6 research outputs found

    Placing of the provisional hemodialysis catheters with the guidence of doppler ultrasonography: Early and late outcomes

    Get PDF
    Amaç: Böbrek yetmezlikli hastalarda hemodiyaliz amaçlı geçici kateter uygulaması sık kullanılan bir yöntemdir. Makalemizde; Doppler ultrasonografi (USG) eşliğinde uygulanan hemodiyaliz amaçlı geçici kateter deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kap-Damar Cerrahisi Kliniğimizde Ocak 2010-Ocak 2012 tarihleri arasında hemodiyaliz amaçlı geçici kateter uygulanan 270 hasta yaş, cinsiyet, kateter endikasyonu, uygulama yeri, çıkartılma sebepleri ve komplikasyonları açısından retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Böbrek yetmezlikli 270 hastaya toplam 320 defa geçici hemodiyaliz kateteri takıldı. En sık giriş yeri 240 olguda sağ internal juguler vendi (İJV). 11 olguda erken dönemde, 30 olguda ise geç dönemde komplikasyon gelişti. En sık görülen komplikasyon kateter disfonksiyonu idi. Sonuç: Geçici hemodiyaliz kateterlerinin kullanımı erken ve geç dönemde yüksek komplikasyon oranları ile beraberdir. Erken dönem koplikasyonların azaltılmasında Doppler USG eşliğinde kateterizasyon önem kazanırken, geç dönem komplikasyonların azaltılmasında en önemli faktör kronik böbrek yetmezlikli hemodiyaliz gerektiren hastalarda en kısa zamanda kalıcı vasküler erişim yolunun oluşturulması- dır.Objective: Placing of the temporary hemodialysis catheters in the patients with renal failure disease is a commonly used practice. In this study, we aimed to present our experiences on placing of temporary hemodialysis catheters with the guidance of doppler ultrasonography. Material and Methods: In our cardiovascular surgery clinic, between January 2010 and January 2012, 270 patients who were inserted temporary hemodyalysis catheter, were screened retrospectively for their age, sex, catheter insertion indication, insertion site, removing reasons and complications. Results: Temporary hemodyalysis catheters were used in 270 patients with renal failure disease at 320 times. Right internal jugular vein (IJV) was the most common insertion site as in 240 patients. In 11 cases, early complications were developed and in 30 cases, late complications were seen. The most commonly seen complication was catheter dysfunction. Conclusion: Usage of temporary hemodyalysis catheters may result in increased rate of some early and late complications. Insertion, guided with doppler ultrasonography has gained importance in preventing early complications. On the other hand, in patients with renal failure disease requiring hemodyalysis, early creation of permanent vascular access site is the most important issue for preventing late complications

    Placing of the provisional hemodialysis catheters with the guidence of doppler ultrasonography : early and late outcomes

    Get PDF
    Amaç: Böbrek yetmezlikli hastalarda hemodiyaliz amaçlı geçici kateter uygulaması sık kullanılan bir yöntemdir. Makalemizde; Doppler ultrasonografi (USG) eşliğinde uygulanan hemodiyaliz amaçlı geçici kateter deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kap-Damar Cerrahisi Kliniğimizde Ocak 2010-Ocak 2012 tarihleri arasında hemodiyaliz amaçlı geçici kateter uygulanan 270 hasta yaş, cinsiyet, kateter endikasyonu, uygulama yeri, çıkartılma sebepleri ve komplikasyonları açısından retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Böbrek yetmezlikli 270 hastaya toplam 320 defa geçici hemodiyaliz kateteri takıldı. En sık giriş yeri 240 olguda sağ internal juguler vendi (İJV). 11 olguda erken dönemde, 30 olguda ise geç dönemde komplikasyon gelişti. En sık görülen komplikasyon kateter disfonksiyonu idi. Sonuç: Geçici hemodiyaliz kateterlerinin kullanımı erken ve geç dönemde yüksek komplikasyon oranları ile beraberdir. Erken dönem koplikasyonların azaltılmasında Doppler USG eşliğinde kateterizasyon önem kazanırken, geç dönem komplikasyonların azaltılmasında en önemli faktör kronik böbrek yetmezlikli hemodiyaliz gerektiren hastalarda en kısa zamanda kalıcı vasküler erişim yolunun oluşturulmasıdır.Objective: Placing of the temporary hemodialysis catheters in the patients with renal failure disease is a commonly used practice. In this study, we aimed to present our experiences on placing of temporary hemodialysis catheters with the guidance of doppler ultrasonography. Material and Methods: In our cardiovascular surgery clinic, between January 2010 and January 2012, 270 patients who were inserted temporary hemodyalysis catheter, were screened retrospectively for their age, sex, catheter insertion indication, insertion site, removing reasons and complications. Results: Temporary hemodyalysis catheters were used in 270 patients with renal failure disease at 320 times. Right internal jugular vein (IJV) was the most common insertion site as in 240 patients. In 11 cases, early complications were developed and in 30 cases, late complications were seen. The most commonly seen complication was catheter dys- function. Conclusion: Usage of temporary hemodyalysis catheters may result in increased rate of some early and late complications. Insertion, guided with doppler ultrasonography has gained importance in preventing early complications. On the other hand, in patients with renal failure disease requiring hemodyalysis, early creation of permanent vascular access site is the most important issue for preventing late complications

