19 research outputs found

    Dental İmplant Çevresindeki Kemik Defektlerinin TamirindeEnjekte Edilebilir Trombositten Zengin Fibrin ile KullanılanSentetik Kemik Greftinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi:Retrospektif Çalışma

    No full text
    GİRİŞ ve AMAÇ: Bu retrospektif çalışmanın amacı, enjekte ediliebilir trombositten zengin fibrin (E-TZF) ile kullanılan sentetik kemikgreftlerinin, implant çevresi defektlerin tamirinde kullanımının kısa dönem sonuçlarının değerlendirilmesidir.YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif çalışma, 2018 ve 2019 Ocak ayları arasında, maksillada dental implant cerrahisi ile birlikteYKR uygulanmış ve YKR’de E-TZF ile sentetik kemik grefti kullanılmış olan hasta dosyaları incelenerek gerçekleştirilmiştir. Ogmentebukkal kemik genişliğindeki değişiklik, operasyonu takiben ve 6.ayda alınan dental volümetrik tomografiler üzerinden ölçülmüştür.Protetik yüklemeyi takiben 3. ve 6. ayda alınan periapikal radyografilerde marjinal kemik kaybı hesaplanmıştır. Ayrıca, bir yıllık takipsürecinde dental implant sağ kalımı değerlendirilmiştir.BULGULAR: Toplam, 20 hasta dosyası (8 erkek ve 12 kadın; yaş aralığı 33 ile 56; yaş ortalaması 45.75 ± 6.43) değerlendirmeyealınmıştır. Zaman içinde, ogmente bukkal kemik genişliğindeki azalma ve marjinal kemik kaybı düşük oranda gözlenmiştir ancak bufarklılık, istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.001). Dental implantların ortalama sağ kalım oranı % 98.64’tür.TARTIŞMA ve SONUÇ: E-TZF ile kullanılan sentetik kemik grefti kısa dönemde olumlu sonuçlar göstermiştir. Bununla birlikte, buretrospektif çalışmanın sonuçlarını desteklemek için uzun süreli ve daha büyük örneklem sayısına sahip randomize kontrollü klinikçalışmalara ihtiyaç vardır

    15 yıllık süreçteki mandibüler kırıkların retrospektif incelenmesi

    No full text
    Purpose: the positional and figurative difference of the facial skeleton between human beings and the races is the reason for the variations of the occurrence, frequency and the complications of facial fractures. the aim of this study includes the retrospective statistical analysis of the cases which contain the stabilization of mandibular fractures and had been treated in our clinic. Materials and Methods: in this study it's analyzed a total of 779 patients who had been undergone to facial trauma and referred to Ege University Faculty of Dentistry Oral and Maxillofacial Surgery Department between the years of 1980 - 1995. Results: It wax observed that, the rate of mandibular fractures in male patients were more then thefemals'. Owing to the results of our research , the fracture lines have been most frequently seen on the angle mandible. in associated fractures, fracture areas were observed most frequently in symphis + processus condylaris regions. in the treatment of mandibular fractures, we used mostly the intermaxiller fixation , plate-screw and wire osteosynthesis methods. Conclusion: It is determined that the mandibular fractures occured more frequently in the region of body and symphis + condyl of young male adults.Amaç: Kişiler ve ırklar arasında, .şekil ve pozisyon açısından farklılık gösteren yüz iskeleti kırıkların oluşumunda, sıklığında ve komplikasyonlarında farklılıklara neden olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı kliniğimize başvuran alt çene kırıkları ile retrospektif istatistiki incelemenin yapılmasını kapsamaktadır. Materyal ve Metod: E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ağız Diş Çene Hastalıkları Cerrahisi Anabilim Dalı'na 1980-1995 yılları arasındaki 15 yıllık sürede başvuran travmaya uğramış 779 hasta inceleme kapsamına alındı. Bulgular: Alt çene kırıkları erkeklerde, kadınlara oranla daha fazla görüldü. Yaptığımız incelemede en çok kırık çizgisinin angulus mandibulae'da meydana geldiği saptandı. Birleşik kırıklarda simfiz + processus condylaris bölgeleri en sık rastlanılan kırık bölgeleri olarak ortaya çıktı. Alt çene kırıklarına uygulanan tedavilerde en sık intermaksiller flksasyon , plak-vida osteosentez ve tel osteosentezden faydalanıldı. Sonuç: Bu incelememizde alt çene kırıklarının daha çok genç erkeklerde trafik kazaları nedeniyle sıklıkla korpus ve simfiz + kondil bölgelerinde oluştuğunu saptadık

