21 research outputs found

    Adli Tıp Ders Kitabı

    No full text
    Adli Tıp Ders Kitabı Prof.Dr. Oğuz Polat, Doç Dr.Mehmet Akif İnanıcı, Yrd.Doç.Dr.Mustafa Ercüment Aksoy Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı. Nobel Tıp Kitapevleri Basımı, İstanbul 1997 Çok uzun bir geçmiş değil, henüz 1985-90’lı yıllarda Adli Tıp alanında çalışanlar konu ile ilgili bir kaç değerli hocamızın kitabı dışında türkçe kaynak bulmakta çok zorluk çekerlerdi. Tıp ilminin hızla değişime uğradığı gözönüne alındığında güncel adli Tıp bilgilerini içeren Türkçe kaynaklara olan gereksiniminde ne denli büyük olduğunu hissetmemek olanaksızdır. Son yıllardaki Adli Tıp alanındaki gelişmelerle birlikte genç hocalarımızın çalışmalarını yeni yetişen kuşağa aktarmaya başlamaları ile yeni kaynak kitapları bulma şansımızda artmıştır. Prof.Dr.Oğuz Polat, Doç.Dr.Mehmet Akif İnanıcı ve Yrd.Doç.Dr.Mustafa Ercüment Aksoy’un hazırladıkları Nobel Tıp Kitapevi tarafından 1997 yılı basımı AdTıp Ders Kitabı yeni kuşak yaklaşımlarla birlikte bu konuda çalışanlara rehber olma özelliğini taşımaktadır. Kitabın önsözünde Adli tıbbın dünden bugüne geldiği çizgide emeği olan tüm hocalar tek tek teşekkür edilerek, önceleri ana tema olarak ölümün ele alındığı, günümüzde ise çocuk istismarı, etik ve ev kazalarının da çalışıldığı bir döneme gelindiği, bununda yıllar içerisinde daha da dinamik ve multidisipliner bir boyut kazanacağı vurgulanmaktadır. Gerçekten de konuların on ana bölümde toplandığı kitapta genel adli tıp bilgilerinin yanısıra klasik adtıp çizgisi içerisinde önceleri çok önemsenmeyen bazı konuların da ele alındığı gözlemlenmektedir. Özellikle Prof.Dr.Oğuz Polat’ın ülkemizde Adli Tıp alanına tanıtılmasında önemli çalışmaları olduğu çocuk istismarı konusunun ele alındığı bölüm ile son yıllarda yoğun biçimde tartışılmaya başlanan hasta hakları, yaşam hakkı, ölüm hakkı, insan hakları ihlalleri ve klinik araştırmalarda etik boyutları içeren Tıbbi etik konusu kitabın çarpıcı bölümlerindendir. Postmortem değişimler, ölüm zamanı, postmortem muayene, kimkliklendirme, doğal kökenli ani ölümler ve çocuk ölümlerinin alt başlıklar olarak aktarıldığı ölümü içeren ilk bölümün ardından asfiksiye bağlı ölümler tanıtılmaktadır. Üçüncü bölümde ise işkence yaralanmaları, vital reaksiyonlar, yara iyileşmesi, yaraların incelenmesinde dikkat edilecek noktalar, ulaşım kazaları, çocukluk çaği yaralanmaları, ev kazaları, intihar ve adli olgu tanımı ile travmaya uğrayan hastalar için rapor düzenlenmesi konularının da yer aldığı yaralar ele alınarak klasik bilgiler ile birlikte yeni yaklaşımlar ve konu ile ilgili kanun maddeleri sunulmuştur. Oldukça genel kapsamda ele alınan zehirlenmeler bölümünde çok ayrıntılı bilgiler aktarılmamakla birlikte zehirlenmelerde ölüm sonrası tanı konulması ve örnek alma bilgileri verilerek toksik olaylarda karasızlık yaşayan hekimlere konuya genel bir bakış açısı kazandırılması sağlanmıştır. Kanun maddelerinin ve toplumsal bakışında verildiği ancak laboratuar incelemelerle teknik ayrıntılara çok yer verilmeyen cinsel suçlar bölümünde muayene özellikleri ve bulgular kapsamlı olarak vurgulanmaktadır. Gebelik, hekimlerin hukuksal sorumluluğu, adli psikiyatri, kaynaklar ve indeks kitabın diğer bölümlerini oluşturmaktadır. Kitap Adli Tıp alanında gerek tıp öğrencileri, gerek Adli konularda çalışan tıp ve tıp dışı kişileri ve ayrıca Adli Tıp uzmanlık öğrencileri ile uzmanlarını bilgilendirici olması, kaynaklar her ne kadar metin içerisinde numarandırılarak ve her bölümün sonunda verilmese de gerektiğinde yön gösterici özellik taşıması açısından yararlı bir ders kitabı niteliğindedir. Adli Tıbba gönül veren tüm arkadaşlara öncü olması dileğimle. Doç.Dr.Şevki Söze

    Dergilerden Özetler

    No full text
    ADLİ CAM DELİLİN BİR BAYESİAN YORUMUNDA GEÇİŞ İHTİMALİNİN TAYİNİ Assessing transfer probabilities in a Bayesian interpretation of forensic glass evidence. Curran JM, Tnggs CM, Bucketon JS, Walsh KAJ, Hicks T. Bir kişi cam kırdığında, çok küçük parçacıklardan bir kısmı o kişiye geçebilir. Suç eyleminde cam kırılmışsa bu parçacıklar delil olarak kullanılabilinir. Bu kanıtın bir Bayesian yorumu geçiş ihtimalini tayin edecek adli bilimcinin kabiliyetine güvenir. Bu çalışma ihtimalin belirlenme sorununu inceleyerek bazı çözümler önerir. DIŞ YÜZEYLERDE BULUNAN BOYALI TEKSTİL İPLİKLERİNİN YOĞUNLUĞU The population of coloured textile fibres on outdoor surfaces Gneve MC, Biermann T. Science and Justice 1997; 37/ 4 : 231-9. İplik uzmanları çeşitli dış yüzeylerden elde edilen karışık iplik materyalin incelemesini yaparlar. Adli incelemelerde dış yüzeylerden toplanan ipliklerin değerlendirilmesi normal popülasyondaki bilgiler yeterli olmadığında çok zordur. Çalışmada bulunan materyaller ayrı olarak değerlendirilmiş (33), popülasyondan elde edilen iplikler şekline, rengine ve uzunluğuna göre sınıflandırılmıştır. Selülozik ipliklerin sıklığı oldukça fazla bulunmuştur. (% 92). Renksiz kotonlar her yüzeyde saptanmıştır. Mavi pamuk iplikler üçü hariç her yüzeyde görülürken gri/ siyah ve kırmızı pamuk iplikler yüzeylerin çoğunda tesbit edilmiştir. Sentetik iplikler büyük oranda seyrek olarak bulunmuşlardır. Vizkozlar daha sıkça belirlenmiştir. Bulunan ipliklerin çoğu bir milimetreden daha aşağıda ölçülmüştür; daha uzun ipliklerin sıklıkla başka yerlere taşınarak gittikleri anlaşılmıştır. RENKLİ AKRİIİK İPLİKLERİNİN ITIR TAYFINDA BULUNAN KARAKTERİSTİK BOYA EMİŞ PİKLERİ Characteristic dye absorption peaks found in the FTIR spectra of coloured acrylic fibres. Gneve MC, Griffin RME, Malone R. Science and Justice 1998 ; 38/1 : 27-37. FTIR mikrospektroskopi kullanılarak kaydedilen tayfın geliştirilen kalitesi, boyanmış akrilik ipliklerinin tayflarından elde edilen bilgiye kıyasla çok daha fazlasının elde edilebilineceği anlamına gelmektedir. Polimer madde tarafından oluştuaılan asıl emilime ek olarak iplik boyasından kaynaklanan ilave emilmelerde sık sık görülmektedir. Çalışma, eh güçlü ve en sık kullanılan boya bantlarının bazılarını, bilinen boyalarla işlenmiş ipliklerden elde edilen tayfın yardımıyla açıklamak için yapılmıştır. İplikteki boya konsantrasyonu yeterli olduğunda, kullanılan boyanın türü hakkında bazı genel gözlemler yapmak mümkündür. HPLC veya FTIR - Raman spektroskopisi ile birlikte ileri araştırmalar yapmak mümkün olacaktır. HALKA AÇIK YERLERDEKİ KOLTUKLARDA HEDEF İPLİK ÇALIŞMASI A target fibre study on seats in public houses Kelly E, Griffin RME. İngiltere genelinde halka açık yerlerdeki koltuklarda mavi yün ipinin tayini için rasgele seçilen örneklerde hedef iplik araştırması yapılmıştır. 80 koltuktan iplik lifleri alınarak incelenmiştir. Dört koltukta aynı iplikten örnekler bulunurken bunlardan beş aynı örnek tek bir koltukta tesbit edilmiştir. Toplam 292 iplik tanımlanmıştır; dokuz iplik mikroskopi, mikrospektroskopi ve ince tabaka kromotografi incelemesinden sonra hedef iplikle karşılaştırıldığında ayııdedilemez bulunmuştur. Ancak bunlardan sadece ikisinin bir boya bileşiminde görünür olmasına rağmen TLC analizinden sonra da hala ayırdedileme- diği gözlemlenmiştir. ISIRIK İZLERİNİN TESBİTİNDE DİJİTAL GÖRÜNTÜLEME TEKNİĞİ İLE KARŞILAŞTIRMA Digital image cross-correlation technique for bite mark investigations Naru A, Dykes E. Science and Justice 1997; 37/4 : 251-8. Isırık izlerinin analizinde kopyalama ve üstüste koyarak karşılaştırma metodlarının kullanıldığı pek çok yöntem tanımlanmıştır. Ancak tüm sonuçlar sübjektif kararlara dayandırılmıştır. Bu çalışma araştırıcının sübjektifliğini ortadan kaldırıcı, ısırık izlerinin karşılaştırılmasında interaktif olmayan bir metodu, dijital görüntü bağlantısını sağlayan bir tekniği ortaya koymayı amaçlıyor. Çalışmada gerçek bir yaralanmanın imajı ve şüphelinin diş kalıbı dijital yöntemlerle karşılaştırılmış ve bir algoritm bağlantısıyla incelenmiştir. Böylece şüphelinin diş yapısı ve izin imajı arasında katsayısal ölçümler yapılabilme olanağı ortaya çıkmıştır. Bir imaj, yara ile şüphelinin diş izi arasında maksimal bağlantı kurmayı sağlar. Bu yöntem, yapay izlerin oluşturulduğu bir gruba uygulanmıştır. Gerçek izlerin bulunduğu bir seride ise en büyük bağlantı grup içine karışmayan bir olguda bulunmuştur. Sebep ve sonuçlar tartışılmıştır