    Placing of the provisional hemodialysis catheters with the guidence of doppler ultrasonography: Early and late outcomes

    No full text
    Amaç: Böbrek yetmezlikli hastalarda hemodiyaliz amaçlı geçici kateter uygulaması sık kullanılan bir yöntemdir. Makalemizde; Doppler ultrasonografi (USG) eşliğinde uygulanan hemodiyaliz amaçlı geçici kateter deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kap-Damar Cerrahisi Kliniğimizde Ocak 2010-Ocak 2012 tarihleri arasında hemodiyaliz amaçlı geçici kateter uygulanan 270 hasta yaş, cinsiyet, kateter endikasyonu, uygulama yeri, çıkartılma sebepleri ve komplikasyonları açısından retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Böbrek yetmezlikli 270 hastaya toplam 320 defa geçici hemodiyaliz kateteri takıldı. En sık giriş yeri 240 olguda sağ internal juguler vendi (İJV). 11 olguda erken dönemde, 30 olguda ise geç dönemde komplikasyon gelişti. En sık görülen komplikasyon kateter disfonksiyonu idi. Sonuç: Geçici hemodiyaliz kateterlerinin kullanımı erken ve geç dönemde yüksek komplikasyon oranları ile beraberdir. Erken dönem koplikasyonların azaltılmasında Doppler USG eşliğinde kateterizasyon önem kazanırken, geç dönem komplikasyonların azaltılmasında en önemli faktör kronik böbrek yetmezlikli hemodiyaliz gerektiren hastalarda en kısa zamanda kalıcı vasküler erişim yolunun oluşturulması- dır.Objective: Placing of the temporary hemodialysis catheters in the patients with renal failure disease is a commonly used practice. In this study, we aimed to present our experiences on placing of temporary hemodialysis catheters with the guidance of doppler ultrasonography. Material and Methods: In our cardiovascular surgery clinic, between January 2010 and January 2012, 270 patients who were inserted temporary hemodyalysis catheter, were screened retrospectively for their age, sex, catheter insertion indication, insertion site, removing reasons and complications. Results: Temporary hemodyalysis catheters were used in 270 patients with renal failure disease at 320 times. Right internal jugular vein (IJV) was the most common insertion site as in 240 patients. In 11 cases, early complications were developed and in 30 cases, late complications were seen. The most commonly seen complication was catheter dysfunction. Conclusion: Usage of temporary hemodyalysis catheters may result in increased rate of some early and late complications. Insertion, guided with doppler ultrasonography has gained importance in preventing early complications. On the other hand, in patients with renal failure disease requiring hemodyalysis, early creation of permanent vascular access site is the most important issue for preventing late complications

    Our preliminary experience and short term results in endovascular treatment of aortic lesions

    No full text
    Amaç: Çalışmamızda, kliniğimizde endovasküler aort tamiri yapılan torasik ve abdominal aort patolojilerinde ilk deneyimlerimizi ve 6 aylık sonuçlarımızı sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2012-Nisan 2013 tarihleri arasında endovasküler aort tamiri yapılan 14 hasta (13 erkek, 1 kadın; ortalama yaş 68,43±9,89 yıl) retrospektif olarak incelendi. On dört hastanın 9’una abdominal endovasküler aort tamiri (EVAR), 5’ine endovasküler torakal aort tamiri (TEVAR) yapılmıştı. Tüm Olguların birinci ve 6. ay kontrol kontrastlı bilgisayarlı tomografileri değerlendirildi. Bulgular: Hastaların komorbidite sebeplerine bakıldığında birinde diabetes mellitus, 5'inde hipertansiyon, ikisinde geçirilmiş aorta koroner bypass greft operasyonu, ikisinde kronik obstruktif akciğer hastalığı, ikisinde malignite, birinde geçirilmiş batın operasyonu, ikisinde kronik böbrek yetmezliği ve 4 hastada sigara kullanımı mevcuttu. İşlemlerin tümünde başarı oranı %100 idi. İşlem sırasında major komplikasyon ve açık cerrahiye gereksinim olmadı. Hiçbir hastada greft enfeksiyonu ya da anevrizma rüptürüne bağlı ölüm gözlenmedi. Sonuç: Endovasküler aortik tamir işlemi açık cerrahi için yüksek riskli olgularda (ileri yaş, komorbidite varlığı, geçirilmiş batın operasyonu) düşük mortalite ve morbidite oranlarına sahip olması, bu hastalarda güvenli bir şekilde uygulanılabilmesi, hastanede kalış süresinin daha az olması ve daha kısa süreli anestezi kullanımının yanı sıra, yüksek teknik başarıya sahip bir yöntem olmasın nedeniyle tercih edilebilir bir uygulama haline gelmiştir. Uygun endikasyonlarda yapıldığında hastayı daha az travmatize eden, hekim açısından ise açık cerrahiye göre daha kolay ve daha az riskli ve işlem süresi kısa olan bir tedavi yöntemi olduğu kanaatindeyiz. Daha kesin sonuçlar için daha büyük serilere ve daha uzun dönem takiplere ihtiyaç duymaktayız.Objective: In this study, we aimed to present our preliminary experience and 6 month follow up results in patients who underwent endovacular aorta repair for thoracic and abdominal aortic pathologies. Material and Methods: Fourteen patients who underwent endovascular aorta repair (13 men, 1 woman; mean age 68.43±9.89 years) between January 2012- April 2013 were analyzed retrospectively. Nine of patients had endovascular abdominal aorta repair, 5 of them had endovascular thoracic aorta repair. All patients had computerized tomography with contrast in the first and sixth months. Results: One of the patients had diabetes mellitus, 5 had hypertension, 2 had aorta coronary bypass graft operation, 2 had chronic obstructive lung disease, 2 had malignancy, 1 had abdominal surgery, 2 had chronic renal insufficiency and 4 patients were smokers. The success of intervention was 100%.There were no major complications or need for an open surgery. None of the patients died due to graft infection or aneurysm rupture. Conclusion: Endovascular aortic repair is one of the preferred procedures in high risk cases (advanced age, comorbidities, history of abdominal surgery). This method has low mortality and morbidity ratios, can be performed safely in these patients, has a short hospital stay, short anesthesia duration and high technical success. We suppose that, when performed in correct indications, it causes less harm to the patients, it is easier an less risky for the surgeon compared to open surgery, and it takes a shorter time. For more precise results, a larger study population and a longer follow-up period are needed

