5 research outputs found

    The effectiveness of cognitive behavioral therapy including updating the early life experiences and images with the empty chair technique on social anxiety

    Get PDF
    Specific memories of early negative life experiences (ENLE) and images play an important role in the cause and persistence of social anxiety. In this study, we aimed to investigate the effectiveness of individual Cognitive Behavior Therapy (iCBT), which includes updating a specific memory of ENLE and related images using the empty chair technique, on the social anxiety of university students. In addition to this, how iCBT applied affects the students' general self efficacy and psychological well-being is also examined. The current study was carried out with a total of eight university students, six female and two male. Participants attended iCBT sessions for 12 weeks. Changes in participants were evaluated with Liebowitz Social Anxiety Scale (LSAS), General Self-Efficacy Scale (GSES), and Flourishing Scale (FS) before iCBT, and one week, three months and six months after iCBT ended. The findings show that participants' social anxiety decreased both statistically and clinically in post-tests and follow-up measures. There were statistically and clinically significant increases in general self-efficacy and psychological well-being. In addition, the changes in the participants' social anxiety, general self-efficacy and psychological well-being post-test and follow-up measures have a large effect size. This study shows that iCBT, which includes updating of specific memories of ENLE and images, is effective in reducing social anxiety and increasing general self-efficacy and psychological well-being. These findings show that iCBT, which includes updating a specific memory of ENLE and related images, using the empty chair technique is an effective method reducing for university students' social anxiety

    Kadınların Çalışmasına Karşı Tutum ve Dini Yönelim Arasındaki İlişki

    No full text
    Kadınların çalışmasına ilişkin yapılmış araştırmaların çoğu, çalışan kadınların ev ve işyerinde yaşadıkları zorlukları saptamaya yöneliktir. Bu araştırmada ise kadının çalışmasına karşı tutumlarla dini yönelim arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmaya katılan bireylere Kuzgun tarafından geliştirilmiş Kadının Çalışmasına Karşı Tutum Ölçeği (KÇKTÖ) ile Onay (1997) tarafından geliştirilmiş Dini Yönelim Envanteri (DYE) uygulanmıştır. Verilerin analizinde Pearson korelasyon katsayısı ile iki faktörlü varyans analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin KÇKTÖ ve DYE puanları arasındaki korelasyon katsayısı -0.35 olarak bulunmuştur. Yani, dini yönelim düzeyi ile kadının çalışmasına karşı olumlu tutum arasında ters yönde ve zayıf bir ilişki söz konusudur. Öte yandan, araştırmanın sonuçlarına dayanarak, eğitim düzeyi yükseldikçe kadının çalışmasına karşı olumlu tutumların arttığını ve dini yönelim düzeyinin azaldığını söylemek mümkündü

    Kısa Süreli Bir Oryantasyon Programı Denemesi: Öğrencilerin Uyum Düzeyleri ve Programa İlişkin Görüşleri

    No full text
    Bu araştırmanın amacı, kısa süreli bir oryantasyon programının üniversite birinci sınıf öğrencilerinin üniversiteye uyum düzeyleri üzerindeki etkisini incelemek ve öğrencilerin programa ilişkin görüşlerini belirlemektir. Araştırma grubu 2005-2006 eğitimöğretim yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’ne kayıt yaptıran 321 öğrenciden oluşmaktadır. Bu çalışmada öğrencilerin uyum düzeyleri “Üniversiteye Uyum Ölçeği”, programa ilişkin görüşleri ise “Oryantasyon Programı Değerlendirme Anketi” ile saptanmıştır. Verilerin analizinde t testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda oryantasyon programına katılan ve katılmayan öğrencilerin üniversiteye uyum düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, etkinliklerden yararlandıklarını, etkinlikleri yeterli bulduklarını ve oryantasyon programının gerekli olduğuna inandıklarını belirtmişlerdi

    Investigation of Adolescent Egocentrism and Irrational Beliefs of Young People of Different Ages1

    No full text
    Bu araştırmanın amacı, farklı gelişim dönemindeki bireylerin akılcı olmayan inançlarının ve ergen benmerkezliliğinin yaş ve cinsiyete göre değişip değişmediğinin belirlenmesidir. Araştırmaya ortaokul, lise ve üniversitelerin çeşitli sınıflarında okuyan 747 öğrenci katılmıştır. Katılımcılar gelişim dönemlerine göre, erinlik (12-15), ergenlik (16-18) ve beliren yetişkinlik (19-24) olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeği Yetişkin ve Ergen Formu, Benmerkezlilik Ölçekleri Yetişkin ve Ergen Formu kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, kişisel söylence düşüncesinin yaşa ve cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterdiği ve bu özelliğin en yüksek ergenlik döneminde olduğu saptanmıştır. Beliren yetişkinlik döneminde ise bu özelliğin azaldığı belirlenmiştir. Hayali seyirci düşüncesine sahip olma düzeylerinin sadece cinsiyet ve yaşın ortak etkisinde anlamlı olduğu görülmüştür. Akılcı olmayan inanç ortalamalarının cinsiyete göre istatistiksel açıdan anlamlı olarak farklılaşmadığı, ancak yaşa göre anlamlı olarak farklılaştığı saptanmıştır. Beliren yetişkinlik dönemindeki katılımcıların akılcı olmayan inanç ortalamalarının, erinlik ve ergenlik dönemindeki katılımcılardan anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlenmiştir. Ergenlerin akılcı olmayan inançları ile hayali seyirci ve kişisel söylence düşüncelerinin olumlu ilişki gösterdiği, yani hayali seyirci düşüncesi arttıkça ergenlerin zihinlerinin kişisel söylence düşüncesiyle meşgul olma düzeyinin de arttığı ve ergen benmerkezliliğinin bu iki türü arasında olumlu ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır.The main aim of this research is to determine whether the irrational beliefs of individuals at different developmental stages and the gender of adolescents vary according to age and gender. 747 students attending various classes of middle school, high school and university participated in the research. Participants were divided into three groups according to their developmental periods: puberty (12-15), adolescence (16-18) and emerging adulthood (19-24). Egocentrism Scales (New Personal Fable / New Imaginary Audience) and Irrational Beliefs Scales-Adults Form were used as data collection tools in the study. As a result of the analyzes made, it was determined that the personal fable was significantly different according to age and gender, and that the personal fable was highest in adolescence. It was determined that this feature was reduced in the adulthood. It was found that the scores of irrational beliefs differed significantly by gender but differed significantly by age. It was determined that the irrational belief scores of the participants in the adulthood were significantly higher than the participants in the adolescence period. It was determined that the irrational beliefs of the adolescents and the thoughts of the imaginary audience and personal fables showed a positive relationship. In addition to these, as the idea of the imaginary audience increased, the level of adolescent minds being engaged in the idea of personal myth increased and the positive relationship was found between these two types of adolescent self-centering
    corecore