17 research outputs found

    AŞI VE BAĞIŞIKLAMA

    No full text

    Nadir Parazitozlardan; Fasciola Hepatica

    No full text
    Giriş: Fasciola hepatica sığır ve koyunlardan insanlara bulaşarak enfestasyona neden olan bir trematoddur. Ülkemizdeki görülme sıklığı %0.03 ile %0.8’dir. Burada hipereosinofili ve karın ağrısı ile başvuran bir olguda radyolojik olarak saptanan olgu sunulmaktadır.Olgu: Bilinen bir hastalığı olmayan altı yaş erkek hasta bir hafta önce başlayan karın ağrısı ile dış merkeze başvurmuş. Yapılan tetkikler sonucunda malinite şüphesiyle tarafımıza yönlendirilmiş. Geliş fizik muayenesinde genel durumu iyi olan hastanın, kot altı 1 cm kadar hepatomegalisi mevcuttu. Labortauvar parametrelerinde; 18390/mm3 eozinofili ile birlikte total lökosit sayısı 35320/mm3, karaciğer fonksiyon testleri doğal saptandı. Hipereozinofili ön tanısıyla malinitenin dışlanması da hedeflenerek; viral (örn HIV..), paraziter (örn strongyloidiazis, trişinella, toksokariazis..) fungal etiyolojiler ve immunolojik hastalıklar açısından da gerekli tetkikler planlandı. Ön planda paraziter hastalıklar düşünülerek yapılan batın ultrasonografi görüntülemesinde; ağırlıklı olarak sağ lobda izlenen periferal subkapsüler alandan başlayarak santral periportal alana uzanan lezyon alanlarının varlığı ön planda parankimal fazda fasciola enfestasyonunu düşündürdü. Hastaya yurt dışı ilaç başvurusu yapılarak triklabendazol başlandı. On iki saat arayla iki doz tedavi verildi. Tedavi öncesinde ve sonrasında üçer gün üstüste alınan dışkı örneklerinde parazit izlenmedi. Teknik yetersizlik nedeniyle seroloji çalışılamadı. İstenmeyen etki izlenmeyen ve tam kan sayımında eozinofilisi gerileyen hasta; batın ultrasonografileri ile takibi planlanarak 5 gün izlendikten sonra taburcu edildi. Taburculuk öncesi son kan sayımında eozinofil sayısı 12860/mm3 ve total lökosit sayısı ise 24050/mm3 idi. Bir ay sonra yapılan kontrol ultrasonografisinde ise belirgin regresyon mevcuttu. Sonuç: Paraziter hastalıkların tanısında etkenin gösterilmesi önemini korumaya devam etmektedir. Bunun yanında ultrasonografi gibi radyolojik yöntemlerin de mikroskopik inceleme ve seroloji kadar yol gösterici olabileceği her zaman akılda olmalıdır

    Ateş ve Skrotal Tutulumla Başvuran Bir Adölesan Bruselloz Olgusu

    No full text
    Giriş: Multisistemik tutulum ile çeşitli klinik bulgularaneden olabilen bir zoonoz olan Brusella’nın; erişkin yaş grubunda %2-20 oranında epididimo-orşit tablosuna neden olduğu bilinmektedir. Burada skrotal tutulumu da olan adolesan bir olgu sunulmaktadır.Olgu: 17yaş erkek hasta;iki aydır devam eden halsizlik,kilo kaybı ve bir hafta önce başlayan düşmeyen ateş nedeniyle dış merkeze başvurmuş. Malignite şüphesiyle yapılan skrotal görüntülemede milimetrik multifokal hipoekoik nodüler infiltrasyon saptanan hastanın toraks ve batın görüntülemesinde de çok sayıda lenfadenopati saptanması üzerinelenfoma tanısı ile yönlendirilmiş. Başvuruda yapılan fizik muayenesinde hepatosplenomegalisi de saptanan hastanın tam kan sayımında pansitopenisi vardı. Doğu Anadolu Bölge’sinde yaşayan ve hayvancılık ile uğraşan hastadan viral serolojiler ile birlikte Brusella için de serum örnekleri gönderildi. Aynı zamanda malignite ekartasyonu için kemik iliği aspirasyon örneğinden de Brusella kültürü gönderildi. Hastanın diğer viralserolojileri negatif sonuçlanırken hem Rose-Bengal testi, hem Coombs’lu Wright testi hem de Brusella kültürü pozitif sonuçlandı. Başlanan uygun antimikrobiyal tedavi sonrasında klinik, laboratuvar ve radyolojik olarak tam yanıt alındı. Sonuç: Brusellanın çocuk yaş grubunda epididimo-orşit etiyolojisindeki yeri oldukça nadirdir. Skrotal tutulum ile birlikte; ateş, pansitopeni ve organomegali varlığında mutlaka akla gelmelidir

