Aphid (hemiptera) species on lettuce field in East Mediterranean Region of Turkey and research towors on their control methods.

TEZ7925Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2010.Kaynakça (s. 51-56) var.viii, 60 s. : rnk. res., hrt. ; 29 cm.This study was carried out to reveal the reasons of extreme insecticide usage for aphid management at lettuce production areas in East Mediterranean Region and to develop solution for this problem. As a result of this study, seven different aphid species were determined namely, Aphis gossypii Glover, Aulacorthum solani (Kaltenbach), Hyperomyzus lactucae (L.), Myzus persicae (Sulzer), Nasonovia ribisnigri (Mosley), Rhopalosiphum nymphaeae (L.) and Pemphigus bursarius (L.) (Hemiptera: Aphididae). While Nasonovia ribisnigri was the most abundant among these species, infestation rate of all aphid species for all lettuce production areas was calculated as 32.6%. Metasyrphus corollae (Fabr.) (Diptera:Sryphidae) and Sphaerophoria scripta (L.) were determined as important biological control agents on lettuce aphids, but the most important and hopefull agent was Fusarium sp., entomopathogen fungi. Amoung active ingredients named Thiomethoxam, Spirotetramat, Pymetrozine used against lettuce aphids, the first two ones have to be applied before closing heart of the lettuce plant. Thus, pest population can be limited under the economical incury level.Doğu Akdeniz Bölgesi Marul ekim alanlarında yürütülen bu çalışma, son yıllarda yaprakbiti problemine karşı kullanılan aşırı ilaçlamanın nedenlerini ve bunlara çözüm üretebilmek için gerekli temel bilgileri ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür. Bu çalışma sonucunda Aphis gossypii Glover, Aulacorthum solani (Kaltenbach), Hyperomyzus lactucae (L.), Myzus persicae (Sulzer), Nasonovia ribisnigri (Mosley), Rhopalosiphum nymphaeae (L.) ve Pemphigus bursarius (L.) (Hemiptera: Aphididae) olmak üzere yedi farklı yaprakbiti türü saptanmıştır. Bu yaprakbiti türlerinden Nasonovia ribisnigri en sık rastlanılan yaprakbiti olarak ortaya konarken, marul bahçelerinde bulunan yaprakbiti bulaşıklık oranı ise tüm bölge için % 32,6 olarak hesaplanmıştır. Marulda görülen bu yaprakbitleri üzerindeki doğal düşmanlara bakıldığında Sryphidae familyasından Metasyrphus corollae (Fabr.) ve Sphaerophoria scripta (L.)'nin önemli avcılardan olduğu, fakat en önemli doğal düşmanın ise bir entomopathogen olan Fusarium sp. olduğu ortaya konmuştur. Diğer taraftan, marul yaprakbitlerine karşı denenen Thiomethoxam, Spirotetramat, Pymetrozine etken maddeli ilaçlardan ilk ikisi marul göbek bağlamadan önce yapılacak bir ilaçlama ile zararlının populasyon seviyesini ekonomik zarar eşiğinin altına çekebildiği görülmüştür

Aydıncık Babadillimanı'nda ikiseranus türünün populasyon dinamiği parametrelerinin tahmini

TEZ3801Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2002.Kaynakça (s. 85-89) var.ix, 89 s. ; 30 cm.

Aphids (Hemiptera: Aphididae) on lettuce in the Eastern Mediterranean Region of Turkey: Incidence, population fluctuations, and flight activities