    Dergilerden Özetler

    No full text
    GÖZ YARALANMASI OLAN KİŞİLERDE YAPILAN BİR ÇALIŞMA A Study on patients presenting with injuries to the eye N.L. Abeyasinghe. J. Clinical Forensic Medicine 1997; 4/2 : 77-80. Gözün travmaya çok hassas bir organ olması nedeniyle göz yaralanmaları sıkça ortaya çıkan olaylardır. Bu çalışma göz yaralanmalarının gerçek nedenlerini belirlemeyi ve bu şekildeki yaralanmaların neden olduğu görme kaybının derecesini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bir yıllık dönemde adli tıbbi muayenesi yapılan toplam 191 kurban cins, yaş, travma tipi ve görme kaybının derecesine göre incelenmiştir. Bu çalışma grubundaki kurbanların çoğu saldırı sonrası yaralanmaları olduğunu iddia etmişlerdir. Silah kullanımı ve göz yaralanmasının ağırlık derecesi arasında herhangi bir bağlantı kurulamamıştır. Kurbanların çok azında asit yanığı görülmekle birlikte, görme kaybı derecesinin ağırlığı açısından en ağır hasarlar bu grupta oluşmaktadır. YÜKSEK DOZ ALKOL ALIMI İLE İNTİHAR Suicide by alcohol overdose M.N. Michalodimitrakis, R. La Grange, A.M. Tsatsakis J. Clinical Forensic Medicine 1997; 4/2 : 91- 4. İntihar girişiminde bulunan kişinin vücudunda alkol sıkça saptanabilen bir maddedir. Alkol, intihar girişiminde bulunacak kişinin yaşamını sonlandırmada ortaya çıkabilecek son içgüdüsel direnmeyi azaltmak amacıyla kullanılabilir. Özellikle kanserli hastalarda görülen intihar girişimleri birbirlerine benzer özellik- dedir. Depresyon içerisindeki kanserli bir kişi alkolü sıklıkla duygularını baskılamak amacıyla kullanır. Ancak akut entoksikasyon düşüncesiyle ve kendini öldürme amacıyla kullanımı nadirdir. Bununla birlikte bu çalışmada iki şişe ispirto içerek intihar eden kanserli bir hastadan elde edilen sonuçlar bildirilmiştir. Postmortem kalp kanı ve göziçi sıvısında alkol seviyeleri 9.0 ve 6.2 mg/ml olarak bulunmuştur. CAM PARÇALARININ ELEMENTAL BİLEŞİMİNİN ÖLÇÜLEREK ADLİ DELİL OLARAK KULLANIMI. The interpretation of elemental composition measurements from forensic glass evidence : I JM curran, CM Triggs, JR Almirall, JS Buckleton, Kaj Walsh. Science and Justice 1997: 37/4: 241 - 4. Bir insan cam kırdığında, cam parçalarının elbiselerinin üzerinde tesbit edilebileceği bilinmektedir. Bu parçalar suçu işleyen kişinin saptanmasında delil olarak kullanılabilir. Camın elementer bileşiminin tespitine dayanan yeni çalışmalar bu verilerin değerlendirilmesi için oluşturulacak bir çerçeveye ihtiyaç göstermektedirler. Geleneksel çalışmalarda ise her element için ortalama konsantrasyon ve standart deviasyonun bilinmesi ve ortalamaların “3 sigma” kuralı ile karşılaştırılması, ayrıca her element için “strict range overlap” ile uygun kriterlerin kıyaslanması esası ele alınmaktadır. Bu çalışma yeni bir istatistik testin 3 sigma kuralına göre olan avantajlarını göstermektedir. KAN VE İDRARDAN BENZOLÜN SOLİD FAZDA AYRIŞTIRILMASI Solid-phase extraction of benzhexol from blood and urine. KA Hadid. Science and Justice 1997; 37/4 : 265-8. Standart olarak papaverin ve HCX solid-faz kullanımı ile kan ve idrarda benzolün ayrıştırılması kolay ve güvenilir bir yöntem olarak sunulmaktadır. Maddenin belirlenmesi ve ölçümü non-polar gaz kro- motografisinde ve NPD arayıcısı ile yapılmaktadır. İntra-assay %5,5’lik ve inter-assay % 8.0’lık bir değişimde başarı % 90’nın üstündedir. Bu yöntem gerçek kan ve idrar örneklerinde benzol’ün konsantrasyonunu ölçmek için başarıyla kullanılmıştır. Kanda ve idrarda tespit edilebilen limitler 1.0 ng/ml ve 0.5 ng/ml sınırlarındadır. Bu yöntem adli ve klinik analizlerde kullanım için çok uygundur. ÇOCUK İSTİSMARI MUAYENESİNİN ARAŞTIRILMASI Child abuse examination enquiry R.A.A.R. Lawrence J. Clinical Forensic Medicine 1997 ; 4/2 : 73-6. İngiltere'de polis araştırma merkezinde çocuk istismarı kurbanlarının muayenesi, değişen protokol ve prosedürler çerçevesinde rapor edilmiştir. Polis araştırma merkezinde çalışanlar bu tip olaylarda detaylı bir soruşturma formuna uymak zorundadırlar. Form isimsizdir. İçerisinde cinsiyet, çalışma bölgesi, eğitim seviyesi, çocuk hekimi ile birlikte muayeneye katılma protokolü ve prosedürü, ayrıca ırza geçmenin gerçekleştiği cinsel istismar olgularında dijital veya aletli muayene ile ilgili bölümler vardır. Araştırmada bunların % 47,7’si uygun olarak cevaplandırılmıştır. % 74.7’sinde cevaplayan kişi erkekti. % 85.3’ ü tüzüğe uygun hareket etmiş, % 69.8’i muayenede uygun hazırlanmış muayene bölümlerini kullanırken, °/o 8.8’i polis merkezlerindeki olanaklardan yararlanmıştı. % 79.2’i muayenede öncülük rolünü ad li hekimin alması gerektiğini savunarak, çalışmaya prosedüre uygun olarak katıldıkları için memnuniyetlerini belirtmişlerdi. Klinik bulgular % 35.2 tarafından not alınmış, katılımcıların % 23.2’si kolposkop kullanılması gerektiğini, ancak bunun ürkütücü olduğunu söylerken, sadece % 3-4’ü kolposkop kullanmıştır Çocuk istismarı kurbanlarının muayenelerinde yapılan prosedür ve protokol değişimleri etkili olmuştur. Bölümler arasında kurulacak daha fazla iletişim ve işbirliği, çocuğun ihtiyacı olan ilgiyi görmesini sağlayarak kesin kararın daha rahat verilmesine olanak oluşturacaktır. FAZLA MİKTARDA MADENİ PARA YUTULMASI İLE GELİŞEN ÇİNKO ZEHİRLENMESİ Zinc Toxicity Following Massive Coin Ingestion Bennett DR, Baird CJ, Chan K, Crookes PF, Bremner CG, Gottlieb MM, Naritoku WY. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(2):148-15. Bu, fazla miktarda madeni para yutulması ile gelişen çinko zehirlenmesi sonucunda görülen ilk bildirilmiş ölüm olgusudur. Hastenede yattığı dönemde şizofren bir hastanın mide-bağırsak sisteminden dört yüz altmış bir adet madeni para çıkarılmıştır. Bunların bir çoğu mide sıvıları ile uzun süren temas neticesinde ciddi şekilde erimiş olan ve esas olarak çinko içeren 1981 sonrası penny’ler idi. Hastada çinko zehirlenmesi ile uyumlu lokal korrozif ve sistemik klinik belirtiler bulunmaktaydı. Hasta yatışından 40 gün sonra multipl organ yetmezliği sonucunda ölmüştür. Otopside alınan böbrek, pankreas ve karaciğer biyopsilerinde yüksek düzeyde çinko ve sırasıyla akut tubuler nekroz, orta şiddette fibrosis, ve akut masif nekroz tespit edilmiştir. Değişik organlardaki çinko zehirlenmesinin etkileri, bakır emiliminin bozulması, tedavi ve prognoz tartışılmıştır. POSTMORTEM İNTERVALİN GÖZ İÇİ SIVISI ÖRNEKLEMESİ İLE SAPTANMASI Determination of Postmortem Interval by Sampling Vitreous Humour Ross A. James, Paul A. Hoadley, Brett G. Sampson. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(2):158-62. Göz içi sıvısı analizi ile posmortem intervalin tahmin edilmesi, kan ve beyin omurilik sıvısının analiz edilmesinden daha avantajlıdır. Potasyum ve hipo- ksantin (Hx) gibi belirli maddelerin göz içi sıvısında postmortem dönemde lineer arttığı gösterilmiştir. Bu çalışmada postmortem intervalleri bilinen 100 olguda potasyum ve hipoksantin ölçülmüştür. Bulunan değerler daha önce yayınlanmış üç çalışmada verilen formüllerde kullanılmış ve formüllerin geçerliliği değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerde basit lineer reg- resyon analizleri yapılmış ve postmortem intervalin tayininde yeni formüller geliştirilmiştir. Bu formüller ile yapılan tahminler diğer yayınlanmış formüllere göre daha doğru sonuçlar vermiştir. Hem potasyum hem de hipoksantin (Hx) değerlerinin birlikte kullanılmasının her şartta daha doğru sonuçlandığı görülmüştür. İNSAN KALINTILARININ KİMLİKLENDİRİLMESİ İÇİN LOMBER OMURLARIN RADYOGRAFİK KARŞILAŞTIRMASI Radiographic Comparison of the Lumbar Spine for Positive Identification of Human Remains - A Case Report Valenzuela A. Am J Forensic Med Pathol. 1997; 18(2):215-6. Kimliği bilinmeyen bir kadavrada lomber omurları gösteren antemortem ve postmortem batın grafileri karşılaştırılmıştır. Üçüncü, dördüncü ve beşinci lomber omurda yaygın osteoporoz, spinal ve transveıs çıkıntıların belirginliği, sağ lomber skolyozdaki eşit açılanma gibi özelliklerin birbirine uyduğu gösterilmiştir. Kimliklendirmede kullanılan yöntemlerin eleştirisi sunulmuştur. TRAVMATİK KAROTİS ARTER DİSEKSİYONU Traumatic Carotid Artery Dissection Opes kin K. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(3):251-7. Travmatik karotis arter disseksiyonu adli tıbbi pratikte ölüm nedenleri arasında seyrek olarak görülmektedir. Tipik birçok özellikler gösteren üç travmatik karotis arter diseksiyon olgusu sunulmaktadır. Genellikle kafa ve boyna yönelik travma hikayesi bulunmaktadır ve en yaygın neden motorlu araç kazalarıdır. Karotis arter, ana karotis kolundan başlayarak kaver- nöz sinüse kadar herhangi bir bölümden yaralanabil- mekte ve bu ilgili beyin hemisferinin infaıktı ile sonuçlanmaktadır. Klinik semptomlar, şuur kaybı, hemi- parezi, afazi, Horner sendromudur. Bunlar tipik olarak saatler ya da günler sonra ortaya çıkabilmektedir. Karotis arter yaralanması bir dış yaralanma ile birlikte olabilir ve ilk anda saptanmayabilir ya da boyun veya kafa travması ile ilişkisi kurulmayabilir. En yaygın mekanizma, boyun travması ve boyun hiperekstansiyonu olarak düşünülmektedir. Sunulan olgularda erken tanının önemi vurgulanmaktadır. Eğer cerrahi müdahale olanağı olsa ölüm ile sonuçlanmayabileceği belirtilmektedir. MOTORLU TAŞIT KULLANIRKEN ATEŞLİ SİLAH İLE İNTİHAR - EK İKİ OLGU Suicide by Gunshot While Driving a Motor Vehicle - Two Additional Cases Murphy GK. Am J Forensic Med Pathol. 1997; 18(3):295-8. Motorlu taşıtla intihar genel olarak beklenenden daha sık olarak oluşmaktadır ve kanıtlamak çok zor olabilmektedir. Motorlu taşıt kullanırken diğer yollarla intihar çok seyrektir. Daha önce otomobil kullanırken ateşli silahla intihar eden iki olgu sunulmuştu. Motorlu taşıt kullanırken intihar eden iki olgu daha sunulmaktadır. Her bir olgu depresyonlu genç erkeklerdi ve intihar etmek amacı ile ateşli silahlan aldıkları belirtilmiş ve eyaletlerarası otoyolda motorlu taşıt kullanırken kendilerini vurmuşlardı. İntihar serilerinin olağan bulgularının tersine, dört olgunun üçünde intihar notu ya da notları bıraktıkları rapor edilmiştir. İçinde tek kişinin bulunduğu tek taşıtlı kazalar gerçekte direksiyon başında iken intihar olabilir. Motorlu taşıtla intihar gibi gönünen olgular ise gerçekte bir cinayeti saklama amacı güdebilir. Adli tıbbi birimlerde içinde tek kişinin bulunduğu tek taşıtlı ölümcül kazalarda rutin olarak tam bir otopsinin yapılması zorunludur. Böylece kuşkuya yer bırakmaksızın ölüm nedeni ve orijini belgelenebilmektedir

