8 research outputs found
Surgical treatment of volar wrist ganglia
Amaç: Volar ganglionların eksizyonlarında dikkat edilmesi gereken noktalar, ameliyat edilen hastaların verileri ışığında değerlendirildi. Çalışma planı: Çalışmaya volar ganglion nedeniyle ameliyat edilen 40 hasta (10 erkek, 30 kadın; ort. yafl 32.5; dağılım 18-65) alındı. Tüm hastalarda tek taraflı tutulum vardı. Bütün ameliyatlar aksiller brakiyal pleksus rejyonel anestezisi ile ve mikrocerrahi ameliyathanesi şartları altında yapıldı. Ortalama izlem süresi 2.5 yıl (dağılım 1-5 yıl) idi. Sonuçlar: Ganglionların 18 hastada (%45 ) radyoskafoid eklem kapsülünden, 16 hastada (%40) skafotrapezial eklem kapsülünden, iki hastada (%5) fleksör karpi radiyalis tendonundan kaynaklandığı saptandı. Ganglionun 26 hastada (%65) radyal artere yapışık olduğu; bu hastaların ikisinde (%5) ganglionun arteri tamamen sararak çevrelediği görüldü. Pediküllerin tam olarak diseke edilemediği dört olgunun (%10) tümünde nüks geliflti. Dokuz hastada (%22) nüks, dört hastada (%10) mediyan sinirin palmar kütanöz dalı hasarı, iki hastada (%5) radyal arter yaralanması, befl hastada (%12.5) bilek eklem sertliği görüldü. Komplikasyon oranı ile cerrahın deneyimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Çıkarımlar: Nüks oranı ile birlikte, yapılacak diseksiyonlar ve komplikasyonlara bağlı olası onarımlar göz önüne alındığında, volar ganglionların uygun şartlarda yapılacak ameliyatlar ile çıkarılması gerektiği sonucuna varıldı.Objectives: We evaluated surgery-related issues concerning the excision of volar wrist ganglia in the light of data obtained from our patients. Methods: The study included 40 patients (10 males, 30 females; mean age 32.5 years; range 18 to 65 years) who underwent surgery for volar ganglia. All the patients had unilateral involvement. All operations were performed under axillary brachial plexus regional anesthesia in the microsurgery operating room. The mean follow-up period was 2.5 years (range 1 to 5 years). Results: The ganglia originated from the radioscaphoid joint capsule in 18 patients (45%), scaphotrapezial joint capsule in 16 patients (40%), and from the flexor carpi radialis tendon in two patients (5%). The ganglia were attached to the radial artery in 26 patients (65%), in two patients (5%) the radial artery completely merged into the lesion. The pedicles could not be dissected in four patients (%10), all of whom developed recurrences. Complications included recurrences in nine patients (22%), injur y to the median palmar cutaneous nerve in four patients (10%), injury to the radial artery in two patients (5%) and wrist stiffness in five patients (12.5%). No significant correlation was found between complications and experience of the operating surgeons. Conclusion: Considering possible dissections and interventions for complication-associated repairs, and potential recurrences, surgical removal of volar ganglia should be performed under appropriate circumstances, especially in a formal operating room
Pedicled flap procedures for sensory restoration of the hand: long-term results
Amaç: Elde duyu ve yumuşak doku restorasyonu için pediküllü fleplerle onarım yapılan hastaların geç dönem sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Çalışmaya 30 hasta (26 erkek, 4 kadın; ort. yaş 33; dağılım 16-62) alındı. Yirmi dört hastada başparmak, üçünde işaret parmağı, üçünde beşinci parmak ulnar taraf duyu restorasyonu yapıldı. Yirmi yedi hastada damarlı ve sinirli ada flebi, üç hastada duyulu çapraz parmak flebi kullanıldı. Onarımda damarlı ve sinirli ada flebi kullanılan hastaların 11’inde sinir ayırma ve tekrar birleştirme tekniği uygulandı. Duyu değerlendirmesi Semmes-Weinstein monofilaman testi ve iki nokta ayrım testiyle yapıldı. Ortalama izlem süresi 29.2 ay (dağılım 5-144 ay) idi. Sonuçlar: Hiçbir hastada flep kaybı gözlenmedi. Damarlı ve sinirli ada flebi uygulanan dört hastada (%14.8) donör parmaklarda kontraktür oluştu. Ayırma-tekrar birleştirme yöntemi uygulanan iki hastada (%18.2) tenar alanda nöroma oluşumu gözlendi. Statik ve hareketli iki nokta ayrım testleri, ayırma-tekrar birleştirme yapılan hastalarda sırasıyla ortalama 9.1 