33 research outputs found

    Yalancı kelebek [Ricania japonica (Hemiptera: Ricaniidae)]’e karşı bazi kültürel mücadele yöntemlerinin etkisi

    Get PDF
    This study was conducted between 2017 and 2018 to determine the cultural measures that are applied in the control against Ricania japonica (Hemiptera: Ricaniidae), which has caused damage in the Eastern Black Sea Region of Turkey for approximately 10 years as an important pest. Pests are widespread in this region but there is no other important pest that requires significant chemical control in crop plants, in particular tea plants. Furthermore, this pest population, whose population has grown since 2009, may cause significant losses in vegetables especially for traditional family needs during its nymph period. The fact that vegetable fields have been almost interwened with tea plants and synthetic pesticides are not used in tea plant production, has caused us to focus on cultural methods, which are among alternative pest-fighting methods. With this study, the purpose was to determine the effects of kaolin, refined salt and ash applications against the nymphs of the pests, and to investigate how to destroy the infected plant materials in which the pest lay eggs until the middle of May. As a result of the study, it was determined that the destruction of the infected plants and plant wastes in the areas decreased the pest population by 90% because it was the winter months which is the egg-laying period of the pest. Other applications (kaolin, refined salt and ash) were not found effective against the nymphs of this pest.Bu çalışma, yaklaşık 10 yılı aşkın Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde önemli bir zararlı olan Ricania japonica (Hemiptera: Ricaniidae)’ya karşı mücadelede uygulanabilecek kültürel tedbirleri belirlemek amacıyla 2017-2018 yılları arasında yürütülmüştür. Zararlının bulunduğu bu bölgede başta çay olmak üzere önemli kültür bitkilerinde kimyasal mücadeleyi gerektirecek önemli zararlı bulunmamaktadır. Ancak 2009 yılından itibaren popülasyonu artan bu zararlı özellikle nimf döneminde geleneksel aile ihtiyacına yönelik sebzelerde önemli zararlar yapabilmektedir. Bu zararlı türe karşı, sebze alanlarının çaylıklar ile iç içe olması ve çayda herhangi bir hastalık veya zararlıya karşı sentetik pestisit kullanılmaması alternatif mücadele yöntemlerinden biri olan kültürel mücadeleye yoğunlaşmamıza neden olmuştur. Bu çalışma ile zararlıya karşı kültürel mücadelede amacıyla denenen; zararlının yumurtadan çıkmaya başladığı mayıs ayı ortalarına kadar yumurta koyduğu bulaşık bitki materyallerinin imhası, zararlının nimflerine karşı kaolin, rafine tuz ve kül uygulamalarının zararlının nimflerine karşı etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda zararlının kışı bulaşık bitkilerde yumurta döneminde geçirmesi nedeniyle bahçelerdeki bulaşık bitkilerin ve bitki atıklarının yok edilmesinin zararlının popülasyonunu yaklaşık %90 azalttığı tespit edilmiştir. Diğer uygulamalar olan kaolin, rafine tuz ve kül uygulamalarının zararlının nimflerine karşı etkili olamadıkları belirlenmiştir

    Bazı Organik Materyallerin Fındıkta Verim ve Kalite Üzerine Etkileri

    Get PDF
    Bu araştırma organik fındık üretim olanaklarının araştırılması amacıyla 2002–2006 yılları arasında Giresun’da yürütülmüştür. Tombul çeşidinde kontrol ve konvansiyonel üretimin yanında çiftlik gübresi ve zuruf kompostu uygulamaları denenmiştir. Ayrıca yazıcı böcekler ve fındık kurduna karşı organik uygulamalar yapılmıştır. Çalışma sonucunda; gübre dozları ile verim, meyve ağırlığı, iç ağırlığı, kabuk kalınlığı, randıman, beyazlama oranı, yağ oranı ve protein oranı arasındaki ilişkiler istatistikî olarak önemli bulunmamıştır. Bu durum gübre dozlarının meyve kalitesine etkisinde uygun doz seçimini zorlaştırmıştır. Ancak verim ve meyve kalite değerleri bakımından konvansiyonel uygulamayla birbirine yakınlık gösteren çiftlik gübresinin 25kg/bitki ve zuruf kompostu uygulamasının 50kg/bitki dozları önerilebilir bulunmuştur. Diğer yandan fındık ana zararlılarından olan yazıcı böceklerle mücadelede biyoteknik mücadelenin kültürel uygulamalarla beraber yürütülmesinin zarar yoğunluğunu düşürdüğü tespit edilmiştir. Ancak bu uygulamaların tek başına yeterli olmadığı ayrıca, Temmuz-Ağustos aylarındaki aşırı yağışlarından dolayı dalkıran zarar yoğunluğunun organik yetiştiricilikte arttığı belirlenmiştir

