17 research outputs found

    Prevalence of anti-HDV and HDAg in patients with chronic hepatitis B

    Get PDF
    Objective: In this study, it is aimed to evaluate the correlationof the test results of anti-HDV and HDAg in patientswith chronic HBV infection and to collect data concerningHDV epidemiology.Materials and methods: Anti-HDV and HDAg test resultsand demographic data of the patients with chronic HBVinfection by gastroenterology and infectious diseasesin Agri State Hospital between January 2009-May 2012were analyzed retrospectively. HBsAg and Anti-HBc IgMtests were performed with macroelisa, anti-HDV andHDAg were tested with microelisa.Results: A total of 787 patients constituting 315(40.0%)females and 472(60.0%) males were included in thestudy. All the patients were HBsAg positive and Anti-HBcIgM negative. Of these patients, 55(7.0%) cases wereonly anti-HDV positive; 19(2.4%) were only HDAg positiveand two cases were both anti-HDV and HDAg positive.A total of 76(9.7%) patients had positive findings ofHDV infection. The mean age of HDV-positive patientswas 42.1±15.2 (11-77 years); of these 36(47.4) were femaleand 40(52.6) were male.Conclusion: In patients with chronic viral hepatitis, HDVinfection still remains significant. In our study HDV infectionrate was detected as 9.7%. Although this rate is lowerthan the earlier reports of the same region, it is above thenational average.Key words: HDV, HDAg, delta antigen, anti-HDV, chronic hepatitis B, pai

    Kronik hepatit B enfeksiyonlu hastalarda Anti-HDV ve HDAg prevalansı

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada, Ağrı ilinde kronik hepatit B enfeksiyonu tanısıyla takip edilen hastaların anti-HDV ve HDAg test sonuçlarının korelasyonunun irdelenmesi ve HDV epidemiyolojisine ait veri toplaması amaçlandı. Gereç ve yöntem: Ağrı Devlet Hastanesi Ocak 2009-Mayıs 2012 tarihleri arasında gastroenteroloji ve enfeksiyon hastalıkları tarafından kronik hepatit B tanısıyla takip edilen hastaların anti-HDV, HDAg sonuçları ve demografik verileri retrospektif olarak incelendi. HBs Ag, Anti-HBc IgM tetkikleri makroeliza, anti-HDV ve HDAg tetkikleri ise mikroeliza yöntemiyle çalışıldı. Bulgular: Çalışmaya 315’i (%40,0) kadın, 472’si (%60,0) erkek olmak üzere toplam 787 hasta dahil edildi. Hastaların tamamında HBs Ag pozitif ve anti HBc IgM negatif olarak saptandı. Bu hastalardan 55’inde (%7,0) sadece Anti-HDV, 19(%2,4)’unda sadece HDAg pozitif olarak saptandı. İki (%0,3) olguda ise Anti-HDV ve HDAg birlikte saptandı. Toplam 76(%9,7) hastada HDV lehine pozitif bulgu saptandı. HDV pozitif hastaların yaş ortalaması 42,1±15,2 (11-77 yaş) olarak tespit edildi. Bunların 36’sı %47,4) kadın, 40’ı (%52,6) erkekti.Sonuç: Kronik viral hepatit hastalarında HDV enfeksiyonu hala önemini korumaktadır. Çalışmamızda HDV en- feksiyon oranı %9,7 olarak tespit edilmiştir. Bu oran, aynı bölgeden daha önce bildirilen çalışmalardan daha düşük olmasına rağmen ülke ortalamasının üzerindedir

    Antibacterial effects of curcumin: An in vitro minimum inhibitory concentration study

