101 research outputs found

    Biochemical development of insulin resistance due to excess nutrition and the function of AMP-activated protein kinase (AMPK)

    Get PDF
    Aşırı beslenme ve obezitenin, insülin direnci, diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi birçok kronik hastalığa neden olduğu bilinmektedir. İnsülin direnci, glikozun kas ve diğer dokulara taşınmasında hücrelerin insülininin etkisine yanıt verme yeteneğinin azalması olarak tanımlanır. Obezitenin gelişmesiyle birlikte yağ dokusundan salınan esterlenmemiş yağ asitleri, gliserol ve proinflamatuar sitokinler insülin direncine neden olur. Özellikle MCP-1 ve TNF-α gibi sitokin ve kemokinler adipositlerde trigliseridlerin hidrolizine neden olur. Ortaya çıkan serbest yağ asitleri dolaşım yoluyla kas, karaciğer ve beta hücrelerine taşınır ve DAG, TAG ve seramid olarak depolanır. Bu yağ asitleri türevlerinin birikimi hem IRS’yi bloke ederek insülin direncine, hemde hücre içi enerji sensörü olan AMPK’nin aktivasyonunun azalmasına neden olur. AMPK’nin aktivasyonunun azalması sonucu glukoz taşıyıcı proteininin translokasyonu azalır ve insülin direnci gelişir. Bunun yanında, AMPK’nin aktivasyonunun azalması dokularda lipit birikimine, hücresel işlev bozukluklarına ve birçok kronik hastalığın gelişmesine neden olur. Egzersizin yanında metformin, AICAR ve TZDs gibi bazı farmasötik ilaçların hem lipit birikimini azalttığı hem de AMPK’nin aktivasyonunu artırarak insülin direncini engellediği bildirilmiştir.Overnutrition and obesity are known to cause many chronic diseases such as insulin resistance, diabetes, and cancer. Insulin resistance is defined as a decrease in the ability of cells to respond to the effect of insulin in the transport of glucose to muscle and other tissues. With the development of obesity, nonesterified fatty acids, glycerol, hormones, pro-inflammatory cytokines released from adipose tissue are known to play a role in the development of insulin resistance. Especially cytokines and chemokines such as MCP-1 and TNFα cause hydrolysis of triglycerides in adipocytes, causing high levels of free fatty acids in circulation. These free fatty acids are then stored by the muscle and liver and beta cells again as DAG, TAG, and ceramide, blocking the IRS receptor causing its resistance. In addition, as a result of excessive fat nutrition, the accumulation of toxic lipid derivatives causes the inactivation of the intracellular energy sensor AMPK. Depending on the inactivation of AMPK, the glucose carrier protein (GLUT4) translocation decreases, and insulin resistance improves. Also, reduced activation of AMPK causes lipid accumulation in tissues, cellular dysfunctions, and, consequently, many chronic diseases. In addition to exercise, it is seen that some pharmaceutical drugs such as metformin, AICAR, and TZDs both reduce lipid accumulation and increase the activation of AMPK and prevent insulin resistance

    The Effect of Mixture Parameters on the Surface Properties of Roller Compacted Concrete (RCC) Pavements

    Get PDF
    In Turkey, the use of RCC pavements is increasing in urban and rural roads. However, a detailed study examining the effect of RCC mixture parameters on the pavement surface properties that affect road driving comfort and safety is not available in literature. In this study, in order to cover that gap in literature 12 RCC mixtures prepared with different cement dosages, aggregate gradations and water amounts were compacted by "Superpave-Gyratory-Compactor" at different levels. Later, the surface characteristics were evaluated with British pendulum and sand patch tests. It was concluded that cement dosage, water content and gradation have an effect not only in terms of strength but also in terms of pavement surface properties, and recommendations were made for RCC mixture optimization.Ülkemizde SSB kaplamaların şehir içi ve köy yollarında kullanımı gittikçe artmaktadır. Fakat yol sürüş konforunu ve güvenliğini etkileyen kaplama yüzey özelliklerine, karışım parametrelerinin etkisini inceleyen detaylı bir çalışma uluslararası literatürde mevcut değildir. Bu eksikliği gidermeye yönelik yapılan bu çalışmada, farklı çimento dozajları, agrega gradasyonları ve su oranları ile hazırlanan 12 SSB karışımı, “Superpave-Yoğurmalı-Presi” ile farklı seviyelerde sıkıştırılıp yüzey özellikleri, İngiliz pandülü ve kum yama testleriyle değerlendirilmiştir. Yapılan istatistiksel analizlerde, yoğurma sayısının etkisi görülmezken; SSB çimento dozajı, su muhtevası ve gradasyonun yalnızca mukavemet yönünden değil aynı zamanda yüzey özellikleri bakımından da etkili olduğu sonucuna varılmış ve SSB karışım optimizasyonu için öneriler getirilmiştir

    After the Van earthquakes

    No full text

    Floor response spectrum development for structural systems

    No full text

    Şekil Değiştirme Sertleşmesi Gösteren Yüksek Performanslı Lif Donatılı Çimentolu Kompozitlerin Boyutsal Uyumluluğunun Araştırılması