    DELAYED EMERGENCE FROM ANESTHESIA ASSOCIATED WITH UNDIAGNOSED CENTRAL SLEEP APNEA SYNDROME

    No full text
    Delayed awakening from anesthesia is often multifactorial including residual anesthetic drugs, excessive reaction to narcotics and sedatives, residual neuromuscular blockade and duration of surgery. Hypercapnic central sleep apnea syndrome is often encountered at central hypoventilation syndromes which may be secondary to other diseases that cause respiratory centre dysfunction. In this case, 36 years, which had operated from pontine cavernomas awakening complications following general anesthesia after pilonidal sinus surgery was reported. This disorder may be due to central sleep apnea syndrome in a patient without previous diagnosis. He was referred to the sleep laboratory in aspect of the differential diagnosis. The patient was diagnosed as central sleep apnea syndrome and home device for CPAP was recommended. The patient who had a history of brainstem surgery should be taken into consideration for the candidate of central sleep apnea syndrome, and a meticulous evaluation should be done before surger

    ANTAKYA DEVLET HASTANESİNDE GRİGGS TEKNİĞİ İLE PERKÜTAN DİLATASYONEL TRAKEOSTOMİ DENEYİMLERİMİZ; 168 OLGU

    No full text
    Amaç: Son 20 yılda yoğun bakım hastalarındaperkütan dilatasyonal trakeostomi (PDT)uygulaması standart açık cerrahi tekniğe oranlaartmıştır. Biz bu çalışmada Griggs tekniği ileyapılan PDT uygulamalarımızı sunmayıamaçladık.Gereç ve Yöntem: Ocak 2010 ile aralık 2012arasında Antakya devlet hastanesinde PDTuygulanan 168 hasta retrospektif olarakdeğerlendirildi. Hastaların demografik verileri,Akut ve Kronik Fizyolojik SağlıkDeğerlendirme skorları (APACHE II), vitalparametreleri, mekanik ventilasyon (MV)süreleri, entübasyon süreleri, işlem süreleri veyatış tanıları kaydedildi. Erken dönemkomplikasyonlar olarak minör kanama, majorkanama, subkutan amfizem, pnömotoraks,desaturasyon, aritmi ve trakeal hasar ele alındı.Bulgular: Yatış tanısı olarak en fazla oranda71 hastada(%42) ateşli silah yaralanmalarıolduğu görüldü. Erken dönem komplikasyonoranı % 15.4 iken minör kanamalar 16 hasta ile(%9.5) en sık olarak bulundu. 2 hastada (%1.2)major kanama tespit edildi. Ortalama girişimsüresi 8.9 dk, entübasyon süresi 6.7 olarakbulundu. 5 hastada (%2.9) desaturasyongörüldü ve erken dönemde düzeldi. 1 hastada(%0.6) ise ciltaltı amfizem gelişti.Sonuç: Yoğun bakımda yatak başı uygulananPDT işlemi basit, hızlı ve güvenlidir ve çok azciddi komplikasyon oranına sahiptir.Anahtar kelimeler: yoğun bakım, perkütandilatasyonal trakeostomi, griggs tekniğ
    corecore