2 research outputs found

    Birinci basamak hekimlerinin şizofreniye bakış açısı

    Get PDF
    Amaç: Türkiye'deki birinci basamak hekimlerinin şizofreni ve tedavisine yaklaşımı ile ilgili bilgi, eğilim ya da algılamalarının saptanması ve bunu etkileyen etmenlerin ortaya koyulması amacıyla planlanan bu araştırma Psikiyatrik Araştırmalar ve Eğitim Merkezi Derneği (PAREM) tarafından yapılmıştır. Yöntem: Araştırma Adana, İstanbul, Trabzon, Diyarbakır ve Bolu'da yürütülmüştür. İllerin seçimi Devlet İstatistik Enstitüsü'nün gelişmişlik sınıflaması, çalışan psikiyatrist sayısı ve farklı coğrafi bölgeler dikkate alınarak yapılmıştır. İl ve ilçe merkezlerinde çalışan pratisyen hekimler araştırmaya alınmıştır. Uygulanan ankette, şizofreni ve depresyona karşı bilgi, algı ve eğilimleri ölçmek için 60 item yer almakta olup, her item için "katılıyorum", "katılmıyorum" ve "fikrim yok" şeklinde 3 yanıt kategorisi belirtilmiştir. Seçilmiş bölgelerdeki hekimleri ziyaret ederek, yüz yüze görüşmeler yaparak, her ilde 1 olmak üzere toplam 5 anketör anketleri uygulamıştır. Araştırmada 123 sağlık ocağında çalışan 300 birinci basamak hekimine anket uygulanmıştır, Anketin uygulandığı sağlık ocaklarında bulunan 55 hekim anketi uygulamayı reddetmiştir. Sonuçlar: Anketin uygulandığı hekimlerin %58.7'si erkek, %41.3'ü kadındır. Araştırmaya alınan hekimlerin yaş ortalamaları 31.4, ortalama olarak çalışma süreleri 6.5 yıl, bir hafta içerisinde gördükleri hasta sayısı 247.6, son bir hafta içinde gördükleri ortalama psikotik hasta sayısı ise 19.88'dir. Sonuçlara göre, hekimlerin büyük çoğunluğu şizofreniyi ruhsal bir zayıflık hali olarak görmekte ve %80'i şizofrenin tam olarak düzelmediğine inanmaktadır. Hekimlerin üçte birinden fazlası şizofreninin sosyal sorunlar nedeniyle ortaya çıktığına ve %26'sı şizofreninin iyileşmesi için sosyal sorunların çözülmesi gerektiğine inanmaktadır. Şizofrenide psikoterapinin yararlı olacağına inananların oranı ise %56.3'tür. Hekimlerin yarısından fazlası şizofrenlerin toplum içinde serbest dolaşmaması gerektiğine, saldırgan olduklarına, kendi hayattarı ile doğru kararlar alamayacaklarına inandıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgular hekimlerin şizofreniye ilişkin stigmayı toplumla paylaştıklarını göstermektedir. Tartışma: Bulgular şizofreninin değerlendirilmesi ve kavranmasında hekimlerin bakış açılarının önemini ortaya koymaktadır. Hekimlerin de toplumun bakış açısına benzer bir şekilde şizofreniyi değerlendirdikleri görülmektedir. Şizofreni hastalığını daha fazla bilen ve hastalarla daha yakın ilişkide olan bu grubun etiketleyici bir düşünce içinde olması bu konuda yürütülecek çalışmaların kapsamının genişletilmesi konusunda uyarıcı olmaktadır

    The knowledge and attitudes of the specialists about mental disorders

    No full text
    Amaç: Bu araştırmada psikiyatri-dışı uzman hekimlerin ruhsal bozukluklar konusunda bilgi ve tutumlarının araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmacılar tarafından oluşturulan anket formu ile dahiliye, kadın hastalıkları ve doğum, onkoloji ve fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarının demografik bilgileri, meslek yaşamı ile ilgili bilgileri, ruhsal bozukluklar ve depresyon ile ilgili bilgileri ve tutumları araştırılmıştır. Araştırmaya katlan 681 uzmanın 392'si dahiliye, 2181 jinekoloji, 97'si fizik tedavi ve rehabilitasyon, 14'ü onkoloji uzmanıdır. Sonuçlar: Araştırmaya katılan uzman hekimler gördükleri hastaların % 20'sinde ruhsal sorun olduğunu düşündüklerini, ruhsal sorunu olan hastaların ise % 10'unu bir psikiyatri uzmanına sevk ettiklerini, gördükleri hastaların %10'una depresyon, % 10'una anksiyete, % 10'una somatizasyon tanısı koyduklarını belirtmişlerdir. Uzman hekimler, ruhsal bozukluklar ve ruhsal bozuklukların tedavisi konularında kendilerini orta düzeyde yeterli görmektedirler. Katılımcıların yaklaşık %651 depresyon, anksiyete ve somatizasyon konusunda eğitim alma gereksinimi duyduğunu belirtmektedir. Katılımcıların %70'i depresyonun tıbbi bir hastalık olduğunu, %43'ü ise antidepresan ilaçların bağımlılık yapabileceğini düşünmektedir. Tartışma: Uzman hekimlerin DSM-IV depresif bozukluklar tanı ölçütlerine göre tanı koydurucu olmayan belirtileri de (baş ağnsı, ellerde uyuşma, nefes alamam hissi, bayılma, uyuşukluk, çarpıntı) tanı koydurucu belirti olarak gördüğü gözlenmiştir.Objective: In this study, the knowledge and attitudes of the specialists about mental disorders were aimed to investigate. Methods: Demographic features, professional practices, konowledge and attitudes about mental disorders ard depression of internists, physical therapy and rehabilitation specialists, gynecologists and oncology specialists were investigated by using a questionnaire designed by investigators. 681 specialists participated to study and 352 of them were internist, 218 of them were gynecologist, 97 of them were physical therapy and rehabilitation specialists, 14 of them were oncology specialist. Results: The specialists who participated to study has stated that 20% of their patients had psychiatric problems, they had consulted to a psychiatrist, 10% of the patients who had psychiatric problems and they had diagnosed 10% of their patients as depression, 10% as anxiety and 10% as somatisation. The specialists has stated that their knowledge level was intermediate about psychiatric disorders and the therapy of the psychiatric disorders. Aproximately 65% of the participants required an education program about depression, anxiety and somatisation. 70% of the participants thought that depression was a medical illness and 43% of the participants thought that antidepressant drugs had depedency potential. Discussion: It has seen that the specialists had considered some symptoms as a diagnostic symptom that were not present as a diagnostic criteria of depressive disorder in DSM-IV
    corecore