Lettuce is an important crop consumed fresh during winter and spring time. In the past 20 years, aphids have emerged as a major pest problem in lettuce fields of eastern Mediterranean region in Turkey. In this paper, we conducted survey studies to determine aphid species of lettuce and also monitored their population and flight activity during growing season of 2009-2010. Seven aphid species, Aphis gossypii Glover, Aulacorthum solani (Kaltenbach), Hyperomyzus lactucae (L.), Myzus (Nectarosiphon) persicae (Sulzer), Nasonovia ribisnigri (Mosley), Rhopalosiphum nymphaeae (L.) and Pemphigus bursarius (L.) (Hemiptera: Aphididae), were determined in the region. Nasonovia ribisnigri emerged as the most common among these aphid species. An increase in population was detected in the first plantation lettuce field in November (2009), but another peak was also observed in March (2010) in the second planting period of lettuce during the study which aimed to determine aphid population fluctuations in lettuce fields. In addition, there was no aphid detected during the third planting period of lettuce when milk formation (bitter) occurred and temperature increased. The twelve aphid species that were determined in total were collected by water pan trapping during the study to determine the flight activity of aphids, while six of them were also observed in fields. Hyperomyzus lactucae (41%), N. ribisnigri (16%), and M. (N.) persicae (24%) accounted for 81% of the individuals captured in traps. The flight activity patterns of N. ribisnigri in traps were quite similar to those observed in the field

Temel bileşenler analizi, ayırma analizi, kümeleme analizleri ve ekolojik verilere uygulanması üzerine bir araştırma

TEZ6470Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2007.Kaynakça (s.87-95) var.viii, 251 s. : rnk.res. ; 29 cm.There may be many interrelated variables affecting a result reached by any study. Most of the problems challenging the contemporary researchers studying on biological researches are related to whether there is any relationship between two or more variables. Therefore, in order to achieve a reliable and accurate study, it is essential to determine the relations between two or more variable clutters, and that makes the analysis techniques, provided this becomes more important. The aim of this study is to examine Principle Component Analysis, discriminant analysis and cluster analysis in detail, all of which are among multi-variable statistical analyses. The statistical methods were applied to some ecological data, through which it was aimed to understand how the results must be evaluated and thus to reach a better understanding of the theoretical and practical view of the subject. Principle Component Analysis were applied to 68 species caught during a one-year catching season, and the species composing the majority of the biomass were found to be peregrineshrimp, lizardfish, red mullet, goldband goatfish and crab. Similar results were reached via cluster analysis at the 90% similarity level. Discriminant analysis was used to understand whether the brown comber caught from Mersin Babadillimani and Iskenderun Bay are the same stocks. BoxM test was applied to the morphometric features of these fish to find out whether linear or quadratic discriminant analysis should be preferred. As a result, linear discriminant analysis was determined to apply only to the data of February. Using discriminant analysis, two regions were seen to include two different stocks, and the ratio of the caught fish belonged to their own stock were 98.3% in January, 80.4% in February, 100% in March, 94% in April, 98.6% in May, 92.3% in June, 92.9% in July, 82.5% in August, 89.7% in September, 98.8% in November and 92.2% in December.Çalışmalardaki herhangi bir sonuç, çok sayıda birbiriyle ilişkili değişkenin etkilemesiyle oluşur. Biyolojik çalışmalarda karşılaşılan sorunların birçoğu iki ya da daha fazla değişken arasında bir ilişkinin olup olmadığının araştırılması ile ilgilidir. Bu durumda, araştırmanın sağlıklı ve güvenilir olması açısından, iki veya daha fazla değişken kümesi arasındaki ilişkinin ortaya konulması zorunlu hale gelmiştir. Bu da çok değişkenli analiz tekniklerini ön plana çıkarmıştır. Bu çalışmanın amacı, çok değişkenli istatistik analizlerinden Temel Bileşenler Analizi, Ayırma Analizi ve Kümeleme Analizlerini ayrıntılı bir şekilde irdelemektir. Ele alınan istatistik metotları ekolojik verilere uygulayarak, analiz sonuçlarının nasıl yorumlanacağını dolayısıyla konunun hem teorik, hem de uygulamalı olarak, araştırmacılar tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. Bir yıl boyunca yapılan avcılık sonunda yakalanan 68 türe, temel bileşenler analizi uygulanmış ve biomasın çoğunluğunu oluşturan türlerin çim çim karidesi, lokum-zurna balığı, barbun, paşa barbunu ve yengeç olduğu belirlenmiştir. Kümeleme analizi ile %90'lık benzerlik düzeyinde aynı sonuçlara ulaşılmıştır. İskenderun körfezinden ve Mersin Babadıllimanından yakalanan benekli hani türünün iki ayrı stok olup olmadığını tespit etmek için ayırma analizi yapılmış. Doğrusal veya karesel ayırma analizinden hangisinin uygulanacağına karar vermek için bu türlerden alınan morfometrik özelliklere BoxM testi uygulanmış. Test sonunda sadece Şubat ayına ait değerlere doğrusal ayırma analizinin uygulanmasına karar verilmiş. Ayırma analizi sonunda bu iki bölgenin ayrı stok oluşturduğu ve yakalanan balıkların sırasıyla Ocak için %98.3'ünün, Şubat için %80.4'ünün, Mart için %100'ünün, Nisan için %94'ünün, Mayıs için %98.6'sının, Haziran için %92.3'ünün, Temmuz için %92.9'unun, Ağustos için %82.5'inin, Eylül için %89.7'sinin, Ekim için %98.8'inin, Kasım için %92.2'sinin ve Aralık için %98.6'sının kendi stokuna ait olduğu tespit edilmiştir.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No:SU2003D