    No full text
    Aim: To evaluate the antibacterial effect of curcumin with the minimum inhibitory concentration (MIC) method in standard bacterial strains. Methods: The in vitro antibacterial activity of curcumin was evaluated against methicillin-sensitive Staphylococcus aureus (MSSA) (ATCC 29213), methicillin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) (ATCC 43300), Enterococcus faecalis (ATCC 29212), Bacillus subtilis (ATCC 6633), Pseudomonas aeruginosa (ATCC 27853), Escherichia coli (ATCC 25922) and Klebsiella pneumoniae (ATCC 700603) using the macrodilution broth susceptibility test method. After incubation in tubes, the antibacterial activity of curcumin was detected by a lack of turbidity, which indicated the inhibition of bacterial growth. The concentration in the tube with the highest dilution showing no turbidity was defined as the MIC. Results: The curcumin MIC values were 175 mg/ml, 129 mg/ml, 219 mg/ml, 217 mg/ml, 163 mg/ml, 293 mg/ml and 216 mg/ml against P. aeruginosa, B. subtilis, MSSA, MRSA, E. coli, E. faecalis and K. Pneumonia, respectively. Conclusion: This study revealed antibacterial effects of curcumin against standard bacterial strains in high concentrations. Animal experiments have demonstrated that curcumin applied at high doses has strong antibacterial activity. There is a need for further in vivo studies to shed light on antibacterial effects of curcumin with high concentrations

    Ormanların Su Üretimi ve Toprak Koruma Fonksiyonları: Konsept ve Mekansal Analiz

    No full text
    Ülkemizin yaklaşık 21.6 milyon hektarlık kısmı (ykl. % 27), içme suyu havzalarının ise büyük bölümü farklı yapıdaki orman ve benzeri ekosistemlerle kaplıdır. Orman Genel Müdürlüğü’nce desteklenen bu projede iki ana amaçtan söz edilebilir; § Ormanların su üretimi ve toprak koruma fonksiyonlarına konu olacak alanların belirlenmesi metodolojisinin ortaya konulması ve Marmara Bölgesinde uygulaması, § Bu alanlarda uygulanması gereken gelişmiş yönetim stratejilerinin belirlenmesi. Bu amaçlara ulaşmak üzere Marmara bölgesinde CBS ve Uzaktan algılama yöntemleri entegre edilmiş, arazi çalışmalarından elde edilen bulgularla birleştirilmiş ve hidrolojik modelleme sayesinde Marmara bölgesi için örnek bir çalışma ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bildiride çalışmanın ilk yıl sonuçları sunulmuştur. Birçok meşcere parametresine bağlı olarak değişim gösteren intersepsiyonun zamansal ve mekansal analizinde yaprak yüzey indeksinden (YYİ) yararlanılmıştır. YYİ ise uydu görüntülerinden hesaplanan NDVI ile ilişkilendirilebilmektedir. Araştırma kapsamında yapraklı ve ibreli orman ekosistemleri için YYİ’nin yıl içindeki değişimi belirlenmiş ve bu sayede yılın herhangi bir döneminde ölçülen değerlerin mevsimsel değişimleri ortaya konulabilmiştir. Kış aylarında 0.5 m2/m2 nin altında seyreden YYİ değerleri yazın 2 m2/m2 ve üstü değerlere ulaşmaktadır. Yağışın büyük ölçüde Kasım-Nisan döneminde düştüğü Marmara bölgesinde yazın yüksek seyreden YYİ değerlerinin yıllık akışı önemli derecede etkilemediği anlaşılmaktadır

    Ormanların Su Üretimi ve Toprak Koruma Fonksiyonları: Konsept ve Mekansal Analiz

    No full text
    Ülkemizin yaklaşık 21.6 milyon hektarlık kısmı (ykl. % 27), içme suyu havzalarının ise büyük bölümü farklı yapıdaki orman ve benzeri ekosistemlerle kaplıdır. Orman Genel Müdürlüğü’nce desteklenen bu projede iki ana amaçtan söz edilebilir; § Ormanların su üretimi ve toprak koruma fonksiyonlarına konu olacak alanların belirlenmesi metodolojisinin ortaya konulması ve Marmara Bölgesinde uygulaması, § Bu alanlarda uygulanması gereken gelişmiş yönetim stratejilerinin belirlenmesi. Bu amaçlara ulaşmak üzere Marmara bölgesinde CBS ve Uzaktan algılama yöntemleri entegre edilmiş, arazi çalışmalarından elde edilen bulgularla birleştirilmiş ve hidrolojik modelleme sayesinde Marmara bölgesi için örnek bir çalışma ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bildiride çalışmanın ilk yıl sonuçları sunulmuştur. Birçok meşcere parametresine bağlı olarak değişim gösteren intersepsiyonun zamansal ve mekansal analizinde yaprak yüzey indeksinden (YYİ) yararlanılmıştır. YYİ ise uydu görüntülerinden hesaplanan NDVI ile ilişkilendirilebilmektedir. Araştırma kapsamında yapraklı ve ibreli orman ekosistemleri için YYİ’nin yıl içindeki değişimi belirlenmiş ve bu sayede yılın herhangi bir döneminde ölçülen değerlerin mevsimsel değişimleri ortaya konulabilmiştir. Kış aylarında 0.5 m2/m2 nin altında seyreden YYİ değerleri yazın 2 m2/m2 ve üstü değerlere ulaşmaktadır. Yağışın büyük ölçüde Kasım-Nisan döneminde düştüğü Marmara bölgesinde yazın yüksek seyreden YYİ değerlerinin yıllık akışı önemli derecede etkilemediği anlaşılmaktadır

