Karte potresne opasnosti za područje zapadnog Balkana

The Harmonization of Seismic Hazard Maps in the Western Balkan Countries Project (BSHAP) was funded for 7 years by NATO-Science for Peace Program to support the preparation of new seismic hazard maps of the Western Balkan Region using modern scientific tools. One of the most important outputs of the BSHAP is an updated and unified BSHAP earthquake catalogue that is compiled directly from the datasets of earthquake data providers of the region. In the framework of BSHAP, the regional free field strong motion network capacity was increased significantly by the purchased and installed recorders and the BSHAP strong motion database that includes both pre-BSHAP (mostly analog) and post-BSHAP (all digital) recordings was compiled. The BSHAP strong motion database is used for proper selection of the ground motion prediction equations (GMPEs) for the probabilistic seismic hazard assessment (PSHA) by comparing the compiled strong ground motions with the predictions of candidate global, European, and Euro-Med GMPEs in a systematic manner. BSHAP collected relevant knowledge about the geological structure of southwestern Balkans provided a better understanding of the prevailing stress regime in the region. The main output of BSHAP is the new probabilistic seismic hazard maps for Western Balkans, obtained by implementation of the smoothed-gridded seismicity approach. The results are expressed in terms of peak horizontal acceleration (PGA) for 95 and 475 years return periods aligned with Eurocode 8 requirements. The seismic hazard maps derived in this project are a good basis to characterize the seismic hazard of Western Balkans. They will help the national authorities, public and private institutions, civil emergencies agencies, etc., for urban planning, disaster preparedness, and seismic hazard mitigation.Projekt usklađivanja karata seizmičke opasnosti za područje Zapadnog Balkana (BSHAP) financiran je 7 godina od strane NATO programa „Science for Peace“ za pripremu novih karata seizmičke opasnosti za područje Zapadnog Balkana upotrebom modernih znanstvenih alata. Jedan od najvažnijih rezultata BSHAP programa je ažurirani i jedinstveni BSHAP katalog potresa direktno sastavljen iz baze podataka potresa iz pojedinih regija. U okviru BSHAP-a, znatno je povećana mreža „free-field“ uređaja za snimanje jakog gibanja tla kupnjom novih i postojećih uređaja (akcelerografa), te je BSHAP baza podataka zapisa jakih (akcelerografskih) potresa sastavljena od prijašnjih (većinom analognih zapisa) prije BSHAP projekta, i novih digitalnih zapisa nakon i u toku BSHAP projekta. BSHAP baza podataka jakih gibanja koristi se za odgovarajući odabir relacija za procjenu gibanja tla (GMPE) za procjenu vjerojatnosti potresne opasnosti (PSHA) usporedbom prikupljenih zapisa jakih gibanja s GMPE relacijama na globalnoj, europskoj i Euro-Med razini. U okviru BSHAP-a, prikupljeno je relevantno znanje o geološkoj strukturi jugozapadnog Balkana koje je omogućilo bolje razumijevanje prevladavajućeg smjera napetosti u regiji. Glavni rezultat BSHAP-a su nove karte potresne opasnosti za područje zapadnog Balkana dobivene primjenom pristupa tzv. mreže izglađivanja seizmičnosti. Rezultati su izraženi preko vršnih horizontalnih ubrzanja (PGA) za povratne periode 95 i 475 godina usklađeni s zahtjevima Eurocode 8. Izrađene karte potresne opasnosti u ovom projektu dobra su osnova za opis potresne opasnosti područja zapadnog Balkana. One će pomoći nacionalnim vlastima, javnim i privatnim institucijama, civilnim agencijama za hitne slučajeve i sl., te za urbanističko planiranje, pripremu za prirodnu katastrofu i smanjenje seizmičke opasnosti

Using a performance-based earthquake engineering (PBEE) approach to estimate structural performance targets for bridges

