39 research outputs found
New immunohistochemical markers in the differential diagnosis of nonsmall cell lung carcinoma
Background/aim: The aim of this study was to investigate Napsin-A, NTRK-1, NTRK-2, Desmoglein-3, and Desmocollin-3 in the differential diagnosis and prognosis of nonsmall cell lung cancer. Materials and methods: The expression of Napsin-A, NTRK-1, NTRK-2, and Desmoglein-3 was examined by immunohistochemistry in 50 squamous cell carcinomas and 50 adenocarcinomas. Desmocollin-3 was investigated in 29 squamous cell carcinoma and 29 adenocarcinoma cases. Associations between expression profiles of Napsin-A, NTRK-1, NTRK-2, Desmoglein-3, and Desmocollin-3 in lung cancers and clinicopathological variables were analyzed. Results: Napsin-A staining was statistically significant in detecting adenocarcinomas versus squamous cell carcinomas. The sensitivity of Napsin-A for adenocarcinomas was 96% and the specificity was 100%. NTRK-2 and Desmocollin-3 staining were statistically significant in detecting squamous cell carcinomas versus adenocarcinomas. Desmoglein-3, Napsin-A, and NTRK-2 had no effect on survival. Disease-free survival time was significantly shorter in cases that were moderately positive with NTRK-1. Conclusion: Our data suggest that Napsin-A, NTRK-2, and Desmocollin-3 are useful markers in the differentiation of nonsmall cell lung cancer. © TÜBİTAK
Use of complementary and alternative medicines by a sample of Turkish women for infertility enhancement: a descriptive study
<p>Abstract</p> <p>Background</p> <p>Infertility patients are a vulnerable group that often seeks a non-medical solution for their failure to conceive. World-wide, women use CAM for productive health, but only a limited number of studies report on CAM use to enhance fertility. Little is known about traditional and religious forms of therapies that are used in relation to conventional medicine in Turkey. We investigated the prevalence and types of complementary and alternative medicine (CAM) used by infertile Turkish women for fertility enhancement.</p> <p>Methods</p> <p>A face-to-face questionnaire inquiring demographic information and types of CAM used for fertility enhancement were completed by hundred infertility patients admitted to a primary care family planning centre in Van, Turkey between January and July 2009.</p> <p>Results</p> <p>The vast majority of infertile women had used CAM at least once for infertility. CAM use included religious interventions, herbal products and recommendations of traditional "hodja's" (faith healers). Of these women, 87.8% were abused in the last 12 months, 36.6% felt not being supported by her partner and 80.5% had never spoken with a physician about CAM.</p> <p>Conclusions</p> <p>Infertile Turkish women use complementary medicine frequently for fertility enhancement and are in need of information about CAM. Religious and traditional therapies are used as an adjunct to, rather than a substitute for, conventional medical therapy. Physicians need to approach fertility patients with sensitivity and should be able to council their patients about CAM accordingly.</p
Hasta-Hekim Yönelim Ölçeğinin (HHYÖ) Türkçeye uyarlanması
Amaç: Bu çalışmada orijinal ismi The Patient–Practitioner OrientationScale olan Hasta-Hekim Yönelim Ölçeğinin (HHYÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Buna göre ölçeğin Türkçe formunun orijinal İngilizce form ile dilsel eşdeğerlik taşıdığı, benzer geçerlik, güvenirlik vefaktör yapısına sahip olduğu hipotezleri sınanmıştır.Yöntem: Araştırmada öncelikle 18 maddeden oluşan ölçek çeviri-geriçeviri yöntemi ile Türkçeye çevrilmiştir. Çevirinin dilsel eşdeğerliği ikidilli grup deseni kullanılarak test edilmiştir. Bunun için İngilizce bilen tıp fakültesi öğrencilerine(n=71) test-tekrar test yöntemine göre uygulanan ölçeğin kaynak ve hedef dildeki maddeleri arasındaki ilişkiler Spearman korelasyon katsayısı ile incelenmiştir. Geçerlik ve güvenirlik analizleri içinTürkçe ölçek iki farklı tıp fakültesindeki 1. sınıf öğrencilerine (n=379) uygulanmıştır. Ölçeğinyapı geçerliğini ortaya koymak amacıyla Açımlayıcı Faktör Analizi ve Doğrulayıcı Faktör Analiziyapılmıştır. Güvenirlik analizi Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı hesaplanarak yapılmıştır.Sonuçlar: Hasta Hekim İlişkisine Yönelik Tutum Ölçeğinde yer alan maddelerin orijinal maddelerile 0.41 ile 0.71 arasında (p0,01) anlamlı dilsel eşdeğerlik gösterdikleri saptanmıştır. İlk açımlayıcıfaktör analizinde