    In vitro Activity of Ceftaroline to MRSA Isolates: A Multicenter Study

    No full text
    Methicillin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) is an emerging pathogen that cause severe community- and hospital-acquired infections. Studies continue on searching alternatives due to the limited number of therapeutic options in MRSA infections. Ceftaroline is a wide-spectrum new generation cephalosporin which has been begun to be used in treatment of skin and respiratory tract infections caused by MRSA. The aim of this study was to investigate the in vitro activity of ceftaroline against MRSA strains isolated from various clinical specimens in microbiology laboratories of seven hospitals located at different provinces (Bolu, Samsun, Rize, Tekirdag, Sakarya, Amasya, Osmaniye) of Turkey. A total of 192 MRSA isolates (89 skin/wound/abscess, 38 blood, 36 respiratory tract, 29 urine/sterile body fluids/catheter) were included in the study, and ceftaroline susceptibilities of the strains were detected by broth microdilution method. MIC values of 181 (94.3%) isolates were determined as 0.05). MIC50 and MIC90 values in Samsun and Bolu isolates were found to be the same with the whole group, however, MIC50 and MIC90 were 0.5 mu g/ml and 0.5 mu g/ml in Amasya isolates and 1 mu g/ml and 1 mu g/ml in Rize, Tekirdag, Osmaniye and Sakarya isolates, respectively. When evaluating MIC50 and MIC90 values and isolation rates of intermediate strains according to the specimen types, there were no significant differences (p > 0.05). Susceptibility rates to ceftaroline and the distribution profiles of MIC values of the isolates obtained from seven centers of Turkey have been detected similar with the previous American and European reports. With this study, initial data on the activity of ceftaroline against MRSA were obtained from Turkey. These preliminary findings indicate that ceftaroline is effective even on Turkish isolates and can be a suitable treatment in cases requiring wide-spectrum antimicrobiotic use, however further large-scaled studies are needed