Performance-based seismic evaluation aims to provide information on expected seismic performance of structures in measurable and meaningful terms for decision makers (performance objectives). The Pacific Earthquake Engineering Research (PEER) Center utilized the performance-based earthquake engineering (PBEE) framework by linking the earthquake scenarios, design ground motions, structural demand, and performance variables. PBEE procedure may be simplified by decoupling the evaluation of the design ground motion levels (probabilistic seismic hazard assessment, PSHA) and that of the structural demand due to design ground motions (probabilistic seismic demand assessment, PSDA). The objective of this chapter is to present the vector-valued implementation of PEER PBEE approach. Key points of PSDA methodology such as selection of engineering demand parameters along with the intensity measures, effects of ground motion record scaling, and construction of probabilistic seismic demand models are discussed. Integration of vector-valued intensity measures into these models is explained in detail. Results of a recent study investigating the effect of vertical ground motions on ordinary highway bridges is used to demonstrate the application of PEER PBEE framework for a particular class of structures

Batı Karadeniz Bölgesi’nde Deprem Kaynaklı Heyelan Riski Analizi

Gerçekleştirilmesi planlanan bu projenin hedefi, Batı Karadeniz Bölgesi’nde özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) boyunca olacak depremlerden kaynaklanabilecek heyelan (toprak kayması) duyarlılığının belirlenmesi ve bölgenin deprem kaynaklı heyelan riski analizinin yapılmasıdır. Bölgenin topoğrafyası nedeniyle deprem kaynaklı heyelanların görülme olasılığı yüksektir, örneğin 1999 Düzce Depremi sırasında Kaynaşlı Viyadüğü heyelan sebebiyle ağır hasar görmüştür. Batı Karadeniz Bölgesi’nde gelecekteki sismik riskin azaltılması ve doğru şehir planlaması için, sismik tehlikenin ve heyelan riskinin detaylı olarak değerlendirilmesi ve belirlenmesi son derece kritik önem kazanmıştır. Önerilen bu proje kapsamında KAF Hattı Bolu-Gerede segmentinin sismik kaynak modelinin oluşturulması, olasılıksal yöntemlerle her deprem senaryosu için olası toprak kayması miktarının hesaplanması, topoğrafya ve jeoloji haritalarının yardımıyla heyelan duyarlılığı olan noktaların belirlenmesi ve bölgenin deprem-kaynaklı heyelan riski haritasıın oluşturulması amaçlanmaktadır. Elde edilecek sonuçlar, riskli noktalarda eşdeğer sismik tehlike spektrumlarının hazırlanmasında ve ileriye dönük yapı hasarı tahminlerinde de kullanılacaktır

Dinamik Yükler Altında Kalıcı Şev Deformasyonu için Olasılıksal Tahmin Modellerinin Geliştirilmesi

Dinamik yüklere maruz kalan bir sevin performansının degerlendirilmesi ve deprem-kaynaklı kalıcı sev deformasyonlarının kestirilmesi, geoteknik deprem mühendisligi uygulamalarının en karmasıklarından birisidir. Deprem-kaynaklı kalıcı sev deformasyonları dogru bir biçimde belirlendigi ve olasılıksal olarak modellendigi taktirde, sev performansının deprem tehlikesi/riski bazında bölgesel ölçekte degerlendirilmesinin mümkün oldugu güncel çalısmalar tarafından gösterilmistir. Bölgesel deprem kaynaklı sev deformasyonu tehlike/risk tahminleri için, yer hareketi ve saha parametrelerine göre deprem-kaynaklı deformasyonu tahmin eden ampirik tahmin modelleri gereklidir. Bu çalısmanın amacı, dairesel ve/veya derinden geçen yenilme mekanizmalarında deprem-kaynaklı kalıcı sev deformasyonlarının tahmini için olasılıksal sismik talep modelleri (PSDM) gelistirmektir. Projenin ilk asamasında, kayaya oturtulmus istasyonlarda ölçülmüs kuvvetli yer hareketleri, Pasifik Deprem Mühendisligi Arastırma Dairesi (PEER) veritabanından seçilmistir. Elde edilen kuvvetli yer hareketi kayıtları kullanılarak, yer hareketi seçimindeki belirsizlikleri modelleyen ve mühendislik uygulamalarında kullanılabilecek bir kayıt seçimi ve ölçeklendirme prosedürü gelistirilmistir. Seçilen yer hareketi kayıtları kullanılarak, kalıcı sev deformasyonlarını tahmin etmek için sonlu farklar yazılımı olan FLAC2D aracılıgıyla çesitli sev geometrileri ve zemin özellikleri için parametrik analizler yapılmıstır. Projenin ikinci asamasında ise zemin ve yer hareketi parametrelerini ve kalıcı sev deformasyonlarını iliskilendiren PSDM?ler lineer olmayan regresyon yöntemi kullanılarak gelistirilmistir. Projenin son asamasında ise, bu tür bölgesel tehlike tahminlerine yönelik pilot bir uygulama yapılarak, önerilen modellerin kullanılabilirligi test edilmistir

