69 research outputs found

    Madde bağımlılığı ve yasa ilişkisinin terapi sürecinde incelenmesi örneği

    Get PDF
    Günümüzde bağımlılık oranlarında ve türlerinde yüksek oranda artış görülmektedir. Bu artışla eş zamanlı olarak bağımlılığın önlenmesine yönelik kurumsal ve yasal birçok düzenleme ortaya çıkmıştır. Ancak diğer yandan toplumsal söylemde, Özne’nin keyif verici maddelere ulaşmayı hak ettiğine dair birçok ifade ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, madde bağımlılığı ile yasa ilişkisinin bir terapi sürecinde tarihi, kültürel ve güncel değerlendirmeler ışığında söylemsel temelde incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, madde bağımlılığını önleme merkezine yasal düzenlemeler sonucu gönderilmiş bağımlı kişiyle yürütülmüş bir terapi süreci analiz edilmiştir. Analiz Parker ve ekibinin Lacan’ın teorisinden ortaya koyduğu eleştirel söylemsel yaklaşımın ışığında ortaya çıkan Lacanyen Söylem Analizi metodolojisine dayandırılmıştır. Buna göre analizde, klasik söylem analizindeki sözlerin benzerlik ve farklılığından öte; sözdeki karşıtlık, yokluk, anlamın düştüğü/bozulduğu an ve Özne’nin Başka ile ilişkilenirken konumlandığı yere odaklanılmıştır. Sonuçlara göre, kişinin kendi talebinin olmadığı ve güvenin yok olduğu koşullarda yürütülen görüşmelerde terapist ve kişi arasındaki güç ve otorite pozisyonlarının önemli ölçüde etkilendiği görülmüştür. Diğer yandan, maddenin kendisinin ne olduğunun yerine, onun ilişkideki yerinin önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Madde kullanıp kullanmama konusunda şüphenin zevk nesnesi halini aldığı durumlarda, terapistin bu şüphe üzerinden kişi ile ilişkilenmek yerine, bunun analizinin sürmesine aracılık etmesi önemli görülmüştür. Son kısımda madde bağımlılığı konusunda klinik uygulamaya yönelik değerlendirmeler toplumsal söylem ışığında verilmiştir.Publisher's Versio

    Çocukluk Dönemi Sinek Korkusu Üzerine Bir Vaka Sunumu

    Get PDF
    Çocuklarla yapılan terapötik çalışmalarda, fobilerin temelinde yatan nedenlerin ortaya çıkması ve oyun içinde simgeselleştirilmesi için imkân sağlayan bir ortam vardır. Korkuların anlaşılması, çocuğun oynadığı oyunların değerlendirilmesi yoluyla mümkün olabilir. Her fobinin birey için ne anlama geldiği kişinin kendi yaşantısıyla bağlantılıdır ve kişinin korkularını nasıl ifade ettiğinin öznel olarak değerlendirilmesi söz konusudur. Bu sebeple kişinin öznel deneyimine odaklanılması, kişinin yaşadığı korkularla ilgili çok geniş bir bilgi kaynağı sunmaktadır. Ayrıca çocukluk döneminde görülen korkular oyun seanslarıyla birlikte gerileme gösterebilir ve korkular başka bir yola kanalize olma şansı bulabilir. Bu çerçevede yapılan çalışma, 7 yaşındaki A.’nın vaka öyküsüyle birlikte kliniğe getiriliş sebeplerinden biri olan “sinek korkusu”nun araştırılması amacı taşımaktadır. Araştırma kapsamına uygun 6 görüşme belirlenmiştir. Bu görüşmeler nitel araştırma yöntemlerinden biri olan söylem analizi yoluyla incelenmiş ve psikanalitik kuram kapsamında tartışılmıştır. Söylem analizi ile öncesinde oluşturulmuş belirli kategorilerin dışına çıkılır. Bu yolla kişinin deneyiminin öznel anlatımına odaklanılması zengin bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışma sonucunda A.’nın söyleminde ihmal, rekabet ve öfkeden; terapistle kurulan benzerlikler ve öznelliğe doğru bir değişim olduğu gözlemlenmiştir. Bu yolla A.’nın yaşadığı korku, kendi öznelliği çerçevesinde değerlendirilerek çocukluk döneminde ortaya çıkan korkuların anlaşılmasında gelecek çalışmalar için katkı sağlayacağı öngörülmektedir.Publisher's Versio