    Dergilerden Özetler

    No full text
    ADLİ CAM DELİLİN BİR BAYESİAN YORUMUNDA GEÇİŞ İHTİMALİNİN TAYİNİ Assessing transfer probabilities in a Bayesian interpretation of forensic glass evidence. Curran JM, Tnggs CM, Bucketon JS, Walsh KAJ, Hicks T. Bir kişi cam kırdığında, çok küçük parçacıklardan bir kısmı o kişiye geçebilir. Suç eyleminde cam kırılmışsa bu parçacıklar delil olarak kullanılabilinir. Bu kanıtın bir Bayesian yorumu geçiş ihtimalini tayin edecek adli bilimcinin kabiliyetine güvenir. Bu çalışma ihtimalin belirlenme sorununu inceleyerek bazı çözümler önerir. DIŞ YÜZEYLERDE BULUNAN BOYALI TEKSTİL İPLİKLERİNİN YOĞUNLUĞU The population of coloured textile fibres on outdoor surfaces Gneve MC, Biermann T. Science and Justice 1997; 37/ 4 : 231-9. İplik uzmanları çeşitli dış yüzeylerden elde edilen karışık iplik materyalin incelemesini yaparlar. Adli incelemelerde dış yüzeylerden toplanan ipliklerin değerlendirilmesi normal popülasyondaki bilgiler yeterli olmadığında çok zordur. Çalışmada bulunan materyaller ayrı olarak değerlendirilmiş (33), popülasyondan elde edilen iplikler şekline, rengine ve uzunluğuna göre sınıflandırılmıştır. Selülozik ipliklerin sıklığı oldukça fazla bulunmuştur. (% 92). Renksiz kotonlar her yüzeyde saptanmıştır. Mavi pamuk iplikler üçü hariç her yüzeyde görülürken gri/ siyah ve kırmızı pamuk iplikler yüzeylerin çoğunda tesbit edilmiştir. Sentetik iplikler büyük oranda seyrek olarak bulunmuşlardır. Vizkozlar daha sıkça belirlenmiştir. Bulunan ipliklerin çoğu bir milimetreden daha aşağıda ölçülmüştür; daha uzun ipliklerin sıklıkla başka yerlere taşınarak gittikleri anlaşılmıştır. RENKLİ AKRİIİK İPLİKLERİNİN ITIR TAYFINDA BULUNAN KARAKTERİSTİK BOYA EMİŞ PİKLERİ Characteristic dye absorption peaks found in the FTIR spectra of coloured acrylic fibres. Gneve MC, Griffin RME, Malone R. Science and Justice 1998 ; 38/1 : 27-37. FTIR mikrospektroskopi kullanılarak kaydedilen tayfın geliştirilen kalitesi, boyanmış akrilik ipliklerinin tayflarından elde edilen bilgiye kıyasla çok daha fazlasının elde edilebilineceği anlamına gelmektedir. Polimer madde tarafından oluştuaılan asıl emilime ek olarak iplik boyasından kaynaklanan ilave emilmelerde sık sık görülmektedir. Çalışma, eh güçlü ve en sık kullanılan boya bantlarının bazılarını, bilinen boyalarla işlenmiş ipliklerden elde edilen tayfın yardımıyla açıklamak için yapılmıştır. İplikteki boya konsantrasyonu yeterli olduğunda, kullanılan boyanın türü hakkında bazı genel gözlemler yapmak mümkündür. HPLC veya FTIR - Raman spektroskopisi ile birlikte ileri araştırmalar yapmak mümkün olacaktır. HALKA AÇIK YERLERDEKİ KOLTUKLARDA HEDEF İPLİK ÇALIŞMASI A target fibre study on seats in public houses Kelly E, Griffin RME. İngiltere genelinde halka açık yerlerdeki koltuklarda mavi yün ipinin tayini için rasgele seçilen örneklerde hedef iplik araştırması yapılmıştır. 80 koltuktan iplik lifleri alınarak incelenmiştir. Dört koltukta aynı iplikten örnekler bulunurken bunlardan beş aynı örnek tek bir koltukta tesbit edilmiştir. Toplam 292 iplik tanımlanmıştır; dokuz iplik mikroskopi, mikrospektroskopi ve ince tabaka kromotografi incelemesinden sonra hedef iplikle karşılaştırıldığında ayııdedilemez bulunmuştur. Ancak bunlardan sadece ikisinin bir boya bileşiminde görünür olmasına rağmen TLC analizinden sonra da hala ayırdedileme- diği gözlemlenmiştir. ISIRIK İZLERİNİN TESBİTİNDE DİJİTAL GÖRÜNTÜLEME TEKNİĞİ İLE KARŞILAŞTIRMA Digital image cross-correlation technique for bite mark investigations Naru A, Dykes E. Science and Justice 1997; 37/4 : 251-8. Isırık izlerinin analizinde kopyalama ve üstüste koyarak karşılaştırma metodlarının kullanıldığı pek çok yöntem tanımlanmıştır. Ancak tüm sonuçlar sübjektif kararlara dayandırılmıştır. Bu çalışma araştırıcının sübjektifliğini ortadan kaldırıcı, ısırık izlerinin karşılaştırılmasında interaktif olmayan bir metodu, dijital görüntü bağlantısını sağlayan bir tekniği ortaya koymayı amaçlıyor. Çalışmada gerçek bir yaralanmanın imajı ve şüphelinin diş kalıbı dijital yöntemlerle karşılaştırılmış ve bir algoritm bağlantısıyla incelenmiştir. Böylece şüphelinin diş yapısı ve izin imajı arasında katsayısal ölçümler yapılabilme olanağı ortaya çıkmıştır. Bir imaj, yara ile şüphelinin diş izi arasında maksimal bağlantı kurmayı sağlar. Bu yöntem, yapay izlerin oluşturulduğu bir gruba uygulanmıştır. Gerçek izlerin bulunduğu bir seride ise en büyük bağlantı grup içine karışmayan bir olguda bulunmuştur. Sebep ve sonuçlar tartışılmıştır