Application of multiple regression analysis to morphometric characters obtained from Serranus cabrilla (Linnaeus, 1758) by using stepwise method

In fisheries science, high number of morphometric measures (independent variables) taken from different parts of the fish complicates the estimation of the body weight (dependent variable). Therefore, the researchers are seeking for a solution facilitating the interpretation of the equations of correlation between the characteristics. One way to deal with this challenge is the dimension reduction by means of stepwise multiple regression analysis. The aim of this study is to explain total variation with the same accuracy by using fewer independent variables. To accomplish this, 12 morphometric measures from 210 individuals of Serranus cabrilla were measured to estimate the body weight. Firstly, the 95% of the variation was explained by means of multiple regression analysis by using all variables. Then, by step-wise method, the same results were achieved with fewer independent variables. Finally, the variables with inter-multicollinearity eliminated and with two remaining independent variables determination coefficients resulted as 95%. The result showed that using more variables does not create significant distinction for accuracy to estimate the body weight although; the total length and body dept was the most effective features for weight. © 2018, Agricultural Research Communication Centre. All rights reserved

Doğu Akdeniz Bölgesi marul ekiliş alanlarında zararlı olan Yaprakbiti (Hemiptera: Aphididae) türleri, bulaşıklık oranları, popülasyon gelişmesi ve uçuş aktiviteleri