    İsim Ne Söyler: Nitel Bir Araştırma

    Get PDF
    İsim, kişiyi tanımlayan ve ona doğumundan ölümüne kadar eşlik eden temel kavramlardan biridir. İsim üzerine pek çok alanda çalışmalar yapılmıştır. Bunların arasında psikanalitik çalışmaların yeri klinik anlamda önem arz etmektedir. Lacan’ın teorisine göre, isim kişiyi tanımlamanın yanında kişiye bağlı da olan bir gösterendir. Bununla birlikte, isim ismi veren kişinin kendi bilinçdışı süreçlerini de üzerinde taşır. Bu araştırmada isim olgusu; katılımcıların isimlendirilme süreçleri, çağrışımları ve aile ilişkileri çerçevesinde incelenerek elde edilen bulgular Lacanyen bakış açısıyla yorumlanmıştır. Bunun için 22 ve 27 yaş aralığında, kendisine isim koyulma süreçlerini bilen altı üniversite öğrencisi ile yaklaşık bir saat süren görüşmeler yapılmıştır. Araştırmanın veri analizi Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz ile yapılmıştır ve sonucunda da dört tema elde edilmiştir: “İsmim Ben’im”, “Hayal Edileni Yansıtma”, “Duruşunu İsimle Gösterme” ve “İsimle Değer Kazanma”. “Duruşunu İsimle Gösterme” teması hariç bütün temalar ayna evresinde çocuğun isimlendirilerek Başka’nın onayını alması, kendi imgesiyle özdeşleşmesi ve Başka’nın alanında yer edinmesi ile açıklanmıştır. Duruşunu isimle gösterme teması ise kişinin ayrışma çabasını isim göstereni üzerinden sahnelemesi ile bağlantılı olarak yorumlanmıştır. Sonuç olarak, isim kişinin kendi imgesiyle birlikte etiket olarak taşıdığı ve gelişimindeki temel kavramları yaşantısında tekrarlamasına aracı olan bir gösteren olarak değerlendirilmiştir.A proper name is one of the main concepts that defines a person and accompanies him/her from birth to death. The concept of the proper name has been the subject of several fields. Psychoanalytic studies related to this topic have an important place among others in a clinical manner. According to Lacanian theory, a proper name is a signifier that defines a person and is bonded to him/her. In addition, it carries the name-giver’s own unconscious processes. In the current study, the concept of the proper name was examined in terms of participants’ naming processes, associations, and family relations. The results were discussed based on Lacanian theory. For this study, approximately one hour interviews were conducted with six university students whose ages ranged between 22 and 27, who have knowledge about their naming processes. Data were analyzed through Interpretative Phenomenological Analysis. Four main themes came up at the end of the analysis: “Me Name”, “Projecting What was Dreamed of”, “Showing One’s Position by Name”, and “Gaining Worth by Name”. All the themes except “Showing One’s Position by Name” were explained by the mirror stage, at which the child gets approval from Other, identifies with his/her own image and has a place in Other’s area. The theme of “Showing One’s Position by Name” was interpreted as enacting one’s effort to be separated via name as a signifier. To conclude, a proper name was considered as a signifier that a person carries like a label with his/her own image, and it functions as a means of repeating one’s main developmental concepts in his/her life.Publisher's Versio

