32 research outputs found

    Role of hubuškia territory concerning at the Anatolian policy Of Assyria

    Get PDF
    Yeni Asur Devleti’nin en önemli politikası Anadolu’nun doğal kaynak ve ticaret yollarına hâkim olmaktır. Bu bağlamda Asur siyasetinde Doğu Anadolu Bölgesinin çok mühim bir yeri vardır. Ancak M.Ö. I. Binyılda Doğu Anadolu’nun geniş alanlarına hükmeden Urartular Asur’a karşı ittifaklar kurarak onun kuvvetli bir güç olarak Anadolu’da varlık göstermesini engellemeye çalışmışlardır. Bu güçler arasındaki mücadele sahalarından biri de yeri henüz kesin tespit edilememiş olan Ḫubuškia Ülkesi’dir. Asur siyasetinde Doğu Anadolu’nun çok önemli bir yeri vardır. M.Ö. I. Bin yılda Asur’un Anadolu’daki en önemli rakiplerinden biri olan Urartular, Asur’a karşı ittifaklar kurarak onun bölgede büyük bir güç olmasını engellemeye çalışmıştır. Bu iki büyük devlet arasındaki mücadele sahalarından biri de Ḫubuškia Ülkesi’dir.Asur kaynaklarından Urartu ile Asur Devleti arasında bir bölgede olduğu anlaşılan Ḫubuškia, coğrafi konumu ve zengin maden yataklarına sahip olması nedeniyle hem Asur hem de Urartu Devleti için cazibe kaynağı olmuştur. Ḫubuškia’nın tam olarak yeri tespit edilemese de çivi yazılı belgelerden Asur ile Urartu arasında tampon bir bölge oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle her iki devlet için de son derece önemli bir mevkiide bulunmaktadır. Asur çivi yazılı belgelerinde Ḫubuškia sıklıkla geçmesine rağmen Urartuların bu ülkeye ne isim verdikleri bilinmemektedir. Urartu Devleti’nin ilk kurulduğu yıllarda krali kent olarak bahsedilen Ḫubuškia Ülkesi’ne Asur krallarının II. Tukulti-Ninurta Dönemi’nden Esarhaddon Dönemi’ne kadar pek çok kez sefer düzenlediği ve vergi aldığı çivi yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Biz bu çalışmamızda çivi yazılı kaynaklar ışığında Asur’un Anadolu politikasında Ḫubuškia ülkesinin rolü ve önemini inceleyeceğiz.The most important policy of the new Assyrian State is to dominate the natural resources and trade routes of Anatolia. In this context, Eastern Anatolia has a very important place in Assyrian politics. But BC. In the 1st millennium, the Urartians which ruled the vast areas of the Eastern Anatolia, build alliances against Assyria tried to prevent them from being a strong force in Anatolia. One of the areas of struggle between these forces is the Ḫubuškia Country, whose location has not yet been determined. Within the context of Assyrian politics, Eastern Anatolia had a special place. In the years of 1000 B.C., Urartians, one of the most outstanding rivals of Assyria in Anatolia, sought to prevent Assyria from becoming a great power in the said region by forming alliances against Assyrians. In that sense, Ḫubuškia was regarded as a place of contestation in which Assyrians and Urartians confronted each other. Ḫubuškia, which was located in a region between Assyria and Urartia according to Assyrian sources, was a center of attraction for Assyria and Urartu due to its rich mineral deposits and significant geographical location. Although the exact location of Ḫubuškia has not been detected yet, it is inferred from the cuneiform script that the said region was a buffer zone between Assyrians and Urartians. Thus, it was located in an area which was considerably important for Assyrians and Urartians.Despite the fact that Ḫubuškia is pointed out frequently in Assyrian cuneiform scripts, it is not specified how Urartians named this place. Furthermore, it can be inferred from the cuneiform scripts that Assyrian kings imposed taxes and launched expeditions to Ḫubuškia, which was referred as “royal city” during the first years of Urartu’s foundation, from the period of II. Tukulti-Ninurta to the period of Esarhaddon.Accordingly, this study will examine the role and importance of Ḫubuškia territory concerning the Anatolian policy of Assyria in the light of cuneiform source

    An evaluation on the political and cultural differences of scythian, assyrian and persians