    İntestinal Yetmezliği Olan Hastalarda Leuconostoc Sepsisi

    No full text
    Giriş: Vankomisin dirençli gram pozitif bir mikroorganizma olan Leuconostoc sp. sepsisten menenjite kadar değişen klinik tablolara neden olarak özellikle altta yatan gastrointestinal hastalığı olan hastalarda dikkat çekmektedir. Burada intestinal yetmezliği olan ve leuconostoc üremesine bağlı sepsis atağı olan iki hasta bildirilmektedir.Olgu 1: Kırk beş günlük erkek hasta, doğumdan itibaren olan persistan sulu dışkılama nedeni ile başvurdu. Ağır malnutrisyonu ve dehidratasyonu saptanarak konjenital diare ayırıcı tanısı ile değerlendirilen hastanın tetkikleri konjenital mikrovillus atrofisi ile uyumlu saptandı. Total parenteral nütrisyon desteği almak zorunda olduğundan santral venöz kateter takıldı. İzleminde ateşi nedeniyle alınan hemokültüründe Leuconostoc mesenteroides üremesi saptandı. Etkenin intrensek vankomisin direnci nedeniyle almakta olduğu ampirik tedavi antibiyograma göre penisilin grubu antibiyotik seçimiyle düzenlendi. 6. gününde hemokültürü sterilleşen hastanın tedavisi 14 güne tamamlandı.Olgu 2: Mikrovillüs inklüzyon hastalığı tanısı ile exitus kardeş hikayesi olan 16 günlük hasta sık olan sulu dışkılama ve kilo alamama şikayeti ile başvurdu. Yapılan tetkikleri sonucunda mikrovillus inklüzyon hastalığı tanısı alan hastaya total parenteral nütrisyon verilmesi için santral katater takıldı. Ateşi ve septik görünümü olan hastanın vankomisin tedavisi ile şikayetleri devam etti. Gram pozitif kok sinyali olması nedeni ile başlanmış olan vankomisin tedavisi tiplendirme sonucu Leuconostoc mesenteroides gelmesi nedeni ile kesildi ve linezolid tedavisi başlandı. Tedavinin 14. gününde hemokültürü sterilleşen hastanın tedavisi 21. Günde kesildi.Sonuç: Leuconostoc sp. çok sık görülmemesine rağmen kısa barsak sendromlu, intestinal yetmezlikli hastalarda, santral venöz katateri olanlarda ve total parenteral nutriyon desteği alan hastalarda akla gelmesi gereken bir etkendir

    Ateş ve skrotal tutulumla giden bir adölesan bruselloz olgusu

    No full text
    Background: Brucella, a zoonosis that can cause various clinical findings with multisystemic involvement. Also known as Mediterranean fever, this disease most commonly involves the bone-joint system, as well as causing cardiovascular, pulmonary, neurological, intraabdominal and genitourinary complications. It is known that it causes an epididymo-orchitis in a rate of 2-20% in adult age group. Here, an adolescent case with scrotal involvement is presented. Case Presentation Summary: A 17 years old male patient applied to a health center with weakness for two months, weight loss and ongoing fever that started a week ago.In the scrotal imaging performed with suspicion of malignancy, millimeter multifocal hypoechoic nodular infiltrations were detected. The patient was guided by the diagnosis of lymphoma due to the thoracic and abdominal imaging. Hepatosplenomegaly and pancytopenia detected on physical examination and complet blood count, respectively. Serum samples were also sent for Brucella along with viral serologies from the patient who lives in the Eastern Anatolia Region, in Turkey and is ranching. Also, Brucella culture was sent from bone marrow aspiration sample for malignancy exclusion.While other viral serologies of the patient were negative, both Rose-Bengal test, Wright’s test and Brucella culture were positive.After the appropriate antimicrobial treatment started, full response was obtained clinically, laboratory and radiologically. Learning Points/Discussion: Although the place of brucellosis in epididymo-orchitis is more common in adults, it is very rare in the child age group even endemic regions like our country. It is possible to treat this disease, which can result in severe morbidity and mortality due to multiple organ involvement. It should definitely come to mind in the presence of fever, pancytopenia and organomegaly with scrotal involvement