Marul kışın ve ilkbaharda taze olarak tüketilen önemli ürünlerden birisidir. Yaprakbitleri son 20 yılda Akdeniz Bölgesi marul ekim alanlarında en önemli sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Bu çalışmada sürvey çalışmaları ile maruldaki yaprakbitleri ve yoğunluklarını belirlenmesi ve de 2009-2010 marul yetiştirme peryodunda da bu yaprakbitlerinin populasyon gelişmesi ile uçuş aktivitelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma sonucunda bölgede Aphis gossypii Glover, Aulacorthum solani (Kaltenbach), Hyperomyzus lactucae (L.), Myzus persicae (Sulzer), Nasonovia ribisnigri (Mosley), Rhopalosiphum nymphaeae (L.) ve Pemphigus bursarius (L.) (Hemiptera: Aphididae) olmak üzere yedi farklı yaprakbiti türü saptanmıştır. Bu yaprakbiti türlerinden N. ribisnigri en sık rastlanılan yaprakbiti türü olduğu anlaşılmıştır. Yaprakbitlerinin marul tarlalarında popülasyon dalgalanmalarını belirlemek için yapılan çalışmada I. Ekim marul tarlasında Kasım (2009) ayında bir popülasyon yükselmesine rastlanırken, II. Ekim marulda ise Mart (2010) ayında bir popülasyon artışı görülmüştür. III. ekim marulda ise artan sıcaklıkla birlikte süt oluşumu (acılaşma) olmuştur. Bu marul tarlasında herhangi bir populasyon tespit edilememiştir. Yaprakbitlerinin ucuş aktivitesini belirlemek için yapılan çalışmada toplam 12 tür, su tuzaklarına düşerken bu türlerin 6’sı marulda bulunan türler olmuştur. Su tuzaklarına yakalanan türlerin %81’sini ise H. lactucae (%41), N. ribisnigri (%16) ve M. periscae (%24) oluşturmuştur. N. ribisnigri’nin su tuzaklarında tespit tedilen uçuş aktivitesi marul bahçelerindeki populasyon gelişmesi ile bir benzerlik göstermiştir.Lettuce is an important crop consumed fresh during winter and spring time. In the past 20 years, aphids have emerged as a major pest problem in lettuce fields of eastern Mediterranean region in Turkey. In this paper, we conducted survey studies to determine aphid species of lettuce and also monitored their population and flight activity during growing season of 2009-2010. Seven aphid species, Aphis gossypii Glover, Aulacorthum solani (Kaltenbach), Hyperomyzus lactucae (L.), Myzus (Nectarosiphon) persicae (Sulzer), Nasonovia ribisnigri (Mosley), Rhopalosiphum nymphaeae (L.) and Pemphigus bursarius (L.) (Hemiptera: Aphididae), were determined in the region. Nasonovia ribisnigri emerged as the most common among these aphid species. An increase in population was detected in the first plantation lettuce field in November (2009), but another peak was also observed in March (2010) in the second planting period of lettuce during the study which aimed to determine aphid population fluctuations in lettuce fields. In addition, there was no aphid detected during the third planting period of lettuce when milk formation (bitter) occurred and temperature increased. The twelve aphid species that were determined in total were collected by water pan trapping during the study to determine the flight activity of aphids, while six of them were also observed in fields. Hyperomyzus lactucae (41%), N. ribisnigri (16%), and M. (N.) persicae (24%) accounted for 81% of the individuals captured in traps. The flight activity patterns of N. ribisnigri in traps were quite similar to those observed in the field

Olive oil consumption attitudes as a healthy food: A survey study on young consumers

This aim of the study is to examine consumption patterns and purchase behaviour of young consumers (15-27 years old) for olive oil which is a healthy, natural and traditional food. A face to face consumer survey was used to gather information. The results show that, age differences affect consumption behaviour. The primary factor affecting the consumption of olive oil among the young consumers is health and this factor is followed by taste. Young consumers are extremely sensitive on price in terms of their purchase decisions and they highly prefer extra virgin olive oil and shows low interest on gourmet olive oils. In terms of quality perception, it has been determined that young consumers pay attention to consistency and they do not care on the region and variety of the olive. In addition, it has been determined that young consumers are willing to pay more for organic and traditionally processed olive oils