    Psychometric properties of the reassurance-seeking scale in a Turkish sample

    No full text
    This study examined the psychometric properties of the Reassurance-Seeking Scale in a sample of 102 Turkish undergraduate students. High internal consistency reliability was found for the Reassurance-Seeking Scale (alpha=.86). Factor analysis of the scale identified a single component that accounted for 71% of the total variance. The scale was significantly positively correlated with the Beck Depression Inventory and Beck Anxiety Inventory and had a significantly negative correlation with the Rosenberg Self-esteem Scale. Partial correlations of Reassurance-seeking with Depression scores as controlled by Anxiety scores and with Anxiety scores as controlled by Depression scores indicated that Reassurance-seeking scores maintained association with Depression but not with Anxiety. All these findings were in line with expectations

    Basketball skills training and its effects on the maladaptive behaviour patterns of trainable mentally retarded children

    No full text
    M.S. - Master of Scienc

    The effects of basketball training on the maladaptive behaviors of trainable mentally retarded children

    No full text
    The effects of basketball training on the maladaptive behaviors of 19 trainable mentally retarded children attending a special state school were investigated. Children in the experimental group took 7 weeks of basketball training (Special Olympics Inc.) designed for mentally retarded children, whereas the control group children engaged in free play activities with the ball. Both groups were assessed before the training and free play activity applications (preassessment), immediately after the applications (postassessment) and 30 days after the applications (follow-up assessment). All the children were observed (Classroom Behavior Checklist developed for this study) in their classroom during the academic tasks in which they were involved. Furthermore, their mothers were interviewed to get information about manifested maladaptive behaviors at home. To assess the children's level of improvement in basketball skills, the Sports Skills Assessment was utilized. Children trained in basketball skills showed a reduction in their level of maladaptive behavior both at home and in the school. This reduction was maintained in the follow-up period. Thus, basketball training can be proposed as an effective and practical rehabilitation program for trainable menially retarded children attending an institution. Copyright (C) 1997 Elsevier Science Ltd

    Filmlerin Psikolojik Açıdan Tartışılmasının Psikolojik Sağlık Üzerindeki Etkileri

    No full text
    Projenin kapsamı, halka açık merkezi bir ortamda sinema filmlerinin psikolojik analizini, sinema ve diğer sosyal bilimlerden akademisyenlerin zenginleştirici katkılarıyla yaparak, psikolojik sağlık ve psikolojik rahatsızlıklarla ilgili kavramların geniş bir perspektifte tartışılmasını sağlamaktır. Bu tartışmanın temel amacı, merak duyarak bu tartışmalara katılan bireylerin psikolojik sağlığın korunması hakkında bilgi edinmeleri, farkındalık ve içgörü kazanmaları, kişilik gelişimlerine katkıda bulunmaları ve bu sayede bu bireylerin hayatlarındaki psikolojik problemler için önleyici bir etki yaratabilmektir. Sinema filmlerini bir taraftan felsefe, psikoloji, kamu yönetimi gibi çeşitli akademik alanların eğitiminde ve diğer taraftan kişisel gelişim kaynağı olarak kullanmak son yılllarda önem verilen bir uygulama olmaya başlamıştır. Filmlerle eğitim vermek ve kişisel gelişim anlamında farkındalıklar uyandırabilmek daha kolay ve daha zevkli olabilmektedir. Bu projeyle film tartışmalarının eğitim ve farkındalık uyandırmanın ötesinde psikolojik sağlığın korunmasında da etkili olabileceği gösterilebilirse psikolojik sağlık alanında oldukça ekonomik ve pratik bir yol bulunmuş olacaktır

    Physiological hyperarousal as a specific correlate of symptoms of anxiety among young psychiatric inpatients

    No full text
    Neuropsychological, cognitive, and factor-analytic models of anxiety and depression consistently view the physiological hyperarousal (PH) factor as a specific component of anxiety disorders and symptoms. In the present study, young psychiatric inpatients were assessed on self-report measures of PH, anxiety, and depression. PH was associated with symptoms of anxiety, but riot depressive symptoms, consistent with the specificity of PH to symptoms of anxiety
    corecore