    Dergilerden Özetler

    No full text
    GÖZ YARALANMASI OLAN KİŞİLERDE YAPILAN BİR ÇALIŞMA A Study on patients presenting with injuries to the eye N.L. Abeyasinghe. J. Clinical Forensic Medicine 1997; 4/2 : 77-80. Gözün travmaya çok hassas bir organ olması nedeniyle göz yaralanmaları sıkça ortaya çıkan olaylardır. Bu çalışma göz yaralanmalarının gerçek nedenlerini belirlemeyi ve bu şekildeki yaralanmaların neden olduğu görme kaybının derecesini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bir yıllık dönemde adli tıbbi muayenesi yapılan toplam 191 kurban cins, yaş, travma tipi ve görme kaybının derecesine göre incelenmiştir. Bu çalışma grubundaki kurbanların çoğu saldırı sonrası yaralanmaları olduğunu iddia etmişlerdir. Silah kullanımı ve göz yaralanmasının ağırlık derecesi arasında herhangi bir bağlantı kurulamamıştır. Kurbanların çok azında asit yanığı görülmekle birlikte, görme kaybı derecesinin ağırlığı açısından en ağır hasarlar bu grupta oluşmaktadır. YÜKSEK DOZ ALKOL ALIMI İLE İNTİHAR Suicide by alcohol overdose M.N. Michalodimitrakis, R. La Grange, A.M. Tsatsakis J. Clinical Forensic Medicine 1997; 4/2 : 91- 4. İntihar girişiminde bulunan kişinin vücudunda alkol sıkça saptanabilen bir maddedir. Alkol, intihar girişiminde bulunacak kişinin yaşamını sonlandırmada ortaya çıkabilecek son içgüdüsel direnmeyi azaltmak amacıyla kullanılabilir. Özellikle kanserli hastalarda görülen intihar girişimleri birbirlerine benzer özellik- dedir. Depresyon içerisindeki kanserli bir kişi alkolü sıklıkla duygularını baskılamak amacıyla kullanır. Ancak akut entoksikasyon düşüncesiyle ve kendini öldürme amacıyla kullanımı nadirdir. Bununla birlikte bu çalışmada iki şişe ispirto içerek intihar eden kanserli bir hastadan elde edilen sonuçlar bildirilmiştir. Postmortem kalp kanı ve göziçi sıvısında alkol seviyeleri 9.0 ve 6.2 mg/ml olarak bulunmuştur. CAM PARÇALARININ ELEMENTAL BİLEŞİMİNİN ÖLÇÜLEREK ADLİ DELİL OLARAK KULLANIMI. The interpretation of elemental composition measurements from forensic glass evidence : I JM curran, CM Triggs, JR Almirall, JS Buckleton, Kaj Walsh. Science and Justice 1997: 37/4: 241 - 4. Bir insan cam kırdığında, cam parçalarının elbiselerinin üzerinde tesbit edilebileceği bilinmektedir. Bu parçalar suçu işleyen kişinin saptanmasında delil olarak kullanılabilir. Camın elementer bileşiminin tespitine dayanan yeni çalışmalar bu verilerin değerlendirilmesi için oluşturulacak bir çerçeveye ihtiyaç göstermektedirler. Geleneksel çalışmalarda ise her element için ortalama konsantrasyon ve standart deviasyonun bilinmesi ve ortalamaların “3 sigma” kuralı ile karşılaştırılması, ayrıca her element için “strict range overlap” ile uygun kriterlerin kıyaslanması esası ele alınmaktadır. Bu çalışma yeni bir istatistik testin 3 sigma kuralına göre olan avantajlarını göstermektedir. KAN VE İDRARDAN BENZOLÜN SOLİD FAZDA AYRIŞTIRILMASI Solid-phase extraction of benzhexol from blood and urine. KA Hadid. Science and Justice 1997; 37/4 : 265-8. Standart olarak papaverin ve HCX solid-faz kullanımı ile kan ve idrarda benzolün ayrıştırılması kolay ve güvenilir bir yöntem olarak sunulmaktadır. Maddenin belirlenmesi ve ölçümü non-polar gaz kro- motografisinde ve NPD arayıcısı ile yapılmaktadır. İntra-assay %5,5’lik ve inter-assay % 8.0’lık bir değişimde başarı % 90’nın üstündedir. Bu yöntem gerçek kan ve idrar örneklerinde benzol’ün konsantrasyonunu ölçmek için başarıyla kullanılmıştır. Kanda ve idrarda tespit edilebilen limitler 1.0 ng/ml ve 0.5 ng/ml sınırlarındadır. Bu yöntem adli ve klinik analizlerde kullanım için çok uygundur. ÇOCUK İSTİSMARI MUAYENESİNİN ARAŞTIRILMASI Child abuse examination enquiry R.A.A.R. Lawrence J. Clinical Forensic Medicine 1997 ; 4/2 : 73-6. İngiltere'de polis araştırma merkezinde çocuk istismarı kurbanlarının muayenesi, değişen protokol ve prosedürler çerçevesinde rapor edilmiştir. Polis araştırma merkezinde çalışanlar bu tip olaylarda detaylı bir soruşturma formuna uymak zorundadırlar. Form isimsizdir. İçerisinde cinsiyet, çalışma bölgesi, eğitim seviyesi, çocuk hekimi ile birlikte muayeneye katılma protokolü ve prosedürü, ayrıca ırza geçmenin gerçekleştiği cinsel istismar olgularında dijital veya aletli muayene ile ilgili bölümler vardır. Araştırmada bunların % 47,7’si uygun olarak cevaplandırılmıştır. % 74.7’sinde cevaplayan kişi erkekti. % 85.3’ ü tüzüğe uygun hareket etmiş, % 69.8’i muayenede uygun hazırlanmış muayene bölümlerini kullanırken, °/o 8.8’i polis merkezlerindeki olanaklardan yararlanmıştı. % 79.2’i muayenede öncülük rolünü ad li hekimin alması gerektiğini savunarak, çalışmaya prosedüre uygun olarak katıldıkları için memnuniyetlerini belirtmişlerdi. Klinik bulgular % 35.2 tarafından not alınmış, katılımcıların % 23.2’si kolposkop kullanılması gerektiğini, ancak bunun ürkütücü olduğunu söylerken, sadece % 3-4’ü kolposkop kullanmıştır Çocuk istismarı kurbanlarının muayenelerinde yapılan prosedür ve protokol değişimleri etkili olmuştur. Bölümler arasında kurulacak daha fazla iletişim ve işbirliği, çocuğun ihtiyacı olan ilgiyi görmesini sağlayarak kesin kararın daha rahat verilmesine olanak oluşturacaktır. FAZLA MİKTARDA MADENİ PARA YUTULMASI İLE GELİŞEN ÇİNKO ZEHİRLENMESİ Zinc Toxicity Following Massive Coin Ingestion Bennett DR, Baird CJ, Chan K, Crookes PF, Bremner CG, Gottlieb MM, Naritoku WY. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(2):148-15. Bu, fazla miktarda madeni para yutulması ile gelişen çinko zehirlenmesi sonucunda görülen ilk bildirilmiş ölüm olgusudur. Hastenede yattığı dönemde şizofren bir hastanın mide-bağırsak sisteminden dört yüz altmış bir adet madeni para çıkarılmıştır. Bunların bir çoğu mide sıvıları ile uzun süren temas neticesinde ciddi şekilde erimiş olan ve esas olarak çinko içeren 1981 sonrası penny’ler idi. Hastada çinko zehirlenmesi ile uyumlu lokal korrozif ve sistemik klinik belirtiler bulunmaktaydı. Hasta yatışından 40 gün sonra multipl organ yetmezliği sonucunda ölmüştür. Otopside alınan böbrek, pankreas ve karaciğer biyopsilerinde yüksek düzeyde çinko ve sırasıyla akut tubuler nekroz, orta şiddette fibrosis, ve akut masif nekroz tespit edilmiştir. Değişik organlardaki çinko zehirlenmesinin etkileri, bakır emiliminin bozulması, tedavi ve prognoz tartışılmıştır. POSTMORTEM İNTERVALİN GÖZ İÇİ SIVISI ÖRNEKLEMESİ İLE SAPTANMASI Determination of Postmortem Interval by Sampling Vitreous Humour Ross A. James, Paul A. Hoadley, Brett G. Sampson. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(2):158-62. Göz içi sıvısı analizi ile posmortem intervalin tahmin edilmesi, kan ve beyin omurilik sıvısının analiz edilmesinden daha avantajlıdır. Potasyum ve hipo- ksantin (Hx) gibi belirli maddelerin göz içi sıvısında postmortem dönemde lineer arttığı gösterilmiştir. Bu çalışmada postmortem intervalleri bilinen 100 olguda potasyum ve hipoksantin ölçülmüştür. Bulunan değerler daha önce yayınlanmış üç çalışmada verilen formüllerde kullanılmış ve formüllerin geçerliliği değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerde basit lineer reg- resyon analizleri yapılmış ve postmortem intervalin tayininde yeni formüller geliştirilmiştir. Bu formüller ile yapılan tahminler diğer yayınlanmış formüllere göre daha doğru sonuçlar vermiştir. Hem potasyum hem de hipoksantin (Hx) değerlerinin birlikte kullanılmasının her şartta daha doğru sonuçlandığı görülmüştür. İNSAN KALINTILARININ KİMLİKLENDİRİLMESİ İÇİN LOMBER OMURLARIN RADYOGRAFİK KARŞILAŞTIRMASI Radiographic Comparison of the Lumbar Spine for Positive Identification of Human Remains - A Case Report Valenzuela A. Am J Forensic Med Pathol. 1997; 18(2):215-6. Kimliği bilinmeyen bir kadavrada lomber omurları gösteren antemortem ve postmortem batın grafileri karşılaştırılmıştır. Üçüncü, dördüncü ve beşinci lomber omurda yaygın osteoporoz, spinal ve transveıs çıkıntıların belirginliği, sağ lomber skolyozdaki eşit açılanma gibi özelliklerin birbirine uyduğu gösterilmiştir. Kimliklendirmede kullanılan yöntemlerin eleştirisi sunulmuştur. TRAVMATİK KAROTİS ARTER DİSEKSİYONU Traumatic Carotid Artery Dissection Opes kin K. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(3):251-7. Travmatik karotis arter disseksiyonu adli tıbbi pratikte ölüm nedenleri arasında seyrek olarak görülmektedir. Tipik birçok özellikler gösteren üç travmatik karotis arter diseksiyon olgusu sunulmaktadır. Genellikle kafa ve boyna yönelik travma hikayesi bulunmaktadır ve en yaygın neden motorlu araç kazalarıdır. Karotis arter, ana karotis kolundan başlayarak kaver- nöz sinüse kadar herhangi bir bölümden yaralanabil- mekte ve bu ilgili beyin hemisferinin infaıktı ile sonuçlanmaktadır. Klinik semptomlar, şuur kaybı, hemi- parezi, afazi, Horner sendromudur. Bunlar tipik olarak saatler ya da günler sonra ortaya çıkabilmektedir. Karotis arter yaralanması bir dış yaralanma ile birlikte olabilir ve ilk anda saptanmayabilir ya da boyun veya kafa travması ile ilişkisi kurulmayabilir. En yaygın mekanizma, boyun travması ve boyun hiperekstansiyonu olarak düşünülmektedir. Sunulan olgularda erken tanının önemi vurgulanmaktadır. Eğer cerrahi müdahale olanağı olsa ölüm ile sonuçlanmayabileceği belirtilmektedir. MOTORLU TAŞIT KULLANIRKEN ATEŞLİ SİLAH İLE İNTİHAR - EK İKİ OLGU Suicide by Gunshot While Driving a Motor Vehicle - Two Additional Cases Murphy GK. Am J Forensic Med Pathol. 1997; 18(3):295-8. Motorlu taşıtla intihar genel olarak beklenenden daha sık olarak oluşmaktadır ve kanıtlamak çok zor olabilmektedir. Motorlu taşıt kullanırken diğer yollarla intihar çok seyrektir. Daha önce otomobil kullanırken ateşli silahla intihar eden iki olgu sunulmuştu. Motorlu taşıt kullanırken intihar eden iki olgu daha sunulmaktadır. Her bir olgu depresyonlu genç erkeklerdi ve intihar etmek amacı ile ateşli silahlan aldıkları belirtilmiş ve eyaletlerarası otoyolda motorlu taşıt kullanırken kendilerini vurmuşlardı. İntihar serilerinin olağan bulgularının tersine, dört olgunun üçünde intihar notu ya da notları bıraktıkları rapor edilmiştir. İçinde tek kişinin bulunduğu tek taşıtlı kazalar gerçekte direksiyon başında iken intihar olabilir. Motorlu taşıtla intihar gibi gönünen olgular ise gerçekte bir cinayeti saklama amacı güdebilir. Adli tıbbi birimlerde içinde tek kişinin bulunduğu tek taşıtlı ölümcül kazalarda rutin olarak tam bir otopsinin yapılması zorunludur. Böylece kuşkuya yer bırakmaksızın ölüm nedeni ve orijini belgelenebilmektedir