    Fındık Kurdu [Balaninus(= Curculio) Nucum L. Colertera: Curculionidae)] ’na Karşı Organik Kökenli Preparatlarla Mücadele İmkanlarının Araştırılması

    Get PDF
    Bu proje 2003- 2004 yıllarında Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü deneme bahçesinde yürütülmüştür. Organik kökenli preparatların (Neemazal T/S, Laser, Kül+kükürt+kireç) fındığın ana zararlısı olan Fındık Kurduna karşı etkinliği araştırılmıştır. Deneme 2003 yılında kafes ve parsel, 2004 yılında ise parsel denemesi şeklinde yürütülmüştür Kafes denemesi sonucunda Laser’in 20ml-30ml-40ml dozları %100 etkili bulunmuştur. Nemazal T/S ise ilaçlamadan 1gün ve 3 gün sonra 200-300-400ml/ 100lt suya dozunun etkili olmadığı tespit edilmiştir. Fakat 7.günden ve 10. günden sonra Neemazal T/S dozlarının etkili olduğu belirlenmiştir. Kül+kükürt+kireç karışımının %1 etkili olduğu tespit edilmiştir. Kafes denemesi sonucunda etkili olan preparatlar fındık meyvesinin 2-3 ml olduğu dönemde parsel denemesine alınmıştır. Parsel denemesi sonucunda Laser’in %100, Kül+kükürt+kireç karışımının %73, Neemazal’ın ise %55-91 etkili olduğu tespit edilmiştir. Denemelerde Neemazal T/S nin 300 ml dozunda fitotoksite gözlenmiş, diger uygulamalarda, fitotoksisiteye raslanılmamıştır. Faydalılar yönünden yapılan gözlemlerde herhanki bir olumsuz yan etki gözlenmemiştir. Hasada yakın dönemde her ocaktan 20 çotanaklı meyve toplanıp kontrol edilmiştir. Kontrol edilen meyvelerde delikli meyve, sarı karamuk, kara karamuk,sağlam meyveler sayılmış ve yüzdeleri hesaplanmıştır. Uygulamalar sonucunda Laser’de %68-72, Neemazal’da T/S %74-87, Kül karışımında %72 oranında sağlam meyve tespit edilmiştir. 2004 yılı parsel denemesi sonuçlarına göre Laser %100, kül karışımı ise %73.4 oranında fındık kurduna karşı etkili olduğu gözlenmiştir. Normal fındık hasadından bir hafta önce (09.08.2004 Sahil kol fındık hasat tarihi, 03.08.2004 tarihinde deneme hasadı yapılmıştır). Delikli fındık, sarı karamuk ,kara karamuk ve sağlam meyve oranına bakılmış, sağlam meyvenin Laser %79-85, kül karışımında %69 oranında olduğu tespit edilmiştir

    A new pest in Hatay province boxwood areas, Cydalima perspectalis (Walker, 1859) (Lepidoptera: Crambidae)