Management of hypoglycemia in neonatal period

Yenidoğanların enerji gereksinimi fazla, birçok enzim sistemleri ve substratları ise sıklıkla yetersizdir. Bu yüzden yenidoğan döneminde hipoglisemiye yatkınlık fazladır. Bu dönemde gözlenen hipoglisemiler, sıklıkla geçici karakterde olup, spesifi k klinik bulgu vermezler. Yenidoğanın keton ve laktat gibi alternatif enerji kaynakları düşüktür ve glukoz yenidoğanın başlıca enerji kaynağı olup, temel olarak beyin tarafından kullanılır. Günümüzde hipogliseminin nörogelişimsel gerilik ve kalıcı nörolojik hasarla ilişkili olduğu bilinmekte ve riskli bebeklerin korunması için hipoglisemi sınırları, izlem gerektiren durumlar ve tedavi protokolleri konusunda yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Hipoglisemi tedavisi özellikle de hasta semptomatikse acildir ve nedene yönelik araştırmalar devam ederken başlatılmalıdır. Postnatal erken dönemde ve özellikle anne sütü ile beslenme yenidoğanı hipoglisemiden korumakta oldukça etkilidir. Dirençli ve uzun süren hipoglisemilerde ileri araştırmalar yapılmalı ve nedene yönelik tedaviler uygulanmalıdır.Although neonates have high energy requirement, most of their enzyme systems are immature and substrates are inadequate. Therefore they have a predisposition for hypoglycemia. There are no specifi c clinic symptoms and signs for hypoglycemia in neonatal period and it is usually transient. Alternative energy sources of the neonate like ketones and lactate are low and glucose is the major source of energy which is mainly used by the brain. Due to well known relation of hypoglycemia with neurodevelopemental delay and neurologic impairment, levels of hypoglycemia for at risk babies, conditions which require monitoring and treatment protocols are studied on. Treatment of hypoglycemia is an emergency especially when the patient is symptomatic and must be initiated together with the etiologic investigation. Early postnatal feeding particularly with human milk is quite effective in preventing from neonatal hypoglycemia. Further investigation must be performed in prolonged or resistant hypoglycemia which requires etiology-oriented approach

The effects of ferula (Ferula elaeochytris K.) to electrochemical behaviour of mild steel in chloride medium

Bu çalışmada, yumuşak çeliğin elektrokimyasal davranışlarına çakşır (Ferula elaeochytris K.) ekstraktının inhibisyon etkisi, %3,5 NaCl çözeltisinde (pH=8,5) ve elektrokimyasal impedans spektroskopisi (EIS) kullanılarak araştırılmıştır. Çakşır ekstraktının farklı derişimlerde Nyquist ve Bode diyagramları elde edilmiştir. Yumuşak çeliğin yüzey morfolojileri taramalı elektron mikroskobu ile görüntülenmiştir. Elde edilen sonuçlardan çakşır ekstraktı, %3,5 NaCl çözeltisinde yumuşak çeliğin korozyonunu azaltmaktadır. İnhibisyon etkinliğinin, çakşır ekstraktının derişimi ile değiştiği tespit edilmiştir.In this study, the effect of Ferula in the electrochemical behaviour of mild steel has been investigated in 3.5% NaCl solution (pH=8.5) using electrochemical impedance spectroscopy (EIS). Nyquist and Bode diagrams were obtained in different concentrations of Ferula. The surface morphology of the mild steel was examined by scanning electron microscopy. The obtained results show that, Ferula inhibits corrosion of mild steel in 3.5% NaCl solution. It has been found that the efficiency of the inhibition is changed by the concentration of the Ferula extract

Seafood Consumption Attributes and Buying Behaviours According to the Generations: A Study on Millennial Generation in Turkish Market

This paper focus on the seafood consumption attitudes and behaviours of the millennials (Generation Y) and non-millennials (Generation X, Baby Boomers and Silent Generation) comparatively. The data was collected from a face to face survey which was applied to randomly select 407 individuals in the city of Adana, Turkey in November 2016. As a result of factor analysis applied in the study, it was found that Millennials was significantly and inversely correlated with consumption of wild fish and freshwater fish. Non-millennial generation was inversely correlated with consumption of marine fish, freshwater fish and mussels and the correlation is insignificant. According to the results of the chi square test, it was determined that Millennials mostly preferred to consume fresh (unprocessed) fish. Mann-Whitney test results show that they value health and nutrition factors for consumption and there is a significant difference between these two factors. Besides, factors mainly effecting their purchase behaviour of seafood are directed to freshness, seasonality, place of purchase and wild-aquaculture product classification and there are significant differences between these factors. The fact that the Millennial’s average response to consumption and purchasing is higher indicates that they are more cautious