    Türkiye’de Adli Belge İncelemesinde Bilirkişilik Sisteminin Değerlendirilmesi

    No full text
    Adli belge incelemesi, adli bilimlerin önemli çalışma alanlarından birisidir. Çalışmamız, yurdumuzda adli belge incelemesi ile ilgili bilirkişilik uygulamalarının nasıl, hangi kuruluşlarda, kimlerce ve hangi prensiplerle yapılmakta olduğunu irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla bilirkişiliği düzenleyen kanun maddeleri, bu konuda çalışan resmi bilirkişi kuruluşları, bu kuruluşlarda yer alan adli belge inceleme laboratuvarları, bu laboratuvarların iş yükleri, teknik ve eleman kapasiteleri, eleman seçimlerinde uygulanan prensipler, adli belge incelemesi alanında özel bilirkişilik uygulamaları ile Adli Tıp Uzmanları Derneği ve Adli Bilimler Derneği' nin tüzükleri incelenerek tartışılmıştır. Elde edilen veriler, adli belge incelemesinde yurdumuzda yeni yasal düzenlemeler yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Böylece uygulamada, belirlenmiş çalışma standartları ve eğitim kurallarının oluşturulması ve ayrıca istismarı önlemek amacıyla yeterli denetimlerin yapılması sağlanacaktır. Bu da ancak yasal düzenlemelerin yanı sıra, tüm bilirkişilik alanlarında geçerli olduğu gibi meslek örgütlerinin yapacağı iç düzenlemeler ile mümkün olabilecektir. Anahtar Kelimeler: Adli Tıp, Adli Bilimler, Adli Belge İncelemesi, Grafoloji, Kaligrafi

    Aile İçi Bir İstismar Olgusu

    No full text
    Aile içi istismar, bireyler arası kültürel, ekonomik ve sosyal değişimler göstermekle birlikte genellikle erkeğin kadın üzerinde hakimiyet sağlama ve toplumsal kuralları belirleyen erkek egemen ideolojiye dayandığından, yoğun olarak kadına yönelik çeşitli istismar davranışları şeklinde karşımıza çıkmaktadır Sunulan olgu 25 yaşında, 3 yıllık evli, yüksek okul mezunu kadın olup İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Polikliniğine fiziksel ve cinsel istismar öyküsü ile başvurmuştur. Anabilim dalımızda yapılan muayenesinde; yaygın travma bulgulan tespit edilmiş olup, mevcut lezyonlar fotoğraflandırılmıştır. Psikiyatri anabilim dalından istenen konsültasyon sonucunda, travma sonrası stres bozukluğu tanısı konan kişinin, mevcut bulgularının aile içi şiddet öyküsü ile uyumlu bulunduğu kanaatine varılmıştır. Çalışmamızda benzer aile içi şiddet olgularının değerlendirilmesinde, fiziksel bulguların yanışına psikiyatrik değerlendirmenin de dikkate alınmasının düzenlenecek raporun sonucunu belirlemedeki rolü ve önemi tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Aile içi şiddet, Fiziksel travma, travma sonrası stres bozukluğ