mm ve 7.4 mm, orijinal tekniğin uygulandığı hastalarda 8.3 mm ve 7 mm, duyulu çapraz parmak flebi uygulanan hastalarda ise 10.3 mm ve 8.6 mm olarak ölçüldü. Ayırma-tekrar birleştirme yapılan tüm hastalarda duyu lokalizasyonu alıcı sahada algılandı. Orijinal tekniğin uygulandığı 16 hastanın dokuzu (%56.3) duyuyu alıcı sahada lokalize ederken, üçü (%18.8) verici sahada algıladı. Dört hastada (%25) ise çapraz duyarlılık gözlendi. Çıkarımlar: Pediküllü flepler, parmaklarda hem yumuşak doku hem de duyu restorasyonu açısından oldukça güvenilir ve tatminkar seçeneklerdir. Ayırma-tekrar birleştirme işlemi çapraz duyarlılığı engellemek açısından oldukça başarılıdır.Objectives: We evaluated the long-term results of patients who underwent reconstruction with pedicled flaps for soft tissue and sensory restoration. Methods: The study included 30 patients (26 males, 4 females; mean age 33 years; range 16 to 62 years) who underwent sensory restorations of the thumb (n=24), the index finger (n=3), and the little finger (n=3). Twenty-seven patients received neurovascular island flaps and three patients received radial innervated cross-finger flaps. Disconnectionreconnection of the nerve was performed in 11 patients receiving a neurovascular island flap. Sensory evaluations were made with two-point discrimination and the Semmes- Weinstein monofilament test. The mean follow-up was 29.2 months (range 5 to 144 months). Results: There were no cases of flap loss. Contractures of donor digits were seen in four patients (14.8%) treated with neurovascular island flaps. Neuroma formation was noted in two patients (18.2%) in whom the disconnection-reconnection technique was used. Static and moving two-point discrimination test results were 9.1 mm and 7.4 mm with the disconnection- reconnection technique, 8.3 mm and 7 mm with the original technique, and 10.3 mm and 8.6 mm with radial innervated cross finger flaps, respectively. Sensation was at the recipient site in all the patients who underwent disconnection- reconnection. Of those in whom the original technique was employed, nine patients (56.3%) localized sensation at the recipient site, three patients (18.8%) at the donor site, while four patients (25%) showed double sensibility. Conclusion: Pedicled flaps are reliable and satisfactory alternatives for soft tissue and sensory restoration of hand injuries and disconnection-reconnection of the nerve is effective in preventing double sensibility
The Roles of Injury Type, Injury Level and Amputation Type in the Need for Revision Surgery after Replantation: Retrospective Clinical Outcome with 296 Finger Replantation
Background With the development of microsurgical techniques, the replantation survival rate has increased, but in some cases, revision surgery is required. Although there are many studies on replantation survival rate, studies on revision surgery are limited. In this study, we evaluated replantation patients requiring revision surgery in terms of amputation level, injury type, and amputation type (single-multiple). Methods This is a retrospective study.Two hundred fifty-six patients (296 fingers) who were operated on for total finger amputation in our hospital between 2013 and 2018 were included in the study. In the postoperative period, revision surgery was required for 24 fingers due to vascular insufficiency. Patients were evaluated in terms of amputation level, injury type, and amputation type. Results Two hundred sixty-four fingers were saved after primary surgery. Eight fingers failed before they could undergo revision surgery. Revision surgery was performed for 24 fingers. After revision surgery, 19 fingers were saved, and five fingers were failed. There was no significant effect of gender and age in terms of revision (p > 0.05).There was no statistically significant difference in injury level and injury type, but there was a statistically significant difference in terms of amputation type (p < 0.05). Conclusion Despite advanced microsurgery and experience, vascular insufficiency can be observed after replantation. Surgical re-exploration is necessary for salvage