    Trombosit konsantrelerinin yumuşak doku iyileşmesi üzerine etkisinin değerlendirilmesi: Retrospektif çalışma

    No full text
    Amaç: Bu retrospektifçalışmanınamacı, lökosit ve trombositten zengin fibrin (L-TZF) ile konsantre büyüme faktörünün (KBF) yumuşak doku iyileşmesi üzerine etkisinikarşılaştırmaktır.Yöntem: Çalışmada, cerrahi işlemlerinde L-TZF ve KBF kullanılan 120 hastanın verileri incelenmiştir. Hastalar, yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu (YKR),diş çekimi (DÇ) ve yumuşak doku cerrahileri (YDC) olmak üzere üç çalışma grubuna ayrılmıştır. Her bir grup,kullanılantrombosit konsantresi, yarakenarlarındaaçılma ve enflamasyon yönünden değerlendirilmiştir.Bulgular: Toplamda 104 hasta değerlendirmeye alınmıştır. Çalışma gruplarında, yara kenarlarında açılma ve enflamasyon bulguları düşük oranda gözlenmiştir ve L-TZF ile KBF kullanımı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışma gruplarında yara kenarlarında açılma değerlendirildiğinde, DÇ grubundaki değişim, her iki trombosit konsantresi için istatistiksel olarak anlamlıdır (L-TZF: x2 (2)= 12; p=0,002; KBF: x2 (2)= 6; p=0,05).Sonuç:Çalışmamızda, KBF fibrin materyalininyumuşak doku iyileşmesi üzerinde L-TZF kadar etkiliolduğugözlenmiştir. Cerrahi işlemi gerçekleştiren hekimin deneyimi ve hastanın ağız hijyeni konusunda yeterliliği klinik sonuçları etkileyen faktörlerdir. Bu nedenle, farklı trombosit konsantrelerinin yumuşak doku iyileşmesi üzerine etkisini değerlendirecek kontrollü klinik çalışmalara ihtiyaç vardır

    DENTAL İMPLANTIN PRİMER STABİLİTESİNDE OSSEODENSİFİKASYON KAVRAMI

    No full text
    Osteointegrasyon, canlı kemik doku ile dental implantın yüzeyi arasında kurulan yapısal ve işlevsel bir bağlantı olarak tanımlanır.Dental implantın stabilitesi, osteointegrasyonun sağlanmasında etkili bir faktördür. Dental implantın mekanik bağlantısı olaraktanımlanan primer stabilite ve hücresel aktivite sonucu oluşan sekonder stabilite, birbirini takip eden süreçlerdir. Primer stabilitekaybı veya bu mekanik stabilitenin sağlanamaması, sekonder stabilite için gerekli olan kemik tamir mekanizmasının bozulmasınaneden olur ve bu durum, dental implant kaybına yol açabilir. Son dönemde, tedavi başarısında etkili bir faktör olan primerstabilitenin arttırılması için dental implant yuvasının hazırlanmasında, yeni bir frezleme tekniği tanıtılmıştır. Bu sayede, dentalimplant yuvası hazırlanırken kemik dokunun korunduğu ve yoğunluğunun arttırıldığı belirtilmiştir. Bu derleme,osseodensifikasyon tekniği ve bu tekniğin konvansiyonel osteotomiye avantajları üzerine odaklanmıştır

    Cone beam computed tomography findings of ectopic tooth in the maxillary sinus associated with dentigerous cyst: A report of two cases and review of the literature

    No full text
    Dentigerous cysts are the most common type of benign odontogenic lesions that associated with the crown of an unerupted or impacted tooth. They constitute the second most common cystic lesion of the jaws, after radicular cysts. Dentigerous cyst surrounding impacted teeth often displace these teeth into ectopic positions. Ectopic eruption of teeth into regions other than the oral cavity is common but dentigerous cysts associated with ectopic teeth within the maxillary sinus are fairly rare. The diagnosis is usually made by panoramic radiography. Cone beam computed tomography (CBCT) is indicated when an ectopic tooth is associated with an antral mass and prior to surgery. The standard treatment for a dentigerous cyst is enucleation and extraction of the cyst-associated impacted or unerupted tooth. We report CBCT findings of two cases of dentigerous cyst associated with an ectopic tooth in the maxillary sinus and review the literature reports of this condition over the past 34 years
    corecore