    Dergilerden Özetler

    No full text
    ANİ BEBEK ÖLÜMÜNE PATOLOJİ AÇISINDAN YAKLAŞIM - ANLAŞMA VEYA KARARSIZLIK? The Pathological Approach to Sudden Infant Death - Consensus or Confusion? RW Byard, LE Becker, PJ Berry, PE Campbell, K Fitzge- rald, JMN Hiltorı, HF Krous, TO Rogrıum AmJ Forensic Med Pathol 1996;17(2):103-5. Ani bebek ölümü sendromu (ABÖS) ile ilgili temel sorun, otopsiyi yapan hekim tarafından diğer ani bebek ölüm nedenlerini araştırma ve dışlama işlemlerine gösterilen özenin derecesine bağlı bir eleyici tanı olmasıdır. Ama dikkatli bif otopsi yapıldıktan sonra bile, sadece patolojik zemine dayanarak kasıtlı ya da kaza sonucu oluşan asfiksiyi ani bebek sendromundan ayırmak mümkün olmayabilir. Ayrıca, ülkelerin kendi içinde veya ülkeler arasında protokoller farklıdır. Yatağında ölü bulunan ve ABÖS olarak tanımlanan her bebeğe otopsi yapılmamaktadır. Bu çerçevede ABÖS tanısı konamadığı ve ölüm nedeninin saptanmadan kaldığı vurgulanmalıdır. Olası etyolojik mekanizmaların (ki bunlar kompleks, birden fazladır ve birbirleri ile ilgili değildir) anlaşılma eksikliği nedeni ile ilgili diğer güçlükler de ortaya çıkmaktadır. Makroskopik inceleme ve cesedin disseksiyonundan sonra histolojik muayene, araştırma ve saklama için dokuların alıkonulması da dava ile ilgili bir sorun olabilir. İkinci ABÖS global strateji toplantısında (Stavan- gerda yapılmıştır) aşağıdaki asgari standardlar savunulmuştur. Toplum ve ailenin yararına, tüm beklenmeyen bebek ölümleri tam olarak incelenmelidir. Ölüm nedeni ve şeklinin saptanması için aşağıdakilerin yapılması gereklidir. 1. Olay yeri ve çevresinin değerlendirilmesi eğitimli ve işin uzmanı kişiler tarafından yürütülmelidir. 2. Bebeğin veya çocuğun ve ailenin öyküsünü de içeren anamnez gözden geçirilmelidir. 3. Ayrıntılı otopsi ve uygun yardımcı çalışmalar yapılmalıdır. 4. Olgu baştan başa gözden geçirilmelidir. Bu noktalar tüm patologlar tarafından onaylanmıştır. Aynı toplantıda, ABÖS’un 1969’daki “öyküsünde beklenmeyen ve yapılan postmortem muayenesinde uygun ölüm nedeni gösterilemeyen bir bebeğin veya genç çocuğun ani ölümü” şeklindeki tanımı onaylanmıştır. Ek olarak, uyuma pozisyonu ile ilgili aşağıdaki durum tanımlanmıştır. “Yüzüstü pozisyonda uyuma ABÖS’u arttırmaktadır”. Aksine bir kanıt bulunamadığında, bu ölümler ABÖS olarak tanımlanmalıdır. Pozisyonel asfiksi tanımı yapmak spekülatiftir ve bu koşullarda kullanılmamalıdır. Bu koşullar üçüncü (Australia) ABÖS global strateji toplantısında da (Mayıs 1995) patoloji delegeleri tarafından desteklenmiş ve olguyu daha ayrıntılı incelemek ve ailesine yardım edebilmek için postmortem muayenede alınan örneklerin saklanmasını de içeren ayrıntılı bir otopsi ve uygun yardımcı çalışmalar yapılması tavsiye edilmiştir. Global strateji toplantısında buna ek olarak, yasaların halen bulunmadığı yerlerde bu tavsiyeleri kolaylaştırmak amacıyla yasaların oluşturulması için etkin uğraş gerektiği de belirtilmiştir. YAYGIN AKSONAL HASAR: BİR SALDIRI OLGUSUNDA MEKANİZMA Diffuse Axonal Injury: Its Mechanism in an Assault Case T Imajo AmJ Forensic Med Pathol 1996;17(4):324-6. Yaygın aksonal hasar, aksonların tamir edilemeyen kopması nedeniyle oluşmaktadır. Bu çalışmada; görgü tanığı bulunan bir saldırıda oluşan yaygın aksonal hasar anlatılmaktadır. Saldırı yerde yatan mağdura çok sayıda tekme atılması şeklinde olmuştur. Tekmelerin hareket yönü vücut uzun eksenine diktir. Böylelikle, her bir vuruşta mağdurun başı nisbeten serbest olarak hareket etmiş ve bir yandan diğer yana -hatta dönerek- şiddetli bir şekilde sarsılmış, hızlanma/yavaşlama ile sonuçlanmıştır. Makroskopik olarak beyinde herhangi bir patolojik değişim olmamasına rağmen corpus callosum'da mikroskopik litik lezyonlar mevcuttu. Bu değişim yaygın aksonal hasarın (Adams sınıflaması) ikinci evresi ile uyumlu idi. Adams ve arkadaşları yaygın aksonal hasarın karakteristik özelliklerini bir üçleme olarak tanımlamışlardır: Aksonların mikroskopik şişm'esi (retraksiyon balonları), cotpus callosum’da ve aynı zamanda rostral beyin sapının dorsolateral kadranlarında makros- kopik olarak görülebilen sınırlı lezyonlar. Adams ve arkadaşları yaygın aksonal hasarı üç evrede tanımlamışlardır. Evre l.de beyin küresi beyaz maddede, cor- pus callosum, beyin sapı ve daha az sıklıkta beyincikte aksonal hasarın histolojik delili, Evre 2.de Evre 1.e ek olarak sınırlı corpus callosum lezyonu, Evre 3-de ise Evre 2.ye ek olarak rostral beyin sapının dorsolateral kadranı veya kadranlarında sınırlı lezyon tanımlanmaktadır. KİMLİĞİ BELİRSİZ YANIK İNSAN KALINTILARININ ORAL OTOPSİSİ: Yeni bir teknik Oral Autopsy of Unidentified Burned Human Remains: A New Procedure J Fere ira, A Ortega, A Avilla, A Espina, R Leendertz, F Barrios Am J Forensic Med Pathol 1997;18(3):306-11. Adli diş hekimliği, adli tıbbi araştırma ve kimliklendirme işlemlerinde önemli rol oynamaktadır. Oral muayene ölüm sonrası değişiklikler nedeniyle, özellikle kömürleşmiş cesetlerde zor olabilir. Bu yazıda yeni bir oral otopsi tekniği sunulmaktadır. Bu otopsi tekniği, ağız içi boşluğuna girmek amacıyla, kimliği belirsiz yanık insan kalıntılarında uygulanmak için tasarlanmıştır. Eğer ölüm öncesi diş kayıtları yok veya bulunması mümkün değilse, bu teknik tutucu aile üyelerinin ya da diğer kişilerin görerek tanımasına izin verebilecek şekilde cesedin yüz görünümünü korumaktadır. Aynı zamanda, bu teknik otopsiyi yapan uzmanların da uygun koşullarda çalışmalarına izin vermekte ve kitle felaketleri gibi zor çalışma koşullarında kullanılabilmektedir. Bu otopsi işleminin tanımı a. Kalıntıların kimliklendirmeye uygun fotoğrafları (yüzün önden ve yandan görünümleri) b. Kesiler. 1. Üst taraf kesisi: Bir kulak tragusundan diğerine nasal çentiği içine alacak şekilde. 2. Alt taraf kesisi. Alt çene kemiğinin çene ucu çıkıntısından (pıotuberentia mentalis)'başlar. Her iki yanda alveoler çıkıntılar boyunca kemik alt kenarına parelel arkaya doğru devam edip alt çene kolunu (ramus mandíbula) geçince sonlanır. 