Ligament reconstruction using the Fulkerson-Watson method to treat chronic isolated distal radioulnar joint instability: Short-term results
Amaç: İzole distal radyoulnar instabilité, travma sonrasında lezyonun saptanma zorluğu nedeni ile daha sıklıkla ilerleyen dönemlerde kronik problemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada Fulkerson-Watson ekstraartiküler ligaman rekonstrüksiyon tekniği ile distal radyoulnar eklem stabilizasyonu yapılmış hastaların erken dönem, sonuçlarını sunuyoruz. Çalışma planı: Radyografi ve manyetik rezonans görüntülerinde (MRG) kronik izole distal radyoulnar eklem instabilitesi saptanan 4 bayan 1 erkek hasta öpere edildi. Artroskopik inceleme sonrası 3 hastada 'triangüler fibrokartilaj kompleksi'nin (TFKK) radial bağlanma yerinden ayrıldığı, 2 hastada periferik yırtık olduğu saptandı. Periferik yırtıklar artroskopik olarak debride edildi. Sigmoid oyuğun yeterli olduğu tespit edilen hastalara Fulkerson-Watson tekniği ile ligaman rekonstrüksiy onu uygulandı. Postoperatif değerlendirmeler MRG ile yapıldı. Bulgular: Hastaların ortalama takip süresi 15.5 (6-26) aydı. Tüm hastalarda distal radyoulnar eklem (DRUE) stabilitesi sağlanmıştır. Ameliyat öncesi Quick-DASH semptom skorlaması ortalama 18.63 (15.90-22.72 arası) iken, ameliyat sonrası 6.81 (2.27-9.09 arası) saptandı. Ameliyat öncesi görsel analog skala (VAS) ortalama 7.32 (6.30-8.40 arası) iken, ameliyat sonrası 1.88 (1.50- 2.30 arası) olarak bulundu. Ameliyat öncesi supinasyon değeri ortalama aktif 26°(pasif 44°)'den ameliyat sonrası ortalama aktif 47°(pasif 65°)'ye, ameliyat öncesi pronasyon değeri ortalama aktif 18°(pasif 45°)'den ameliyat sonrası ortalama aktif 49°(pasif 68°)'ye, ameliyat öncesi el bileği fleksiyonu ortalama aktif 20°(pasif 43°)'den ameliyat sonrası ortalama aktif 42°(pasif 60°)'ye ve ameliyat öncesi el bileği ekstansiyonu ortalama aktif 8°(pasif 52°)'den ameliyat sonrası ortalama aktif 45°(pasif 59°)'ye yükseldi. Çıkarımlar: Sigmoid oyuğun yeterli olduğu olgularda, Fulkerson-Watson tarafından tanımlanan ameliyat tekniği intraartiküler tekniklere göre daha kolay uygulanabilen ve DRUE stabilitesinin sağlanmasında tatminkar sonuçlar alınabilen bir tekniktir.Isolated distal radioulnar instability may remain unrecognized during the acute period of trauma as it is difficult to diagnose, and does not become obvious until later when it has become chronic. We present early results in patients who underwent stabilization with extraarticular ligament reconstruction (Fulkerson-Watson reconstruction). Methods: Four women and 1 man underwent surgery for chronic isolated distal radioulnar joint instability demonstrated in X-rays and magnetic resonance images. Arthroscopy revealed avulsion of the triangular fibrocartilage complex from the point of insertion in 3 patients, and peripheral tears in 2 patients. The peripheral tears were debrided arthroscopically. All patients had an adequate sigmoid notch and therefore underwent ligament reconstruction using the Fulkerson-Watson method. Postoperative evaluations were done with MRI. Results: Mean follow-up was 15.5 months (range 6&#8211;26 months). Stability was achieved in all patients. The mean Quick-DASH symptom score decreased from 18.63 (15.90&#8211;22.72) to 6.81 (2.27&#8211;9.09) after surgery. A mean visual analogue score to assess pain decreased from 7.32 (6.30&#8211;8.40) to 1.88 (1.50&#8211;2.30) after surgery. Preoperative and postoperative measurements were 26° (passive 44°) and 47° (passive 65°) for active supination, 18° (passive 45°) and 49° (passive 68°) for active pronation, 20° (passive 43°) and 42° (passive 60°) for active wrist flexion, and 38° (passive 52°) and 45° (passive 59°) for active wrist extension. Conclusion: Surgical revision of distal radioulnar joint instability using Fulkerson-Watson reconstruction is easier than intraarticular techniques and satisfactorily re-establishes stability, provided that the sigmoid notch is adequate
Sirküler trakeal rekonstrüksiyonda farklı yöntemlerin karşılaştırılması: Deneysel çalışma