    Get PDF
    İskitlerin Anadolu ve Mezopotamya’daki siyasi, askeri, kültürel faaliyetleri hakkındaki bilgilerimizi Asur, Urartu ve Pers kaynaklarından öğrenmekteyiz. M.Ö VIII. yüzyılda yaşanan şiddetli kuraklık sonucu ortaya çıkan kargaşadan dolayı Massagetlerle yaptıkları savaşı kaybeden İskitler, Kimmerlerin ülkesine gelmişlerdir. İçerde isyanlarla uğraşan Kimmerlerin bir kısmı İskitlerin de saldırısı sonucunda göç etmek zorunda kalmışlardır. İskitler bir süre onlarla birlikte yaşadıktan sonra göç eden Kimmerleri takip ederken yollarını şaşırarak Pers topraklarına ulaşmışlardır. Bu iki kavim önce Anadolu daha sonra Mezopotamya toplumlarının siyasî ve kültürel hayatlarını önemli ölçüde etkilemişlerdir. Biz bu makalemizde, İskitler’e ait yazılı belgeler elimize geçmediği için ilişki içerisine girdikleri kavimlerin yazılı belgelerinden ve arkeolojik bulgulardan yola çıkarak, İskit, Asur ve Perslerin kültürel etkileşimlerini, farklılıklarını araştırarak, mukayese edeceğiz.We learn about the political, military and cultural activities of the Scythians in Anatolia and Mesopotamia from the Assyrian, Urartian and Persian sources. The Scythians who lost their war with the Massagets because of the turmoil caused by the severe drought in the VIII th century, came to the country of Cimmerians. Some of the Cimmerians who had engaged in insurrections had to migrate because of the attack of the Scythians. Scythians lived with them for a while after migrating to the Cimmerians who reached the Persian territory by surprise their way. These two tribes have influenced the political and cultural life of Anatolia and later Mesopotamian societies. In this article, we will compare the cultural interactions of Scythia, Assyria and Persians, based on the written documents and archaeological findings of the tribes that they have interact because we have not received written documents from the Scythian

    Offerings sacrificed to the gods in ancient Mesopotamia

    Get PDF
    Paleolitik çağdan bu yana insanoğlu, tanrılara hoş görünmek, başlarına gelecek kötülükleri engellemek, tanrılar tarafından cezalandırılmamak için ve tanrıların insanların bir dileğini yerine getirmelerini sağlamak amacıyla tanrılara kurbanlar sunmuşlardır. Ayrıca semavi olmayan dinlerde insanlar çeşitli nedenlerle korktukları bazı şeylere (şimşek, gök gürültüsü, ay tutulması gibi) bu hislerini dile getirmek, tanrılara verdikleri nimetlerden dolayı şükretmek, öfkeli tanrıları yatıştırmak için de kurbanlar sunmuşlardır. Kendilerine has bir tanrılar sistemi oluşturan Eskiçağ toplumları, tanrıların da insanlar gibi beslenme ihtiyacı olduğunu düşünerek günlük olarak tanrılara yiyecekler sunmuşlardır. Bu nedenle bazı araştırmacılar kurbanın tanrıların beslenme ihtiyacını karşılamak amaçlı olarak ortaya çıktığını ileri sürmektedirler. Düzenli olarak tanrılara sunulan kurbanlar tapınak görevlileri tarafından kayıt altına alınmışlardır Kurban sunumu tarih öncesi dönemlerden itibaren başlayıp günümüze kadar devam etmektedir. Eski Mezopotamya’da ibadetin önemli bir bölümünü oluşturan kurban, kanlı ve kansız olmak üzere iki farklı gruba ayrılmaktadır. Kanlı kurbanlar hayvan ve insan kesimi şeklinde gerçekleştirilirken, kansız kurbanlar çeşitli yiyecek ve içecek maddelerinin adak olarak sunulmasıyla yapılmaktadırSince, the Paleolithic age, the mankind have sacrificed offerings to their Gods for looking good before them, preventing malice which may happen, not being punished by them and ensuring their wishes are carried through by their Gods. Furthermore, in noncelestial religions, people sacrificed offerings for uttering their feelings of fear to anything (such as thunder, lightning, lunar eclipse and etc.) due to various reasons, offering thanks for blessings of their gods and settling furious gods. The societies of the Prehistoric period who established a specific system of Gods, offered them food on daily basis by considering that the Gods needed to eat just like humans. Therefore, some researchers suggest that offerings came out for satisfying the nutrition needs of gods. The offerings regularly sacrificed for the gods were recorded by the temple clerks. The offerings have begun in the prehistoric ages and continued up to now. The offerings which established an important part of divine services in the Ancient Mesopotamia are divided into two different groups as the bloody and bloodless offerings. The bloody offerings are performed as sacrificing an animal or a human being, the bloodless offerings are performed by presenting various food and beverages as votives

