34 research outputs found

    Akciğer Kanserinde Bronkoplastik Yöntemler

    No full text
    Bronş karsinomunda sleeve lobektomi ana bronş ile invazyona uğramış lob bronşu ve ilişkili akciğer dokusunun birlikte rezeksiyonu ve sağlıklı bronşiyal dokunun anastomozudur. Hastanın yaşının 70'in üzerinde olması, pulmoner fonksiyonların pnömonektomiyi tolere edememesi, eşlik eden komorbiditelerin olması, metastatik lenf nodlarının lob bronşunu infiltre etmesi, lob bronşunu proksimalinin invazyonu (ana bronş invazyonu dahil olmak üzere) olması endikasyonlarıdır. Sleeve pnömonektomide ise küçük hücreli dışı akciğer kanseri olması, bronkoskopi ve toraks BT ile doğrulanmış distal trakeadan itibaren 2 cm'den daha az invazyon olması, standart pnömonektomi sonrası pozitif bronş cerrahi sınır olması, N0, N1 ve sadece subkarinal N2 hastalık olması endikasyonlardır. Sleeve lobektominin erken dönem komplikasyonları; sütür yetmezliği, atelektazi, pnömoni, akut respiratuar distres sendromu (ARDS)'dir. Geç dönem komplikasyonlar ise bronkoplevral fistül, bronkovasküler fistül, anastomoza bağlı striktür ve anastomoz hattında lokal tümör rekürrensidir. Sleeve pnömonektominin ise komplikasyonları; ARDS, anastomoz yetmezliği ve darlıklarıdır. Sonuç olarak; trakeal sleeve rezeksiyonlarda komplet rezeksiyon esas olup, prognoz lenf nodu tutulumuna bağlıdır.</p

    KOSTA FRAKTÜRLERINDE CERRAHI FIKSASYON DENEYIMI

    No full text
    Amaç: Toraks travmalarından meydana gelen ölümler acil servise başvuran travma hastalarının %25’ini oluşturmaktadır. Künt toraks travmalarında da %35–40 oranında kosta fraktürü görülmektedir. Bu çalışmada amaç, devlet hastanesi pratiğinde çok sık karşılaştığımız kosta fraktürlerinde yatış gerektiren hastalardaki tedavi yaklaşımlarının ve yaklaşımların iyileşmedönemine olan etkilerini tartışmaktır.Gereç-yöntem: Nisan 2013-Haziran 2014 arasında künt göğüs travması nedeniyle acilservise başvuran ve kosta fraktürü saptanarak göğüs cerrahisi servisine yatırılan 57 hasta, eşlikeden hemotoraks ve pnömotoraks varlığı, cerrahi yöntemle kosta fiksasyonu yapılma oranları, taburculuk süreleri ve taburculuk sonrası cerrahi fiksasyon yapılanlarla yapılmayanlararasındaki ağrı düzeyleri açısından retrospektif olarak değerlendirildi.Bulgular:Kosta fraktürleri saptanan 57 (43 erkek, 14 kadın) hastanın 36 sı (%63,1) acilservise düşme nedeniyle, 21 i (%36,8) ise trafik kazası (araç içi veya araç dışı) nedeniylebaşvurmuştur. Hastaların hepsinde görüntüleme yöntemi olarak bilgisayarlı toraks tomografisi kullanılmıştır. 27 (%47,3) hastada izole kosta fraktürleri izlenmiş olup, kalan 30 (%52,6)hastanın ise 5 ‘ine (%16,6) hemotoraksın, 15’ine (%50) pnömotoraksın ve 10’una (%33,3)her ikisinin de eşlik ettiği görülmüştür. 2 hastada da ek olarak pnömomediastinum saptanmıştır. Künt travmalı 57 hastanın %33,3 ‘üne tüp torakostomi uygulanmış olup bunun %47,3’üpnömotoraks, %15,7 ‘si hemotoraks, %36,8 ‘i hemopnömotoraks nedeniyle yapılmıştır.15 hastaya (%26,3) cerrahi kosta fiksasyonu uygulanmıştır. Yöntem olarak anatomik şekilli titanyum fiksasyon plakları ve self drille vidalama yapılan sistem tercih edilmiştir. Cerrahi fiksasyon uygulanan hastalardan %46,6’sına yalnızca interkostal blokaj ve opioidlereyanıt vermeyen şiddetli ağrı olması sebebiyle fiksasyon yapılırken, fiksasyon uygulananların%53,3’ünde ağrı ile beraber hemopnömotoraks varlığı da mevcut idi.Taburculuk süreleri karşılaştırıldığında ortalama 5,28 gün olan hastanede yatış süresi,hemopnömotoraks eşlik edenlerde ortalama 7,2 gün olarak görülmüştür. Cerrahi fiksasyonyapılanlarda ortalama taburculuk süresi 8,26 gün olarak bulunmuştur. Taburculuk sonrasıizlemde ise ağrı kesiciye olan gereksinim düzeyi sorgulanmıştır. Cerrahi fiksasyon yapılmayanhastalarda %61,9 oranla ağrı kesici kullanımına günde en az bir kez gereksinim duyulmayadevam edilirken, bu oran cerrahi uygulanan hastalarda %33,3 olarak bulunmuştur.Sonuç: Toraks travmaları pratikte çok sık karşılaştığımız kosta fraktürlerine yaklaşımdacerrahi fiksasyon seçeneğini de uygun hastalarda değerlendirmemiz gereklidir. Hastaneyeyatış süresinde belirgin azalmaya yol açmamasına rağmen, taburculuk sonrasında ağrı düzeyinde belirgin farklılık görülmüştür. Hastanın normal hayat kalitesine ulaşmasında ağrınınazaltılması için etkin olacaktır.Anahtar Kelimeler: künt travma, kosta fraktürleri, cerrahi fiksasyon</p

    MALIGNITE ÖYKÜSÜ OLAN HASTADA YENI GELIŞEN NODÜL; AKCIĞER PARAZITI

    No full text
    Giriş: Biz akciğer karsinomuna benzeyen nadir olan bir akciğer parazit olgusunu sunuyoruz.Olgu: 74 yaşında erkek hasta, Mart 2010’da sağ böbrekte kitle nedeni ile sağ radikalnefrektomi yapılan olguda T3AN0M0 kromofob renal hücreli karsinom tanısı aldı. Kontrollerinde 10/10/2016 tarihli toraks BT de sol akciğer üst lob lingular segmentte yeni ortaya çıkan1 cm’lik nodül tespit edildi. 01/11/2016 tarihinde çekilen PET BT de tariflenen nodülde SUVtutulumu izlenmedi. Sonrasında yapılan bronkoskopide endobronşiyal lezyon izlenmedi vebronş lavaj sıvısı sitolojisi malignite yönünden negatif olarak raporlandı. Multidisipliner konsey toplantısında tanısal torakotomi kararı alındı. 15/02/2017 tarihinde wedge rezeksiyon yapılan olgunun frozen sonucu nekrotizan granülamatöz enflamasyon olarak bildirildi. Olgununileri patolojik incelemesinde nekrotizan granülom yapısının santral bölümünde birkaç alandaçekmenleri seçilebilen fragmante olmuş parazit ile uyumlu yapı izlendiği raporlandı. Olgununpoliklinik takipleri devam etmektedir.Sonuç: Akciğer parazitleri nadir bir hastalıktır ancak malign olduğu düşünülen nodüldebeklenmedik bir şekilde karşımıza çıkmıştır.Anahtar Kelimeler: akciğer, nodül, parazit</p
    corecore