3- Yan kesiler: Alt çene kolunu geçip sonlanan alt kesi uçları ile kulak tragusları hizasındaki üst kesi uçları her iki yanda da birleştirilirler. c. Dudak ve yanak dokuları dikkatlice çıkartılır. Bu işlem alev ve ısının yapmış olduğu değişiklikler nedeni ile zor olacaktır. d. M.pterygoideus medialis, alt çene eklem çıkıntısı (processus condylaris) ve temporomandibular eklemin kapsül bağlarının kesilmesi. e. Alt ve üst diş kemerinin incelenmesine ve olgunun fotoğraflarının çekilmesine izin verecek şekilde alt çene kemiğini çekerek ağız içi boşluğun açılması. f. Ağız içinde bulunan protezlerin, çıkabilen oı- todontik/ortopedik aletlerin ve herhangi bir yabancı cismin çıkarılması. g. Ağzın diyagramda gösterilmesi. h. Şekil anomalileri, diş pozisyonu ve boyutlarının tanımlanması. i. Oklüzyon tipinin diyagramda gösterilmesi. j. Gerekli ise, üst ve alt çene kemiklerinin in situ oklüzyal radyografilerinin çekilmesi. k. Alt çene kemiğinin orijinal pozisyonuna konularak ağzın kapatılması. 1. Cesedin yüz görünümünü koruyacak şekilde önceden çıkartılan yumuşak dokuların yerine konması. m. Protez, ortopedik ve ortodontik aletlerin tanımlanması . Diğer özellikleri yanında bu aletlerin üretiminde kullanılmış materyal ve plan tipi göz önünde bulundurulmalıdır. n. Toplanan bilgi aileden ve ölenin diş hekiminden alınan veriler ile karşılaştırılmalıdır. İKİ GENÇ KARDEŞİN KLİNİK ve TOKSİKOLOJİK BİLGİLERİ ve BİRKAÇ DEFA HASTANEYE BAŞVURUP ÖLEN BİR KARDEŞİN OTOPSİ BULGULARI “MUNCHAUSEN SYNDROME BY PROXY”’İ DÜŞÜNDÜREN DELİLLER Clinical and Toxicological Findings in Two Young Siblings and autopsy Findings in One Sibling with Multiple Hospital Admissions Resulting in Death Evidence Suggesting Munchausen Syndrome by Proxy JL Valentine, S Schexnayder, JG Jones, WQ Stumer Am J Forensic Med Pathol 1997;18(3):276-81. 15 aylık kız çocuğu birkaç defa acil servise getirilmiş ve ilk müracaatında ebeveynin verdiği öykü boğaza yabancı cisim kaçması, ani solunum durması ve nöbetti. Kız çocuğu ilk olarak konvulsiyon hareketleri ile birlikte birkaç bayılma episodunu takiben hastaneye getirilmiş ve atipik nöbet hastalığı teşhisi ile mephobarbital verilerek taburcu edilmiştir. Taburcu edildikten bir gün sonra, acil servise tekrar getirilen kız çocuğunun solunum ve dolaşımı durmuştu. Uzun süreli resüsite edilmiştir. İki gün sonra kız çocuğuna beyin ölümü tanısı konmuştur. Ölüm öncesi ve sonrası yapılan toksikolojik analiz sonucunda ölüm nedenini açıklamayan birkaç kaydedeğer olmayan bulgu saptanmıştır. Nöropatolojiyi de içeren otopsi bulguları herhangi bir önemli hastalık tanımlamamıştır. Yaklaşık olarak üç ay sonra, ölen kız çocuğunun dört aylık kız kardeşi ani solunum durması ve nöbet şeklinde benzer öykü ile acil servise getirilmiştir. Hastaneye müracaatından iki gün sonra içinde çok sayıda küçük tanelerin bulunduğu dışkı örneği alınmıştır. Bu örneğin gaz kromotografisi-kütle spektrofotometri ile yapılan analizinde içinde lorazepam ve temazepam bulunduğu saptanmıştır. Bu bebekte ani solunum durması episodları üstüne belirtilen benzodiazepamların rolü bilinmemektedir. Ama bebekte bu tip küçük parçaların bulunması ebeveynin huzursuz ve sinirli davranmalarına neden olmuştur. Bu davranışlar da şüpheli Munchausen Syndrome by Proxy tanısı konmasına neden olmuştur. Ebeveynden yaşayan asemptomatik iyileşen kız kardeşin alınması için adli makamları ikna eden bu çalışmalar sonuçlandığında teşhis kuvvetlenmiştir. AİLE İÇİ ŞİDDET: ADLİ HEKİMLERİN ROLÜ VAR MI? Domestic violence: Do forensic physicians have a role? MM Stark, DJ Jones, J Howitt J Clinical Forensic Med 1997;4:59-63. Güney Londra’da altı ayı aşkın bir sürede aile içi şiddete uğrayan olgularda adli hekimin rolü incelenmiştir. Çalışmanın amacı aile içi şiddetin karakteristik özelliklerini belirlemek, kişilerin öncelikli olarak koruyucu hekimlik birimleri veya diğer benzer organizasyonlarla bağlantılarını sağlamanın ve adli hekim ile kişinin rutin takibini yapan pratisyen hekim arasında doğrudan iletişim kurmanın önemini vurgulamaktır. Çalışmanın sonuç kısmında adli hekimin kişinin iznini alarak kurban ve saldırgandaki (her nekadar pek çoğunda minör yaralanmalar olsa da) yaralanmaları belgelemesinin vazgeçilmez rolü, tıbbi tedavide gerekli bilgileri vererek ve koruyucu hekimlik görevini de üstlenerek destek üniteler konusunda gerekli yönlendirmeyi sağlamadaki önemi belirtilmiştir. İŞKENCE MAĞDURLARINDA KRONİK AĞRI Chronic Pain in Torture Survivors AB Thomsen, JB Madsen, KS Nielsen, EJ Eriksen Torture 1997;7(4):118-21. İşkence, yaşamı pek çok farklı şekilde zorlayan ağır sekeller ile ilişkili olabilir. Ağrı işkence kurbanlarında çoğunlukla işkenceden pek çok yıl sonra etkinlik kazanan ve sıkça görülen bir şikayettir. Seçilmiş işkence kurbanlarından oluşan bir grupta titiz bir ağrı analizi hastalarda çeşitli lokalizasyonlarda ağrı şikayetleri olduğunu göstermiştir. Ağrı nosiseptif, vis- eral veya nöropatik olarak tanımlanmıştır. Çalışmadaki bütün hastalar işkence kurbanlarında görülene çok benzer teşhis edilemeyen nöropatik ağrılardan yakınmaktadır. Bu ağrılar ile fiziksel şiddetin dört tipinde ortak olarak saptanan spesifik nöropatik ağrı sendromu arasında bağlantı kurmak mümkün olmuştur. Genel olarak kronik ağrı hastalarına uygulanan multidisipliner tedavi ilkelerinde olduğu gibi nöropatik ağrıyı ve zedelenmiş sinirlerin patofiz- yolojisini de anlayabilmek işkence kurbanlarının klinik analizine bağlıdır. 12 YAŞINDAKİ BİR KIZ ÇOCUĞUNUN OTOİMMUN ADDİSON HASTALIĞINA BAĞLI ANİ ÖLÜMÜ Sudden Death due to auto-immune Addison’s disease in a 12-year-old girl AM Al Sabri, N Smitb, A Busuttil Int J Legal Med 1997;110:278-80. Adrenokortikal yetmezlik şikayeti olan 12 yaşındaki bir kız çocuğunda gastroenterite benzer semptomlar ile serebral ödem ve ölümle sonlanan ciddi elektrolit ve asit/baz bozukluğu şikayetleri ortaya çıkmıştır. Otopside canlı hücrelerde eozinofili ve genişleme ile adrenal kortekste tükenme bulguları saptandı. Ante mortem kanda antiadıenal otoantibodilerin bulunduğu ve düşük aldosteron seviyesi ile yüksek ACTH ve kortikal seviyeleri tespit edilmiştir