faktörlerin içerisine oturmayan ve faktör ağırlıkları 0,25’den düşük olarak saptanandört madde dışarıda bırakılmıştır. Geriye kalan 14 madde ile yapılan ikinci analizin sonucuna göreTürkçe maddelerin orijinal ölçekte yer alan maddeler ile benzer yük aldıkları görülmüştür. Ölçeğintoplam Cronbach Alfa değeri 0.80, paylaşım alt boyutu için bu değer 0,732; bakım alt boyutu içinise 0,653 hesaplanmış ve kabul edilebilir düzeyde bulunmuştur.Tartışma: Bu sonuçlara göre Hasta-Hekim Yönelim Ölçeğinin Türkiye’deki araştırmalarda kullanılabilecek, dilsel eşdeğerliğe sahip, geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Human Papilloma Virüs Enfeksiyonu ve Aşısı Hakkında Bilgi Düzeyleri
Amaç: Bu çalışmada tıp fakültesi öğrencilerinde Human Papilloma Virüs enfeksiyonu ve aşısı ile ilgili bilgi düzeyinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tipte olup Mayıs -Haziran 2019 tarihlerinde Pamukkale Üniversite Tıp Fakültesi’nde yapıldı. Çalışmamızın evreni 1-5. sınıf toplam 1129 öğrenciden oluşmuştur. Öğrencilere literatür taranarak geliştirilen Human Papilloma Virüs enfeksiyonu ve aşısı hakkında bilgi düzeyini belirleyen sorular ve sosyo-demografik verilerden oluşan 17 soruluk anket formu uygulandı.Bulgular: Çalışmaya katılan 780 tıp öğrencisinin %91’i Human Papilloma Virüs’ü ve %85,6’sı da Human Papilloma Virüs aşısını biliyordu. Kız öğrencilerin Human Papilloma Virüs aşısını bilme, imkan olsa aşıyı yaptırma, yakınlarına önerme ve ulusal aşı takviminde yer alması gerektiğini düşünme, erkek öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksekti. Yine Human Papilloma Virüs aşısını bilme, imkan olsa aşıyı yaptırma, yakınlarına önerme ve ulusal aşı takviminde yer alması gerektiğini düşünmede, sınıflar arasında özellikle 2. Sınıf ve üzerinde olma ile anlamlı düzeyde farklılık bulundu. Öğrencilerin Human Papilloma Virüs aşısını yaptırma oranı %2,1 idi ve en yaygın aşı olmama nedenleri, kendisinin Human Papilloma Virüs açısından risk altında olduğunu düşünmeme, aşı ve maliyeti hakkında yeterli bilgisi sahip olmama idi.Sonuç: Çalışmada tıp fakültesi öğrencilerinin Human Papilloma Virüs enfeksiyonu ve Human Papilloma Virüs aşısı ile ilgili bilgi düzeylerinin yüksek,ancak aşı yaptırma oranının düşük olduğu saptanmıştır. Aşı yaptırmama nedenleri arasında risk altında hissetmeme, yeterli bilgiye sahip olmama ve pahalı olması yer almaktadır
Contraceptive use and fertility behaviour among Syrian migrant women
Objectives This study aimed to investigate fertility behaviours and contraceptive use among Syrian migrant women in western Turkey. Methods An epidemiological, single-centre, cross-sectional, descriptive study was conducted. The survey collected data on sociodemographic characteristics and types of marriage, use of contraceptive methods and fertility behaviours among 223 Syrian migrant women. Results The women's mean (+/- standard deviation) age range was 29.6 +/- 9.1 (range 18-49) years; 29.6% had no formal marriage status; 61.0% had had an arranged marriage. The mean age at first pregnancy was 19.5 +/- 3.4 (13-39) years; 26.4% had become pregnant before the age of 18. In total, 94.2% of participants had knowledge of contraceptive methods. However, 47.5% did not use contraception and the main reason for this was to become pregnant again. Intrauterine devices and oral contraceptive pills were known as contraceptive methods by 67.7% and 72.2% of women, but used by only 16.1% and 8.5%, respectively. Withdrawal (22.0%) was the most used contraceptive method. There was a risk of unwanted pregnancy in 13.0% of participants. Arranged marriage and low educational level were determined to be risk factors for adolescent pregnancy. Conclusion Although Syrian migrant women were aware of contraceptive methods, the rate of method use was low
Intimate partner violence management and referral practices of primary care workers in a selected population in Turkey