    No full text
    Şekil değiştirme sertleşmesi gösteren yüksek performanslı lif donatılı çimentolu kompozitler son yıllarda ortaya çıkmış malzemelerdir. Geleneksel ve lif donatılı betonlardan farklı olarak çekme yükleri altında sünek bir malzeme gibi davranış gösterirler ve geleneksel ve lif donatılı betonların 300 ila 500 katına kadar birim deformasyon kapasitesine sahiptirler. Bu özelliklerinin yanı sıra yükleme altında oluşan çatlak genişlikleri 60µm civarında kalıp, yükün arttırılmasıyla çatlak genişliği sabit kalmakta, bunun yerine ise oluşan çatlak sayısı artmaktadır. Yüksek birim deformasyon kapasitesi ve çatlak genişliklerinin küçük olması malzemeye aynı zamanda yüksek dayanıklılık özellikleri kazandırmaktadır. Malzemenin üstün özellikleri, bu malzemenin aynı zamanda yapısal onarım ve güçlendirme çalışmalarında kullanılabilir olmasını da sağlamaktadır. Yapısal malzeme seçiminde, öngörülen hizmet süresi boyunca malzeme davranışının çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu malzeme davranışlarından belki de en önemlisi, malzemenin hacim değişikliklerine karşı direnci olan “boyutsal uyumluluk” dur ve malzemenin uygulanan yükleri bozulmaya uğramadan taşıyabilmesini de kapsar. Boyutsal değişiklikler malzeme içerisinde gerilmelerin oluşmasına sebep olurlar. Oluşan yüksek iç gerilmeler malzemenin içerisinde gerilme çatlaklarının oluşmasına, malzemenin yük taşıma kapasitesinin azalmasına ve malzeme içerisinde ayrılma ve bozulmalara sebep olabilirler. Bu gerilmelerin; dolayısıyla da oluşan çatlakların azaltılması ve gerekli boyutsal davranışı gösterebilecek malzemenin seçilmesi gerekmektedir. Önerilen bu projenin amacı; ülkemizde, şekil değiştirme sertleşmesi gösteren yüksek performanslı lif donatılı çimentolu kompozitlerin, dışa bağımlılığımızı da en aza indirecek şekilde, mümkün olduğunca yerel malzemeler ve yüksek miktarda pozolanik özelliğe sahip atık malzemeler kullanarak ekonomik olarak üretmek ve üretilen malzemenin boyutsal uyumluluğunu araştırmaktır

    Hybrid fiber reinforced self-compacting concrete with a high-volume coarse fly ash

    No full text
    This paper presents a study on the fresh and mechanical properties of a fiber reinforced self-compacting concrete incorporating high-volume fly ash that does not meet the fineness requirements of ASTM C 618. A polycarboxylic-based superplasticizer was used in combination with a viscosity modifying admixture. In mixtures containing fly ash, 50% of cement by weight was replaced with fly ash. Two different types of steel fibers were used in combination, keeping the total fiber content constant at 60 kg/m(3). Slump flow time and diameter, V-funnel, and air content were performed to assess the fresh properties of the concrete. Compressive strength, splitting tensile strength, and ultrasonic pulse velocity of the concrete were determined for the hardened properties. The results indicated that high-volume coarse fly ash can be used to produce fiber reinforced self-compacting concrete, even though there is some reduction in the concrete strength because of the use of high-volume coarse fly ash

    Influence of transverse crack width on reinforcement corrosion initiation and propagation in mortar beams

    No full text
    This paper discusses the relationship between crack widths, chloride diffusivity, and corrosion rate of cracked mortar beams. Flexural loads are introduced to generate crack widths ranging from 29 to 390 mu m. The specimens were subjected to accelerated corrosion by immersion in a 5% NaCl solution and a constant voltage of 12 V. In addition, salt ponding tests were conducted to determine the chloride ion transport properties. The results showed that as the crack width increased, the effective diffusion coefficient (corrosion initiation) and mass loss of steel reinforcing bars due to the accelerated corrosion (corrosion propagation) also increased. For crack widths less than about 135 mu m, the effect of crack width on the effective diffusion coefficient and mass loss of steel reinforcing bars embedded in mortar specimens was found to be marginal when compared with the virgin specimens. Therefore, it was concluded that the effect of crack width on the corrosion initiation and propagation period was more pronounced when the crack width is greater than about 135 mu m. Moreover, a significant amount of self-healing was observed for the cracks that have widths below 50 mu m when subjected to the NaCl solution exposure

    Use of dynamic modulus of elasticity to assess the durability of self consolidating concrete

    No full text
    This paper presents the effect of freezing-thawing on self consolidating concrete (SCC) that contains different percentages of fly ash (FA) and air entraining agents (AEA). The effect of freezing-thawing on concrete is assessed on the basis of the change in the dynamic modulus of elasticity. The dynamic modulus of elasticity is determined from both ultrasonic pulse velocity and resonant frequency tests. An in-house resonant frequency test apparatus was developed using an accelerometer and a data acquisition system. During the development of the test apparatus, structural eigenvalue analysis was also utilized to understand if the correct modal frequency of cylindrical test specimens is detected or not. The dynamic modulus of elasticity is then used to compute the durability factor of SCC specimens that are subjected to freezing-thawing cycles. The relationship between durability factor – FA – AEA content was evaluated, and the highest degree of reduction in durability factor was observed at mixes including maximum FA content, and no AEA and maximum AEA content. Furthermore, when FA was used in the range of certain limits, it was observed that SCC specimens were resistant to freezing-­thawing cycles
    corecore