this goal
    corecore