    ÇOCUKLUK ÇAĞINDA UZAMIŞ ATEŞİN PARAZİTER BİR NEDENİ: KALA-AZAR

    No full text
    GİRİŞ: Leishmaniazis, Phlebotominae (tatarcık sineği) cinsinin vektörlüğü ile insana bulaşan intraselüler bir protozoan olan Leishmania spp. ile meydana gelir. Burada; bu hastalık için endemik bölgeden uzamış ateş, kilo kaybı ve splenomegali ile başvuran bir olgu sunulmaktadır.OLGU: Öncesinde sağlıklı iki yaş on aylık erkek hasta, 1 aydır aralıklı olarak devam eden ateş ve tartı kaybı ile dış merkeze başvurmuş. Pansitopeni saptanması sonucunda yapılan serolojik testleri negatif ve kemik iliği örneklemesi normal raporlanan hasta şikayetinin devam etmesi nedeniyle tarafımıza yönlendirilmiş. Geliş muayenesinde 40 ℃ ateş ile yaklaşık 4 cm kadar palpabl yumuşak kıvamlı, düzgün kontürlü splenomegalisi ve 1 cm de hepatomegalisi olan hastanın; hemogramında pansitopeni ve akut faz reaktanlarında yükseklik mevcuttu. Hastadan kültür örnekleri ile birlikte viral serolojiler ve Brusella açısından tetkikler gönderildi. Ateşi devam eden hastada makrofaj aktivasyon sendromu ön tanısıyla bakılan; ferritin ve trigliserid düzeyinin yüksek, fibrinojen düzeyinin ise alt sınırda saptanması üzerinde hastanın kemik iliği aspirasyonu tekrarlandı. Kemik iliği yaymasında amastigotları görülen hastaya viseral leishmaniazis tanısı konarak 3mg/kg/gün dozunda liposomal amfoterisin B tedavisi başlandı. Tedavinin ikinci dozundan itibaren ateşi ile splenomegalisi gerileyen ve laboratuvar parametreleri tamamen normale dönen hasta şifa ile taburcu edildi.SONUÇ: Tanıda gecikme olması halinde; makrofaj aktivasyon sendromuna komplike olabilen ve mortalite riski artan bu hastalık; ülkemizin endemik bir bölge olması nedeniyle, uzamış ve odağı bulunamayan ateş, organomegali ve pansitopeni tablosunda mutlaka akla gelmelidir

    İmmün Süpresif Hastalarda Progresif Multifokal Lökoensefalopati Etkeni Olarak JC Virus

    No full text
    Giriş: Progresif multifokal lökoensefalopati (PML), santral sinir sisteminde John Cunningham (JC) virüsün neden olduğu demiyelinizan bir hastalıktır. Primer veya sekonder immünyetersizlik bulunan olgularda, çeşitli nörolojik bulgularla ortaya çıkabilir.Olgu 1: Dokuz yıldır atopik dermatit tanısı ile izlenen hasta burunda herpetik lezyonlar ile başvurdu. Uygun tedaviye rağmen lezyonları devam eden hastada yapılan tetkiklerde DOC 8 eksikliği tanısı kondu. Üç haftada bir IVIG tedavi ile takip edilmekte olan hasta tonik klonik nöbet ile başvurduğunda alınan BOS örneğinde JC virüs 23600 kopya/mL saptandı. Radyolojik olarak da PML ile uyumlu bulguları olan hastaya sidofovir tedavisi başlandı. Yirmi sekiz doz sonrasında klinik ve radyolojik regresyonu olan hastanın tedavisi kesilerek kemik iliği nakil ünitesine yönlendirildi.Olgu 2: Başvurudan 1,5 ay önce ilk nöbetinin geçiren ve sonrasında sol kol ve bacakta güçsüzlük ile sol fasiyal paralizisi olan 6,5 yaş erkek hasta sağlık merkezine başvurmuş. Nörolojik bulguların yanında tam kan sayımında ağır lenfopenisi de saptanan hastada bakılan anti-HIV testi pozitif sonuçlanmış. Kraniyal görüntülemede PML ile uyumlu lezyonları olan hastanın BOS örneğinde JC virus 13,700,000 kopya/mL saptandı. Uygun antiretroviral tedavi ve antimikrobiyal tedavinin yanında sidofovir de başlandı. Antiretroviral tedaviye immünolojik yanıtı gelişmeyen, üç doz sidofovir alan hastanın radyolojik bulguları progrese oldu. Gelişen solunum arresti ile yoğun bakım ünitesine nakledilen hasta takibinin altıncı gününde kaybedildi.Sonuç: İmmunsuprese hastalarda gelişen nörolojik bulgulara eşlik eden radyolojik tutulumların varlığında latent bir virüs olan JC akla gelmelidir. Tedavi sürecinde; kanıt düzeyi yüksek tedavi önerileri bulunmadığından mevcut literatür bilgileri vaka bazında değerlendirilmelidir
    corecore