17 research outputs found
Epilepsy and Autoimmunity
Epilepsy may present as a symptom of many neurological disorders and often an etiological factor cannot be identified. There is some evidence that immune mechanisms might play a role in the pathogenesis of certain epileptic syndromes. The evidence in support of this idea includes apparent association of seizures with certain autoimmune diseases, numerous reports of the detection of theoretically relevant serum autoantibodies, an acute or subacute onset of the seizures, a rapidly progressive course, and a favorable response to immunotherapy. In this article, we summarize (i) epilepsies where clinical and biologic data strongly support the pathogenic role of autoantibodies. (ii) epilepsies where immune-mediated inflammation occurs, but the full pathogenic cascade is either not clear or only strongly hypothesized and (iii) autoimmune diseases associated with seizures or epilepsy
GENÇ HEMORAJİK İNME OLGULARININ KLİNİK VE DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
Amaç:Tüm inmelerin yaklaşık %15’ini oluşturan genç inmeler, altta yatan etiyolojik çeşitlilik ve neden olduğu özürlülük ile buna bağlı sosyoekonomik sorunlar nedeniyle özellikli bir yere sahiptir. Genç inmeler içinde daha küçük bir grup olan hemorajik inmelerde prognoz ve rekürrens iyi bilinmemektedir. Bu çalışmada genç hemorajik inme olgularının demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştırGereç ve Yöntem:Bu çalışmaya 2000 -2020 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Edip Aktin İnme ünitesinde yatırılarak izlenmiş ve poliklinik takibi olan 50 yaşın altındaki inme hastaları dahil edildi. Bu hastaların demografik özellikleri, klinik ve görüntüleme bulguları retrospektif olarak değerlendirildi. Serebral venöz tromboz tanılı hastalar çalışmaya dahil edilmedi.Bulgular:İncelenen 246 genç inme hastasının 18’i (%7.3) hemorajik inme tanısı almıştır. Bu hastaların 9’u erkek (%50), inme anındaki yaş ortalaması 40.3±6.9 idi. Bir hastada iskemik bir hastada hemorajik inme öyküsü, 6 hastada ise ailede inme öyküsü vardı. Hastaların başvuru sırasında NIHSS skoru ortalaması 10.3±6.7 saptandı. Hematom lokalizasyonu değerlendirildiğinde; 12 hastada derin, 4 hastada lober ve 2 hastada ise arka sistem (pons ve serebellum) yerleşimli olduğu izlendi. Dokuz erkek (hematom saptanan tüm erkekler), 5 kadın toplam 14 hastada etiyoloji hipertansiyondu. Kadın hastaların ikisi gebelik döneminde hemorajik inme (eklempsi, antikoagülan ilişkili) geçirmişti. Bir hastada post partum dönemde hipertansif, bir hasta postpartum dönemde reversible serebral vazokonstriksiyon sendromuna (RSVS) bağlı, bir hastada antidepresan kullanımı ilişkili RSVS bağlı, bir hastada ise Moya Moya hastalığına bağlı hemorajik inme saptandı. Çıkışta üç hastanın Modifiye Rankin Skalası (mRS) skoru 5, dokuz hastanın mRS skoru 4, kalan hastaların mRS skorları 0-2 arasındaydı. Ortalama takip süresi 49.7±50.95 (değer aralığı: 3-168 ay) olup, uzun dönem izlemde iki hastanın mRS skoru 4, dokuz hastanın 3; kalan hastaların mRS skorları 0-2 arasında idi. İzlemde hastaların hiçbirinde iskemik ya da hemorajik inme tekrarı gelişmedi.Sonuç:Hasta sayısı az olmakla birlikte izlem süresinin uzun olduğu bu çalışmada, genç hemorajik inme olgularında en sık nedenin, yaşlılara benzer şekilde hipertansiyon olduğu görüldü. Kadın hastaların yaklaşık yarısında intraserebral kanamanın gebelik veya post partum dönemde geliştiği dikkati çekmiştir. Genç inmelerde, bilinen etiyolojilerinin yanı sıra RSVS, Moya Moya hastalığı gibi nadir nedenler de akla gelmelidir
Yeni Oral Antikoagülanlar Altında İskemik İnme; Neden Oluyor, Nasıl Önlenir?