    Get PDF
    Türkiye'de yaklaşık bin hektarlık bir yayılış alanına sahip olan Buxus sempervirens (şimşir), Hatay ilinin önemli bitki türlerinden biridir. Hatay ilinde önemli bir doğal şimşir alanı da Dörtyol ilçesidir. Son yıllarda bölgede şimşirlerde görülen kurumanın kaynağı araştırılmış ve Cydalima perspectalis olduğu tespit edilmiştir. Daha önce bu bölgede yayılışı tespit edilmemiş olan bu tür Kozlu Dere mevkiinde bu çalışmayla literatüre girmiştir. Çalışma yapılan alanda zarar görmüş bitki örnekleri alınarak laboratuvara getirilmiş, kültür kutularında kültüre alınan zararlı ile bulaşık bitki artıklarından erginler elde edilmiş ve teşhisi yapılmıştır. Zararlının larva erginlerinin morfolojik ölçüm ve karakteristik özellikleri verilmiştir. C. perspectalis’in larvalarının bölgedeki şimşirlerin yapraklarıyla beslendikleri, sürgünlerin kabuklarını kemirerek kambiyum tabakasına zarar verdikleri tespit edilmiştir. Şimşir alanları için önemli bir zararlıya karşı yapılan bu çalışma C. perspectalis’in Hatay ilindeki şimşir alanlarında zararlı olduğunu bildiren ilk çalışmadır. Ayrıca çalışma ile zararlının bu bölgedeki önemi ortaya konulmuş ve mücadelesine yönelik öneriler verilmiştir.Buxus sempervirens, one of the boxwood spices in Turkey, have a natural population of approximately thousand hectares. Hatay province is an important province in terms of natural boxwood areas. The source of drying seen in boxwoods in the region in recent years has been investigated and it has been determined that Cydalima perspectalis. This species, whose distribution in this region has not been determined before, has entered the literature with this study in Kozlu Dere locality. Samples of damaged plants were taken in the study area and brought to the laboratory, and adults were obtained from the pest taken in culture in culture boxes and from contaminated plant residues, and the diagnosis was made. Morphological measurements and characteristic features of the pest's larval adults are given. It has been determined that the larvae of C. perspectalis feed on the leaves of the boxwood in the region and damage the cambium layer by gnawing the shells of the shoots. This study conducted against an important pest for boxwood fields is the first to report that C. perspectalis is a pest in Hatay province's boxwood fields. Besides, the importance of the pest in this region was revealed with the study, and suggestions were given for its fight

    Large-Scale Clonal Analysis Reveals Unexpected Complexity in Surface Ectoderm Morphogenesis

    Get PDF
    Background: Understanding the series of morphogenetic processes that underlie the making of embryo structures is a highly topical issue in developmental biology, essential for interpreting the massive molecular data currently available. In mouse embryo, long-term in vivo analysis of cell behaviours and movements is difficult because of the development in utero and the impossibility of long-term culture. Methodology/Principal Findings: We improved and combined two genetic methods of clonal analysis that together make practicable large-scale production of labelled clones. Using these methods we performed a clonal analysis of surface ectoderm (SE), a poorly understood structure, for a period that includes gastrulation and the establishment of the body plan. We show that SE formation starts with the definition at early gastrulation of a pool of founder cells that is already dorso-ventrally organized. This pool is then regionalized antero-posteriorly into three pools giving rise to head, trunk and tail. Each pool uses its own combination of cell rearrangements and mode of proliferation for elongation, despite a common clonal strategy that consists in disposing along the antero-posterior axis precursors of dorso-ventrally-oriented stripes of cells. Conclusions/Significance: We propose that these series of morphogenetic processes are organized temporally and spatially in a posterior zone of the embryo crucial for elongation. The variety of cell behaviours used by SE precursor cells indicates that these precursors are not equivalent, regardless of a common clonal origin and a common clonal strategy. Anothe

    Bilateral renal agenesis/hypoplasia/dysplasia (BRAHD):postmortem analysis of 45 cases with breakpoint mapping of two de novo translocations

