9 research outputs found

    Cardiac myxoma with mitral valve insufficiency: report of three cases

    Get PDF
    Kardiak miksomalar, kalbin en sık görülen primer tümörleridir. Genellikle sol atriumda bulunduklarından, çoğu kez mitral kapağa doğru prolabe olurlar ve çıkarıldıktan sonra bazen rezidüel miral kapak yetmezliğine neden olabilirler. Bu makalede biz, rezeksiyon sonrası mitral kapak yetmezliği gelişen üç olguyu sunduk. Kliniğe halsizlik ve efor dispnesi ile gelen üç bayan hastada sol atrial miksoma tespit edildi. Hastalardan birisinde preoperatif dönemde, diğer ikisinde de rezeksiyondan hemen sonra mitral kapak yetmezliği belirlendi. Bu patoloji, rezeksiyon sonrasında mitral kapak replasmanı ve tamir yöntemleri ile tedavi edildi. Postoperatif doppler ekokardiografi takiplerinde herhangi bir rezidüel kapak probleminin olmadığı görüldü. Miksoma rezeksiyonları sonrasında mitral kapak yetmezliği olası bir problemdir. Bu nedenle, mitral kapak rezeksiyon sonrasında dikkatlice değerlendirilmelidir. Bu hastalarda yetmezlik primer bir kapak problemi olmadığından, replasmandan ziyade tamir daha kabul edilebilir bir tedavi yaklaşımıdır.Cardiac myxoma is the most common primary tumours of heart. Due to common location in left atrium, it may prolapse to various degrees into the mitral valve orifice and may cause mitral insufficiency after resection. In this report, we present three patients with cardiac myxoma having mitral valve disease. Left atrial myxoma was diagnosed in three women suffered from fatigue and exertional dyspnea. Mitral insufficiency was noticed in one patient preoperatively and in the two other during surgery after tumour excision. Mitral valve repair and replacement after excision were performed. During follow up period, neither recurrence nor valve problem was seen on patients by doppler echocardiogaphy. Mitral insufficiency is a potential problem after myxoma excisions and mitral valve must be examined carefully after resection. Mitral valve repair have to be considered a reasonable alternative to replacement because insuffiency is not a primary valve lesion in these patients

    Effects of blood cardioplegia with deferroxamine on myocardial nitric oxide production and myocardial performance

    Get PDF
    Amaç: Bu çalişmada rutin kullanilan kan kardiyoplejisi ile deferoksaminli kan kardiyoplejisinin sol ventrikül fonksiyonlari üzerine etkileri, myokardiyal Nitrik Oksit (NO) düzeyleri ve hemodinamik parametreler karşilaştirilarak değerlendirildi. Yöntem: Aortakoroner bypass operasyonu olan 20 elektif hasta üzerinde çalişma yapildi. Hastalar kontrol ve çalişma grubu olarak 10 ar kişilik 2 gruba ayrildi. Kontrol grubunda yaş ortalamasi (61.30+2.12), çalişma grubunda ise (53.20±3.21) idi. Her iki grupta distal anastomoz , X- klemp, Kardiyopulmoner bypass (CPB) süreleri benzer değerlerdeydi (p>0.05). Kardiyopleji iki gruba da antegrad yoldan verildi. Kan örnekleri koroner sinüsten alinarak ölçümler yapildi. Hemodinamik parametreler CPB öncesi ve sonrasinda ayri ayri değerlendirildi. Bulgular: Çalişma grubunda NO düzeyleri tüm örneklemelerde yüksek bulundu ancak yalnizca CPB sonrasinda istatistiksel olarak anlamli idi. Myokard hasarinin bir göstergesi olan kreatin kinaz MB izoenzim (CK-MB) değerleri çalişma grubunda daha düşük düzeyde bulundu (p< 0.05). Her iki grup arasinda hemodinamik olarak bir farklilik gözlenmedi. Sonuç: Bu bulgular, deferroksaminli kan kardiyoplejisi kullanilan vakalarda endotel fonksiyonlarinin daha iyi korunduğunu ve myokard hasarinin daha az olduğunu göstermektedir. Deferroksaminli kan kardiyoplejisi açik kalp cerrahisinde aortik kross klemp esnasindaki myokard korunmasinda iyi bir seçenektirObjective: The effects of deferroxamine addition to routine blood cardioplegia on left ventricular function, myocardial nitric oxide (NO) production and hemodynamics were assessed. Methods: Twenty patients who underwent coronary artery bypass grafting (CABG) electively were studied in two groups, 10 in each. Ten patients in whom routine blood cardioplegia was used served as controls. In the other 10 patients (study group), blood cardioplegia with deferroxamine was used. Mean age was 61.30+2.12 in the control group, and 53.20±3.21 in the study group. The number of distal anastomoses, X-clamp and cardiopulmonary bypass (CPB) times were similar in two groups. Cardioplegia was delivered antegradely in both groups. Blood samples were taken from the coronary sinus. Hemodynamic measurements were done before and following CPB. Results: In the study group, myocardial NO levels were found to be higher at all sampling times, however, the difference was statistically significant only following CPB. Creatine kinase MB isoenzyme levels reflecting the degree of myocardial injury were measured lower in the study group postoperatively(p<0.05). There was no difference in hemodynamics between the two groups. Conclusions: These findings demonstrate that the addition of deferroxamine to blood cardioplegic solution maintains higher myocardial NO levels indicating better endothelial function and causes less myocardial injury. Blood cardioplegia with deferroxamine is a valuable alternative method of myocardial protection during aortic cross clamping in cardiac surgery