Kuvvetli Yer Hareketlerindeki Belirsizliğin Nükleer Güç Santrallerinin Yapı Zemin Etkileşimine Etkisinin İncelenmesi

Bu çalışmanın amacı, NGS tasarımı veya tasarımın lisanslanması aşamasında yapılan dinamik yapısal analizler için kullanılan kuvvetli yer hareketi kayıtlarının, yapı-zemin etkileşimi ve üstyapı parametreleri üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Bu aşamalarda yapılan dinamik analizlerde, daha önce olmuş depremlerden alınan kuvvetli yer hareketi kayıtları ölçeklendirilerek kullanılabildiği gibi, tasarım ivme spektrumuna birebir uyumlu sentetik kayıtların üretilerek kullanılması da mümkündür. Seçilen veya üretilen kuvvetli yer hareketi kayıtlarının genliği, frekans içeriği ve süresi, yapı-zemin etkileşimi ve yapısal parametrelerin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Sismik tehlikesinin belirlenmesi konusunda oldukça net yöntem ve yaklaşımlar içeren Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yönetmeliği (IAEA-SSG-9), kuvvetli yer hareketlerinin seçimi, ölçeklenmesi veya oluşturulması konusunda belirsizlikler içermektedir. Benzer şekilde, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) yönetmeliklerinde de bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu çalışma sonuçlarının, kısa vadede yapı-zemin etkileşiminin kuvvetli yer hareketi seçimine olan duyarlılığının belirlenmesinde, orta ve uzun vadede ise yönetmeliklerdeki kayıt seçimine ilişkin belirsizliğin giderilmesine yardımcı olacağı düşülmektedir

Probabilistic Seismic Hazard Assessment of Seismically Induced Landslide for Bakacak-Duzce Region

Earthquake induced slope instability is considered as one of the major sources of the earthquake hazards, especially in the near fault regions. Simplified tools as Newmark’s Sliding Block (NSB) analogy are commonly used to represent the slope stability during ground shaking since the outcome of this analogy is quantitative, larger NSB displacement values indicate higher seismic slope instability risk. Recently, empirical NSB displacement prediction models based on single or multiple ground motion intensity measures are proposed to analyze the slope instability hazard in a probabilistic manner. Within the contents of this study, the most compatible NSB displacement model with the regional ground motion characteristics is selected and incorporated into the vector-valued probabilistic seismic hazard assessment framework. The NSB displacement hazard curves are constructed for Asarsuyu Region where a large-scaled seismically induced landslide was observed during 1999 Dϋzce earthquake. The NSB displacement hazard results are compared with the dynamic analysis results that were conducted immediately after the earthquake and measured slope displacements

Probabilistic seismic hazard assessment for sliding displacement of slopes: an application in Turkey

Earthquake-induced slope instability is one of the major sources of earthquake hazards in near fault regions. Simplified tools such as Newmark's sliding block (NSB) analysis are widely used to estimate the sliding displacement of slopes during earthquake shaking. Additionally, empirical models for predicting NSB displacement using single or multiple ground motion intensity measures based on global (e.g. NGA-W1 database, Chiou et al. 2008) or regional datasets are available. The objective of this study is to evaluate the compatibility of candidate NSB displacement prediction models for the probabilistic seismic hazard assessment (PSHA) applications in Turkey using a comprehensive dataset of ground motions recorded during the earthquakes occurred in Turkey. Then, application of the most suitable NSB displacement prediction model in the vector-valued PSHA framework is demonstrated using the seismic source characterization models developed for Bolu-Gerede Region (in northwest Turkey). The results are presented in terms of the NSB displacement hazard curves and the hazard curves are evaluated for the influence of parameter selection (site conditions, yield acceleration, distance to the fault plane, and other seismic source model parameters) on the final hazard output