Amaç: Yeni oral antikoagülanlar (YOAK) nonvalvüler atriyal fibrilasyonun neden olduğu kardiyoembolik inmelerin tedavisinde giderek artan şekilde yer almaktadır. İnmenin ikincil korunmasında warfarin ile benzer etkinlikte olmaları, INR takibi gerektirmemeleri ve intrakranyal hemoraji riskinin daha düşük olması YOAK’ların iyi bilinen avantajlarıdır. YOAK altında iskemik inme geçiren olgular ise hem akut dönemde hem de inmenin ikincil korunmasında tedavi zorluklarını da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada YOAK altında iskemik inme geçiren olguların klinik özelliklerinin ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Bu çalışmada, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Edip Aktin İnme Ünitesinde 2015-2020 yılları arasında yatırılarak tedavi görmüş iskemik inme olgularının dosyaları ve inme veri bankası verileri retrospektif olarak taranarak YOAK altında inme geçiren olguların demografik bilgileri, klinik özellikleri ve risk faktörleri değerlendirilmiştir.Sonuçlar: YOAK altında iskemik inme geçiren 20 hasta dosyasına ulaşıldı. Yirmi hastanın 12’si (%60) kadındı, ortalama yaş 72,2 (SD 8,65; 48-87) idi. Vasküler risk faktörleri değerlendirildiğinde 18 hastanın hipertansiyon, 8 hastanın diyabet ve 12 hastanın hiperlipidemi tanıları vardı. Ortalama CHA2DS2-VASc skoru 4,65 (SD 1,42) olarak hesaplandı. On biri iskemik olmak üzere 12 hastanın özgeçmişinde inme geçirme öyküsü vardı. Hastaların ortalama NIHSS soru 8,9 (SD 6,26) idi. Beş hastaya trombektomi, iki hastaya da intravenöz trombolitik tedavi uygulandı. Hastaların yarısı rivaroksaban, 5’i dabigatran, 4’ü apiksaban ve 1’i de edoksaban tedavisi altında iken inme geçirmişti. Hastaların %35 inde (7 hasta) doz aksatma ya da düzensiz kullanım öyküsü vardı. Üç hastanın kullandığı YOAK dozu söz konusu molekül için önerilen doz şemasının dışındaydı. Oxfordshire Community Stroke Project (OCSP) sınıflamasına göre 5 hastada total anterior sirkülasyon infarktı, 6 hastada parsiyel anterior sirkülasyon infarktı, 7 hastada posterior sirkülasyon infarktı ve 2 hastada laküner sendrom saptandı. İnme natürleri değerlendirildiğinde hastaların %65’inde (13 hasta) inme natürü kesin kardiyoembolik olarak belirlendi. Kalan 6 hastada birden fazla neden (büyük damar hastalığı ve kardiyoembolik etyoloji) bulundu. Bir hastada atriyal fibrilasyon ile birlikle SLE ilişkili hiperkoagülabilitenin inme nedeni olabileceği düşünüldü. İnme geçiren olguların yeni tedavi şemaları düzenlendiğinde maksimum risk faktörü modifikasyonu ile birlikte 8 hastada farklı bir YOAK molekülüne geçildi. İki hastada aynı YOAK etkin doza çıkıldı. SLE tanısı olan bir hastada ise antikoagülasyona warfarin ile devam edildi.Tartışma ve yorum: Çalışmamızda YOAK altında inme geçiren vakaların yarısında düzensiz YOAK kullanımı ve uygun olmayan dozlarda kullanımı olduğu bulunmuştur. Kısa yarı ömürleri nedeniyle doz aksatma YOAK kullanımında önemli bir riski beraberinde getirmektedir. Bu nedenle hastaların ilaç uyumunu arttıracak tedavi stratejilerinin geliştirilmesi kardiyoembolik inmelerin önlenmesinde önem taşımaktadır. Kardiyoembolik natürde olmadığı düşünülen hastalarda YOAK etkin bir koruma sağlamayabilir, bilinen atriyal fibrilasyonu olan hastalarda da her hasta için inme natürü ve risk faktörleri ayrıntılı olarak değerlendirilmeli ve ikincil koruma tedavisi optimum hale getirilmelidir
CHADS(2) and CHA(2)DS(2)-VASc Scores Can Guide the Evaluation of Cryptogenic Ischemic Stroke
Background and Aims: Cryptogenic ischemic strokes (CIS) are treated with antiplatelets for stroke prevention in routine clinical practice. The objective of this study was to investigate whether the CHADS(2) and CHA(2)DS(2)-VASc scores may be used to identify the patients with CIS at higher risk of ischemic stroke despite antiplatelet therapy