4 research outputs found

    Relationship between human papilloma virus and benign and malign lesions of oral cavity and oropharynx, current approach

    No full text
    Papillomavirus enfeksiyonu insanlarda çok sık görülen ve esas olarak cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. HPV enfeksiyonunun gelişimi, uterus serviksi, diğer alt genital bölge mukozası ve oral mukozadan başlayabilir. HPV subklinik veya klinik enfeksiyonlara neden olabilir. HPV ile ilişkili klinik enfeksiyonlar, genital papillomlar, cilt papillomları, nükseden solunum yolu papillomatozisi, skuamöz intraepitelyal lezyonlar ve serviks, oral kavite ve orofarinks kanseridir. Oral kanserlerin yaklaşık %20'si ve orofaringeal kanserlerin %60-80'inin HPV enfeksiyonuna bağlı olabileceği düşünülmektedir. 2007'de birçok Avrupa ülkesinde HPV aşısının kullanıma sunulmasından bu yana 40'dan fazla ülke, ulusal bağışıklama programlarında HPV aşılamayı başlattı. Orofarengeal ve Oral kavite kanser tedavisinden sorumlu hekimler, HPV aşısı hakkında bilgi sahibi olmalı ve HPV ile ilişkili enfeksiyon ve kanserleri azaltmak için teknolojideki gelişmeleri takip etmelidir.Papillomavirus infection is a very common and mainly sexually transmitted disease in humans. The development of HPV infection may start from uterine cervix, other lower genital area mucosa and oral mucosa. HPV can cause subclinical or clinical infections. Clinical infections associated with HPV are genital papillomas, skin papillomas, recurrent respiratorial papilomatosis, intraepithelial squamous lesions, cervix, oral cavity and oropharyngeal cancer. Approximately 20% of oral cancers and 60-80% of oropharyngeal cancers are thought to be due to HPV infection. Since the introduction of HPV vaccine in many European countries in 2007, more than 40 countries have launched HPV vaccination in national immunization programs. Physicians responsible for the treatment of oropharyngeal and oral cavity cancer should be knowledgeable about HPV vaccination and should follow developments in technology to reduce HPV-associated infections and cancers

    Relationship Between Human Papilloma Virus and Benignand Malign Lesions of Oral Cavity and Oropharynx,Current Approach

    No full text
    Papillomavirus enfeksiyonu insanlarda çok sık görülen ve esas olarak cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. HPV enfeksiyonunun gelişimi, uterus serviksi, diğer alt genital bölge mukozası ve oral mukozadan başlayabilir. HPV subklinik veya klinik enfeksiyonlara neden olabilir. HPV ile ilişkili klinik enfeksiyonlar, genital papillomlar, cilt papillomları, nükseden solunum yolu papillomatozisi, skuamöz intraepitelyal lezyonlar ve serviks, oral kavite ve orofarinks kanseridir. Oral kanserlerin yaklaşık %20'si ve orofaringeal kanserlerin %60-80'inin HPV enfeksiyonuna bağlı olabileceği düşünülmektedir. 2007'de birçok Avrupa ülkesinde HPV aşısının kullanıma sunulmasından bu yana 40'dan fazla ülke, ulusal bağışıklama programlarında HPV aşılamayı başlattı. Orofarengeal ve Oral kavite kanser tedavisinden sorumlu hekimler, HPV aşısı hakkında bilgi sahibi olmalı ve HPV ile ilişkili enfeksiyon ve kanserleri azaltmak için teknolojideki gelişmeleri takip etmelidir.Papillomavirus infection is a very common and mainly sexually transmitted disease in humans. The development of HPV infection may start from uterine cervix, other lower genital area mucosa and oral mucosa. HPV can cause subclinical or clinical infections. Clinical infections associated with HPV are genital papillomas, skin papillomas, recurrent respiratorial papilomatosis, intraepithelial squamous lesions, cervix, oral cavity and oropharyngeal cancer. Approximately 20% of oral cancers and 60-80% of oropharyngeal cancers are thought to be due to HPV infection. Since the introduction of HPV vaccine in many European countries in 2007, more than 40 countries have launched HPV vaccination in national immunization programs. Physicians responsible for the treatment of oropharyngeal and oral cavity cancer should be knowledgeable about HPV vaccination and should follow developments in technology to reduce HPV-associated infections and cancers