    Dünyada Adli Belge İncelemesi

    No full text
    Adli belge incelemesi, araştırma veya soruşturma konusu olmuş belgeler üzerinde çalışmalar yapan multidisi- pliner bir meslek alanıdır. Adli belge incelemesinin kapsadığı konular içerisinde elyazısı ve imza karşılaştırmaları, daktilo ve printer yazıları, fotokopi belgeleri, matbu evrak, sahte para, değerli kağıt ve pasaport incelemeleri ile kağıt-ve mürekkep analizleri yer almaktadır. Batı ülkelerinde uzunca bir geçmişi ve belirlenmiş kuralları bulunan bu alanda ülkemizde henüz mesleğin uygulanabilirliğinde kesin standartlar oluşturulamamıştır. Bu çalışmanın amacı dünyadaki uygulama prensipleri, kabul edilmiş kurallar ve uygulama koşullarını irdeleyerek ülkemizdeki çalışmalara ışık tutmaktır. Bu amaçla konuyla ilgili kaynaklar gözden geçirilmiş ve Amerikan Şüpheli Belge İncelemeciler Topluluğu ve Adli Elyazısı Bilirkişileri Birliği tüzüklerinin ilgili bölümleri incelenerek bu alandaki mesleki örgütlere üyelik şartları, adli belge incelemecisinin görev ve sorumlulukları ile mesleğin uygulanma prensipleri ortaya konmuştur. Batı ülkelerinde kuralların belirlendiği, etkin denetimin mevcut olduğu, ileri çalışma ve araştırmaların sürdürüldüğü bu meslek alanında ülkemizde de standart kriterlerin bir an önce belirlenerek uygulamaya konulmasının daha sağlıklı ve objektif bir çalışma alanı yaratacağı sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: Adli Belge İncelemesi, Sorulu Belgeler, Adli Belge İncelemecisi, Grafoloji, Kaligraf
    corecore