    Deferoksamin'li kan kardiyoplejisinin miyokardial nitrik oksid ve sol ventrikül fonksiyonları üzerine etkileri

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.[Abstarct Not Available

    The effects of magnesium sulfate prophylaxis on arrhythmia and cardiac performance in coronary artery bypass grafting

    No full text
    The aim of this study was to evaluate the effects of magnesium sulfate on cardiac arrhythmia and performance in patients undergone coronary artery bypass grafting. . One hundred patients randomized into placebo (n=50) and magnesium (n=50) groups. the magnesium group received 1.5 g (12.16 mEq) magnesium sulfate intravenously during postoperative first 24 hours, delivered at every 4 hour intervals. the placebo group did not receive magnesium sulfate and served as control. the magnesium group had significantly higher magnesium levels than the placebo group along the course of study (2.037^0.49 versus 1.738±0.41 mEq/L as mean, p = 0.001). Although there was not any significant difference regarding monitorized hemodynamic performances, the magnesium group had reduced levels of mypcardial isdenzyme of creatine kinase (CK-MB) as an indicator of myocardial damage, at postoperative 12th hour and on postoperative day 1 (34.02H2.07 versus 45.98±25.80; p = 0.02 and 32.34±15.26 versus 44.58±41.25 IU/L; p = 0.043, respectively). the supraventricular arrhythmia incidence of magnesium group had lower than that of placebo group (2% versus 26%; p;lt;0.002, as maximum incidence at postoperative 2th hour). No significant difference was demonstrated regarding ventricular arrhythmias, despite higher frequency in control group. Patients in magnesium group need less antiarrhythmic treatment, especially at perioperative and postoperative 12 hour periods (4% versus 16%;p = 0.045 at both observation pefiods). the results of our study suggest that magnesium prophylaxis prevents hypomagnesemia and reduces the incidence of supraventricular and somewhat ventricular tachyarrhythmias by enhancing myocardial protection.Çalışmamızın amacı koroner arter bypass cerrahisi geçiren hastalarda profilaktik magnezyum sülfat uygulamasının kardiyak aritmi ve performans üzerine etkilerini araştırmak idi. 100 hasta eşit olarak plasebo (n=50) ve magnesium (n=50) gruplarına rastgele ayrıldı. Magnesium grubuna 1.5 g (12.16 mEq) magnesium sülfat intravenöz olarak postoperatif ilk 24 saat süresince 4 saatlik peryotlarda verildi. Çalışma süresince magnezyum grubunun magnezyum düzeyleri plasebo grubundan anlamlı olarak yüksekti (ortalama olarak 2.037±0.49 karşı 1.738±0.41 mEq/L, p = 0.001). Monitörize hemodinamik performanslar açısından anlamlı bir fark olmasa da magnesium grubunun miyokardiyal kreatin ki-naz izoenzim düzeyi, miyokardiyal hasarın bir göstergesi olarak, postoperatif 12. saat ve 1. günde anlamlı derecede düşük bulundu (sırasıyla 34.02±l2.07 karşı 45.98^25.80; p = 0.02 ve 32.34±15.26 karşı 44.58±41.25 IU/L; p = 0.043). Magnezyum grubundaki supraventriküler aritmi insidansı plasebo grubundan anlamlı olarak azdı (%2'ye karşı %26; p0.002, postoperatif 2. saatteki maksimum değerler olarak). Kontrol grubunda daha sık görülmesine rağmen ventriküler aritmi açısından anlamlı fark yoktu. Özellikle perioperatif've postoperatif 12. saat gözlemlerinde magnezyum grubunun antiaritmik ihtiyacı anlamlı derecede az oldu (%4'e karşı %16; p=0.045). Çalışmamızın sonuçlan magnezyum profilaksisinin hipomagnezemiyi önlediğini ve özellikle supraventriküler bir ölçüdede ventriküler aritmi insidansını miyokard koruyucu etkileri ile ilişkili olarak azalttlğını göstermektedir