Amaç: Bu çalışmada sirküler trakeal rekonstrüksiyon için farklı prefabrike modellerin karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Otuz adet erişkin dişi Yeni Zelanda tavşanı, farklı doku kombinasyonuyla sirküler trakeal rekonstrüksiyon için altı gruba ayrıldı. Prefabrike edilmiş trakealarda anastomoz yapılmadı. Vasküler kaynak olarak lateral torasik fasya veya pektoralis majör kası; iskeletsel çatı olarak polipropilen mesh, politetrafloroetilen (Gore-Tex) veya yüzük kartilajlar kullanıldı. İç yüzey tüysüz epitelyal deri greftinden sağlandı. Gruplar tüysüz epitel greftinin canlılığı, longitüdinal esneklik, dayanıklılık, flep duvar kalınlığı, iç çap ve flep canlılığı açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Polipropilen mesh gruplarında tama yakın epitelyal deri grefti canlılığı görülürken (%95-%99), Gore-Tex gruplarında tama yakın nekroz gözlendi (%74-%71). Longitüdinal esneklik ve dayanıklılık Gore-Tex ve polipropilen mesh gruplarında normal trakeaya yakın ölçülerde bulundu. Kartilaj greftleri ile prefabrikasyon yapılan gruplar normalden fazla longitüdinal esneklik ve kolayca kollaps gösterdi. Sonuç: İskeletsel çatı olarak polipropilen mesh, vasküler kaynak olarak lateral torasik fasyanın kullanıldığı prefabrike model, sirküler trakea defektlerinin rekonstrüksiyonunda en iyi seçenek olarak görünmektedir.Objectives: This study was designed to compare different préfabrication models for circumferential tracheal reconstruction. Materials and Methods: Thirty adult female New Zealand rabbits were divided into six groups for circumferential tracheal reconstruction with a different tissue combination. Préfabrication of neotrachea was performed without anastomosis. Lateral thoracic fascia or pectoralis major muscle were used for vascular supply. Polypropylene mesh, polytetrafluoroethylene (Gore-Tex), or cartilage rings were used for skeletal framework. Hairless epithelial skin graft was used for inner lining. The groups were compared in terms of viability of hairless epithelial graft, longitudinal flexibility, rigidity, flap wall thickness, internal diameter, and flap viability. Results: Epithelial skin graft was almost totally viable (95%-99%) in the polypropylene mesh groups.. Gore-Tex groups exhibited almost total necrosis (74%-71%). Longitudinal flexibility and rigidity were similar to the native trachea in Gore-Tex and polypropylene mesh groups. Neotrachea prefabricated with cartilage grafts showed more than normal longitudinal flexibility and collapsed easily, Conclusion: The prefabricated model with the use of polypropylene mesh for skeletal framework and lateral thoracic fascia for vascular supply seems to be the best alternative in the reconstruction of circumferential tracheal defects
Salvage of Devascularized and Amputated Upper Extremity Digits with Temporary Ectopic Replantation: Our Clinical Series
Background One of the reasons for unsuccessful replantation is recipient site problems. In cases where proximal stump status cannot be predicted exactly, reamputation may be required depending on the result of infection and tissue necrosis. The ectopic banking method has been defined for this type of injury. In this study, we presented the amputated or devascularized upper extremity digit ectopic banking application results in our clinical practice. Methods Nineteen digits (17 patients) banking ectopically were included in the study. All digits ectopically banked in the forearm volar of the non-injured upper limb. Transfers were made after waiting for the appropriate time. Ectopic banking periods, postoperative complications, and other descriptive data were recorded. In the postoperative 6th month, the range of motion (ROM) values of the digits were measured and compared with the ROM values of the same digit on the non-injured extremity.Also, in the postoperative 6th month, a questionnaire with a score of 1–5 was conducted for cosmetic results. Results The mean follow-up time was 13.6 months. The mean patient age was 39.5 years. The ectopic banking success rate is 94.1% (16/17). The orthotopic/heterotopic transfer success rate is 100% (17/17). Ectopic banking time is, on average, 19.2 days (min 5–max 55). Average cosmetic scale is 3.54. Conclusions We think that the results of our study will shed light on surgeons who make ectopic banking applications