C1 [Taskiran, Aysegul Catak; Ozsahin, Aysun; Edirne, Tamer] Pamukkale Univ, Dept Family Med, Denizli, Turkey.Background: Violence against women is a significant public health problem and primary care workers (PCWs) have a crucial role in managing violence against women. However, though intimate partner violence (IPV) is frequently seen in primary care, most cases remain unreported. Aims: This study aims to investigate family physicians' (FPs') and co-working midwifes/nurses' (M/Ns') explanations about their responses to women disclosing IPV and the reasons for their actions. Methods: We conducted a cross-sectional survey via a face-to-face administered questionnaire interview involving 266 PCWs in a selected area in Turkey. We questioned the reasoning behind inappropriate responses such as not examining the patient and document findings, not recording a code of violence, and not notifying the police in the case of a disclosure of IPV. Results: We surveyed 129 FPs and 137 M/Ns. We found that the disclosure of IPV in primary care is very high, but more than one-third of physicians and half of M/Ns respond inappropriately. Reasons for inappropriate response varied. The majority believed that the victim would continue to live with her batterer, making any report ineffective. Some expressed concern for the women's and their own personal safety, citing an increase in assault cases by perpetrators in the last few years. Many indicated a lack of knowledge about management of violence cases. Conclusion: Multiple barriers challenge PCWs in helping abused women. Common behaviours, safety concerns, and a lack of knowledge seem to be the major barriers to responding appropriately to IPV. To address this issue appropriately, protective measures for both parties - PCWs and violence victims - need to be enacted and a supportive constitutional and societal organization is required. Screening and identification should lead to interventions that benefit the victims rather than harming them
Waterpipe smoking, internet addiction and depression: A public health problem trio?
Background: Waterpipe smoking and Internet addiction may result in a new public health problem globally. This study aimed to explore waterpipe use among a large group of adolescents and its association with Internet use, mental health, primarily depression and their demographic characteristics. Methods: Using a stratified random sampling method, 2054 tertiary school students aged 14-18 years were recruited in 2019. Demographical information and use of tobacco products (eg, waterpipe) were explored and compared with severity of Internet addiction and mental status. Results: A total of 288 (14.0%) adolescents had ever used waterpipe. Multivariate logistic regression analyses suggested that being male (OR = 2.55 and 95% CI = 1.98-3.30; P =.0001), being depressed (OR = 1.62 and 95% CI = 1.24-2.11) and excessive Internet use (OR = 1.94 and 95% CI = 1.50-2.52; P =.0001) were significantly associated with waterpipe use. Family income and parents’ educational status showed no relationship with waterpipe smoking. Conclusions: We suggest that adolescents who are depressed and who use the Internet excessively are at an increased risk for waterpipe use, independent of income and parenteral education. © 2020 John Wiley & Sons Lt
Perceptions of second year medical school students regarding ageing and geriatric education: A qualitative study
Girifl: Literatürde tıp öğrencilerinin yafllılık ile ilgili düflünceleri hakkında tutarsız sonuçlar bildirilmektedir. Bu çalıflmanın amacı tıp öğrencilerinin yafllanma ve yafllılık eğitimi hakkındaki düflüncelerini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalıflma 160 ikinci sınıf tıp öğrencisi ile niteleyici olarak yapılmıfltır. Birhuzurevini ziyaret eden öğrencilerden bu tecrübelerini değerlendiren üç açık uçlu soruya yazılı yanıt vermeleri istenmifltir. Yanıtlar sürekli karflılafltırma yöntemi kullanılarak niteliksel olarak analizedilmifltir.Bulgular: Tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencileri yafllanma hakkında hem olumlu, hem de olumsuz izlenimler sergilemifltir. Genel olarak yafllanmanın beraberinde tecrübe ve olgunluk getirdiğini düflünmektedirler. Buna rağmen, mutlu bir yafllanmanın bireysel özelliklere ve kiflisel etkenlerebağlı olduğu ve bunların yafllıların duygusal hayatlarını, dolayısıyla yaflam kalitesini etkilediğini belirtmifllerdir. Öğrencilere göre yafllanma önlenemez fizyolojik değifliklikler ile sonuçlanmakta veyafllanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan hastalıkların çoğu tedavi edilememektedir. Öğrenciler yafllılar ile iletiflim konusunda kendilerini yetersiz hissettiklerini bildirmifl ve yafllıları dahaiyi anlayabilmeleri için eğitim programına geriatrik psikiyatri derslerinin konmasının önemine dikkat çekmifllerdir. Sonuç: Bu çalıflma hekim adaylarının yafllanma hakkındaki düflünceleri ve gelecekte yafllılarakarflı daha olumlu tutumlar sergileyen hekimler yetifltirmek için ele alınması gereken inanıflları daha iyi anlamamızı sağlamıfltı