    Punishments given to slaves in cuneiform law

    Get PDF
    İnsanoğlunun yerleşik hayat düzenine geçişiyle birlikte başlayan tarımsal faaliyetler insan iş gücü ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Böylece efendisine bağlı olup, iş gücü olarak yararlanılan ve çeşitli sebeplerden dolayı hürriyetinden yoksun bırakılmış olan insanların oluşturdukları köle sınıfı ortaya çıkmıştır. Nitekim Eski Yakındoğu toplumları küçük ve kapalı ekonomileri için kölelik sisteminin varlığını yararlı görmüşlerdir. Böylece savaş tutsakları, kötü veya hastalıklı ürün yıllarından dolayı istenilen miktarda hasat elde edemeyip fakir düşerek mülkünü başkasına devretmek zorunda kalan insanlar, borcunu ödeyemeyen borçlular, ailesine karşı gelen ve bu sebeple cezalandırılarak evlatlıktan çıkarılan kişilerden bir köle sınıfı oluşturmuşlardır. Köleleri ucuz ve daimi emek olarak görenbu toplumlar bu sınıfın sürekliliğini sağlamak için kölelerin bazı davranışlarını suç kabul ederek, gelir-geçer olan hukuki normlarında buna karşılık bazı cezai müeyyideler öngörmüşlerdir. Bu çalışmanın amacı kölelerin hukuk nazarında suç kabul edilen fiillerine karşılık verilen cezaları ortaya koymaktır. Bu noktada çivi yazılı hukuk sistemine sahip olan Eski Mezopotamya toplumları Sümer, Babil ve Asur ile Anadolu’daki Hititlerin neşredilmiş olan kanun metinleriüzerinde inceleme yapılmıştır. Söz konusu toplumların çivi yazılı kanun metinlerinden çıkarılan neticelere göre, kölelerin cezalandırılmasını gerektiren davranışlar şunlardır: KöleninEfendisinin Evinden Kaçması, Bir Cariyenin (kadın kölenin) Efendisinden Habersiz Başını Örtmesi, KöleninHırsızlık Yapması ve KöleninEfendisineKarşı Gelmesi. Bu tür davranışlarda bulunan kölelere bazı organları sakatlanmaktadır. Bununla birlikte evden kaçan bir köleyi saklayan kişiye ise ölüm cezası verilmektedirAgricultural activities that came out as a result of permanent settlement also brought about the need for human work force. Thus, slavery as a class arose and this class was composed of people who were under the control of their lords, used as a work force having no freedom. The Ancient Near East societies found the existence of slavery system beneficial for their small scale and closed economy. Thus, they created a class of slaves from war captives, from those who had to transfer their goods and lands as a result of growing poorer due to poor harvest, debtors who did not pay for their debts and from the ones who stood up to their families; thus punished. In order to provide the permanence of this cheap and constant labor force, they proposed certain penal sanctions within the current legal norms attributing some of the behaviors of slaves as guilt. The aim of this study is to present the penal sanctions against the acts of slaves regarded as guilt within the laws. For this aim, the study focused on Ancient Mesopotamian societies and Hittites in Anatolia both having cuneiform legal system. The behaviors requiring punishment according to the legal systems of these ancient societies were: running away from the lord’s house, a woman’s wearing scarf without the permission of her lord, slave’s stealing something and disobeying the lord. Slaves who performed such behaviors were mutilated. Additionally, the people who hide a slave running away from the lord’s house were given capital punishment

    Eski Mezopotamya ve Anadolu’da davul çalma geleneği: Sumer ve Hitit örneği

    Get PDF
    Dünya kültür mirasının oluşmasında önemli katkı sağlayan uygarlık merkezleri arasında yer alan Eski Mezopotamya ve Anadolu coğrafyalarında müzik ve müzik aletleri; büyünün, sanatın, iletişimin ve törenlerin en önemli argümanlarını oluşturmuştur. İnsanoğlu, tarih öncesi dönemlerden itibaren doğadaki uygun aletleri kullanarak müzik yapmaya çalışmıştır. Doğadaki malzemelerden yararlanılarak müziğe dair yapılan ilk aletlerden biri de davul olmuştur. İlk davul örnekleri ise ağaç kovukları, pişmiş toprak ve hayvan derilerinden yapılmıştır. Tarihsel kronolojiye dair yapılan değerlendirmeler sonucunda müziğe verilen önemin artarak devam ettiği gözlemlenmiştir. Eski Çağ’da kullanımını incelediğimiz davulun ilk örnekleri III. Ur Sülalesi Dönemi’nde Sumerliler tarafından kullanılmıştır. Bu bağlamda dönemin yazılı metinleri ve tasvirleri müziğin kullanıldığı durumları ve yerleri göstermiştir. Ancak tasvirlerde yer alan bazı müzik aletlerinin karşılıklarının metinlerde tespiti söz konusu olmamıştır. Genellikle merasim müziklerinin önemli bir parçası olan davullar farklı boyutlarda üretilmiştir. Üretimi gerçekleştirilen davullara farklı anlamlar atfedilmiştir. Örneğin tapınak davulları kutsal kabul edilmiş olup, bakımına ve korunmasına ayrı bir özen gösterilmiştir. Bütün bunların yanı sıra dönemin yazılı arşivleri, müziğin ne zaman çalınacağı ve ne zaman durdurulacağının da kurallara bağlandığını göstermiştir. Eski Mezopotamya ve Anadolu’da Davul Çalma Geleneği: Sumer ve Hitit Örneği isimli bu çalışmamızda çivi yazılı kaynaklar ve arkeolojik bulgular esas alınarak Eski Mezopotamya ve Anadolu’da davul çalma geleneği ele alınmıştır
    corecore