    In vitro activity of ceftaroline to MRSA isolates: a multicenter study

    No full text
    Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA), toplum ve hastane kaynaklı ciddi enfeksiyonlara neden olabilen önemli bir patojendir. MRSA’nın neden olduğu enfeksiyonlarda tedavi seçeneklerinin sınırlı kalmasından dolayı alternatif tedavi arayışlarına devam edilmektedir. Seftarolin, MRSA kaynaklı cilt ve solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaya başlayan geniş spektrumlu yeni kuşak bir sefalos- porindir. Bu çalışmada, ülkemizin farklı illerindeki (Bolu, Samsun, Rize, Tekirdağ, Sakarya, Amasya, Osmaniye) yedi hastanenin mikrobiyoloji laboratuvarında çeşitli klinik örneklerden izole edilen MRSA suşlarına karşı seftarolinin in vitro etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya toplam 192 MRSA izolatı (89 cilt/yara yeri/abse, 38 kan, 36 solunum yolu, 29 idrar/steril vücut sıvısı/kateter) dahil edilmiş ve seftarolin duyarlılığı sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle araştırılmıştır. Çalışmada, 181 (%94.3) izolatın MİK değeri CLSI duyarlılık sınır değeri olan 1 ?g/ml ve altında saptanarak duyarlı olarak belirlenmiş; 11 (%5.7) izolatın MİK değeri ise 2 ?g/ml olarak saptanarak seftaroline orta duyarlı olarak kabul edilmiştir. İzolatların seftarolin için MİK aralığı 0.25-2 ?g/ml olarak bulunmuştur. Çalışmaya katılan merkezlerde seftaroline orta duyarlı olarak bulunan izolat oranları %0-12.5 arasında değişmektedir. Tüm izolatlar değerlendirildiğinde MİK50 ve MİK90 değerleri sırasıyla 0.5 ?g/ml ve 1 ?g/ml olarak belirlenmiştir. Merkezler arasında ortalama MİK değerleri açısından anlamlı farklılık bulunamamıştır (p> 0.05). MİK50 ve MİK90 değerleri, Samsun ve Bolu izolatlarında genel dağılımla aynı bulunurken, Amasya izolatlarında 0.5 ?g/ml ve 0.5 ?g/ml; Rize, Tekirdağ, Osmaniye ve Sakarya için 1 ?g/ml ve 1 ?g/ml olarak belirlenmiştir. Klinik örnek türüne göre incelendiğinde ise MİK50 ve MİK90 değerlerinin genel dağılıma ait değerlerle benzer olduğu izlenmiş, orta duyarlı olarak saptanan izolat sayıları açısından da gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p> 0.05). Ülkemizin yedi ayrı merkezinden elde edilen izolatların seftarolin MİK değerlerinin dağılım profili ve duyarlılık oranları Avrupa ve Amerika kaynaklı çalışmalarla benzer bulunmuştur. Bu çalışmada, seftarolinin MRSA üzerine etkinliği ile ilgili ilk Türkiye verileri elde edilmiştir. Elde edilen bu ön veriler, seftarolinin Türkiye izolatlarında da etkili olduğunu ve geniş spektrumlu antimikrobiyal kullanımı gereken durumlarda iyi bir seçenek olabileceğini düşündürmekle birlikte daha geniş kapsamlı ileri çalışmalara gerek vardır.Methicillin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) is an emerging pathogen that cause severe community- and hospital-acquired infections. Studies continue on searching alternatives due to the limited number of therapeutic options in MRSA infections. Ceftaroline is a wide-spectrum new generation cephalosporin which has been begun to be used in treatment of skin and respiratory tract infections caused by MRSA. The aim of this study was to investigate the in vitro activity of ceftaroline against MRSA strains isolated from various clinical specimens in microbiology laboratories of seven hospitals located at different provinces (Bolu, Samsun, Rize, Tekirdag, Sakarya, Amasya, Osmaniye) of Turkey. A total of 192 MRSA isolates (89 skin/wound/abscess, 38 blood, 36 respiratory tract, 29 urine/sterile body fluids/catheter) were included in the study, and ceftaroline susceptibilities of the strains were detected by broth microdilution method. MIC values of 181 (94.3%) isolates were determined as ≤ 1 μg/ml meaning of susceptible according to the criteria of CLSI, and MIC values of 11 (5.7%) isolates were found as 2 μg/mL indicating intermediate susceptibility. The range of MIC values of the isolates was found between 0.25- 2 μg/ml. The rates of intermediate isolates have varied between 0-12.5% from the participating centers. MIC50 and MIC90 values of all the isolates were determined as 0.5 μg/ml and 1 μg/ml, respectively. No significant differences were found between the centers in terms of mean MIC values (p> 0.05). MIC50 and MIC90 values in Samsun and Bolu isolates were found to be the same with the whole group, however, MIC50 and MIC90 were 0.5 μg/ml and 0.5 μg/ml in Amasya isolates and 1 μg/ml and 1 μg/ml in Rize, Tekirdag, Osmaniye and Sakarya isolates, respectively. When evaluating MIC50 and MIC90 values and isolation rates of intermediate strains according to the specimen types, there were no significant differences (p> 0.05). Susceptibility rates to ceftaroline and the distribution profiles of MIC values of the isolates obtained from seven centers of Turkey have been detected similar with the previous American and European reports. With this study, initial data on the activity of ceftaroline against MRSA were obtained from Turkey. These preliminary findings indicate that ceftaroline is effective even on Turkish isolates and can be a suitable treatment in cases requiring wide-spectrum antimicrobiotic use, however further large-scaled studies are needed
    corecore