    Angiolipoleiomyoma Inside The Nasal Cavity: A Rare Case

    No full text
    Amaç: Anjiolipoleiomiyoma, çoğunlukla kas dokusundankaynaklanan solid bir tümördür. Genellikletuberozskleroz kompleks hastalarının böbreklerindebulunur. Böbrekler dışındakiler çok nadirdir. Buçalışmada daha önce burun içinde hiç görülmemişanjiolipoleiomiyoma olgusunu sunmayı amaçladık.Olgunun Özellikleri: Sol nazal kavitede 5 yıldır nefesalmayı zorlaştıran şişlik şikayeti ile başvuran erkekhastanın muayenesinde sol alt konka ön kısmındabulunan morumsu nodüler lezyon, genel anestezi altındaüstten ve alttan insizyon sonrası periost da eleve edilerektotal olarak çıkarıldı. Eksizyonel biyopsi örneğininanalizi, bir fibromiksoid stroma içinde çoğunlukla kalınduvarlı damarlardan oluşan bir nodüler formasyon ortayaçıkardı; pürüzsüz kas dokusu ve yağ lobülleri yer yergözlemlendi. Histolojik olarak lezyon iyi sınırlıydı ve üçbileşen içeriyordu. Yağ dokusu, kas dokusu ve fibrözkapsülle çevrili damar karışımından oluşan tümöralproliferasyon içinde atipi gözlenmedi.İmmunohistokimyasal incelemede SMA, Desmin, S-100ve CD34 kullanıldı. M. Trikrom ile kas liflerindeboyanma izlendi. SMA ve Desmin ile kas dokudareaksiyon izlendi. CD34 ile vasküler endotelde reaksiyongözlendi. S-100 ile adipozitlerde reaksiyon görüldü.Lezyon burun içi anjiolipoleiomiyoma olarak teşhisedildi. Takipteki hastada nüks gözlenmedi. Sonuç: Nadirgörülen anjiolipoleiomiyoma olgularının burun içinde deortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalı vehistopatolojik inceleme sonucuna göre cerrahi olarak tameksizyon yapılması yeterli olmaktadır.Purpose: Angiolipoleiomyoma is a solid tumor, usuallyoriginated from muscle tissue. It is usually found in thekidneys of patients with tuberozosclerosis complex.Extrarenal origins are quite rare. In this study, weaimed to present angiolipoleiomyoma case never seenin nasal cavity so far. Case: Under general anaesthesia,we excised a purplish lesion located in anterior portionof left lower concha from a man with a compliant of aswelling in the left nazal cavity, causing breathingdifficulty for 5 years. Analysis of the excisional biopsyspecimen revealed a nodular formation of mostly thickwalled vessels in a fibromyxoid stroma includingsmooth muscle tissue and fat lobules Histologically,the lesion was well-circumscribed and contained threecomponents. No atypia was observed in tumoralproliferation consisting of admixture of adipose tissue,muscle tissue and vein. SMA, Desmin, S-100 andCD34 were used for immunohistochemicalexamination. M. Trichrome showed muscle tissuestaining. Muscle tissue reaction was observed withSMA and Desmin. CD34 showed a reaction in thevascular endothelium. Adipocytes were reacted withS-100. The diagnosed was intranasalangiolipoleiomyoma. No recurrence was observed.Conclusion: Rare cases of angiolipoleiomyoma canalso occur in nazal cavity and surgical excision issufficient after the histopathological examination

    Coexistence Of Ethmoid Sinolithiasis, Nasal Polyposis And Chronic Sinusitis

    No full text
    Nazal kavitede organik veya inorganik maddelerin birikerek organize olması ile ortaya çıkan rinolitiyazis, eğer herhangi bir paranazal sinüs içerisinde görülürse sinolitiyazis adını almaktadır. Taş oluşumunun en sık görüldüğüparanazalsinüsmaksillersinüsolup,budurum ‘antrolit’ olarak da adlandırılabilir. İkinci sıklıkta ise frontal sinüslerde görülmektedir. Sinolitiyazis, sıklıkla ekzojen kaynaklı nadir bir patoloji olup kanal tedavisi uygulanan diş kökünün maksiller sinüse fistülize olması sonucudolgumateryalikaynaklısinolitiyazisnadirdeolsa görülebilir. Ayrıca, sinolitiyazis temelinde oluşan inflamatuar süreç nedeniyle sinüs içerisinde veya nazal kavitede polip de gelişebilir. Diş dolgu materyalinin etmoid sinüse geçmesi ve etrafında sinolit oluşması ise çokdahanadirdir.Buçalışmada,dişdolgumateryalinin maksiller sinüs içine ve daha sonra etmoid sinüse invagine olmasıyla ortaya çıkan sinolitiyazis ve beraberinde görülen inflamatuar sürecin sunulması ve tanısında tomografinin öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.Rinolithiasis, a condition due to accumulation of organic and inorganic materials in nasal cavity, is referredtoas‘sinolithiasis’whenlocatedinaparanasal sinus. The maxillary sinus is the most common site of thesinolithsandtheymaybecalledas‘anthrolith’.The secondcommonsiteisthefrontalsinus.Sinolithiasisis ararepathologyofexogenousoriginanditmayrarely originate from dental filling materials, due to fistulization of tooth root to the maxillary sinus. Additionally, inflammatory process based on sinolith may cause polypoid degeneration inside the sinus and the nasal cavity. Invasion of the ethmoid sinus by dental filling material and dependently sinolith formationarerarer.Inthisreport,weaimedtopresent asinolithiasiscaseduetoinvaginationofdentalfilling material into maxillary sinus, then ethmoid sinus, with co-existed inflammatory process and to emphasize the importance of the computerized tomoghraphy for diagnosis
    corecore