    Get PDF
    Bilateral renal agenesis/hypoplasia/dysplasia (BRAHD) is a relatively common, lethal malformation in humans. Established clinical risk factors include maternal insulin dependent diabetes mellitus and male sex of the fetus. In the majority of cases, no specific etiology can be established, although teratogenic, syndromal and single gene causes can be assigned to some cases.45 unrelated fetuses, stillbirths or infants with lethal BRAHD were ascertained through a single regional paediatric pathology service (male:female 34:11 or 3.1:1). The previously reported phenotypic overlaps with VACTERL, caudal dysgenesis, hemifacial microsomia and Müllerian defects were confirmed. A new finding is that 16/45 (35.6%; m:f 13:3 or 4.3:1) BRAHD cases had one or more extrarenal malformations indicative of a disoder of laterality determination including; incomplete lobulation of right lung (seven cases), malrotation of the gut (seven cases) and persistence of the left superior vena cava (five cases). One such case with multiple laterality defects and sirelomelia was found to have a de novo apparently balanced reciprocal translocation 46,XY,t(2;6)(p22.3;q12). Translocation breakpoint mapping was performed by interphase fluorescent in-situ hybridization (FISH) using nuclei extracted from archival tissue sections in both this case and an isolated bilateral renal agenesis case associated with a de novo 46,XY,t(1;2)(q41;p25.3). Both t(2;6) breakpoints mapped to gene-free regions with no strong evidence of cis-regulatory potential. Ten genes localized within 500 kb of the t(1;2) breakpoints. Wholemount in-situ expression analyses of the mouse orthologs of these genes in embryonic mouse kidneys showed strong expression of Esrrg, encoding a nuclear steroid hormone receptor. Immunohistochemical analysis showed that Esrrg was restricted to proximal ductal tissue within the embryonic kidney.The previously unreported association of BRAHD with laterality defects suggests that renal agenesis may share a common etiology with heterotaxy in some cases. Translocation breakpoint mapping identified ESRRG as a plausible candidate gene for BRAHD

    Important invasive species and its pest status in Turkey: Halyomorpha halys (Stål) (Heteroptera: Pentatomidae)

    No full text
    The brown marmorated stink bug, Halyomorpha halys (Stål), is a pest of many annual and perennial agricultural products. The species is native to Asia. It is an awful highly polyphagous invasive pest. This study is the frst comprehensive study on Halyomorpha halys (Stål) (Heteroptera: Pentatomidae), which is an invasive species in Turkey, and was conducted to determine the spread, intensity, population change and hosts of it in the Black Sea Region in 2018. In the present study, pheromone traps were placed for the pest in 6 cities, 49 counties and 149 locations between May and October, and were followed periodically. According to the results, it was determined that H. halys spread between Kemalpaşa (Artvin) and Hayrat (Trabzon). According to the number of the adults that were caught by the pheromone traps, the areas where the pest was at the highest intensity were: Hopa, Kemalpaşa, Borçka, Arhavi (Artvin) and Fındıklı (Rize). It was determined in the area where the study was conducted that many cultivated plants especially hazelnut, kiwi, corn, orange, blueberry, beans and tomato were the hosts of the pest, and recommendations were given on the precautions that must be taken against the pest

    Insecticidal effects of some essential oils against Tribolium confusum (du Val.) and Acanthoscelides obtectus (Say), (Coleoptera: Tenebrionidae and Bruchidae) adults

    No full text
    In this study, insecticidal effects of the essential oils obtained from plants Ocimum basilicum L., Rosmarinus officinalis L. and Artemisia dracunculus L. on confused flour beetle (Tribolium confusum du Val., 1863 (Coleoptera: Tenebrionidae)) and bean weevil (Acanthoscelides obtectus (Say), 1831 (Coleoptera: Bruchidae)) adults were tested in laboratory conditions. In this context, T. confusum and A. obtectus adults were exposed to essential oils at 10 and 20 μL/petri doses for 24, 48, 72 and 96 h. All of the essential oils used in the study caused mortalities at different rates in two application doses but end of the 96 h all mortality rates were obtained similar (O. basilicum 98.3%, R. officinalis 98.3%, A. dracunculus 93.3% against T. confusum adults; O. basilicum 100%, R. officinalis 100%, A. dracunculus 100% against A. obtectus adults). It was determined that the effects of essential oils on A. obtectus adults were greater than T. confusum adults. Especially when the dosage was 20 μL, the death rate increased up to over 95% after 96 h for all types. The mortality rates increased with increasing exposure period at the 48, 72 and 96 h. in all applications. The results of the study suggest that essential oils from O.basilicum and R.officinalis could have a potential as control agents against A. obtectus and T.confusum adults under storage conditions
    corecore