    Myokardiyal nitrik oksit ve kardiyak performans üzerine deferoksaminli kan kardiyoplejisinin etkileri

    No full text
    Objective: The effects of deferroxamine addition to routine blood cardioplegia on left ventricular function, myocardial nitric oxide (NO) production and hemodynamics were assessed. Methods: Twenty patients who underwent coronary artery bypass grafting (CABG) electively were studied in two groups, 10 in each. Ten patients in whom routine blood cardioplegia was used served as controls. In the other 10 patients (study group), blood cardioplegia with deferroxamine was used. Mean age was 61.30+2.12 in the control group, and 53.20;plusmn;3.21 in the study group. The number of distal anastomoses, X-clamp and cardiopulmonary bypass (CPB) times were similar in two groups. Cardioplegia was delivered antegradely in both groups. Blood samples were taken from the coronary sinus. Hemodynamic measurements were done before and following CPB. Results: In the study group, myocardial NO levels were found to be higher at all sampling times, however, the difference was statistically significant only following CPB. Creatine kinase MB isoenzyme levels reflecting the degree of myocardial injury were measured lower in the study group postoperatively(p;lt;0.05). There was no difference in hemodynamics between the two groups. Conclusions: These findings demonstrate that the addition of deferroxamine to blood cardioplegic solution maintains higher myocardial NO levels indicating better endothelial function and causes less myocardial injury. Blood cardioplegia with deferroxamine is a valuable alternative method of myocardial protection during aortic cross clamping in cardiac surgery.Amaç: Bu çalışmada rutin kullanılan kan kardiyoplejisi ile deferoksaminli kan kardiyoplejisinin sol ventrikül fonksiyonları üzerine etkileri, myokardiyal Nitrik Oksit (NO) düzeyleri ve hemodinamik parametreler karşılaştırılarak değerlendirildi. Yöntem: Aortakoroner bypass operasyonu olan 20 elektif hasta üzerinde çalışma yapıldı. Hastalar kontrol ve çalışma grubu olarak 10’ar kişilik 2 gruba ayrıldı. Kontrol grubunda yaş ortalaması (61.30+2.12), çalışma grubunda ise (53.20±3.21) idi. Her iki grupta distal anastomoz , X- klemp, Kardiyopulmoner bypass (CPB) süreleri benzer değerlerdeydi (p>0.05). Kardiyopleji iki gruba da antegrad yoldan verildi. Kan örnekleri koroner sinüsten alınarak ölçümler yapıldı. Hemodinamik parametreler CPB öncesi ve sonrasında ayrı ayrı değerlendirildi. Bulgular: Çalışma grubunda NO düzeyleri tüm örneklemelerde yüksek bulundu ancak yalnızca CPB sonrasında istatistiksel olarak anlamlı idi. Myokard hasarının bir göstergesi olan kreatin kinaz MB izoenzim (CK-MB) değerleri çalışma grubunda daha düşük düzeyde bulundu (p 0.05). Her iki grup arasında hemodinamik olarak bir farklılık gözlenmedi. Sonuç: Bu bulgular, deferroksaminli kan kardiyoplejisi kullanılan vakalarda endotel fonksiyonlarının daha iyi korunduğunu ve myokard hasarının daha az olduğunu göstermektedir. Deferroksaminli kan kardiyoplejisi açık kalp cerrahisinde aortik kross klemp esnasındaki myokard korunmasında iyi bir seçenektir
    corecore